Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ağa Han Ödüllü Prof. Sedad Hakkı Eldem bildiğini paylaşmah T f \ Ç\ ^Ağa Han Mimarlık i ^ J f \ r \ ödülleri'nin altı büyük JL ^r \J \J ödülünden birine îstanbul Zeynek'teki Sosyal Sigortalar Kurumu binası değer görüldü. Söz konusu binanın mimarı Prof. Sedad Hakkı Eldem, yalmzca tasarım ve uygulama çalışmalarıyla değil, aynı zamanda ulusal mimarlık doğrultusundaki kuramsal çalışmalarıyla, geleneksel olan ile çağdaş olan arasında oluşturduğu sağlam mimarlık anlayışıyla da tanınıyor. Burada, İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Kürsüsü'nde Doç. Dr. Aflfe Batur'un, 1982 Sedat Simavi Vakfı ödülü'nü aldıktan sonra Prof. Eldem'le yaptığı bir söyleşiyi sunuyoruz. AFİFE BATUR • Ödul konusunda ne duşunııyorsıınuz? Bıından onee yalmzca mesleki degerlendirmeler vardı. Bir yayın organında mimarlıkla IIgili ilk kez bir değerlendirme yapılıyor. Jüri, ödülün oybirliğiyle bana verildiğini bıldirdiğinde tabii çok memnun oldum. Memnun oluşıım yalnız kendimden dolayı değil. Anıa bir bakıma kendimden dolayı da memnun oldum. Çtınkü bu yaşa geldım, proı fesyonel meslek hayatımın da akademik hayatımın da büyük bir kısmını mücadeleyle geçırdım. Akademi sonradan bir vekâlete bağlanınıstı, hayatım bırçok unsurlarla, hatta vekillerlc mücadeleyle geçti. Mimarlık daima czıldı bu arada. Ressam olsun, başka sanatkârlar olsun, bize tercih edildi hep. Şimdi düşünuyorum da bıınun sebebi, mimarlığın halka çok uzak kalrnış bir meslek olması. Resim, literatur çok daha yakın. Ama hakikatte mimarlığın sosyal manasını unutmamak lazım. Mimarlık, bir miüelin, bir şehrın hayat çevresini nıeydana gelırmektedir. Binaenaleyh, bu çevrenın hayat ü/erınc çok tesiri olabilir. Fakat bu çevrenin düşünce ve seviyesi de mimarlığın sevıyesi Ü7erine tesir edebilir. Çesitlı binaları kullanacak olan kimseler, bilmecburiye mımar üVerine tesir edeceklerdir. Hatta kullanacak kimselerin seviyesınden üstUn bırtakım binalar yapılmaya kalkışılsa bıle o binaları ergeç kendi seviyeleri hizasına getireceklerdir, yani kendılenne benzeteceklerdir. Onun için, mimariyi havada durur bir sırça saray gibi telakki etmek de yanlış. Halkın bir parçasıdır. Fakat mimarinin de bir nebze ve yavaş yavaş halkı terbiye etmesi, halkı gereken şekilde bina kullanmaya alıştırması, yaşantı kültürünün însan yükseltilmesine yaıdımcı olması gerekiyor. Bu iş bınaların kendıvıyle olur, ama bıınun paralelındc mimarı hakkında yazılar, tanıtma yazıları da en A? bıınun kadar muhımdır. Şımdi, hakikatte bana mukâfat verdiler, çok lyı, eyvallah, ama aslında bir yayın organının böyle bir fikri kabul etnıesi alkı^lanacak bir hadısedir Bu hadise bence çok mühım. Tesadıı fen, isim olarak, şahıs olarak ben araya girmi^ oluyorum. Bırazcık tabiidir. Yaş itibarıyla. lakat hakikatte benim bu hadisedcn duyduğum sevinç, meslek bakımındandır. Profesör Sedad Hakkı bUdetn 'in Zeynk ukı, bölgenin eskt rrUmarisiyU uyum sağtayan Sosyal Sigortalar Kurumu bbuuuun ön eepheden bir bölümünün görünümü. Sizinle biraz da mimarlık dili, biçim, ileti>inı sorunları iızerine konuşsak. tfrneğin, sizin pencerelerinizin, Le Corbusier'nin yalay bant pencerelerine karşıt olan biciminin iletmek isledigini/ bir mesajı var mıdır? Buna yakın goruşler var çunku. Evet efendım. Böyle sözler oldu. Ama bunu öylc bağlanılacak bir şekilcilik haline sokmamak lazım. Bunun ilk münakaşası ben Paris'teyken yapılıyordu. O zaman Parı.s'te Perret ile çabşıyordum. Perret, o /.amanlar, ayakta duran bir ın.san ıçın pencere yapıyorum, derdi. üörüş de ona göre olur, derdi. Corbusier ise ufku dikkate alıp yatay hatlı pencereyi de ona bağlayarak yapardı. O /aman benım dikkatımi bir husus çektı. Bizım sivil mimaridekı her iki pencere şekli, her ıkı formülu de haklı gösteriyordu. Yani, Perret'nin ayakta duran pencerelerini yan yana sıraya dızmck suretiyle Le Corbusıer'nın ıstediği devamlı pencere >eklini bulmuş oluyorduk Bıınun çok tesiri altında kaldım. Hakikaten, bizim sivil mımarimız, Japon mimarisi gibi, butun mimariyi etkileyebilecek guzelliktedır ve ÜBirçok memlekette apartman, yüksek bina artık çok demode oldu. Bizde yeni yeni başlıyor. Insanları kuleler içinde yaşatmak kadar gayri insani bir şey Sosyal Sigortalar Kurumu bbuuuun arka cephesinin eskl surkahntuan arasutdakigörünümü. 12