Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Benksizliğin rengi Çalıştıkları yeri evleri gibi görmek isteyen Paşabahçe vapurunun makine dairesi işçileri çelik duvarları "hayatlarına renk katmak" için resimlemi$ler. Tek renkliliğe isyan gibi... tSMET BERKAN • tstanbul'da Sirkeci'den, Kabataş'tan ya da Bostancı'dan kalkıp da adalara, özellikle de Büyukada'ya giden vapurlar, biraz özel arabaya, biraz kahveye, biraz da eve benzer. Bu benzetmeler birkaç nedenden kaynaklanıyor. Birincisi, özellikle yaz aylarında piknik yapmak, denize girmek ya da sonbaharda günılbirlik gezinmek gibi amaçlarla adalara gelenlerin dışında kalanlar, yani mevsımlik "adalılar"ın hepsi birbirini çok iyi tanır. "Adalılar", vapurların çaycılarına bıle ısimlerıyle hıtap eder, standart dışı siparişler vcrır, onlarla şakalaşırlar. "Adalılar" vapurda ya geçerken küçük bır baş hareketiyle selamlaşır, ya hal hatır sorar, ya da yan yana oturur; adaya, Istanbul'a varana kadar sohbet ederler. Hele bir de özel saatlerde kalkan vapurlar vardır ki, bunlardakı iç ıçelik daha da buyüktür. örneğin, her sabah saat 8.15'te Büyükada'dan kalkan "ekspres". Henıen hemen her gün aynt yolcuları taşıyan vapur, bu yolcular ıçin fazlasıyla tanıdıktır. Herkes, her sabah aynı yere oturur, ya gazetesıni okur, sabah kahvesinı içer ya da işlerine bir göz atar. Birkaç kişi bir araya gelmişse eğer, hemen aktüel olaylar ve politika tartışması başlar. Bir de bu vapurun akşam dönüşü vardır. tşlerinde yorulan, ama sayfiyedeki evlerine gittikleri için mutlu görünen insanlar, bazen çantalarından bir deste oyun kâğıdı çıkartıp "lüks" mevkinin masalarında briç oynarlar. Ikincısı, vapurların isimleri ve dış görünüşleri de çok bildik, çok tanıdıktır. tnsanlar, daha iskelede yürürken "Aa, Dolmabahçe... İyi, hızlı gidecegiz deraek ki" ya da "Yahu bu Fenerbahçe vapunı, ben llk evlendifcim zaman da çalışıyordu" ya da "Ah, iyi kahve içeeeğiz" gibi sözlerle vapurlara not verirler. Bazı dikkatli yolcular, kafalannı kaldırıp kaptana ya da dumenciye de bakarlar. Bu, vapurun iskelelere nasıl yanaşacağını ve ne kadar zaman kaybedileceğini tahınin etnıeye yarar. Bazen bu bakışı bir sevinç nıdasının izlediği de olur. Yolcularına bu kadar tanıdık gelen vapurlar için acaba çalışanları ne düşünürler? Onlar, evleri yerine geçen vapurlar için ne hissederler? Sadece bir işyeri olarak mı görürler denizi ve vapuru? lşte bir örnek vapur: Pasabahçe. Yaz aylarında her gün Kabataş iskelesinden saat 14.15'te kalktı, Heybeli ve Büyükada'ya uğradıktan sonra önce Yalova'ya, ardından da Çınarcık'a gitti, geri geldi. Kış aylarında ise diğer hatlarda yolcu taşıyor. Paşabahçe vapurunun çalışanlarının tümü öyle mi düşünüyor bilmıyorum, ama makine dairesinde çahşanların oldukça gürültülü olan işyerlerini evleri gibi görmek istedikleri anlaşıiıyor. Makine dairesinin çelik duvarları, perçinli bazı lumbozları, bu sayfada fotoğrariarını gördüğünüz resimlerle işçiler tarafından rcsimlenmış. Resimlerin çok ince işçilik olduğu ya da enteresan şeyleri resmettiği pek söylenemez, ama ışyerının havasını bayağı değiştirdiği hemen anlaşıiıyor. Soyadını bir türlü öğrenemedığımı? Ahmet Usla tarafından yapılmış resimler. Ama, makine dairesinin tum çalışanları onu desteklemişler. "Neden" diye sorduğumuzda, öteki işçiler "Ne bileyim işte", "lyl olacaktı i?te", "Hayatımızda renk degişikligi..." gibi yanıtlar veriyorlar. Bu işçilerin işyerlerini sevdikleri de anlaşıiıyor. Makine dairesi, göze batacak kadar temiz. En ufak bir yağ bulaşması, siyahlık yok. Her taraf bembeyaz ve pırıl pırıl. Ve bu temızlığın ortasında da, denizde gitmesı, yolcu taşıması için yapılmış geminin çalışanları tarafından çizilmiş, kuş, çiçek desenleri, renkli ampuller. Tek renkli makine dairesinde çok renkliliği mi anlatmak istiyor? U