Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GENCOY SÜMER’DEN ‘AİLE SIRRI’ Altın Çağ’ın 21. yüzyılı Gencoy Sümer, Aile Sırrı romanıyla karlı bir Londra atmosferi altında sinematografik bir hikâye sunuyor... ÇAĞLA ÜREN G ünümüzde kapalı oda cinayetlerini konu alan çok az yazar var. Ancak bunun nedeni, Altın Çağ’a özgü bu anlatım tarzının eskimesi değil. Agatha Christie uyarlaması olan filmler ve diziler hâlâ popüler. Ancak bu alanın ustaları türlü türlü “Katil Kim?” kombinasyonunu geçen yüzyılda kullandığı için kapalı oda cinayeti kurgulamak göz korkutuyor. Buna rağmen değerli örnekler hâlâ veriliyor. Bunlardan biri de geçen yıl çıkan, Gencoy Sümer’in Aile Sırrı. Adından da anlaşılacağı üzere roman, Altın Çağ’ın sık işlenen temasını yeniden kurguluyor: Odasında ölü bulunan varlıklı bir adam ve ailesinin cinayet soruşturmasıyla ortaya dökülen karanlık ilişkileri. Londra’da geçen romanda, ilaç şirketinde çalışan bilim insanı Broderick Conway, çalışma odasında ölü bulunuyor. Kendisini defalarca aldatan eşi Jane, son dönem araları bozulan ortağı Dr. Deval, kızkardeşi Myrna, hizmetçiler ve bir kuru temizlemeci baş şüpheliler olarak karşımıza çıkıyor. Tabii hepsinin ötesinde Dedektif Percule Hoirot var (Hayır, Hercule Poirot değil). Agatha Christie’nin ünlü dedektifinden esinlenen Hoirot karakteri, Poirot’la sıkı benzerliklere sahip. Ve tabii bu durum, hikâyeye ve cinayetin ardındaki sır perdesine de yansıyor. Bu nedenle romanı, “Altın Çağ’ın 21. yüzyıldaki bir uzantısı” olarak değerlendirmeyi uygun görüyorum. POLİSİN YETERSİZLİĞİ Erol Üyepazarcı, bir yazısında “Katil Kim?” romanının ilkesinin “okuru şaşırtmak ama aldatmamak” olduğunu söyler. İngilizce’de “fair play” diye adlandırılan bu adil oyunda, okurun dedektifle eşit fırsatlara sahip olması gerekir. Buna göre katil en başından beri hikâyede yer almalı, tüm ipuçları okura verilmeli ve olay örgüsünde “doğa üstü” noktalar bulunmamalıdır. Bu açıdan, Aile Sırrı’nın büyük ölçüde adil oynadığını, ancak eleştirilmesi gereken birkaç nokta olduğunu belirtmeliyim. Altın Çağ romanlarının özel dedektifleri, memurların beceriksizliğiyle sert biçimde alay eder. Aslında bu entelektüel ve zeki karakterler, burjuva sınıfının işçilere (polis memurları dahil) bakışının güçlü bir yansımasıdır. Bu nedenle bu romanlardaki polisler, zor cinayetleri çözmek için yetersizdir. Bu da özel dedektifleri devreye sokar. Aile Sırrı’nda polis ve özel dedektif arasındaki ilişkinin biraz abartılı yansıtıldığını söylemek de mümkün. Öyle ki katilin gerçek kimliğini reddettiği romanın sonunda Hoirot, polisten zanlının parmak izini almasını istiyor. Böylece biz de polisin şüphelinin parmak izini almadığını öğreniyoruz. Kısacası polis parmak izi almış olsaydı, romana gerek kalmayacak, katilin gerçek kimliği baştan ortaya çıkacaktı. İşte bu durum “adil oyun” anlaşmasını da zedeleyen önemli bir etmen. Son olarak Gencoy Sümer, kitabında günümüzde Altın Çağ polisiyesinden esinlenelerek yazan az sayıdaki yazardan biri. Akıcı dili ve okurun gözünün önünde canlanan karlı Londra atmosferiyle yazar, oldukça sinematografik bir anlatım tarzı yakalıyor. Adil oyuna dair birkaç önemli eleştiriyle beraber, Aile Sırrı’nın bir polisiye okurunun kitaplığında bulunması gereken güzel bir Altın Çağ örneği olduğunu söyleyebilirim. n Aile Sırrı / Gencoy Sümer / Herdem Kitap / 146 s. / 2018. OYINKAN BRAITHWAITE’DEN ‘KIZ KARDEŞIM SERI KATIL’ İki kardeş tek katil Kız Kardeşim Seri Katil matrak diliyle katili masumlaştırmaya girişiyor... EFNAN ATMACA K orede, kız kardeşi kendisini her aradığında aynı endişeye kapılıyor: Umarım yine birini öldürmemiştir. Telefonunu titreyerek açıyor ve hızla olay yerine kız kardeşine yardım etmeye gidiyor. Olay yerine varana kadar kız kardeşini aklayıp, yaşananların tamamen meşru müdafaa olduğuna inandırıyor kendini... Peki ne kadar sürer bu? Oyinkan Baithwaite’nin yazdığı Kız Kardeşim Bir Seri Katil farklı bir polisiye roman. Oldukça matrak, biraz muzip, komik ayrıca; tüm bunların yanı sıra sürükleyici ve okuru psikolojik çözümlemelerin içine sokan bir roman… Öncelikle Kız Kardeşim Seri Katil’in farklı bir okuma sunduğunu söylemeliyim. Yazar hikâyeyi seri katilin ablasının ağzından anlatarak olayları yumuşatıyor ve matrak diliyle katili masumlaştırmaya çalışıyor. Ancak asla ciddiyetini kaybetmiyor. Nijerya’nın en büyük şehri Lagos’ta geçen hikâyede Braithwaite, okuru rahatsız etmeden folklorik motifleri de dahil ederek, kitaba egzotik bir tat katıyor. Özellikle giysiler, âdetler ve dilde yaptığı oynamalarla, Lagos’un egzotik havasını da birleştirince, ortaya özgün bir Afrika polisiyesi çıkıyor. Bir gün Ayoola, hastanede hemşire olarak çalışan kızkardeşi Korede’yi arıyor ve, “Onu öldürdüm” diyor. Korede, yanına dezenfektan ve temizlik malzemeleri alarak ken dini olay yerinde buluyor. Cesetten kurtulması ve olay mahallini temizlemesi için kız kardeşinin suç ortağı oluyor. Bu yardımlar sırasında ise, doğru ile yanlış arasındaki bağı sorguluyor. HANGİ TARAFI SEÇECEKSİN? Peki neden bu sorumluluğu üstleniyor Korede? Hayatlarını cehenneme çeviren babaları kuşkulu bir ölümle aralarından ayrılmasından sonra anneleri Ayoola’yla ilgili tüm sorumluluğunu Korede’ye teslim etmiş. Ve o noktadan sonra Korede, kardeşinin tüm eylemlerinden kendisini sorumlu hissetmiş. Bu bölümlerde yazar, iki kız kardeşin ilişkisine odaklanarak çok etkili psikolojik çözümler yapıyor. Örne 12 18 Temmuz 2019 ğin Ayoola dışa dönük karaktere sahipken, Korede’nin sinik ve kendine güvensiz bir profilini çiziyor. Yine Ayoola, her olaydan kendini sıyırabilecek yetenekteyken, Korede kardeşine yardım etmekten geri durmuyor. Elbette Korede bu durumdan hiç şikâyetçi görülmüyor. Ta ki… Ayoola onun alanına girene kadar. Küçük kız kardeşi, flört ettiği adamların kendisine kötü davrandığı gerekçesiyle öldürürken, onun masum olduğuna dair bir açık kapı bırakan Korede kendi alanı tehlikeye girince değişiyor. Ayoola, ablasını ziyaret etmek bahanesiyle onu kızdıracağını bile bile hastaneye gelip kendini gösteriyor. Ablasının hastanede hoşlandığı hatta âşık olduğu doktora kancayı atıyor. Korede ne yapsa da engel olamıyor bu ilişkiye, âşık olduğu adama Ayoola’nın tehlikeli olduğunu ve daha önceki sevgililerine fiziksel olarak zarar verdiğini söylüyor. İşler iyice karışırken Korede kontrolü elinde tutmakta zorlanıyor ve geçmişin hesapları açılıyor. Herkesin tarafını belli etmesi gerekiyor. Acaba Korede kimden taraf olacak, doğrudan mı yoksa kardeşinden mi? Kız Kardeşim Seri Katil, hem kurgu hem dil hem de konu olarak alışıldık polisiyelerin çok dışında bir kitap. Suçu tartışırken bazen kurbanlar yer değiştiriyor. Braithwaite, başarılı şekilde okuru madalyonun öteki tarafından bakmaya yönlendiririyor. n Kız Kardeşim Seri Katil / Oyinkan Braithwaite / Çeviren: Betül Şenkal / Mundi / 224 s. / 2019