Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
G enco Erkal yatağında kıpır danmaya başladı. Birkaç dakıka içinde göz lerini açar. Ama sız, tercıhen afyonu pat lamadan görmeyın Erkal'ı. Çünkü kend ifadesıyle "mutlu uyananlar'dan değıl o "Gece geç de yatsa erken de, gözünü aı tığı zanıan gulen bır insan tıırü vardır. Be onlardan değılım. Genellıkle tam almm; mış bir uykudan ve günün getireceğı soruı ların tasasıyla, mutsıız uyanırım. Oysa mu lu uyanan, guien insanları çok severım. Bu arada Erkal yataktaki kıpırdanmas nı tamamlayıp gözlerını açıyor... Artı kalkma zamanıdır. Ayağa kalktıktan sor ra geçireceği I saat, ona "afyon patlatm süreci". Erkal'ın bu 1 saatlik zaman dil mi içindeki en büyük yardımcısı kahve. Şimdi Erkal mutfakta. Kahvesı ıçın s kaynalıyor... Suratından duşen bin parça. En ıyisı, sütsuz/şekersiz neskafesi, gazt tesı ve o "muhabbetine doyulmaz" hali) le, baş başa bırakmak onu. Tabiı şimdıli kaydıyla. Saat takriben 1.30. Erkal'ın yüzu gıdt rek düzeliyor. Gözlerı, ılk telefonla bert ber, gunboyu sürecek pınltısına ula; tı/ulaşıyor... Dün akşam "Yaz"ın galası vardı. Erka hazır telefonun başındayken, ardı ardın görUşlerım öncmscdığı bazı arkadaşlarır arıyor. Onu bugün telefonla bulmayı dlı şunüyorsanız nafile. Telefonu süreklı meç gul çalacak. Geçen haftaya kadar "Yaz"ı sahney koymanın telaşı ıçındeydı Erkal. Bu neden le, sabahlarını da tiyatroya ayırdı hep. As lında, onun tiyatroya ayırmadığı zaman ne redeyse yok gibi. Bakın bunu kendısı nası değerlendiriyor: " O t gibi yaşadığım kolaylıkla söylenebı lir. Mesela on bir yaşında bir kızım var, o bana "Baba sen yaşamayı bılmıyorsun' di yor." Prova: Hayatın kendisi Saat 13.00. Genco Erkal, kendısıni so kağa adeta fırlatıyor. Yemek filan yeme den. Bır an evvel tiyatroya ulaşmalı. Pro va cıddi bir ış. Peki, prova hayatın ıpta edilmesi mi demek Genco Erkal içın? Pek çok "meslek erbabı" için böyledir de. "Hayır. Beninı için tam tersi geçerli Bence hayat ışte tam bu noktada başlıyor Şımdı söyleyeceğım abartma değıl: Ben ha yatımı ışim olarak görüyorum zaten. () ka dar ki, özel hayatım filan bana önemsız gıbı geliyor hep. Hatta, tiyatronun dışında geçirdiğim zanıanlarda bıle kafam ve yureğım tiyatroyla dolu oluyor." lşte Erkal'ın kendisıni mutlu hissetınesi nin nedenı bu. "lnsanın en çok sevdığı ^ey işi ıse, bunun mutluluğu büyüktür" görüşünde olanlardan o. "'Iabıi, zaman zaman şikâyetçi olmuyor, sızlanmıyor değılım. Ama, ı^ın kendısıni o kadar seviyorum kı, hemen unutuyorum zorluklarını, ağırlığını . . " Genco Eıkal'a göre prova, birçok insanm bır arada bır oyunu keşfetme çabası. Bakın o bu çabayı nasıl değerlendiriyor: "Bu müthış bir tat. Bır oyunun dünyasına gırmck vc onu ızleyıciye en iyı şekılde aktaracak yolları bulmak ıçın boğuşulan bır dönem bu. Bu arada büyük çıkmazlara gırildiği de olmuyor değıl. Bazen prova yürümüyor, istenen ıletişim sağlanamıyor... Uğraşılıyoı, uğraşılıyor... Kimi zaman 'Ne olacak şımdı?' sorusunun bıle sorulduğu, çok yıpratıcı dönemler yaşanıyor..." Genco Erkal gözlerı çakmak çakmak, büyülenmışçesine sürdüruyor konuşmasını: "Sonra, tiyatro insanların yaptığı bır ış. Tek başını/a uretimde bulunmuyorsunuz Yani, bır romancı gıbı tek başına değilsinız. Pek çok ınsan var aynı işın uzerinde. Kostümcü, dekoratör, ışıkçı, oyuncular, yönetmen. Toplu olarak bır iş yapılıyor." Tiyatronun, Erkal'ı en çok çarpan yan larından bin de, bır orkestradan farklı olarak tiyatroda enstrüman durumunda olan Genco Erkal, kendisine kolaylıkla "ot gibi yaşadığı"nın ÖZEL HAYATIM GİBİ GELİYOR, görüşünde. Gerçekten de B A N A 6 bu başarılı oyuncu, sanki tiyatronun dışında yaşamıyor gibi... ONJEJVlolZ