Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0) 1920 yılında Kemaliye / Erzincan'da doğmuştu. Ankara Universitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü 1948'de bitirmiş, "Eğin Türküleri" adıyla hazırladığı tezi 1982'de yayımlanmiştı. TCY'nin 141. maddesine aykın eylemden savıyla tutuklanmış, hilkum giymiş, sürgün edilmişti. Cezasını bitirdikten sonra Ankara'da çeşitli gazetelerde çalışmıştı. Şükran Kurdakul şiiri üzerine şunları söylüyor: "Şürleri, irnzalı imzasu yazıları Yurt ve Dünya, Ant, Gün, Söz, Yağmurve Toprak, Yeryüzü (19451951) dergilerinde çıkan Gökçe, halk şiirinin dil olanaklannı ustaca bireşimlere ulaştırdı. Yaşamıyla birleşen olayiarı, duyarlıklan içten ve acılı bir sesle, genellikle kısa dizeler halinde işledi." Evet, "Dost Dost llle Kavga", "Panzerler Ustümüze Kalkar" ve "Şiirler" kitaplarının sahibi, 1940 kuşağı şairlerinden Enver Gökçe'yi 5 yıl önce, 19 Kasım 1981'de kaybetmiştik. Gökçe'yi "Görüş Günü" şiiriyle anıyoruz. 4: o •ü l o 0) c Görüş günü Bu gün görüş günümüz Dost kardeş bir arada Telden lele Mendil salla el salla Merhaba! İzin olsun hapishane içinde Seni Senden sormalara doyamam Yarım döner cigaranın ateşi Gitme dayanamam Enver Gökçe c o Geçmişe özlemle bakmak Şiirlerin satırbaşı Saksıda büyumeye beklettiğim irahan Sevdalarım var onsekız yaşın coşkusuyla Ve şiirler ılık bir yaz gecesinin yalnızlığmda Sen dolusun, memleketim dolu deryalarca Yüreğimde beslediğim sabrın gülü Ve inancım, gelecek ve güzel günlere dair Ve güzel ve doğru ve sevda Doldurun çöplüğe kinleri, kavgaları Silahlara elveda Güzel varken, doğru varken, sevda varken Yeri yok savaşların yanımda Tamer Abu«oglu Ülkemin kederli günleri Senin yüzün de Benziyor işte Ülkemin şu Kederli günlerine Sürgünlerde misin Dar vakitlerde mi Yüreğimi örseliyor Şiirin Sen ne kadar uzakta Ne kadar muhacir olsan da Kucaklıyor sesin Bir hapisane gecesini Yıllar mı geçti Yaşlandın mı Genç kaldı ama Şiir ve sevda sözleri Şimdi kederlisin Senin yüzün de Benziyor işte ülkemin Solgun güllerine Ahmet Uvıtal Başımı koydum Kuş oldu Tuttum sevdim özgürlüğüm dedim Başımı koydum Bir çiçek oldu Aldım avuçlanma okşadım Sevdam dedim Başımı koydum Koyu koyu geldi gün Kara çamur gibi karalandı gün Hayatım dedim Başımı koydum Hep bir çizgi için Kalem tuttum. Sevgi Karadeniz » » ~ ç.. c „ ^ c O O Gelecek daha çok sevilir ama, kişi hep geçmiştekileri arar. Bir kitapta, bir filmde, bir resimde, bir şiirde anılar karşımıza çıkar. Eğer bunlar karşımıza çıkmasa çok şey var ki unutmuşuzdur, bir daha anmayız bile. Geçende öyle oldu. Bir yazı için Nazım'ın Kemal Tahir'e yazdığı mektupları okuyordum. Birden Naci Sadullah'a ait şu satırtar karşıma çıktı. Şair, Naci'den söz ediyor, şöyle diyordu: "... Maktubum kısa olacak. önce sorduklanna yanrt vereylm. Nacl, Tan'dan çıktı. Ankara'daymıs. Orda ayağı da kırılmış, bana Ertuğrul Ş«vk«t II* bcraber telafon •ttllar. Naci'nln aaalnl duymak b«nl sevlndirdl." Kimi olaylar vardır ki insan bunun içinde olur. Naci Sadullah'ın ayağının kırılması olayı da bunlardan biridir. O yıl da, bir Önceki mektup 11.7.1941 olduğuna göre, 1941 yılıymış. Naci Sadullah, bir gün Kürt Mehmet meyhanesinde içerken, Vton Papen'e suikast sanıklarından ikisinin avukatı olan Şaklr Zlya Karaçay'la kavgaya lutuşuyor. Alt alta, üst üste kapışılırken Naci'nin ayağı kayıyor ve kırılıyor. Aylarca bacağı alçılı olarak gezmişti. İşte o yıl, Yusuf Zlya Sllsüpür de hapisten çıkmış, bize katılmıştı. Yusuf Rıza Silsüpür, Keskinli Rıza Beyin oğluydu. Rıza Bey de Birinci Meclis'te Kırşehir Milletvekili. Hani birkaç yüz atlıyı birden çıkarabilmekle ün salmış ağa. Sonradan Rıza Bey asıldı. Yusuf Rıza, hapisten çıktıktan sonra, Vali Nevzat Tandogan karşısına dikiyor: "Bak oğlum, diyor, senin için solcu dlyorlar. Ben solculuk molculuk bllmem. Eğer öyle bir şey olacaksa, blz oluruz. Slzlere bu glbi işler düsmez." Yusuf Rıza, Vali Nevzat'ın yanından çıktıktan sonra güle oynaya bunları anlatırdı. Solculuk da gerekirse kendileri olacaklarmış... Ertuğrul Şevket, meslekte ağabeyimiz olur, o yıllarda Tan'ın Ankara muhabiriydi. Kürdün meyhanesine gelir, bir köşede gazeteye vereceği haberlerı sıralar, meyhanenin bitişiğindeki postaneden ödemelı olarak gazeteyi arar, sırasının gelmesini beklerdi. Sıra geldi mi ordaki memurlar seyirtiler, "Ertuğrul Bey telefon!.." diye çağırırlardı. Şevket ağabey bir koşu gider gazeteye haberlerini yazdırırdı. Halll Lüttü'nün gazetesi, öyle telefonu bekletmek, her fırsatta zırt pırt telefonla haber yazdırmak olmazdı. Naci ile birlıkte, gene böyle bir gün telefonla Bursa'dan Nazım Hikmet'i aramjşlar, konuşmuşlar. Nazım'ın 'Naci'nin sesini duymak beni çok sevindirdi' dediği bu olacak. Fon Papen suikastçilerinin davasını alan Şakır Zıya karışık bir adamdı. Çerkezlikle de öğünürdü. Herhalde onu aramıza Çerkez Tarık getirmiş olacaktı. Savunmasını Mihver dillerine çevirmişler. Telif hakkı olarak Roçilt Altını vermişler. Bir gün domuz derisinden bir kese içinde plakalar halinde Roçilt Altınlarını göstermişti. Şakir Ziya, uzun süre bolluk içinde, bir boşanıp, bir evlenerek yaşadı. Bir gün duyduk ki, Bentderesi'ne doğru inen yokuşun başında, bir çöp bidonunun ardında ölü bulunmuş. Kimin öldürdüğü, nıye öldüğü bir türlü anlaşılamadı. Naci Sadullah ise ayağı alçıdan çıkar çıkmaz Merzifon'a askerliğe gönderildi. Mevsimin Uk karı yağdı Mevsimin Uk karı yağdı dün Yüreğim üşüyordu, yalmzdım Epeydir hasret olduğum tek şey Eski bir dostun güzel yüzüydu Nice yangından geri kalan Bir soluk getiren hayatıma Mevsimin Uk karı yağdı dün Ve Uk kez ben Çarşıpazar dolaşıp şiiri aradım Sıkıldım, dertlendim, ağladım Sevgılimle buluştum Oturup konuştuk acılar üstüne Bir demli çayın tadıydt Yoklayan anılarımızı Yaşam adına savunduğumuz Düşüncelerdi bizi kuşatan Mevsimin Uk karı yağdı dün Akasya özlemi saçlarımdan Uçuşuyor martıları hüznün Gece tükeniyor sevgilim Bu sevdada karar kılmanın Zamanıdır sanırım. Koray Feyiı Söz Söz erdemdir, uysal o Çakıltaşıdır suda parlayan Sırası geldiğinde V Kılıçtır, süngüdür Amaca varan güç, kıllı yürekleri durduran , Söz erdemdir Yollan kurarken Kentleri, bahçeleri büyütürken Söz bir oğuldur, bal verir Meyve verir, al, yeşil, sarı kırmızı Akar okyanuslara, denizlere, göllere, dereleri birleştirir Ama kurulmaz hiçbir sofra, sözle tskelet yapılmaz sözcüklerle Yürümez lokomotif, tşımaz gökyüzü Söz çorak toprağa yağmur Mahpuslara özgürlük Uçakta kanat, gemide dümen Söz. özü temeli insanlığın Tüm cumhuriyetlere özgtt Kiminde kömür, kiminde elmas Adil Gülvahaboglu 22