28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Geüngötüren minibüs H Gün geçmiyor ki TV haberlerinde, gazete haberlerinde duyduğumuz ya da okuduğumuz bir haber yer almasın: 11 ölü, 15 ölü, 21 ölü, 35 ölü gibi. Trafik kazası adı verilen bu sorumsuzluk, bilinçsizlik, denetimsizlik cinayetlerine karşı sesimizi yükseltmenin zamanı geldi ve geçiyor. na bir trafik polisi veremezsiniz. Görünürde doğru, gerçekte ise yanlış. Yanlış şu: Gerçekten de sık sık trafik kontrolü yapılıyor, ama kontrol edilen nedir? Ehliyetin var mı? Ruhsatın tamam mı? Alkollü müsün? Bu kadar. Belgclerin taınamsa, buyur geç. Oysa kontrol edilmesi gereken, seyir durumundaki aracın kurallara uygun sürülüp sürülmediğidir. Bunun ise, kontrolü yoktur. Kaç kez, hem de trafik polislerinin gözü önünde hatalı sollama yapan aracları görüyoruz, aşırı hızla giden aracları görüyoruz. Bir kere bile, böyle giden bir aracın durdurulduğunu, cezalandırıldığını görmedim, duymadım. Kaza olmazsa sorun yok. Kaza olursa da, ölenlere Tanrıdan rahmet, yaralılara acil şifalar... Kentler arasında araba sürerken deneylerle kazandığım bir alışkanlığım vardı. Onümü göremediğim tümsekli bir yola gelince, yavaşlardım ve yolun sağını gözlerdinı. Böyle bir yol bölümünde yol işaretleri yan yana, kesiksiz iki çizgidir, anlamı da "kesinlikle sollanmaz"dır. Ama, deneylerim kaç kez göstermişti ki karşıdan hatalı sollayan bir araç çıkabilir. Genellikle de çıkardı. Yolun sağına kaçarak, bazen durarak kazayı önlediğimi bilirim. Oysa, yol benimdi, hiçbir çekince duymadan sürmeliydim. Ne çare, bilirdim ki, bir ölunüıı haklılığı pek önemli değildir. Yapılacak "trafik kontrolü", bugün yapılmayan kontroldür. Araçlar, seyir durumunda kontrol edilmelidir. Uzun yollarda, kavşaklarda, tümsekli yollarda, kritik yerlerde kontrol edilmelidir. Aşırı hıza, hatalı sollamaya en ağır cezalar verilmelidir. Gerekirse, sürücunün ehliyeti alınmalıdır. Bunlar yapılmamaktadır, oysa yapılmalıdır, yapılması zorunludur. Gelln götüren minibüs kamyonla çarpıştı: 11 ölü." Gazetemizin 17 kasım sabahı verdiği haberin başlığı buydu. Olay da şöyle anlatılıyordu: "Aksaraydan (Nigde) gelin gntiiren minibüsler birbirleriyle yarışırken halalı sollama nedeniyle karşı yönden gelen kamyonla çarpıştı. Çarpışma sonucunda 11 yurttaş can verirken, ağır yaralı 15 kişi ise ledavi alCına alındı." Gelin ve damadın yara almadan kurtulduğunun bildirildiği kaza haberi böyle. Gün geçmiyor ki, TV haberlerinin sonunda bir yurt bölgesinin haritası, üzerine yazılan çift rakamlı ölli sayısıyla yer almasın. 11 ölü, 15 ölü, 21 ölü, 35 ölü... Eğer yurdumuzda bir salgın hastalık olsa da, her gün 10 kişi, 15 kişi ölse yer yerindcn oynar, ekipler gider, uluslararası kuruluşlar yardım eder. Oysa trafik kazası adı verilen bu sorumsuzluk, bilinçsizlik, denetimsizlik cinayetleri, radyo ve TV haberlerinde birkaç saniye görünüp kaybolurken, gazetelerin de ara sayfalarında "her günkü olaylar" sırasında yer alıyor. Böylesine duyarsızlık, bu denli sorumsuzluk, bu ölçüde tepkisizlik... Üstümüze nasıl bir "ölü toprağı" serilmiş, bilmiyorum. Her kazanın nedenleri hemen hemen aynı: Aşırı hız ve hatalı sollama.. AŞIRI HIZ VE HATALI SOLLAMA... Bunca ölünün, bunca yaralının, bunca acının nedeni bunlar. Ikisi de sürücü hatası. Bu da, kazalarda dikkate alınacak etkenin insan faktörü olduğunu gösteriyor. Peki, bu duruma, "gene trafik kazası" deyip geçilir mi? Sorumsuzun biri geçecek kamyonun direksiyonuna, ayağını dayayacak gaz pedalına, "yolların aslanı", "yolların kaplanı" deyip, "maşallah"ların, "inşallah"lann desteğiyle hız sınırı diye bir şey tanımadan sürecek arabayı, sonra da kaza olunca, bunun adı "trafik kazası" olacak, öyle mi? Ne demektir "hatalı sollama?" Şu dcmektir: 1. Sollama şeritlerine kulak asmamak, 2. Sollayacağı arabanın karşısından araba gelip gelmediğine aldırmamak, 3. Solladığı arabayı karşıdan gelen araçtan önce geçemeyeceğini kestircmemek. Bu denli sorumsuzluk, umursamazlık, bilinçsizlik bu kadar ölüye, bu kadar yaralıya yol açacak, sonra da olayın adı "trafik kazası" olacak, öyle mi? Kendi yolunda giderken, karşısında dev gibi bir kamyonla, bir otobüsle karşılaşan araçların yapabilecegi bir şey de yok. Bir anda çarpışma... Bir süredir, yurdumuzda cn çok ölüme, yaralanmaya yol açan hastalık budur: Trafik hastalığı... Bunu böyle bilmemiz gerekir. Bunu böyle bilmemiz, buna göre önlem almamız gerekir. TRAFtK HASTALIĞINA NE YAPILIR? Çok şey yapılır ve bunların hiçbiri de yapılmıyor. Uördüğüm budur. Yetkililere sorarsanız şunu söylerler: Efendim, biz elimizden geleni yapıyoruz. Sık sık yol denetimleri yapılıyor, ehliyct kontrolü, nıhsat kontrolii yapıyoruz, alkol kontrolü yapıyoruz, yollann durumu için siirücüleri uyanyoruz, kazalan önceden bilmek olası degil ki, her suriicünün başıGelelim radyo ve TV'ye. TRT bu konuda ne yapıyor? Bence hiçbir şey. Bir gofret reklamı kadar yer vermediği TRAFİK HASTALIĞI'nda neler yapılır? "Aşırı hız" ve "hatalı sollama" örneklerle açıklanır, uzmanlarla görüşülür, yanlışlar açıklanır, sonuçları anlatılır. Bütün bunlar "her gün" yapılır, "her gün" yapılmalıdır. Bütün bunlar "her gün" anlatılmalıdır. Her gün, her gün, bilmem anlaşıldı mı? TRAFİK HASTALIGI BİR SALGIN HASTALIK KABUL EDİLMELİDİR.. Her gün, yurdun döıt köşesinde olan kazalar da ALARM değilse, bizleri uyaracak olan nedir? Yaz aylarından beri dikkat edelim. Yazın "yaz trafiği" dedik, yaz geçti, "yağmurlu havalar" dedik, "sis" dedik. Bız hep bir şeyler dedik, ama durum degişmedi. Artık bunlardan vazgeçelim de, TRAFİK HASTALIĞI deyip, işin doğru adını koyalım. Bu "salgın hastalığa" karşı sesimizi yükseltelim, yetkilileri göreve çağıralım, TRT'yi uyaralım, üstümüzdeki ölü toprağını silkeleyelim. llle de kendi canımızın yanmasını beklemeyelim. Her kazada canırruz yanmalı. Biz, bu işin peşini bırakmayacağız. Kamu kuruluşlarını da, üniversite tıp fakültelerini, Türk Tabipler Birliği'ni, sendikaları, belediyeleri bu salgına karşı çıkmaya çağınyoruz. Haydi görev başına.. D Grip kol geziyor.. avalann soğumasıyla birlikte, soğuk algınlığı ve grlp salgını baş gösterdi. Titreme, üşüme, beden kırgınlığı, ateş yükselmesı küçüklü, büyüklü herResi sıradan geçırmeye başladı. Nezlenln baskın olduğu soğuk algınlığı ile grip aynı hastalık değildir. Birçok belirtisi benzer olmakla birlikte, ayrı virüsler tarafından oluşurlar, hastahğın gidişi da farklıdır. Daha önce bu hastalıklarta ilgili bilgi verdiğimiz için, onları yınelemeden daha çok önlemler ve yapılacak olanlarla yetineceğiz. EN İYİ ÖNLEM, HASTAUKTAN KORUNMAKTIR.. Bunun için de, şunlara dikkat etmeliyiz: Kalabalıktan olabildiğince uzak kalmak. Zorunlu durumlarda (otobüs, tren, vapur gibi taşıtlanda) çevreden öksürükle, aksırıkla vb. yollarla gelebilecek damlacık enfeksiyonundan korunmak. Nezlell soğuk algınlığı "rhinovirüs"lerle, grip "enflüenza virusü"yle bulaşır Bu virüsler, hastaların ağız, burun salgılarında bulunur, çevreye öksürükle, aksırıkla vb. yollarla dağılır, bir buçuk metre uzağa gidebilir, hafif olduğu için de havada asılı kalırlar. Böyle durumlarda çovrodekilerı uyarmak doğrudur, ağız ve burun da bir mendille kapatılmalıdır. Günlük ısı farklarına karşı korunmalı, dışarda ve havanın soğuk olduğu saatlerde kalın, koruyucu giysiler giyilmelidır Başın ve ayaklann ıslanmaktan korunması gereklidir. Hastalık başlarsa, titreme, üşüme, beden kırgınlığı, öksürük, ateş yükselmesi olabilir. Bu durumda: Evde dinlenme yeğlenmelidir. Sıcak bir ortamda ısı değişikliğinden korunarak dinlenmek en iyi öniemdir. Beden kırgınlığına karşı Aspirin ya da başka bir preparat alınabilir. Kendiliğlnden antibıyotık alınmamalıdır. Ateş yükselmesı durumunda bir hekimin görmesi sağlanmalıdır. Bedenin artacak C vitamini gereksinmesi sağlanmalıdır. I i C vitamini nasıl alalım? K ış geldı, soğuk algınlıkları başladı mı, herkeste bir telaş, "aman C vitamini alalım." Bılımsel adı öyle olmasa da, toplumda C vitamininin adı "gnp vitamini'' ne çıktı bile . Oysa bilimsel adı "as|<orbik asit" olan C vitamini, eksikliğınin, denizcilerde skorbüt hastalığına yol açmasıyla dikkati çekmiş, çam yapraklarının yenılmesiyle de hastahğın önlenebildıği anlaşılmıştır. Sonraları "skorbüt"ü önleyen "cevher"in limon vo portakal suyunda da bulunduğu anlaşılmış, bilimsel çalışmalarla bu "cevher"ın bugün C vitamini olarak bildiğimiz "askorbik asit" olduğu ortaya çıkmıştır. insan, C vitaminini dışardan almak zorundadır. Destek dokusu için, çeşitli beden işlevleri İçin gereklidir. Bedenin strese uğradığı durumlarda tüketimi artar. Gribı önlemede özel bir işlevi yoktur, ama beden dlrencini arttırdığı doğrudur. Insanın günlük C vitamini gereksinmesi ne kadardır? Günlük C vitamini gereksinmesi: 13 yaşından küçükler İçin 20 mg. Büyükler için 30 mg. Gebe ve emzıkliler için 50 mg. Turunçgillerde ve yeşıl yapraklı sebzelerde bulunur. Kaynakları şöyle belirtebilırız: 100 gr. Llmon 50 mg. (12 lımon) Portakal 50 mg (1 portakal) Greyfurt 50 mg. (1 greyfurt) Yeşll blber 100 mg. Maydanoz 150 mg. Lahana 50 mg. Karnabahar 50 mg Ispanak 50 mg. Bu değerler, çiğ besin değerleridir, pışince çok azahr. önerim: Limon, portakal, greyfurt suyu, üzerine bol maydanoz konulan karnabahar, lahana. ıspanak salaıasıdır Bu salataya lımon da sıkılabilir. C vitamini almanın en doğru yolu, doğanın ürünlerinden almaktır. Ü 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle