Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hamamalgıren terler İçimden, hdfftamda kaç kişi varm sıraya dizip,"Sıhhatler olsun" dedirtmek geliyor. Çay getirene, havlu tutana, yoi Ssterene, ate^yakana... Bahşişi k&pıyorlar. Gobek taşma sırtustu yzantp ştpır şıpır terlemek, hamamın raconundandır. UMUR BUGAY biri, "Buyrun beyler, hoş geldini/" dedi. şiş vircceen ki?" demek istediği açıktı. MerdiÇocukluğumda Uğur'un fotoğraf makinesı, objcktıfleri yele ven başında durdurulduk. Ayakkabılarımızı çıhamama gıtmek, zoğinin ceplerınden ta^ıyordu. Gelmeden önce, karıp, verılcn lerlıklerı giydık. "Yerler oldugu runlu hİ7met gıbı bır "Gazete, röportaj lafı yok" diye kararlaştır gibi marley, hemi de gıcır cilalı" Insan basmayu şeydi. Sıcak yıldırmıştık. Ortahğı karıştırmadan, "Adam gibi kıyamıyor. Odacı kapılan açıp, elini uzattı: mıştı gözumu. Bana Buyuruuuuun.. Teşekkür ıderiıim.. yıkanıp" çıkacaktık. Hamamcılardan bırı, bızı kalsa, ılık sulaı döAdamda el uzatmak, ıstem dı^ı hareketlerpek paralı müşterıye benzetememış olacak, kunur, beş dakıkada "Yıkama ııcreli uç bin liradır beyler" dıyc ön den olmuş. Sallana sallana gittı, peştemal gebıtırırdim işımı. den uyaııp, kapı gıri>indeki soyunma kabın tırdi.. Soyunduk. Uğur, totoğrat makinesini sıAma, babam, "tnlerini gftstcrdı. "Odanız yok mu?" diye sorduk. cağa alıştırmak ıçın bir havlu istedı. Odaeı bursan sıcak suyla yıYanm ağız, "Var buyrun boyle" diye merdi nunu karıştırarak getırdi havluyu. Yıne elıni kanmadan lemizlevene doğru yurudu "lan uyuz, sen n'aapaca uzattı: ncme/' der, beni ıkı Buyuruuuun.. Teşekkür ideriiiim.. an odayı? Şorda yıkan, çek get.. (iaç para balıbacağı n ı n arasında sıkıştırarak, göz açtırmadan yıkardı. Maııkafa olur, çıkardım hamaından.. Tellakların muşterileri kabasaba harekctlerle yıka maları, büyılklerın etek tıraşları, hal'ta sonu, bayıam oncesı gunlerınde kurna tutmak için yapılan kavgaları, unutamam.. Babam, cami de genış oturıip nama2 kılanlarla, hamamda birden fazla kurnaya kurulanlara çok kızardı. "Hcrkcs >ıkanacak efendi!" diye çıkışırdı böylelerıne, "Oooh, keyfe bak. Oglu bir kurnaya oturmuş, eniştesi birine.." Oysa mahalleden Saffcl Bey Çinili Hamam'a ne /aman gelse, paşalar gibi yıkanır, el üstünde uğurlanırdı Hamamcılar, Saffet Bc yin çevresındc pervane olurlardı. özel terlık leri getırilır, yenı havlular açılır, pamuklar gı bı yıkandıktan sonra, üçdört kez teri alınırdı.. "Bahşişi bol, gonlü /engfn adam"dı Saffet Bey.. 35 yıl sonra hamama gıtmek, onca yıllık kirı kabartmak gibi bir şey oldu benim için. Tarihi Galatasaray Hamamı'nın kapısından, hafta arası, bır öğle ustu girdik.. Ter kokularıyla karışık, nemlı bır hava yüzümuzü yaladı. Ortadaki küçük havuzun çevresinde, bir peştemallı, dört hamamcı ellcrını arkalarında kavusturmuş, "Niye geldiniz lan dbidiler?" der gibi, çatık kaşlarıyla bizi süzüyorlardı. Durup hamamın kubbesine, duvarlardaki çinilere dikilmif başma: Umur Bugay'm yıkanriıjuun rtsmidir^ bakmaya ba^ladık. Az sonra, hamamcı lardan Tıpış tıpış indık merdivenlerden Kımbılır kaç kişinin ayağından çıknıış terlıklerımm eşiktc bırakıp, yine kımbılır kaç kı^ının ayağından çıkmış ıslak takunyaları giydık. Peştemalla dolaşan havlucu, hamamın kapısını açıp bi7i ıçerıye buyur etti Burası hamamın serııı yeri. Durup tavanlara baktığımızı gören gcnç bir tellak, "Kese, sabun istcr misiniı abi?" diye usulca sordu. "Isleri/" dcdım, "Kaç para?" Genç tellak, yumuşak bır tavırla boyun eğdı: ü sıze bağlı. Bın vıren de var, dftrt bın vıren de.. Fark etmez Buyurun... Bir kapı daha açıldı, kulhana girdik. "Fark etmez" sözcuğü dılımızdc derın anlamlar laşımaya başladı. "Vermesen de olur" demek mi ıstiyor, " H a bin olmuş, ha dört bin.. Ne fark eder?" demek mı?.. Hamamda müşterı az. Kımisi su dökünüyor, kımisi kese yaplırıyor.. Sakallının birı de, ter atmak için, göbek taşının çevresinde dolanıyor. 13 telak çalışıyormuş hamamda. "Yaz olduğundan işlcr birez zayıf" dedi bizim tellak "Müşterilerimizin ekserisi yazlıkta, felan.." Göbek taşının ııstüne yanyana ıkı peştemal serdi. "Azıcık yatın da kiriniz gabarsın" dedi. Sırtustu uzandık. öteki tellaklar, müşteri kaptırdıkları ıçın, kurt gıbı baktılar. Uğur'un gözlükleri buğulandı. "Makinenin objektifi de ayvayı yedi abi" dcdı, telaşlı.. Kubbeye baktım, bulutlar uçuşuyor. Beşon dakıka oylece yatıp, şıkır şıkır terledik. Hamam böeekleri çevremı/.de cirıt atıyor. Burada Kafka'nın, "Değişim"ını salıncye koymalı. Daha doğrusu, göbek taşına. Tam bır DoğuBatı sentezi olur. Tellak başımıza dıkıldi. Göbekleri inip, kalkıyor. "Sıcak yıkama, lıana fenalık gelir" dedım, 'iansiyonum du>uyor da.." Bölmelerden birine geçtik. Suyu ılıttı. Elinıle de bakmamı istedi Daldırdım, bundan tyisı can sağlığı. Peştemalı gevşetip, önüme iliştirdim. Sağ kolumu kapıp, "hart, | hart" keselemeye başladı. Omuzuma daldı. I Sonra boynuma.. Kafamı kUtürdetip sırtımal geçti. Güreş tutar gibi bir halimiz var. Keseyil 13