04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ak nıtelendirilmektedir. tktidara gelen sosyal demokrat hukumetler, efah devletine ulaşmak ve toplumsal politikaınnı uygulamak açısından etkin ve verimli çaışan bir endüstriyi amaçlamışlardır. örneğin tarti içinde kamulaştırma girişimleri tartışılnışsa da, kamulaştırma bir parti politikası olnamış, aksine, özellikle, dışsaııma dayalı enlüstriler çeşitli politikalarla desteklenmiştir. akonomik yapıda devlctin, kaynakların iyi cullanımı, etkinlik ve verimliliğin artırılması 'e dışsatıma dayalı yatırım alanlannın özenlirilmesi gibi konularda yapıcı bir denetimi olnuş, akılcı politikalarla ekonomide yapısal deJişim ve verimlilik artışı sağlanmıştır. fOPLUMSAL UZLAŞMA YUzyıhn başında gerek siyasal, gerek meseki örgUtlenmesini tamamlayan lsveç işçi haeketinin yanında sermaye kesimi ve işverener de örgütlenmelerini gerçekleştirmişlerdir. Iş/eren Sendikaları Konfederasyonu 19O2'de ku'ulmuştur. Bu iki çıkar grubu, örgütlenmeleini tamamladıklarından, karşıhklı görüşme ve nazarlık yapma yoluna girmekte de gecikmemişlerdir. Tümüyle sancısız ve savaşımsız ol tsveç'in "işlevsel sosyalizm" denilebilecek bir aşamaya geldiğini ileri sürenlerin yanı sıra, ülkenin sendika ağırlıklı bir "korporatif devlet" durumunu aldığını söyleyenler de var. hizmetleri alanında ağırlık taşıyan devlet kesimine karşın, cndüstrinin <%90'ı özel kesim elindedir. Dışsatıma dayalı makine yapım endüstrisi, endüstride önemli ve ağırlıklı bir rol oynamakta, dünya ticaretindeki payı da <7o3.S dolayında bulunmaktadır. Sosyal demokrat hükUmetlerin uyguladığı para, kredi, vergi ve ücret politikalan, endüstride çalışma banşının sağlanması yanında, endüstride sürekli akılcı ve verimli çalışma arayışının etkin olması da lsveç'te dışsatıma dayalı ve hızlı bir endüstrileşmenin gerçekleşmesine yardımcı olmuştur. Bu konuda merkezi pazarlıklarla uygulamaya geçirilen "ücret dayanışması" politikası da dikkati çeken bir uygulamadır. Ücret dayanışması politikası, çeşitli işkollarında çalışanlar arasında büyük bir Ucret ayrımını önlemeyi amaçlayan, benzer işlerde çalışanlar için, çalışılan işkolu ne olursa olsun, benzer ucretler ödenmesini öngören bir politikadır. Sosyal demokrat politikamn bir uzantısı olan bu uygulama, bir yanda eşitliği sağlamayı amaçlarken, öte yandan kârlı ve verimli çalışan yatırımların hızlanmasına neden olmuştur. Bu politikayla verimli çalışanlarda düşUk ücret odenmesinden doğan birikim, yeni yatınmlara gidilmesi olanağını yaratrruş ve yeni yatırımları özendirici olmak gibi bir sonuç doğurmuştur. Akılcı ve pragmatik yaklaşımların sermaye kesiminde de egemen durumda olduğu söylenebilir. TOPLUMSAL GELİŞMENtN GÜNÜMÜZDEKİ BOYUTLARI Toplumsal gelişmesinde siyasal yapının belirleyici rolüne, toplumsal uzlaşmanın önemine ve ekonomik büyümesine değindiğimiz lsveç için, kuşkusuz, soylenecek daha çok söz vardır. Refahın yaygınlaştırılması, sosyal haklar ve hizmetlerin sağlanması açısından olduğu kadar, uyguladığı demokratik yömemler konusunda da birçok önemli gelişmeden söz edilebilir. Toplum, bireysel ve toplumsal hakların toplumun her kesimine yansıtılması ve güvenlikli bir toplum yaratılması açısından gerçekten ileri uygulama örnekleri vermektedir. Getirilen uygulamaların eksik yanları, finansal yetersizlikleri, ya da başka sorunlara yol açması gibi sorunlar her zaman vardır. Ancak bu konularda oldukça yerleşmiş kurum ve uygulamaları bulunan lsveç'te sistem daha ileri bir aşamanın hazırlığı içindedir diyebiliriz. Kanımca, bu ileri aşama iki boyutta incelenebilir. Birincisi bireysel duzeyde eşitlik kavramının gerçekçi bir fırsat eşitliği anlamını kazanması, ikincisi ekonomik yaşamda demokrasinin gerçekleştirilmesi olmaktadır. Tüm bu anlatılanlardan sonra, belirli bir gelişmişlik çizgisine varmış Isveç'in toplum bireylerini daha güçlü yapmaya yönelik önlemler peşinde olduğu söylenebilir kanısındayım. Belirli demokratikleşme çizgisi de bu doğrultuda yol alındığım göstermektedir. Bir toplum olarak, lsveç toplumunun da gerek toplumsal duzeyde gerek bireysel duzeyde sorunlan ve yetersizlikleri bulunduğu kuşkusuzdur. Ancak toplumun kendi gelişimine gösterdiği yaygın duyarhlık ve bu duyarlıhğı eyleme geçiren mekanizmalar, toplumda bireyi güçlendirmeye yönelik kurumsallaşmış çabalar, gelecek açısından umut vericidir. Bu umudun kişilere bağlı olmayıp, sisteme bağlanan bir umut olduğunu da söylemeye, bilmem gerek var mı? D * Dr. Meryem Koray, Dokuz Eylul Ünıversitesi iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi'nde öğretım üyesidir. 3 ö • ID Meserret kahvesi "Kuyudan deliyi çıkardılar." "Ne anyormuş kuyuda deli?" "Sıralı ta$lara basa basa inmiş, sonra geri çıkamamış. Kalmış kuyunun içinde." "Boğulmamış mı suda?" "Su derin değilmiş. insan boyunu aşamıyor, ancak dizlere kadar gelıyormuş. Bir süre susmuş, oturmuş orda deli. Sonra canı sıkılmış olacak, akşama doğru, başlamış inlemeye çınlamaya. bağırmaya çağırmaya.. Komşular duymuş, 'bu ne gürültü, patırtı?' diye sormuşlar.. Deliyi sabahloyin kuyu başında dolanırken göron biri, 'deli olmasın?' demiş. Seğırtmişler, kuyu başına varmışlar. Ses gellyor, Vlan deli Mahmut sen misın?' demişler. 'Benim' demiş. 'Ne ararsın orda?', 'su ıçmeye indim.' Tam delıce bir laf.. Ip sarkıtmışlar aşağı. deli ipi kemirir gibi olmuş, dişlermiş. "Ulan deli ipi dişleme, beline sar sıkıca, seni çekeceğiz." Bıraz nazlanır gibi olmuş, sonunda beline bağlamış, çekip çıkarmışlar. Ya böyle ışte!" "$u memlekette ne işler oluyor, bir de deliler çıktı başımıza..." "Şunun öyküsünü yazsana!.." "Bunun ne biçim öyküsü olur ki?" "Delının kuyuda tek başına geçırdiği sürenln ruh halini yazarsın, hanı çok iyi olur.'' "Benım kendi deliliğım bana yetiyor, bir delinin delıliğini de yüklenemem." Sait Faik'i Meserret'\e tanımıştım. Meserret, bizım yokuşu tırmanırken Ebusuut Caddesi'nin köşesinde üstü otel, altı kahveydi. ittihatçılann Babıâli baskını ıle ün salmıştı. Yakup Cemil ve arkadaşları önce bu kahvede sözleşmişler, sonra sadareti basmışlardı. İttihatçılardan sonra edebıyatçılann otağı olmuştu Vaktı bol nice yazar çizer varsa gelir, burda soluklamrdı Sait Faik de buranın konuklarındandı. ilk kitabı Semaver'de Meserret Oteli diye bir öyküsü vardır. Bunu gördüğümde, ilkin, bildiğimiz Meserret'ı anlatıyor sanmıştım "Istasyona iki erkekle bir kadın indi" diye başlar. Kadın arabacıya, "Meserret Oteli'ne çek" der. Sanmıştım ki, istasyon Sırkeci'dir, Meserret de bizim Ebusuut'ırt köşesindeki otel. Meğer değilmiş, yurdun herhangi bir yerindeki bir otel. Sait Faik'e sormuştum: "Neden otelin adını Meserret koyup bizleri yanılttın?" "Niyetim yanıltmak değil, bir hiknye yazıyordum, Meserret hoşuma gittiğı için otele o adı koydum. Belkl bir gun Meserret'i de yazarım." Meserret'i yazmadı, ama oraya gelip gidenlerden çogunu yazdı. Meserret'i yazmayan mı vardır? Hüseyin Avni Şanda ile Baki Süha oturuyorlarmış Karşı kaldırımdan hızlı hızlı biri geçiyormuş. Hüseyin Avni Şanda, pencereden, "Behçet!.. Behçet!.." diye seslenmiş. Ama Behçet duymamış. Baki Süha sormuş: "Kim bu Behçet?" "Behçet Kemal Çağlar, şair. Atatürk, onu Londra'ya gönderiyor Çağırdım, Ankara'da ne haberler var öğrenelim, duymadı. Duysa çok şey öğrenirdik." Yazılarını satmak için gelenler, satıp parasını alıp bir kahve içmek isteyenler, arkadaşları ile sözleşenler hep Meserret'e uğrarlar. Meserret sonrakı kuşaklar için de belli bir buluşma yeri oldu. Geçende gördüm ki yeniden onarılan Meserret'in yüzüne kaplanan tahtaları kaldırmışlar, onarılan yapı ortaya çıkmış. Şimdi hep böyle yapıyorlar, tarihı sayılan yapıların dısını esKisi gibi alıkoyuyorlar, içını kendilerine göre onarıyorlar. Bu caddede Bağdat Palas Musul Palas gibi imparatorluk günlerıni anımsatan otelleri de böyle yapıyorlar. Neye benziyor ki? Arkadaşa sordum "Kırmızı, sağhklı bir elmaya, ya da yeşil taze cevize benziyor. Benzıyor, ama kimbilir dışı sağhklı görünüyor, içi kurtlu çıkablllr." Delinin kuyu öyküsü kaldı, ama Meserret'in daha pek çok öyküsü yazılabilir, öylesi derin, öylesi zengindir. L masa da, sosyoekonomik yapıda köktenci değişimler istemeyen, ekonomik ve toplumsal gelişme açısından ılımlı ve pragmatik görüşleri bulunan sosyal demokrat hareket ile oldukça liberal görüşleri bulunan sermaye kesimi arasında, sosyoekonomik sisteme ilişkin toplumsal bir uzlaşma sağlanmıştır. Kuşkusuz, uzlaşma yanlısı tutum ve davranışların egemen olduğu lsveç toplumunda, toplumsal ve külture! özelliklerin de bu uzlaşmanın sağlanmasında rolü bulunmaktadır. Tbplumsal uzlaşma, toplumun sUreklilik içinde gelişmesine olanak tanımış, karşıt çıkarlar da bu gelişme süreci içinde güçlenme ve etkinliklerini artırma yolunu bulmuşlardır. İşçi sendikaları Sosyal Demokrat Parti aracılığıyla siyasal yapıda etkinlik kazanır ve toplumun biçimlenişinde etkin bir rol oynarken, sermaye kesimi ekonomik açıdan bUyüme ve guçlenme olanağı bulmuştur. lsveç, bugün uyguladığı toplumsal politikalan yanında, ulaştığı ileri endüstrileşmc aşamasıyla da dikkati çekmektedir. EKONOMİK YAPILAŞMA REFAH KAPtTALİZMİ 1850'lerde başlayan endüstrileşme ve 1930'lardan bu yana süregelen sosyal demokrat politika tsveçlilerin de kullandığı adıyla bir "refah kapitalizmi" yaratmıştır. lsveç ekonomisi kanna ekonomik yapı gösterse de, kamu 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle