06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Bir Katilin Tükenmez Kalemi / Esra Pekin / Sel Yayınları / 96 s. Lilith ve Babaannemin Usturası isimli kitaplarıyla okurların beğenisini kazanan Esra Pekin’in yeni romanı Bir Katilin Tükenmez Kalemi, alışmak, unutmak, ölüm ve yaşam üzerine çok katmanlı anlatısıyla, kadim bir sorunun cevabını arıyor. Maktul kim, katil kim? Zamanın içinde salınan, Lizbon’un sarı sokaklarından zihnin zifiri kuytularına uzanan, gerçekle sanrının kol kola yürüdüğü satırlardan sızan duygular, okurunu gerilimli bir sorgulamaya sürüklüyor... Sonrasız / Çiğdem Bayraktar Ör / Çınar Yayınları / 223 s. “Cesur, benim öbür yarım değil; bendim sanki. Üst üste kesilmiş kâğıt bebekler gibiydik. Adem’in kaburgasından biçilen Havva’ydım ben onunla. Dünya üzerinde kaç kadın böylesi bir mutluluğa erebilirdi ki? Sürekli dua ediyordum artık; fizik kurallarını hiçe saydıran aşkımın sonsuza dek sürebilmesi için. Sadakat, aşk, bağlılık gibi yaygın kavramların çok ötesinde bir birliktelikti bizimki.” Çiğdem Bayraktar Ör, Sonrasız’da aşkın, insanlığa yaşattıklarını bir kadının gözünden anlatırken günümüz insanının modern dertlerine çarenin doğunun kadim kitaplarında olacağını fısıldıyor. “Her şey maşuktur, âşık bir perdedir” diyen bir roman bu… Aldatmaca / Wednesday Martin / Çeviren: Barışhan Erdoğan / Mundi / 435 s. Namibya kırsallarında kocaları dışındaki adamlardan çocuk yapan göçebelerle Los Angeles’ta kadınlara mahsus bir seks kulübündeki müşterilerin ortak özelliği nedir? Cinsel çeşitlilik, yenilik ve heyecan arayışı… Eski Yunan trajedilerinde, TV dizilerinde, magazin dergilerinde ve pop şarkılarında aldatan kadınlar hep tehlikeli ve arızalı resmedilir. Ama hakikaten, kim bu kadınlar? Ve neden kadınların güçlendiği bu çağda bile bu kadar sert yargılanıyorlar? Aldatmaca’da feminist yazar ve kültür eleştirmeni Wednesday Martin bizi kadın sadakatsizliğine yol açan evrim mirasımızı ve toplumsal gerçekleri ortaya koyan cesur ve sürprizlerle dolu bir yolculuğa çıkarırken, kadınları sınırlar dahilinde tutma çabasının ardındaki sebepleri de gözler önüne seriyor. Sevda Peşinde / Hüseyin Rahmi Gürpınar / Can Yayınları / 275 s. “Bir kadının gönlüne cidden sahip ve hâkim olamadıktan sonra onu zorla, baskıyla kendinize boyun eğdirmiş görünmekte ne lezzet bulunur?” Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın uzun yıllardır gölgede kalmış, değeri anlaşılmamış başyapıtı olan bu roman, kadınerkek ilişkilerinin bugüne göre bile ileri bir noktada tartışıldığı bir eser. Rızasız evlilikler, deliliğe varan kıskançlıklar ve yasak aşkla örülen hikâye, edebiyatımızda kadın haklarının konu edildiği en önemli romanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar, aile içi ilişkiler konusunda hepimize önemli bir ders veriyor. Yer yer polisiyeye de dokunan konusu ve kurgusundaki dönemini aşan özgünlükle de Sevda Peşinde sıra dışı bir roman. Radyoda Şarkımız Çalıyor / Emre Saraçoğlu / Doğan Kitap / 271 s. “Sadece hayallerimin ucuna tutunarak yükseliyorum o evden, o kafesten. Kafesin tellerini büküp dışarı, yukarılara, şehrin yeni ufuklarına çıkıyorum. Yukarılardan evimize bakıp birkaç damla yaş döküyorum, elimden bir şey gelmiyor, gitmeliyim. Ses dergisinin eski sayılarından gözümü alamadığım hayatların içine karışmalıyım. Beyoğlu beni bekliyor; vitrinler, yeni kıyafetler, balolar beni çağırıyor, adımı fısıldıyor…” Yeşilçam’ın yıldız eskisi Handan Leyla ile satmayan aşk romanlarının yazarı, İstanbul’da eski bir köşkte bir araya gelir; sinemanın parlak günlerine, pırıltılı anlara, unutulmaz aşklara ve hepimizin zihnine kazınmış repliklere uzanan bir yolculuk başlar. Emra Saraçoğlu hüznü ve neşeyi bir arda sunuyor. Hüznün Kısa Tarihi / Yelda Karataş / Karakarga / 629 s. Mario Levi, Yelda Karataş şiiri için: “O, yıllardır ince bir sızının şiirini yazıyor. Keder, isyan, kırgınlık, öfke... Bu şiir hayattan kopamamanın şiiri. Tüm ölümlere rağmen. Duygularıyla yaşayanlar bu sözleri mutlaka bilmeli. Ağır bedeller ödemeden sahici bir edebiyat yapılmaz ki zaten.” diyor. Yelda Karataş’ın şiirleri, Kalbim Ege’de Kaldı, Dert Faslı, Hoş Geldin Hüzün, Rakkas, Davet, Son Sardunyalar, Yarası Saklım, Aşkları da Vururlar, Avare... Hüznün Kısa Tarihi’nde bir araya geldi. Kelimelerin KıyısındaTürkiye’de Kadın Çevirmenler / Hazırlayan: Şehnaz T. Gürçağlar / İthaki Yayınları / 378 s. Kelimelerin Kıyısında: Türkiye’de Kadın Çevirmenler, konusu açısından Türkçede bir ilk girişimi temsil ediyor. Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim Bölümü’nün doktora programında Şehnaz Tahir Gürçağlar’ın rehberliğinde başlayan bu çalışma, zaman içinde genç ve deneyimli başka akademisyenleri de içine alarak genişledi ve en sonunda, Cumhuriyet tarihinin özellikle birinci ve ikinci kuşağının önde gelen kimi yazılı ve sözlü çevirmenlerini kapsayan betimleyici bir tarih çalışması ortaya çıktı. Portreleri sunulan şahsiyetlerin somut bir tarihselkültürel bağlam içinde, sosyolojinin ve çeviribilimin gözünden inceleyen makalelerden oluşan bu derleme, dünyanın edebi ve kültürel birikimini bu topraklara taşımış kadın çevirmenlerin görünürlüğünü vurgulamayı, haklarını teslim etmeyi amaçlıyor. FreudKısa Bir Giriş / Anthony Storr / Çeviren: Nihansu Aydemir / Alfa Yayınları / 192 s. Tecrübeli bir psikanalist olan Anthony Storr, Freud’un başlıca teorilerinin zamanın sınavından geçip geçemediğini değerlendiriyor ve Freud’un kendi fikirleri ışığında onu inceliyor. Yalnızca Freud’a değil, bir bütün olarak psikanalizin temel kavramlarına giriş niteliğinde olması sebebiyle kolayca anlaşılabilir ve son derece bilgilendirici olan eser Freud’un teorilerini açıklıyor; bilinçdışı ve cinsellik hakkındaki görüşlerini, süperego, id ve Oedipus kompleksi gibi fikirlerini tartışıp eleştirel bir şekilde ele alıyor. Freud’un çalışmalarına dair objektif ve öz bir bakış açısı sunan bu kitap psikanaliz, psikoloji ve sosyoloji hakkında meraklı herkese sesleniyor. Bektaşiliğin DoğuşuHacı Bektaş Veli’den Balım Sultan’a / Rıza Yıldırım / İletişim Yayınları / 368 s. “Yeniçeri Ocağı’nın Osmanlı Devlet sistemindeki merkezî yeri göz önüne alınırsa, Bektaşi Tarikatı ve Osmanlı Devleti arasında ne kadar yakın ve güçlü bir bağ bulunduğu anlaşılacaktır. Öte yandan, Bektaşilik, paradoksal bir şekilde, Osmanlı dinîsiyasal kültürünün çevresine itilmiş unsurların toparlandığı bir şemsiye kimlik işlevi görüyordu. (…) Bektaşi Tarikatı, bir yandan Osmanlı sisteminin dışladığı gayrimüteşerri [şeriat dışı] derviş dindarlığının birleşme ve kaynaşma platformu haline gelirken öte yandan nasıl sistemin çekirdeği olan Yeniçeri ordusunun resmî tarikatı olabildi?” Bektaşiliğin Doğuşu, Hacı Bektaş’tan başlayıp Balım Sultan’a kadar uzanan yaklaşık iki yüz elli yıllık oluşum serüvenini anlatan bir kitap... Ege’yi Gör ve Yaşa / Melih Uslu / Mona / 242 s. Fethiye, Dalyan, Köyceğiz, Ekincik, Akyaka, Marmaris, Selimiye, Bozburun, Söğüt, Rodos, Datça, Bodrum, Muğla, Çomakdağ… Dogˆanın muhtes¸em ritmini ögˆreten bir köy veya yosun kokulu bir adada yas¸amanın nasıl bir s¸ey olacagˆını hayal etmeyen var mı? Gezi yazarı Melih Uslu bizi bu kez Ege âşıkları Çetin Altan’ın, Halikarnas Balıkçısı’nın, Azra Erhat’ın peşinden az bilinen koylara, köy pazarlarına götürüp, yavaş akan zamanın içine çekiyor. Ege’yi Gör ve Yaşa, bir gezi rehberinden çok son sözü hep dogˆanın söylediği bir yaşam deneyimi… Modern Mitler / Oren Harman / Çeviren: Ilgın Yıldız / Say Yayınları / 232 s. Artık eski Çinliler gibi, dünyanın bir yumurtadan çıktığını ya da Maoriler gibi, iki âşığın birbirlerinin kollarından zorla alınması sırasında oluştuğunu du¨şu¨nmu¨yoruz; evrenin işleyişinin sırlarını bilimle çözüyor ama mitolojiye kulak vermeden de edemiyoruz. Oren Harman bir adım öteye giderek bilim ile mitoloji arasında daha yakın bir ilişki kuruyor. Kozmolojik bir annelik görüşü kurgulamak için Ay ile Du¨nya’nın ilişkisinden faydalanıyor; seks ve ölümün dünyaya gelişini bir mitokondrinin paniğe kapılışıyla açıklıyor; bilincin yalnızlığını ahtapotun belleğinden yola çıkarak betimliyor ve evrim süreci içinde dilin ortaya çıkışını insanın hakikatle imtihanına bağlıyor. Varto / Gorune Aprikian / Çeviren: Hande T. Hartmann / Aras Yayıncılık / 123 s. Varto, 1915’te başlayıp günümüze dek süren bir maceranın izini sürüyor. Birinci Dünya Savaşı’nın felaketlerle dolu karanlık günlerinde, Anadolu’nun doğusunda bir köyde, biri kız, biri erkek iki kardeşin, Maryam ve Varto’nun yolu, daha önce hiç tanımadıkları bir gençle, Hasan’la kesişir. İki kardeşin ailesi, adına “tehcir” denen bir ölüm yürüyüşüne çıkarılmıştır ve Hasan’ın son nefesini vermek üzere olan hasta babası, oğlundan, insaniyet namına Maryam ile Varto’yu güvende olabilecekleri bir yere ulaştırmasını ister. Okur, beklenmedik gelişmelerin heyecanı hep yüksek tuttuğu sayfalarda ilerlerken, kaderleri birbirine bağlanmış bu üçlünün hikâyesinin, yaşadığımız zamanlara ulaşan, Türkiye sınırlarını da aşan akışını nefes nefese izleyecek. 26 18 Temmuz 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle