06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

l BEBEK l ÇOCUK KITAP l GENÇ POLİSİYE’NİN ÇOCUKLUK HALİ ‘BEYAZ ŞAHIN SUÇLARI’ Histerik bir karakterin dedektifçilik oynu İspanya’da yayımlandığında çok ilgi gören ve en son yedinci kitabı çıkan Erik Vogler polisiye serisinin ilk kitabı Beyaz Şahın Suçları Türkiye’de yayımlandı. Bu başarılı serinin yazarı Beatriz Osés ile konuştuk. GÖNÜL EKICI M erhaba, öncelikle Türkiye’deki okurlarınıza kendinizden biraz bahseder misiniz? Çocukluğumdan bugüne yazmak benim için kendimi ifade etmenin ya da konuşmaktan hoşlanmadığım veya zorlandığım şeyleri söylemenin yoluydu. Her yaştan okuyucular için farklı türlere değindim: Kısa hikâyeler, öyküler, şiirler, romanlar ve küçük bir tiyatro denemesi. Kendimi tüm bu yaratıcı kanallarda rahat hissediyorum. Fakat içlerinden en çok eğlendiğim, farklı kişilikleri ve aralarında yoğun ve komik ilişkiler olan üç başkahraman Erik Vogler polisiye serilerinde oldu. ESİN KAYNAĞI n Hakları beş ülkede satılan, İspanya’da büyük başarı yakalayan Erik Vogler serisini yazmaya nasıl başladınız? Esin kaynağınız neydi? Bu zamana kadar hiç seri yazmamıştım. Erik’le, büyükannesi Berta’yla ve gizemli Albert Zimmer’la tanıştığımda seri olacağını planlamamıştım. Fakat karakterleri çok sevdim ve bir sene sonra onları özlediğimi fark ettim. Bu yüzden editörümle aynı karakterlerle farklı maceralara atılmak konusunda konuştum. Seri; tuhaf, düzen ve titizlik hastası, cinayetlerin ve başka doğaüstü varlıkların yanı sıra hayaletlerin odak noktası olan bir gencin bir yılını anlatıyor. Sekiz roman boyunca bir vampir olduğundan şüphelendiği Albert ile olan çelişkili ilişkisi ve torununun tam zıttı bir büyükanneyle, farklı polisiye hikâyeleri birleştiriliyor. Erik’in karakterini yaratma konusundaki esin kaynağım, Bülbülü Öldürmek kitabının ikinci karakterlerinden biri ve “Benden Bu Kadar” filminin başkahramanıydı. Benim açımdan iki Erik var: Biri bir çocuk ve öteki de obsesif kompulsif bozukluğu olan bir adam. Ayrıca kendimi karakterlerin bazı ayrıntılarına yansıtma eğilimindeyim. Erik, korkuları ve takıntıları, Berta deneyimi ve özgürlüğü, Albert ise sırları, gizemi ve cesareti simgeliyor. Kesin olan şey, bir keresinde bir edebiyat eleştirmeni, İspanya’da hikâyelerin okunduğunu fakat karakterlerinin olmadığını söylemişti. Bu yüzden bunu, kişisel bir meydan okuma olarak gördü ve bir karakter yarattım. Sonunda, farklı olaylarda kendimi bağdaştıracağım üç karakter ortaya çıktı. Erik’le birlikte eğlenmek, gülmek, trajikomik durumlar içinde olmak ve mizahla korkunun üstesinden gelmek istedim. Bazı olağandışı ayrıntılarla birleştirilen gizemli bir roman, bana, histerik bir karakterle alışılmadık bir dedektifçilik oynama imkânı sundu. n Olağandışı unsurlarla bezeli bir polisiye olarak niteleyebileceğimiz bu seride her biri ötekinden ilginç bu karakterler nasıl oluştu? Yarattığınız karakterler de aklınıza ilk gelen şey bir fikir, görüntü ya da yaşadığınız an mı? Karakterlerin gerçek hayatta tanıdığınız insanlarla benzerlikleri var mı? Berta ve Albert Zimmer karakterlerinin oluşturulması basitti çünkü başkahramanın karşıtlığından doğmuşlardı. Erik’in nasıl olması gerektiğini biliyordum (İtici, ukala, düzenli, mantıklı, modaya düşkün…). Büyükannenin inşası zıt bir temelden başladı: Giysilerinde özensiz, asker botları giymiş, doğal, doğaçlama ye teneği olan, samimi, cesur. Ve vampir olma ihtimali olan Albert, Vogler’in başka karakteristik özellikleriyle karşıtlığa düşecek şekildeydi: Sosyal becerileri, çekiciliği, kadınlarla olan ilişkisi, cesareti… Bence serideki mizahın çoğu bu karakterlerin ilişkilerine dayanıyor. Albert en başından Berta’nın gözdesi oluyor. Erik bunu kıskanıyor çünkü sosyal başarılarını onaylamıyor. Berta, torununun can sıkıcı olduğunu düşünüyor. Ve diyaloglar çok komik bulduğum bu zor ilişkileri yansıtıyor. Farklılıklarına rağmen, karakter üçgeni suça karşı savaşmak, hayatta kalmak amacıyla anlaşmak ve suçluları bulmak için birbirlerine “mahkumdur.” Daha önce de bahsettiğim gibi, üç karakterin kişilik özelliklerini paylaşıyorum. Ve dahası, başka insanlarda gözlemlediğim ayrıntıları da ekliyorum. Belki de bu sebepten dolayı veya uzun zamandır aklımda oldukları için çok gerçekçiler. Öyle ki altı yaşındaki kızım bana Erik Vogler’in gerçek olup olmadığını sordu. n Erik Vogler’in maceraları devam edecek mi? Gelecek kitaplarda Erik’i neler bekliyor? Şu anda serinin sekizinci kitabını yazıyorum. Adı “İntikam” olacak. Bu senenin sonuna doğru Erik Vogler yürek hoplatan bir şey yaşayacak. Gelecekte bu karakterlerin geri döneceğini garanti edemiyorum. Fakat okuyucular bunu yapmamı öneriyor. GİZEM, GERİLİM VE MİZAH n Son olarak Türkiye’deki okurlarınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı? Türkiye’deki okurlara Erik Vogler’in maceralarına katıldıkları için teşekkür ediyorum. Fikrimce gizem, gerilim ve mizah bulacaklar. Çok geleneksel dedektiflerden uzak, özgün karakterlerle karşılaşacaklar. Seriyi sırasıyla okumalarını tavsiye ediyorum çünkü her şeyden önce dördüncü kitapta Erik’in yanlış kıza âşık olmasıyla konu daha da karışıyor. Ayrıca önceki kitaplara da çok değiniliyor. Serinin kitapları farklı Avrupa ülkelerinde geçiyor: Almanya, İtalya, Fransa, İrlanda, Hollanda ve İspanya. Geziler, öğrenme ve kişisel gelişim anlarını temsil ediyor. Bu nedenle bunları kitaplara ekliyorum. Ayrıca okuyuculara yaşlarına bakmaksızın Erik Vogler’i okumalarını tavsiye ediyorum. İspanya’da genç okuyucuların yanı sıra ebeveynleri ve hatta büyükanne ve büyükbabaları da bu kitabı seviyor. İspanyolca’dan çeviren: Zeynep Atbaş Erik Vogler ve Beyaz Şahın Suçları / Beatriz Oses / Çev: Zeynep Atbaş / Bilgi Yayınevi / 156 s. /2018 28 18 Temmuz 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle