Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 I .5 s 1922 yılında doğan Fransız yazar Antoıne Blondın, Turkçede bılınmemesıne karşılık dilinın büyük ustalarından sayılıyor Kadın şair Germaine Blondln'ln oğlu olan yazar, "Un Singe an Hıver/Kışın BirMaymun", "Monsieur Jadls/Bay Geçmlş" adlı romanlarıyla unlu Maurıce Nadeau, "Le Roman Français Depuls la Guerre/Savaştan Bu Yana Fransız Romanı" adlı ıncelemesınde Blondın ıçin şöyle dıyor "Blondın'dekl sevimliliğin, gözbağcılığın, yalnızlığın bıçım değıştırmesınden başka şey olmadığı anlaşılmış bulunuyor Antoıne Blondin, Itlraf etmese de blraz Insan sıcaklığı, bir dostluk arayışı Içinde " cenazelerının kaldırıldığı arabayla tek baştna Saınt Marx me/arlığına gıtmeune göz yummuj orada da cenaze genel çukura atılmış \e bir dd sız ölü yığını arasında yıtıp gıtmıştı Constancı Mo/art'tan başka bir kadın, kocasının yerını bıl mese de onu her yerde bulma eğılımı duyabılır dı C onsldiıcc, çamaşır sayar gıbı ölcn kotasının notalarının alelacele bir dökümünü yaplıklan sonra 619 620 (nereden bıılııp vıkarmışlı bunuı şcyı'l ıvedı gereksınımlerını karşılamak ıçın eve bu kırau almakla yetındı, sonra da onunla ıvedı evlendı Oeorges de Nıssen, Danımarkalı ve paralı, ıkın cı sınıf nışanların hamılı, mavı bir elbısc gıyen, hcrhangı bır tutkudan, ya da büyük bir felaket ten esınlenemedığı ıçın XVIII yüzyıl sonu kışı lerının gevşek yüzüne sahıp bır dıplomattı Ama duyarlıktan da yoksun değıldı ve bır konscr, ya da opera ılanı kentle Constdnte'ın gönlünde ye rııu aldığı adamın anısını canlandırdıkça, afışlc rın karşısında bır tcdırgınlık vc merdk çımdığı nırı ıçını burduğu düşünülebılırdı Onun kadar duyarh olmayan Constance, bıraz gecıkmış bul duğu bu ölümden sonra gelen modaya, dnıdk pa yına düşen parayı alırken şasardı Böyle anlarda da Nıssen, ımgeleme gücünün sahıp olmadığı gız lerı boş yere üzerıne kondurmaktan hoşlandığı bu ıncecık gelıncıklerı anımsalan, polın dügmt sı gözlü, sıvrı burunlu kddına başka bır bıçımde bakmaktan kendını alamazdı "Bana VVolfgang'dan söz edınl' derdı ona "öyle lyıydı kı," karşılığırı venrdı Constanı.e, "ınsan ona kızamazdı' /ün, neşesını hafiflık, dıngınlığını kayıtsızlık say mış, bır yürcğın bölüştürülmesıne kulak vermeyı beıeıememıştı Am.ı lavan arasında, tozlu, mektuplarla, el ya? malarıyla ve ulak bıblolarla dolu bır sandık vardı Bu sandık Oeorges de Nıssen'e bellı belırsız bır kıskançlığın dolambaçlan ve bulanık bır dayanışma duyguiuvla dçıklanabılecek çekıulıkle ge lıyordu Constanu:, temı/lık yaptığı bır gün dık katsızlıkle Mozart'ın ölılm döşegınde alınmış tek maskını kırıp kalıntılarını çöpe atınca, ıçı belır sız bır ılk gUnah duygusuyla dolan kocası, san dığın kılıdını /orlamaya karar verdı Sandığın ıçındekı hazınelerden, önce değersız ışlemelı yeleklerı, tarazlanmış kcnıan yaylannı, ıkı paralık mütevherlerı bır kenard ayırdı Uzun sure, yalnızca mektuplar onu ılgılendırdı Bu mek tuplardan bır yardım çağrısı yükselıyordu Hep sı dc kahkahaya dönUştürülmUş düş kırıklıkları, kayıtsız kalınarak üstesınden gelınen küçük duş ıneler, sonu gel.nez bır yumuşakhkla hafıflelıl mış hUzılnler, utangaçbkla gızlenmış kerruncı aşk lar, bılınçle bastırılmış ölum saplantıları doluy du Bırden düşçül "adagıo", hüzünlü "andante", yerınde duramayan "allegro", bır yaşamla bır ya pıtın, bır yapıtla onu kabul etmeye hakkı olma yan bır toplumun çıfte kopukluğunun vurgulan dığı bambaşka bır anlam kazanıyordu Ve Cons tantc hıçbır şey görmemıştı' Bay de Nıssen, o gece, alışkanlığımn tersıne, pek çok şey dUşündü Elle tutulur nesneler ara ulığıyla onu ılk Mozartçı kılan garıp olay, Mo zart'ın karısım da kendı dınıne çevırmesını zo runlu kılmıyor muydu'' "Benı sevıyor musunuz?" Constance başını, üzerıne eğıldıgı ışlemedcn kaldırdı Akşam yemeğınden berı Georges, ma sayla pencere arasında gıdıp gelmekten başka şey yapmamıştı Ordda, eskıden Mozart oyunda >a da bılardoda sırasını bekleyıp bestelerıne çalışır ken yaptığı gıbı, dalgın dalgın parmaklarıyla tanıı tıkırdatıyordu ve ses tonıı da garıptı "Bu da nereden çıktı, (.anınV Tabıı kı sızı se vıyorum' Sanıldığı kadar haşarıca olmayan bu sorunun, eskıden Mozart'ın klavsen başına oturması ıçın kendısını sıkıştıran yetışkınlere sorduğu kaygılı soru olduğunu unutuyordu Aldığı karşılık do yurucuysa, babası klavyeyı bır kumaş parçasıy la örter ve mucıze gerçekleşırdı DUşUncelı yüz lu yumurcak, körlemeden moda olan hafif parçaları çalar, sonra da ırı gözlerı kandıllerın pa nllısıyla daha da büyümüş, gızemlı doğaçlama lara bırakırdı kendını Daha altı yaşındaydı ve o günden yeteneğı altında ezık, bır garıp hayvan sayılarak, sür gıt sürgündc yaşayan tıyatrocula rın gözüpek serüvenıne karışmış, kentten kente gezıyordu "Bılıyorum!' dedı Constance "Ama şunu söy leyebıhrım kı, yollarda yakalandığı hastalıklara ve gelışmesını hep bır parça engelleyen büyüme aksaklıklarına karşın, güzelım bır sırma gıysı ıçın de çotukların prensı gıbı geçırdığı yaşantısının o dönemını severdı Imparatorıçe MarıeTherese onu dızlerıne oturtmuştu, kral kızları arkadaşlarıydı On üı, yaşındayken Mılano'da akademı üyesı, Roma'da şövalyeydı Papa ona Altın Mahmuz nışanını vermıştı Inanır miiimz dostum, ala ya almak ıstedığı anlar dışında takmazdı nışanı nı" Kalbı küt küt atan de Nıssen, bır an karısı ta rafından kışkırtıldığını sandı Ama hayır Cons tance, zımmet ve matlup kaygısından başka şey duymayan bır muhasebeuydı yalnızca "Olutk ıse nışanını takardıl' dıye sUrdürdÜ konuşmasını, "Bu da müzığının başarıya ulaşma sını engellemedı Saray bestecısı olarak ıkı bın florın aylığı vardı VVolfgang aynı görevdeyken ona topu topu sekız yüz florın verdıler En ufak bır uzlaşma çabası göstermeden başarıya ulaşacağı ıddıasından başka bır neden gösterebılır mısınız bana''" Avrupa'nın batısında olup bıtenler, de Nıssen'ı değerlenn kaç.nılmaz bıçımde alt Ust olacağı ko nusunda uyarmıştı Müzıkte de devrımler olabı lır mıydı'' Mozart'ın suç ortaklığına gırelı berı, hıçbır konçerto, hıçbır sonat, hıçbır senforu, hatta hıçbır ayın, şımdı benımsedığı ve hoşgörüyle ço ğalttığı böylesıne bır şen doygunluk duygusu vermemıştı ona "Constance, şekcrım, bu önce yıkanmak gıbı, ınsanı kendınden geçırıyor ve her yanını kaplı yor Sonra fıkırlerın uyumlu ve zengın kurgusu kafaya takılıyor Ama bu da bır şey değıl Asıl ruh etkılenıyor ve haklı, dıngın, güzel doruklara yönelmek ıçın bağlarından sıyrılıyor" Bay de Nıssen, Mozart'ın altı fug'ünü, o gü zelım "Kurdele Tnosu"nu, görkcmlı vc Urkünı, "Do Minor Ayını"nı karısı ıçın besteledığını bı lıyordu Ama bu besielerın hnbnı tamamlanma mıştı, sankı en yetkın yapıtlarının ardında bır ka dın adı bulunan sanalvı, sevgılı can yoldaşm.n kendısıne yolladığı sönük yankıyla yarı yolda umutsuzluğa kapılmış gıbı ( onstancc ın, Mozart'ın yaşantıunda ne büyük bır yer tuttıığiımı bıldığı halde, de Nıssen, şu soruyu sormaktan kendını alamadı "Sızı sevıyor muydu dersınız''" "Kuşkusuz" dedı Constance, "çünkü bana karşı sevecen ve kıskançtı Yanımda olduğu sıralaı benı eğlendırmcktcn hoşlanır, ayrı kaldığımızda kaygılanırdı Ama mü/.ık en öııde gelırdı en bü yük payı müzık alır, benı bır kılometre taşı gıbı köşede bırakırdı" "Onun da, kcndı payına mulsuz olmadığından emın mısınız'' 'Cosı Fan Tutte'yı, bu kadın den gesızlığının operasını besteleyen adamın yüreğı pek rahat olamaz" 1 9 "Ne Dorabella ben mıyım " "Hıç kuşkusuz, sevgılısının 'Saraydan Kız Kaçırma' da bır sürü tehlıkeyı göze alıp kurtar dığı Constance de Belmont olduğunuz gıbı" "Georges, alay etmeyın Ben yalnızca, geceya rısından sonra ona ıçecek bır şey götürmek Uzere yataktan kalkan kadındım" "Hayır Ondan başka hıç kımsenın o güne dek atılmayı göze alamadığı bır evrenın eşığınde, bellı bır dünyanın sınırlarını belırlıyordunuz1 Onun korkuya karşı sığınağı, dengeleyıa ağırlığı ve özel yaşamıydıni7" Constante gülümsedı, bır an yenıden çağrıştı rılan şeyle canlandı "Anımsıyorum da," dedı, "ölümünden dört yıl önce Prag'daydık Evınde çok eğlendığımız ka dın arkadaşı Duschek'de değıl de merak etme yın, kıskanacak oluydım! Üç Altın Aslan Ote lı'nde kalıyorduk "l)on Juan"ın ılk sahnelenı şınden öncekı gün, Wolfgang, u\crtürü gece >az mak ısteğınde olduğunu bana açtı ve keyıflı kal masını sağlamak ıçın yanında bulunmamı ıstedı Fdındığımız ortak bır alışkanlıkla ona, katıla ka tıla gülmesını sağlayan "Alaattın'ın Sıhırlı Lambası" ya da "Alı Baba" gıbı masallar anlat tım Ama başının önüne düştUğünU görüyordum, öyle kı her susuşumda uyukluyordu lş bır türlü ılerlemıyordu, kanapeye uzanmasını rıca ettım ve bır saat sonra uyandıracağıma söz verdım öylesıne derın uyuyordu kı, onu kaldırmaya yUreğım elvermedı Kopıst sabah geldı O akşem da Prag Opera Orkestrası uvertürü bır göruşte çal dı" Nıssen daldı gıttı Şaşkınlıkla, nıtelığı kendı sıne bırden dengesız olmaktan çok saygıya ve dostluğa değeıek gıbı gelen bu seruvenlerı pay laşmaktan zevk alacağım anladı, bunda da zamanının ılerısındeydı "Ya sız" dedı sonunda, "onu sevıyor muydu nuz?" "Sanırım; 1 dedı Constance, "sanırım sevdım VVolfgdng'ı Fransa'dan dönüşünde, Mannheım' da karşı ma çıkmıştı Kendısıyle bırlıkte gıden, yal nızlık, sefalet ve anayurt hasretı sonucu ölen an nesını yenı yıtırmıştı Bu olaydan duyduğu acı, onu gelecek tüm UzUntUlere şerbetlı kılmıştı Ama nışanlı olduğunu sandığı ablam Aloysıa'yı yenı Tttrkçesi: AYDIN EMEÇ Üçlü bir odct müziği Graben, Vıyana'nın anıtlan gerıde bırakıldığın da, hâlâ bir arşıdükün yasını tutan kente ne ya pacağı kestırılmez bir şen dul görünüşü veren ken dını beğenmış şakrak havadan sıynlır Kcnar ma hallcler daha fırtınasız bir mutluluğu solur, dır sek dırscğc vermış evlerı çeşmelerın vevresınde dıngın kentsoylu erdemlerını korurlar Bu cvlcr den bırınde, 1800 yılına doğru Nıssen aılesı emek lılığım barındırmaktaydı Oenellıkle gün balımının ve rüzgârın Vıyana ormanındakı mırıllısının da kolaylaştırdıgı bir Us telemcyle liayan dc Nıssen'ın merhum kotdsınııı hayalı aralarına gırmese, bu adamla bu kadını bir bırıne yaklaştıran yumuşak eğım, özel yetenek ck sıklığı geçımı sağlayan bir gelırın getırdığı o gö nUl rahatlığı, ömürlerının sonuna kadar onlara mum ışığında geçetek geceler sağlardı Bu UçüncU adam, Constance'ın bir zamanlar dedıjı gıbı bu "kuçuk adam", filarmonı dernek lerının, ara sıra ımparatorluk orkestrasının, hat ta bazı özel topluluklann hâlâ bazı bestelennı hal kın gezındığı alanlarda, operada, kalın perdelerı örtülü saray cephelerının ardında çalmaktan yük sünmedıklerı, Mozart adlı bir mu/ısyendı Bırkaç yıl önce, fırtınalı bir gece ölmüştü, as lında kar hrtınasının koptuğu bir gece kı, bu da, auyı hafıfleten ruhu ayak parmaklannın ucu na ındıren ve (.enaze arabasının ızını sılen bir du rumdur Kaplıcalara devam ettığı Baden'den apar topar dönen dul karısı, önce bırlıkte ölmck ıçın bu genç kocaya sarılıp yatmak ıstemıştı Sabah olduğunda, kuşkusuz sıkıntılı ve sefıl bir yaşam boyu ona yeterınce eşlık ettığını duşünüp yoksul "Ona kızmak mı' Adının Avrupa'yı dolaşmaya bajladıjı vc pek çok Ulke mUzısyenı ıçın pasaport yerıne geçtığı bır sıra mı?" "Ben o adı taşırken, eşyalarımızın yarısı rehın deydı, akşam yemeğınde bır tek meyve yıyor vc bır damla şarap ıçıyorduk, yakacak odun yoklu ğu ısınmak ıçın bızı dans etmek zorunda bırakı yordu Kabul etmeyelım kı, buz gıbı bır ter alnı nı kaplayana dek olağanüstü güzellıkte darıs eder dı Sonra bana "Şabla Pumfa" der, başka vocuk su şeyler söyler, ardından blltün gece çalışmak Uzere ışe koyulurdu Her sabah kapımıza bır ala caklı getırırdı" "Neden borç almıyordunuz''" "Alıyorduk, başlangıçta bın florın Sonunda da uç Macar Tacı Lokantası'nda yemek yemeye, ancak yeten bır para 1 Üstelık bu para çoğu ke/ güç durumdakı bır flülçünun beslenmesıne kat kıda bulunuyordu Kendını eb «çık löjterme zevkınden yoksun kalmaklaıısa aılesını sefalete ıt meyı yeğlerdı o Hıçbır kolaylık düşünme/, ho şuna gıtmeyen öğrencılere ders vermeyı reddeder, ders verdıklerınden para almayı unutur, önemlı kışılere kafa tutar, başkalarından ve kendınden çok şey bekledığı ıçın daha sonra bana koyu bır umutsu7İuk ıçinde döner, ancak basıt bır şaka bu umutsuzluğunu dağıtmaya yelerdı tabıı özel lıkle, Bay Haydn gıbı sız de VVolfgang'da deha olduğunu söylemeyın, ınanmam Çünkü bu yer yüzünde deha, doğnı dürüst yaşamayı başarmak tır " Bu sözlerın ardından, Constance, ıkı şamdan arasında yenıden masraf defterlenne gömülürdü, o hesaplara kı henüz kurdeleler ve danlel başlık lar çağında da ve gelıp geçıcı çapkın delıkanlıla ra baldırlarını ölçtürdüğü gUnlcrde, Mozart sağ ken ne bakabılmış, ne de baknıayı ıstemıştı O dönemde anlayışsızlık beraberınde deha var sayımını getırmıyordu llk gUnler Oeorges de Nıs sen'ın aklına, kendınden önce ölümsıiz bır mü zık ustasıyla evlendığını kansına kabul ettırmtk gelmcmıştı Ustclık kendısı de buna ınanmış de ğıldı hıç Wolfgang'dakı kaygısız çömertlık, her an duygulanmaya hazır o gurur, dünyayı büyü leme ve onun tarafından büyülenmeklekı o yü rek paralayıcı sabırsızlık Danımarka elçılıgı da nışmanının pek alışkın olduğu şeyler değıldı Ba şarının dış belırtılerıne gelınce, bundan da acı bır bıçımdc yoksun kalındığım kabul etmek gerekı yordu Bu Mozart, en fazla olağanUstu bır pıya nıst, gıdıp saraylarda çalan prenslerın sarayla rında tabıı bır soytan, oyunları ve kaprıslerı dın leyıcılerı bıktırmış, koruyucularını bezdırmış, dostlarını kaçırmı? bır vırtüozdu Vıyana'ya gelışınden kısa bır süre sonra, de Nıssen sık sık yı nelenen "Sıhırlı Flüt"ün bır sahnelenışınde ve Mozart'ın en sevgılı öğrencısı Sussmayer'ın gö rulur bır ısteksızlıkle kendısını çağırdığı bazı oda mUzıgı konserlcrınde hazır bulunmuştu O par lak sesler, o eşsız sevecenlık, o ışığa doğrıı dın gınce yükselış de Nıssen'ı fazla duygulandırma dıysa da, Constance'ın ılk kocasının hıç dcğıhe sanıldığı kadar umutsuz olmadığı gıbı ıç rahat latiLi bır ızlenım bırakmıştı Uzerınde Başkaları nın peşıne takılıp o da, Mozart'takı cıddılığı hü Mozftrt