Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
dan, sevdiği her şeyden uzak tutan, yarattığı anlamsız yarışma ortamı içinde onun ruhuna hırs, benrillik ve kıskançlık tohumlarının ekılmesine neden olan öğretmen.. Bu mu iyilik? Bu mu iyi öğretmen?.. Bir öğretmenin başlıca görevi ne olmaiı sizce?.. Çocuğa yurdunu sevdırmek.. Eğitimi, okulu sevdırtnek... Ortada şöyle bir çelişki yok mu?.. Sınavlar kaldınlsa.. Çok iyi olur... Ugretmenleri Milli Egitim ders çizelgesinin dışına bira/ da veliler itiyor olmaiı? Istatistiklere dayanarak söylemiyorum. Sadece okuduklarımdan. Bundan önceki yıllara göre, eğıtim düzeyimiz gittikçe düşüyor. Bence, bunun nedenlerinden başücası sevgidir. lnsan sevmeden hiçbir işi yapamaz. tlkokul çağında çocuklara aşırı yüklenıyoruz. öyle veliler var ki, ellerinden gelse gece gündüz çalıştıracaklar çocuklarını... Fakat, hiçbir zaman, çocuğun çocuk olduğu, yaşama hakkı olduğu, onun da eve gelınce sevdiği bir şeyle ilgilenmesi, bir oyuncağıyla oynaması, ne bileyim... Annesiyle pazara gitmesi bile doğal karşılanmıyor.. Sorumu yanlış anladınız. Sınavlar olmasa diyorum, yiirurlükteki egitim sislemimiz çocuklarımıza okulu sevdirecek düzeyde mi?.. Rahşan Arman bu konuda hazırlıklı değil. Çocukları okullardan soğutan tek nedenin sınavlar olduğunu savunuyor: "Egitim sistemimizin de aksayan yanları var ama..." diyor, "Ah, şu sınavlar olmasa!" Söyleşimizin ana konusu olmadığı için ben de üstünde durmuyorum. Geçiyoruz: Benim esas konum... Çocukların kolej sınavlan dcrdlnden, girmiş olduklan psikolojik durum ve de bunun gayet normal karşılanması, bunu da hiç kımsenin görmemesi.. öğretmen tavrıyla, sözcükleri seçerek, nokta, virgül, satırbaşı anlatıyor: Başarılı çocuk büyük bir komplekse giriyor. O da yine butün psikolojik bozuklukları bereberinde götürüyor ama alkışlanıyor. Evet... Başansız çocuk yine komplekse giriyor.. Çocuklar yenilgiyi çok çabuk kabul ederler. Hemen kabulleniyor. "Ben zaten yapamam, başaramam" duygularıyla, onu öyle kaybediyoruz. Daha bu duyguya kapıldığı anda, biz kaybetmeyc başhyoruz o çocuğu... Çocuklan birer, "kasete" benzetiyar. "Biz ne yapıyonız?" diye soruyor. Yanıtı beklemeden, yine öğretmen tavrıyla, "Gereksiz bilgilerle kaset dolduruyoruz" diyor, "lleriyi düşünmeden. Yarın, obur giin kasetin ömrü bitecek." Sınav sonılan her yıl, giderek güçleşiyor mu Rahşan Hanım? Hayır. Geçtiğimiz yıllarda daha güçtü. Son iki yıldan ben, daha müfredata uygun, kitapların içinden sorular geliyor dıyebihrim. Ve, o nedenle ışte, diyorum ki... Keşke kurslar olmasa, dersler olmasa normal çalışmalarımızı yapsak... Eee, çocukların kapasiteleri bellidir. Yani, bir insanın ne kadar yük kaldıracağı bellidir... O yükü kaldırabilecek olan zaten kendiliğinden ortaya çıkacak. Yarış degil de dogal bir seçim olsa diyorsunuz... Evet. Doğal bir seçımle çocuk bulacaktır yerini. Zorlamaya gerek yok. Ama, bugün sınıfta elli kişi varsa, ellisi de sınava giriyor. Kendini kurtarmak ıçin giriyor. Aile, sözde, çocuğu kurtarıyor.. Kayıplar hiç düşünülmüyor. Büyük bir kayıp var. Ve, bu kayıp bugün için değil, yıllar sonra çıkacak bu kaybın acısı Bir veli, "Yakınımda şu lise var. Benim çocuğum orada okusun" diyebilmeli ama diyemiyor. Anadolu Liselerı neden üsı ötekilerden?.. O da devletin okulu... Bu seçim yalnızca dil oğretimine mi dayalı sizce, yoksa guvenli bir gelecek gibi kaygılar da söz konusu mu? öncelikle dıl ögrenımı ıçın DU sınavlara sokuyorlar. Ikincisi, efendim... Devlet okullarında öğretmen açığı olduğu, özel okullarda bu açığın kapatıldığı düşüncesı. UçUncüsU... Eee, Anadolu Liselen'nde ücret olmadığı için, yığın oluyor... Veli o okulda çocuğunu okutmak istiyor. Bunlar... Rahşan Arman, bir dil öğrenebilmek ıçin katlanılan bütün bu güçlüklerin, çocukların çektiği acıların gereksizliğıni vurguluyarak, "Zaten, egitim başka şeydir, oğretim başka" diye eküyor "Biz gittikçe egitimden uzaklaşarak, ogretime yoneliyonız. Bu da çocuklanmızda denge bozukluklanna yol acıyor." Konuştukça açıhyor. Sorunu, en ince aynntılarına dek tartışmak, tartışmayı canh 5 Sayın Doğramacı çok yavaş hareket ediyorsunuz. %. ^s ocuklar yenilgiyi 3 c o k Çabuk kabul ederler. Çocuk daha bu duyguya kapıldığı anda, biz de çocuğu kaybetmeye başhyoruz. ve yaygın tutmak istiyoruz. Öğretmen sorumluluğunu önde tutuyor: Bugün biz öğretmenler, başarılı saydıklarımızı överek göklere çıkartıyor, başarısız saydıklarımızı da neredeyse sınıftan atar duruma getiriyonız. Oysa öğretmenlik, çocuğa okulu ve okumayı scvdirmektir. Aşağılayarak, ceza vererek öğretmenlik olmaz. öğretme görevimizi büyük ölçüde velilere ytlklüyoruz.. Mesleğimizi seçerken, her şeyi öğretmeyi göze aldık. Bunun için hepimiz takla da attık, resim de yaptık, mandolin de çaldık.. Şimdi, bunların öğrenciye gereksiz olduğunu nasıl dUşünebiliriz?.. Çocuk, yalnızca yabancı dille öğretim yapan okullarda okuyabilsin diye, daha doğrusu, sınav kazansın diye yetiştirilmez.. öteki okullarda okuyanları okumuyor mu sayacağız? Devletin bu okulları neden korkunç yerler gibi gösteriliyor?.. Paralı egitimin özendirilmesi diyebilir miyiz buna? Evet. Oysa liselerimizin öğretmen açığı kolayca kapatılabılir. Bugün, yabancı dil öğretimi de büyük bir sorun değil... Ben de aynı kanıdayım. Rahşan öğretmen bu yarışın sonunu karanlık görüyor. "Bu çarkı en kısa zamanda kırnuüıyız" diyor. Çocuklardan söz ederken ağlamaklı: öğretmenler, biraz öğrencilerin sorunlarıyla ilgilense, şunlar dile gelecek: "Arkadaşım yok.. oyun yok.. Annemin, babamın bana yaptıklannın karşılı^ını veremiyorum.. tyi bir çocuk degilinı... Ogretmenim artık beni sevmiyor... Sınav kazanamam... Aptalım, kafam çalışmıyor..." Işte, beş yıl içinde, öğrencinin edindiği içe gömülmüş, bastırılmış duyguları. ... öyle bir gün geliyor ki, bu duygular taşıyor. On üç, on dört yaşlarında mutsuz, sevgiyi unutmuş, insanlığın ne olduğunu anlayamadan yetişmiş robotlar ortaya çıkıyor... Toplum ıçın bu ne büyük felaket?.. Velileri bu konuda uyanyor musunuz? Elimizden geldiğince.. öğrencilerimi de... Tepki alıyor musunuz? Umurumda değil. Ben doğru yaptığıma inanıyorum. Sınavlardan caydırdıklannız oldu mu? Çok oldu.. öyle veliler var ki, şimdi bana hak veriyorlar.. Kutlanm... Sorumluluğunu bilen, öğrencilerinı yanlış yoldan caydırmak için çırpınan bu öğretmen i gerçekten kutlamak gerek. D c I D üniversiteleri bir an önce hocasız bıraksan da. Şu biz de özel üniversiteleri çabuk kursak haa. Ne dersin? YÖK Başkanı thsan Doğramacı ve işadamı Sakıp Sabanct (Fotoğraflar: LEVENT ÇAĞLARJ