24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Challenger olayı, bizeşunu gösterdi ki, kaderini hassas makineler nesline teslim eden nükleer çağın dünyası, hesaplanmamış saniyelerin bedelini ödüyor. Chrisla McAuliffe, uzay yolculuğunun sıradan vatandaşıydı. ğımsız soruşturma komisyonu, bu nihai olmayan yargısına, Challenger'ın roket fırlatıcılarının yapımcısı Morton Thioko firması mühcndislerinden Roger Boisjoly'nin ifadesinden yola çıkarak vanyordu. Boisjoly, komisyona verdiği ifadede, firma yetkililerine, Challenger'ın fırlatılmasından bir gün önce (27 ocakta) Morton Thioko'nun Utah'taki merkezinde yapılan bir toplantıda, kendisinin ve diğer mühendislerin, elverişsiz hava koşulları yüzünden Challenger'ın sefere çıkmasının sakıncalı olduğu konusunda uyarıda bulunduklarını söylüyordu. Boisjoly'nin yanı sıra, Thompson ve Russel adlı mühendisler de ifadelerinde Challenger'ın roket fırlatıcılarındaki bölümleri birbirine bağlayan sentetik halkaların ısı, 10°C'nin altına düştüğünde yerlerinden oynadığını ve o günkü hava koşullarında Challenger'ın uçuşa çıkmasının güvenli olmadığını yetkililere ilettiklerini belirtiyorlardı. Toplantının yapıldığı 27 ocak akşamı, Florida'daki Cape Canaveral üssünde ısı IO"C'nin altındaydı.Challenger'ın fırlatıldığı 28 ocak günü ısı 10°C uzerine çıkıyordu; ama uçuş kararının verildiği 27 ocak akşamı havanın soğuk olması mühendislerce önemli bir sakınca olarak görülüyordu. Ancak Utah'taki mühendislerin uyarılarına rağmen, Morton Thioko firmasının Başkan Yardımcısı Joe Kılminster, 27 ocak akşamı Cape Canaveral'la yapılan teletoplantıda roket fırlatıcılannın uçuş açısından bir sakınca oluşturmadığını bildiriyordu. Kilminster, komisyona verdiği ifadesinde aldığı kararı savunurken, "Roket fırlatıcılannın güvenli olmadığını gösteren hiçbir kanıt yoktu, bu neclenle firmanın yönetiminde söz sahibl 4 arkadaşla bir toplantı daha vııplık ve Challenger'ın sefere çıkmasında guvenlik açısından bir sakınca bulunmadıgını, Cape Canaveral'a bildirdik" diyordu. Oysa, 28 ocak gunü Challenger'ın fırlatıldığı Florida'daki Cape Canaveral uzay merkezinde bulunan Morton Thioko temsilcisi Allan McDonald'ın ifadesi, olayın boyutlarını daha da genişletiyordu. McDonald, uçuşun ertelenmesi yolundaki tavsiyesini geri alması için NASA'daki sorumluların kendisine baskı yaptıklarını öne sürtıyordu. McDonald'a göre, mekiklerin roket atıcılarının NASA'daki sorunılusu Lawrence Mulloy, ısının duşmesiyle roket fırlatıcılannın güvenliği arasında bir bağlantı bulunduğunun kanıtlanamadığını ve tavsiyelerle hareket edilirsc, uzay mekiği programının hedeflerini yerine getiremeyeceğini söylüyordu. Komisyonca ifadesine başvurulan Mulloy ise, baskı yaptığı yolundaki iddiayı yalanlarken, "Isının diişmesi ile rokel fırlatıcılannın böliimlerini birhirine baglayan halkalann güvenli olmadıgı konusunda elimizde hiçbir veri ya da kanıt yoktu" demekle yetiniyordu. Oysa mekiklerin (Challenger, Discovery, Columbia, Atlantis) roket fırlatıcılannın yapımına katılmış iki mühendis Roger Boisjoly ve Arnold Thomson, 31 Temmuz 1985'te Morton Thioko firmasının ust düzey yöneticilerine yazdıkları bir mektupta, ısının düşmesinin, roket fırlatıcılarındaki bölümleri birbirine bağlayan sentetik halkalarda, güvenlik açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade edcrek, ciddi kaygılarını dile getirmişlerdi. tki muhendisin teorisine göre, roket fırlatıcılannın bölümlerini ayıran sentetik halkaların soğuk havadan dolayı kovuklanna oturmaması, roket iticilerinin içindeki gazın sızıntı yapmasına ve dolayısıyla mekiğin likit oksijen ve likit hidrojen dolu ana yakıt tankının patlamasına yol açabilirdi. Ama Challenger'ın misyonunun başkanı Rogers, soruşturma sürerken, elde edilen hiçbir bilginin kesinlikle NASA'ya iletilmemesi karanna vanyordu. Newsweek Dergisi, NASA'yı, Challenger faciasının 8. kurbanı olarak nitelerken, kuruluşun ve dolayısıyla Amerikan uzay çalışmalarının geleceğinin büyük bir sekteye uğramasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyordu. Amerikan uzay mekiği projesi,«1981 yılından beri gerçekleştirilen 24 başarılı uçuştan sonra Challenger faciası yüzünden en az bir yıl sureyle askıya alınıyordu. Cape Canaveral'daki Kennedy Uzay Merkezi'nde görevli 400 teknik elemanın işten çıkartılması ya da baş ka merkezlere transferi için gerekli hazırlıklar başlamıştı bile. NASA'nın sık sık eleştirilerc hedef olan milyarlarca dolarlık bütçesi belki de artık daha çok göze batacaktı. Ama, yine de 25 yıldır sürdürülen uzay çalışmalarındageriye dönüş söz konusu değildi. ABD'dekı bazı bilim çevrelerinde NASA'nın uzaya canlı bir astronotun işlevini yerine getirebilecek robotlar gönderebilmesini sağlamak üzere çalışmaların başlaması için yeni bir kampanya başlatıldı bile. ABD Başkanı Ronald Reagan, 7 kişinin ölümüyle sonuçlanan Challenger faciasından sonra Amerikan halkına hitaben yaptığı konuşmada, mekikteki 7 cesur kişinin anısının uzay çalışmalarına devam edilerek yaşatılacağını söyluyordu. Ama birçok Amerikalı astronot, uzaya gitmenin tehlikesini gündeme getiriyordu. Amerikan kamuoyu için Challenger'ın 28 ocaktaki seferinin en anlamlı yönü, ilk kez astronot olmayan bir sade vatandaşın 37 yaşındaki lise öğretmeni Christa McAuliffe'nin mekikte yer almasıydı. Christa McAuliffe, geçen yıl temmuz ayında 11.000 rakibi arasından, uzaya gidecek ilk öğretmen olarak seçildiğinde, hiç kuşkusuz 6 ay sonra başına gelecek felaketi düşünemeyecek kadar sevinçliydi. McAuliffe, uzaydan öğrencilerine 15'er dakikalık iki ders verecekti. UZAY CAGINDA BIRLIKTE VAROLMAK YA DA YOK OLMAK Yirmi yılt aşkın bir süredir Sovyetler Birliği'nin Wa$hington Büyükelçıliği'ni yapan Anatotl Dobrynin, şubat ayında Moskova 'da düzenlenen SSCB Komünist Partisi 27. Kongresı sonunda, Merkez Komitesi Genel SekrBterliği'ne atandı. Amerikan Sovyet ilişkilerinde, 1962 yılından beri "kilit adam" rolü oynamış olan bu Sovyet diplomatıntn, "İki Ü/« ke İlişkilerinde Ortak Çağ" başlıklı bir makalesi, kısa bir süre önce Wa$hington Post gazetesinde yayımlandı. Bir bölümünü aşağıda aktardığımız makalede, Anatoll Dobrynin, Challenger faclasını örnek göstererek, uzay çağının tehlikeli projelerinde, ABD ve SSCB'nin birlikte hareket edebileceğini vurguluyor; "VVashington'da bulunduğum 24 yıl boyunca, Sovyet Amerikan ilişkilerinin geçirdiği bütün evrelere tanık oL dum. Zaman zaman umutlu olduk, zaman zaman ise değerlendiremediğimiz fırsatlar için üzüldük. Ancak olumlu bir ortamın yaratılmasında, koşullann bugünkünden daha elverisli olduğu bir dönem hatırlamıyorum. İki tarafın da şu anda vereceği kararlar çok önemli. Çünkü, bu karar, yalnızca bi~ zim ve çocuklanmızın değil, torunlanmızın da geleceğini belirleyecek. ABD ile SSCB arasında 1986 yılında sağ~ lanacak bir uzlaşma, iki ülke ılişkilerinin 21. yüzyıldaki seyrini etkileyecek. Biz, Ortak Çağ olarak adlandırdığımız 21. yüzyılda, İki ülkenin de iyi ya da kötü, birlikte var olabileceğine ya da birlikte yok olacağına inanmaktayız. Çünkü bugün artık hiç kimse, nüfc/eer soykınm tehdidi karşısında dokunulmaz değildir. Yani, bizim güvenliğimiz yoksa, slzinki de yok demektir. Bu nedenle yalnızca nükleer silahlan bertaraf etmeyi istemek yeterli değildir. Eyleme geçmemiz ve önümüze gelen fırsatlan değerlendirmemiz gerekir. SSCB Komünist Partisi Genel Sekreteri Gorbaçov'un da önerdiğl gibi, işe önce Avrupa 'daki nükleer silahlan karşılıklı olarak yok ederek başlayabiliriz. Silahsızlanma konusunda, tarafların birbirlerini denetleyebilmesi sanıldığı kadar zor değil... Biz, silahlanma yanşının değil, silahsızlanmanın denetlenmesınden yanayız ve bu nedenle de uzayın silahlandırılmasını öngören ABD'nin Yıldız Savaşları projesine baştan beri karşı çıkmaktayız. Ortak Çağ'da, uzayın bizi ayıran değil, birleştiren ortak projeler geliştirebileceğimiz bir yer olmasını diliyoruz. Nitekim, Challenger faciası bunu bir kez daha gözler önüne serdl. Challenger'ın astronotları gibi birçok kahraman kişiyi daha uzayda yeni tehlikeler beklemektedir. Ancak işbirliği yaparsak, bu tehlikenin üstesinden gelip, uzayı, dostluğumuzun simgesi haline getirebiliriz." Chalenger faclasını soruşturmakla görev lendirilen 13 kişilik Bağımsız Soruşturma Komisyonu 'nda, Sally Ride ve Neil Armstrong gibi astronotlar da var. 28 ocakta Challenger, 73 saniyede önce portakal rengi bir ateş topuna daha sonra beya/ bir dumana dönuştüğünde, kızı Caroline (6), oğlu Scott (9),eşi Steven, ailesi, öğrencilerı, dostları ve milyonlarca Amerikalı TV izleyıcisi dehşetle donup kalmışlardı. Aynı anda CaChallenger'ın yedi astronotunun son pe Canaveral ve Houston uzay merkezindekı Imzaları. bilgisayar ekranlan da "statik" yazısıyla don muşlardı. 28 ocak tarihli trajik seferinden 6 ay önce yaAmerikan halkı, Christa McAuliffe'in yazılmış bulunan bu tavsiye mektubu, anlaşılan nı sıra Challenger'ın öteki 6 kurbanı Francis ne firma ne de NASA yetkililerinin pek ilgisiScobee, Judith Resnik, Ronald McNair, Mkni çekmemişti. hael Smith, Kllisun Onieuka, dregory Jarvi Bağımsız soruşturma komisyonunda ifade için gözyaşı dökmekteydı. Koca kıta büyük bir veren bazı NASA uzmanları ve yetkilileri ise, yasa bürünmuştü. Amerika, yıllardan beri ilk roket fırlatıcılannın haikalarının soğuğa dakez, intikamdan, nefretten, kavgadan ve sa yanıklı olmadıgı konusunda herhangi bir uyarı vaştan kaynaklanmayan kolektif bir acıyı yaalmadıklarını belirtiyorlardı. şıyordu. Sınır tanımayan Amerikan hırsı bu Soruşturma devam ederken, Amerikan kez havada yok oluyor ve milyonlarca kişiyı Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'nın Gene çaresiz bırakıyordu. Bu nedenle, bağımsız soruşturma komisyoral Dynamics'teki eski görevi yüzünden başı zaten dertte olan Başkanı James Beggs'in is nu'nun varacağı kesin sonuç yalnızca Ameritifası NASA üzerindeki kuşkuları arttırıyor kan uzay çalışmalarının değil, tüm insanlığın du. lste bu noktada, bağımsız soruşturma ko geleceği açısından büyük bir önem taşıyor. 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle