Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gizledikleri ölümünde betinti 1926 yılında Elazığ'da doğmuştu. Ortaöğrenimini Haydarpaşa Lisesi'nde tamamlamış, bir süre lstanbul Universitesi Hukuk Fakültesi'ndc okumuştu. Şairliğinden çok liyatro oyunculuğu ile tanınırdı. Küçük Sahne*de başladığı oyunculuğu Karaca Tiyatrosu'nda sürmüştü. Uzun yıllardır da Kent Oyunculan'ndaydı. 19521971 yıjları arasında Yücel, Yeryüzü, Küçük Dergi, Diyelim, Varhk, Ycnilik, Yeni Ufuklar, Yeditepe, Dost, Yeni Gazete'de yazdıjı şiirler, Gölge (1955), Soyunuk (1962) ve Güneş Yorgunu Atlar (1971) adlı kitaplannda loplanmıştı. Doğan Hızlan'ın deyişiyle "Garip etkisindeki ilk şiir çizgisınden sıyrtlarak Ikinci Yeni'nin işçiliğe dayanan tekniği içinde toplumsallıga yakın, yurekli, yalın, kişiye iicak gelen" şiirleriyle sevilmişti. Evet, sözünü ettiğimiz şair ve oyuncu Kâmran Yüce. Yüce'yi geçen hafta bir trafik kazasında yitirdik "özenti" başlıklı şiiri, Yüce'nin "Soyunuk" adlı kitabından aldık. Genç kuşakların şairliginden çok, oyunculuğuyla tanıdıgı Yuce'yi, şiiriyle, zamansız gelen ölüm karşısında saygıyla anıyoruz. 3 0) D Özenti Dökülsem orralara ortalara Butün bağlarımı koparıp Rezil ve perişan serilsem Örneğin kussatn rüyalanmı Dort pencerenin lam ortasında Dört güneşin ışıkları birleşse Gunahlanm yukselse duman duman Orneğin ulancımdan örneğin her şeyimi söylesem lanıdığınız akşamlardan birinde Beyaz nokıanın ardından kirlerimi Bir buluı alıp götürse örneğin bir kuş uçsa Teneke saçaklardan ellerime Uzun yıllar gizlediklerim Sevincinizde belirse örneğin kuçulsem Kahkahalannızda örneğin siz büyüseniz gunahlarımın karşısındu Ben kurtulsam KAnırun Vıirc Çabuk ol güneş! Haydi uçun kuflar Sırtınızda taşıytn mutluluğu Her bacadan atın içerü... Haydi toprak En güzel çiçekleri sun insanlara! Haydi güneş Çabuk ol Aydınlat şu karanlığı! Oerya Allınlren I •ö O C Gönen mantısı yediniz mi? Hiç Gönen mantısı yediniz mi? içinizden, 'Gönen mantısı olur mu?' diyenler çıkabilir. Ankara mantısı olduğu gibi, Gönen mantısı da var; ötekılerıne de hiç benzemiyor. Ankara mantısında da, Kayserı mantısında da hamur açarlar, muska biçıminde keserler, içine kıyma koyarlar, pişirirler. Ankara mantısının iç kıyması çığ olur, Kayserı mantısınınki kavrularak konur. Ankara mantısı suda haşlanır, Kayserı mantısı tepside kızartılır. ikısine de sarmısaklı yoğurt dökerler. özetle böyledir. Ancak, Gönen mantısı bunlara hiç benzemiyor. Gerçı onda da erışte bi<,imi hamur var. Ama bu hamur (erişte) nohutla bırlıkte pışıyor. Nohutları da buranın, öylesine güzelmiş ki, etle birlikte pışırdığinizde, etten önce kandini koyverıyormuş. Ilhamı dostum böyle anlatıyor. Nohudun erdemı başkaymış. Erışte, nohut karışımı mantının üstune haşlanmış tavuk etı serpiştirıliyor, çalıyorsunuz kaşığı. Mantının yanında yoğurt da veriyorlar; ama yoğurdu yemenız zorunlu değil. Bir kaşık mantıdan alırken, bir kaşık da yoğurttan alabilirsiniz. Yoğurt da sarmısaklı falan değil, sade. Gönen deyınce, benım aklıma ömer Seylettin gelir. Ortaokul öğrencisi iken okuma kitabımızda bir öykü vardı, "Ben Gönen'de doğdum," diye başlardı. Belkı ilçeler içinde ilk oğrendiğim Gönen olmuştur. Gönen demek, bir anlamda Ömer Seyfettın demek. Zaten heykelını dikmışler ve bir alana adını vermişler Böylece değerbılır olduklarını kanıtlamışlar. Bir de Ercan Alanı var. o da Kıbrıs'ta şehıt olan Gönenlinin anısına dıkılmış. Soruşturuyorum, Ömer Seyfettin köken olarak Gönenli değilmiş Gelmiş, yerleşmışler, burada doğmuş, büyümüş. "Hısım, akrabası lalan var mı?" diye soruyorum Hacı Ihsan'a. "Yok, kimsesi yok " diyor. Hacı ihsan, buranın yerlısı. otomobil lastiği satıyor. Hem Hacı, hem de elli yıllık Cumhuriyet okuru. "Cumhuriyet'i okumasam duramam" dıyor "Babam zamanında evimlze Cumhuriyet girdi, o günden bu yana çıkmaz. Hem Hacı, hem de Cumhuriyet pkuru olması camide kimilerınin gözüne batıyormuş. Iyisin, hoşsun ama şu gazeteyi okuma..." diyenler varmış. Onlara verdiği yanıt şöyle: "Içınizde birkaç tane de benim gibi Cumhuriyet okuru bulunsun." "Var mı başka Cumhuriyet okuru?" "Var ya, birkaç emeklı öğretmen, emekli subay var." Gönen bugün artık bir kaplıca kenti olmakla unlü Gönen kaplıcaları dendi mi, dünyanın dört bir yanında bilinirmış. Gönen'in ilk adı Artemea imiş. Yunan mitolojısinde Orman Tanrısı anlamına geliyor Kasaba 1267 yılında Artemea kentinin kalıntıları üstune kuruluyor. Tarihsel taşlar buranın Eski Yunan hamamı olduğunu gösteriyor. Belediyenin birkaç oteli var: Park Otel, Derman Otel, Yıldız Otel. Oteller birer hastane gibi. Şifalı sulardan yararlanmak ısteyenler buraya koşuyorlar. Suyun ısı derecesi 95'miş. Soğutmadan altına girmek zor. Oteli bu su ile ısıtıyorlar, yakında kenti de bununla ısrtacaklarmış. Böyle bir proje var, ama nasıl gerçekleşir bilinmez. Esnafı eskiden ucuzcu imiş ama, şimdi bıraz pahalı; turistlere yükleniyor. Kazak örüyorlar, alalım dedik. Bızım hanım ve arkadaşı aldı. Ertesi gün birer tane daha alalım dedik, ne görelim, iki bin lira zam gelmiş. Neye baksan fiyatlar böyle kabarıyor. Neyse birkaç gün dinlendik. Agzınızın tadını kaçırmak ıstemiyorsamz, siz de alışveria etmeyin, dinl«nmey« bakınl.. • Dağ ve karınca Karınca iınnanır, Dağ ulçalır. Dağ iırmunır, Karınca dağla^ır. Dağlar var Bulutlardun yııce Karınca yıırııyııncc Hepsinden yııce. ( a n Polııl ^ ucıl Gördün mü yorgun dünya? Gördün mü dağ çiçeği? 14 yasında iki çocuk Iri kara gözlerinde acı karşılarken ölümü •biri bir yanında, biri öbür yanında diye sınırıngülümsediler birbirlerine. Gördün mü serin pınar? Yuşamının bahannda insanlur yüreklerindeki öfke patlarken ellerinde biri başka, öbüru başka düşünüyor diyebirlikte düştüler yere. Gördün mü ayıştğı? < " O sonu gelmez gece saldırıları ve komandoların sürek avları ayırırken anaları çocuklanndan silahlar hep satılsın diyeloprak kanla yıkandı. Gördün mü gün ışığı? Gulümseyen insanları ak güvercinler uçurup karanfil kokuları yayan yüreklere sevgi saçsınlar diyedünyanm dört bir yanında. Gördün mü yorgun dünya? Dikenli teller yerine çiçekten sınırları, silah yerine larlalarda buğday başaklarını. Gördün mü? Sevgiyle kenetlenen insanları, mutlulukla dönerken kendini. Gördün mü? Gülsttm Akyüz o ^ .. Değişim Yırıınaya çulıyyoı keııdı zunııı hağınııak sığnıuz ıcviz kalnıiuna Inı dunyu. Bu\rum Bulcı Bana Ben acılarla yoğnılnnışum. Bana iyi şeylerden soz etıııe anlayamam. Bana bir insanın uçlığındun, Bana sorunlardan da bahseıtne. Bana hiçbir şey anlaınıa, Sus ve karşımdu uiıır. Duygularımı anlamaya Hasan C'eylan Değer ınsan birkaç zaman sonra anlıyor geçen değeri neden şimşek çakmıyor önceden sonbahar yağmurlarındaki gibi ey, gözünü sevdiğim gençlik ey, aklı havalarda zaman yeniden yaşayabilsem seni yine bırakırdım sonbaharın sonuna çakması gerekerı şimşekleri Faik Doftaıt