04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiirin özü ve biçimi "Yıllardır gazeıenizin okuyucusuyum. Dergi'deki şiir köşesini çok beğeniyorum. Bu arada ben de bir şiir yazdım. Yayımlanıp yayımlanmaması önemli değil, ama şiirimi eleştirirseniz çok memnun olurum!' Ya da bir benzeri: "Size küçük bir şiirimi gönderiyorum. Şiirimin sadece değerlendirilip eleştirisini istiyorum. Şimdiye kadar kimseye şiirlerimi göstermedim" Bu satırlar Dergi'y** gelen yuzlerce mektubun hemen hepsinde var ve hemen hepsi de aynı dileklerini iletiyorlar. Daha önce de birçok kez belirttik. Böylesi dilekleri yerine getirmeye olanağımız yok. Ikincisi çoğu ki>i yalnızca adını yazıyor. Ne adresi var, ne de yazısı okunabiliyor. Kimisi de zarfın içine pul koyup yanıt ıstiyor. Bir kez daha yineliyoruz: Mektuplara pul koymasınlar. Burada çıkan yazılar herkese genel bir yanıt niteliğindedir, kimse özel bir yanıt beklemesin. Şiirler okunaklı ve hepsinin altında yazanın adı bulunsun. Adressiz gelen şiirler ne olursa olsun dikkate ahnmamaktadır. Gönderilen şiirler geri verilmez. Şunu da unutmamak gerek, şiirin özü kadar biçimi de önemli. Bu konulara zaman zaman değineceğiz. Şiire gönül verenlerin bizi anlayışla karşılayacağını umuyoruz. Io c o •ö o o Şiire 'salgı' diyenler de var Kime sorsanız gençliğinde şiir yazmıştır, kiminle konuşsanız, şiirin tanımını ister. Şiir nedir? Herkes kendine göre bir şiir tanımı yapar. Eskiden şiirin tanımı belki bıraz daha kolaydı: Ölçülü, uyaklı söz denır, geçılırdi. Bugün ölçülü, uyaklı söze pek şiir denmiyor. Şiir düzyazıdan da ayrılıyor. Savaş yılları idi. Ne de çok edebiyat dergisi çıkardı. Ayrıca gazeteler ön sayfalarda şiire ve şaire çok geniş yer verirlerdi. Necdet Rüştü denize düşmüştü, gazeteler hemen: 'Necdet Rüştü I Denize duştü I Butün balıklar / Başına üşüştü' diye yazmışlardı. Orhan Veli de Sarıyer açıklarında sandalı devrilip denize düşünce gazetelere manşet olmuştu. Ahmet Hamdi Tanpmarta eleştirmen ve edebiyat tarihçisi Ismail Habip Sevük'ün kavgaları da birkaç gün basının malı olmuştu. İsmail Habip, gençliğinde güreş tutmuş iri kıyım biriydi. Ahmet Hamdi Tanpınahn bir yumruğu ile yere serilince, özür olarak: "Ayağım kaydı, duştüm." demişti. Gene şiir nedir, ne değildir tartışmalan yapılırken tanınmış şair ve ressamlarımızdan biri, 'Şiir salgıdır' demişti. Elbette ki ressam ve şair Arif Dino salgı demiyor, Osmanlıcasını söylüyor: 'Şiir ifrazattıf diyordu. Salgı mı değil mi, ifrazat mı değil mi derken tartışma uzayıp gitmişti. Hiç kimse şiire 'salgı' denmesini kabullenemiyordu. Ama Arif Dino, ressam ve şair olarak böyle bir söz demişti. Zaten ressam şaiıier hep alengirli laflar ederler Salvador Dali de, Picasso da resimden önce şiir yazmamışlar mıydı? Elbette bizimkiler de becerilerini göstereceklerdi. Arif Dino salgı demişti ya, gazeteciler o yılların en genç ve en ünlü şairi Orhan veli'ye koşmuşlardı, "Bakın şiire salgı diyorlar, siz ne dersiniz?" Orhan Veli yanıtlamadan önce, bütün mizah dergileri 'salgı' üstüne veryansın ediyorlardı. Yazarlar, çizerler salgıya yüklenıyorlardı. Cemal Nadir Güler üstadımız bir tüküren, bir de seyreden iki adam yapıyor, "Aman salgıları boşa harcamayın.." dedırtiyordu. Orhan Veli'nin yorumu da şöyle: "Şiir nedir sorusuna Arif Dino üstadımız, 'salgıdır' diyor. Herkes bilir ki, şiirin türlü türlü tanımı vardır. Salgı da bunlardan biridir. Bunu Arif Dino'dan çok önce bir filozof da söylemlştlr. Bilirsinlz, ruhsal yaşamı madoeci gözüyle açıklamak Isteyen Cabanis der ki: 'Nasıl karaciğer safra, tükürük bezleri pityalin salıyorsa, dimağ da düşünce salar' Cabanls'in tanımı ile Arif Dino'nun tanımı arasmda ne fark var? iklsi de tanımlarını salgı üstüne kurmuşlardır" Geçende, ellisini aşkın ünlü bir futbolcu ile söyleşiyorduk: "Şiir yazıyorum." "Hayrola, nereden çıktı bu?" "Eskiden beri yazardım da futbol engel oluyordu. Şimdi boş kaldım, yazıyorum!' Boşta gezmenin sade şiiri olmaz, görüyorsunuz şairi de var. D 0) 5 Boynunda unuttuğum mor denizi de Akşam alacasında küçük incecik çizgileh yüzünün yalnızlığımın parçalanmış eşkali. örselenmiş bir sevginin solgun nakışları eski resimlerde ya hangı şiirde saklı hiç eskimeyen öyküleri? Ayaklarmı sokarken Akdeniz'e ıssız bir kıyıdan andıkça gülümse yaşanmış ne varsa ikimize dair uçuk öpüşlerle ve bağışla boynunda unuttuğum mor denizi de. İLHAN BÜYtJKCEBECİ Yüreğinde sakla beni Zamanlara dola At beni yannlara, Uykumu bölf.. Sabahlara doldur sevinçlerimi. Erit buzlarımı güneşinle Yok olsun karamsarlığım, Dertlilerin derdi derdim oldu Paylaş aalarımı. Ve, Yüreğinde sakla beni. tSMAİL DELİHASAN Yolcusuyum sevdaların. Kimi zaman dolu dizgin. Atın yelesinden savruk. Kimi zaman dingin. Ayın ışıltısından. HASAM TÖR Yalansız sevda tki nokta arasmda bir yaşam dönemeci Sevinçle hüzün içiçe onunla bir yerde Utkunun ürperişiyle açılır yapraklar göğe Arada bir gül bakar gözlerine güneşin Dünya yeniden oluşacak umutla guverince' Yeni doğmuş yaprak gibi titreyen rtizgârda Sevince yürek duru bir tutkuyla yaşamı lnsanı esrik eder bu yalansız sevdalar Kopmayan bir meyva gökyüzü katıksız mavi Avuçlarında sevgi uzan uzanabildiğin kadar Sevincin çiçeklenişinde açar yüreğini sevgi Renklerin çığlıkla söyleştiği gün ağartısında tstekle koşan geyik sürüleridir koyaklara Durulan dalgalarm btraktığı ak köpükler gibi Koynundaki barışı getirecek sular kıyılara Hepsi bir avuç yaşamak beklentisi zamandan Maviyi kanatırken hırçın dağların soluğu Safkan atlarıdır zamanın çılgıncasına koşan Yaşamı istiyorsak, çekmeliyiz onu eteklerinden Kendine yol bulmuş suyun sevinci gibi mutlu... M. SADIK KIRIMIJ Çile öfkem Parmaklıklar içinde çaresizliğim Yalmzlığımı paylaşır şiirim Sen yitik adreslere gidersen Ben çilenin hastnı çekerim Gözlerim ırmak olur Uyku tutmaz Hüzün bir yorgan gibi sarar ozanı ŞERİF TEMURTAŞ 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle