Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
iyatro insanların yaptığı bir iş. Tek başınıza bir üretimde bulunmuyorsunuz tiyatroda. Yani, bir romancı gibi tek başınıza değiisiniz. Pek çok insan var aynı işin üzerinde. Kostümcü, dekorcu, ışıkçı, oyuncular, yönetmen. arın insan olması: "Evet, keman ya da piyano değil, insan iyatroda enstrıiman olan. Bu çok heyecan /erici bir şev." Ne kadar sevilirse sevilsin, prova bir yerle biter. İşte, provayla oyun arasında kaan bu 45 dakika ya da 1 saat, kâbus gibi )ir zaman dilimidir Erkal için. Hiç sevnıez IU zaman dilimini Erkal. Nedenleri var abii: "Şimdi, siz yeni bir oyunu düşlüyor, >nun üzerinde çalışıyorsunuz. Söz konusu ırada, kafanızı boşaltıp yeni oyun için keniinizi hazırlamanız lazım. tnsanın kafası bir .•lektronik beyin gibi çalışmadığı için, pro/ası yapılan oyunun etkileri surüyor. Bir lardak çay içerken ya da makyaj yaparken jrovasını yaptığınız oyunu unutup, oyna/acağınız oyuna adapte olacaksınız... Bu kadarla kalsa iyi. Siz provadayken birçok insan telefon edip 'Arasın' demiş. Aramak zorundasınız..." Genco Erkal'ı arayıp "Arasın" diye not bırakanlar o kadar çeşitli ki: Sayın Erkal sizce kocasını en iyi temsil eden politıkaeı hanımı kim? Gencocum, yarın akşam oyuna gelmek istiyoruz; bize dört kişilik bir yer ayarlayabilir misin hayatım? Efendim, sizin televizyonda en çok görmek istediğiniz sanatçılar kimler? Erkal'ın bu sorulara verdiği cevaplar sırasıyla şöyle: "Beni hiç ilgilendirmiyor vallahi." "Peki, olur. Ayarlarım." "Televizyona çıkması yasak olan sanatçılar." Bu kadarla kalsa iyi: "Bazen öğretmenler çocuklara ödev veriyorlar, 'Gidip bir sanatçı bulun konuşun' diye. Bir sınıf mesela, konuşmak için beni seçtiyse işte durum o zaman epey zor. Uçerüçer, bütün subat tatili boyunca bir sınıfı kabul etmek zorunda kalabiliyorum. Sorular da bir âlem tabii: 'Turk tiyatrosunun bugünku duıumu hakkında ne dıışünüyorsunuz? En beğendiğiniz oyuncıı kim?...' " Ve bu "sayede" Erkal, "soyuıımaya en geç giden oyııncu" unvanını kimseyc kaptırmıyor. Sinirleri de yine bu "sayede" bir keman teli gibi gergin... Uçüncu zil de çalıyor ve Genco Erkal kendisini bir anda sahnede buluyor. Peki bu arada bütün bu koşturmacanın içinde Erkal'ın hiç geçmişi, geleceğı ya da başka şeyleri duşunduğu olmuyor mu? Mesela dolmuştayken? "Bcn geçmişi ve gclcceği yatmadan, uyumadan önce düşUnürüm gencllikle. Gunlük hayatımın içinde buna pek vakit olmaz. Tiyatroya gelirken de, gazete okurken de aklımdan, hep o gün provasını yapmakta ya da oynamakta olduğum oyun geçer." Evet. İşte Genco Erkal ve arkadaşlan sahnedeler... "Oyun esnasında, iki türlü ruh halinde oluyorum. Ya her şey yolunda gidiyor ve keyitle bir oyun oynuyorum. Ya da aksi giden bir şeyler var." Eğer aksi giden bir şeyler varsa, bir telaştır alıyor Erkal'ı. Durmaksızın sorguluyor kendini, " N e oluyor? Bir şey var!..". Kuliste, arkadaşlarına da soruyor aynı soruları. "Bir şey var galiba? Bir terslik var!" Oyun iyi gittiyse ne alâ. Çünkü o zaman bütün yorgunluk geçiyor. O s Yahu Aydın, baksana, şurada ne yazıyor... ia Sayın Inönü'nün Genel "Gece hayatı" Saat 09.00 suları. Oyun bitti. Perde kapandı. Şimdi ne yapacak Genco Erkal? Karnı aç. Sabah kahvaltı edilmemiş, öğle yemeği tiyatronun karşısındaki büfeden alınan kaşar ekmckle geçiştirilmişti. Şimdilerde, karnında ziller değil, çanlar çalıyor Erkal'ın. Söz konusu bildik yerlerde sıkça rastlamak mümkün değil Genco Erkal'a. Çünkü onun çok fazla arkadaşı yok. Acaba, aklına gelen her şeyi söyleyebildiği kaç tane arkadaşı vardır, bu unlu tiyatro sanatçısının? "Ondan azdır." Bir sanatçı için çok az değil mi? "Evet az. Ama zaten ben, içine kapalı bir insanımdır." Genco Erkal şimdi evinde. Mutfakta. Kapıdan girer girmez soluğıı mutfakta aldı. Ne bulursa yiyor. Fazla fazla miktarlarda. En çok köfteyi ve makarnayı seviyor. Peynire bayılıyor... Ya içki? "Evde içki içmek adetim hiç yok. Dışarda da üç dubleyi geçmern genellikle. Ben geçmeyi düşünscm bile, midenı izin vermez. Şimdiye kadar 'film kopardığımı' hiç hatırlamıyorum. Genellikle çakırkeyf olurum ve bir süre sonra bu, uykuya dönüşür." Genco Erkal "Akşam yemeği" faslını halletti. Eğer TV'de iyi bir film, '32. Gün' gibi bir program veya 'lpek Yolu' gibi bir belgesel varsa, izleyecck. Yoksa? Okuyor, çalışıyor... Bu arada muzik dinliyor. Müziğin her türünü dinliyor Erkal. Akşamın bu saatleri, Genco Erkal'ın 11 P,ovabir tat. için r benim müthiş Bir oyunun dünyasına girmek ve onu izleyiciye en iyi şekilde aktaracak yolları bulmak için boğuşulan bir dönem bu. yaşındaki kızının da yatmaya hazırlandığı saatler. Erkal'ı kızına daha fazla zaman ayıramamak üzüyor. Kızı da üzülüyor buna. Sonra yatma zamanı geliyor. Genco Erkal eline bu kez sanat dergilerıni alıyor ve başucu lambasını yakarak bir süre daha okuyor. Lambayı söndürmeden, elinden okuduğu şeyleri duşurerek uykuya daldığını hiç hatırlamıyor Erkal. n Parti başkanı ben olayım demenin başka yolları da olmalı herhalde Erdal înönü ve Aydın Güven Gürkan. (Fotoğrajlar: RIZA EZER)