02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'Oyun' ve 'sır' FATİH ÖZGÜVEN ahallenin kitapçısındaki polisiye romanları, 1314 yaşlarımda tükettikten sonra, en iyi polisiye romanları yayımladığına karar verdiğim Akba Yayınevine (alameti farikası Kedibaşı) çıkan dik merdivenleri tırmanırken iki şeyden çok emindim. Bir, Akba Yayınevi'nin bütün kitaplarını okuyacaktım, iki polisiye roman 'iyi roman'dı, ona hiç ihamet etmeyecek, kim olursa olsun herkese karşı savunacaktım. Evet, belki bu duygusal tepkime polisiye 'dönemimden' önce gelen Kemalettin Tuğcu dönemimin izleri karışmıştı biraz. Ama bu tepkide önceki okumalarımın arasına serpiştirilmiş K. Tüğcu, A. Zıya Kozanoğiu, Bütün Dünya Ciltleri ya da çizgi roman dıyetlerinin bende esinlendirmediği sahici bir yan da vardı. > iinkü polisiye roman aracığılıyla edebiyatla ; ü\ ıli düşüncelerimde belli belirsiz de olsa şunıııı l.ırkına varmıştım iyi edebiyatın her türo!,'irları iyi dizmek bozmak, belki yeni• diden dizip bozmak, ama bu arada hok» < toplarından hiçbirini düşürmemek gihi bir şeydi. Sonradan her iyi yazarın kendine özgü biçimde kurduğunu gördüğüm bu oyunun sonunda açığa çıkan 'sır' ise belki daha da önemji geliyordu bana. Bugün çok iyi biliyorum ki her iyi edebiyat eseri insanla ilgili, ancak yazarınca bilinen bir 'sır' açığa çıkarır, yazar olgularını (ipuçlarını) izleyerek bir insan yaşamını araştınr, açığa çıkan sırrın 'insaniliği' ise yazarın başarısı oranında inandırıcı ve mümkündür. Oyun ve sır; iyi kurmacanın her turlüsünde rastlanan bu iki özellik en an biçimde polisiye romanda yoksa nerede vardı? Polisiye roman vazgeçilmez dedektifleri, çalışma odasının halısı üzerindeki vazgeçilmez sigara izmaritleri ve sonundaki 'sır'la edebiyatın ta kendisinin bir alegorisiydi. Evet, oyun ve sır. Polisiye roman okurlarının polisiye rumanla ilişkileri bu iki ana eksende gelişir. Aşın örnekler vardır elbette. Bazıları iflah olmaz analitiklerdir. Bunlar yazarla ve ipuçlanyla yarışa çıkmış gibidirler. lşin oyun yönünu abartırlar. Bütün dertleri kitabın sonundan önce katili bulmak, yazarın 'elini' gör Polisiye romanın gizli çekiciliği Hafiye Sherlock Holmes bu yıl 100 yaşını doldurdu. Onu ve diğer bazı polisiye roman kahramanlarını, neden hiç unutmuyor ve sevıyoruz? lerin yazamaz, ritm tııltııraınu/, Ku^lediği ayrıntıları can alıcı biçimdc kullanamazlar. Acımas\ı ınunlıkvıva/arda ancak bir projc ınasasındaki kadar almosfer vardır. Bilimsel dedeklif kusura bakmayın, karaklerlerin yu/ii aklımda kalmamış. Canlı ve rcnkli yazariar ise, kahramanlarının cinayet sırasında nerede OIO'UKlarını eksiksi/ biçimde kanıtlamak için gereken yazarlık zahmetine katlanamazlar." Yazar için, boyle ayrımlar söz konusu olabilir; ama 'manzaraya takılan' okur için tam da bu çeşitlıliğin zenginliğidir hos olan. Ona bakarsanız Chandler'in bütün kahramanları, özel dedektifinden gece kulübü kapıcısına kadar ayrn alaycı, kinayeli, bol metaforlu sesle yazarın sesiyle konuşurlar ve bu bizı hiç rahatsız etmez. Büyük rakibi Dashiel Hammetteki mizah eksikliği ve fazla 'erkek' bakış da olayların başdondürücü hızı ve ustaca istıflenmesiyle bağışlatılır. Hindistan'dakı akrabaların ansızın çıkagelmelerine, evlilik dışı çocukların başka bir adla ortaya çıkmalarına, egzantrik zenginlerın intikam duyguları besledikleri kiiiyı öldürmek için alengirli hafta sonu partileri düzenlemelerine fazlaca bel bağlayan Agatha C hrislicnin bütün çekiciliği de bu hos sacmalıklardadır. Onun Roger Ackroyd'un Öldurulmesi'nde anlatıcı sesiyle oynamasına 'meğerse romanı kalil anlatıyormuş!' ya da On Kuçiik Zenciye 'saygın çabalar* gözüyle bakanlar bunları kaçırırlar. 'Cinayet Kraliçesi'nin asıl başarısı repertuvanndaki tiplerle belki zengin olmayan; ama türlü çeşitlemelerle tat kazanan bir 'insanlık komedyası' çizmesidir. Sömürgelerde görev yapmış albay, geveze sosyete dilberi, sinema yıldızıyla evlenen yaşlı lord, sadık uşak, çok bilmiş kadın yazar, genç ve yoksul ama Nil'de gemi yoluculuğuna hangi parayla çıktıkları belli olmayan âşıklar ve nihayet gündelik yasamın amansız gözlemcisi Mıss Marple ya da insanlık komedyasının büyük eleştirmeni Hercule Poirot bu gösterinin ana kadrosudur. Poirot, 'insan doğası', Jenen şaşmaz bir değerler torbasından çekip çıkarır çözümlerini. Yıkanmamış çay fincanı, bahçedeki kulübede bulunan eldivcn teki, diplerinde gömülü tabanca yüzünden o yıl değişik renkte acan ortancalar, patavatsız bir uzak teyzenin sarf ettığı cümle ki ölümüne neden olacaktır Poirotnun şaşmaz 'insan doğası' mozaiğini tamamlamasına yarayan parçalardır. Romanların sonunda herkesin bir araya geldiğı lezzetli çözümleme sahneleri sırasında katilin yavaşça kapıya doğru süzülüp kaçmaya hazırlanınaması, Poirot'nun anlatısının okuru olduğu kadar *eni' p|nl p'nl '»»>«««uvarian vardır, ama ÜnliihicivustastBUly WUder\n "Sherlock Holmes'ün özel Yaşantrflbninde, Dr. Watson (Robert Stephens) ve Holmes (Colin Blakely). Mlder, Holmts'in "yöntemlerT'nl alaya alıyor mek, mümkünse yanlışını yakalamak, onu faka bastırmaktır. Bunların arasında katili ilk elli, yirmibeş, on sayfada bulmakla övünenler vardır. En kötü örneklerde, zekâ temrinini nefesini şu kadar saniye tutmak gibi bir iddiayla kanştırırlar. Suratları kendi zekâlarının saçma sapan zorlaması sonucu mosınor olunca da nefeslerini salıvcrmek zorunda kalırlar. Cezaları aslında tiryakisi oldukları polisiye romanlardan hiçbir zaman zevk alamamak olsa gerektir (Bunun karşı ucu kitabın son sayfasını açıp katili öğrenen zevksizlerdir ki onlara polisiye roman okuru demek bile gelmiyor içimden). Oysa Raymond Chandler'in dediği gıbı, "iki barbiturat hapının kimseyi öldurmeyeceğini, yülardır Avuslralva'da çalısıp servel yapmıs erkek kardeşini öldürüp yerine geçen sosyete mirasyedisinin dlerinin işçi eli olmadıgını birinin mutlaka fark edecegini" bilmek önemli bile olsa, "hiçbir polisiye roman yazarı hata yapmaktan" kurtulamaz. Chandler'a göre hataların tarihi Conan Doyle'la birlikte başlar üstelik. Bence gerçek polisiye roman okurları yazarın 'oyununu' sevenler ve kendilerini uysallıkla bu oyuna bırakanlardır. Bunlar arada ufak hatalara çarpıp tökezleseler bile, oyunun 'sır'ra götüren dönemeçleriyle ilgili oldukları için rahat rahat 'manzarayı seyredebilirler' Bilirler ki 'manzara' her polisiye yazarında değişiktir ve 'sır' da aslında parça parça insan ilişkilerinin toplamından başka bir şey değildir. Chandler, Cinayet Denen Kolay Sanat adlı klasik denemesinde polisiye yazarları sınıflandırırken şunları söyler: "Serinkanh mimaryazariar canlı karaklerler çizemez, taşı gedigine koyan konuşmalar Conan Doyle 10 Edgar Allan Poe , Agatha Christie Dashiel Hammet Georges Simenon
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle