06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VOLKER KUTSCHER’DEN BIR TARIHÎ POLISIYE: ‘VATERLAND DOSYASI’ Cinayet, kaçakçılık ve Nazi üçgeni Vaterland Dosyası, kriminal polis Gereon Rath’ın karşılaştığı vakalara, günlük hayatında yer alan sorunlara ve yaklaşan Nazi iktidarına ışık tutuyor. SELEN ÜÇÜNCÜOĞLU K utscher’in kahramanı Berlinli polis Komiser Rath ile İletişim Yayınları’ndan çıkan Islak Balık isimli serinin ilk kitabında tanışmıştık. Kimileri ise bu komiseri kitaptan uyarlanan ve epeyce ün kazanan Babylon Berlin isimli diziden tanıyor. Yazarın bu seriye başlamadan önce senaristlik yapıyor olması, kitabın şekillenmesine epeyce yardımcı olmuş. Bu sebeple, Kutscher’in kurgu yeteneğini sergilediği Vaterland Dosyası, hem olay örgüsü hem de konusuyla benzeri polisiye kitaplardan epey önde. Fon olarak da Berlin gibi bir metropolün seçilmiş olması, İkinci Dünya Savaşı’na ramak kalan bir süreçte bir yandan âri Alman ırkı yaratma paranoyasının insanlara yaşatmakta olduğu dramı, öte yandan da kaotik kısırdöngü fırtınasının egemen olduğu yaşamla ölüm ara sında gidip gelen puslu atmosferi yansıtmak için çok doğru bir tercih. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik ve derbeder çıkan Almanya ile karşı karşıyayız romanda. Ülkenin yeni bir savaşa daha sürüklenmesine az kalmıştır. Nazilerin ve komünistlerin birbirlerini öldürdüğü vahşi bir ortamda yazar, tarihi polisiye türü ile bütünleştirerek bizi işte bu atmosfere sokuyor. MERAK OLGUSU Kahramanımız Komiser Rath’ın öne çıkan özelliği, tam da bir dedektifte olması gerektiği gibi, merakı… Onunla birlikte, okur da aynı meraka yakalanıyor. Dönemin Berlin’inde ünlü bir eğlence merkezi olan Vaterland’da işlenen bir cinayetin peşine düşen Rath, cinayetin işlenme yönteminin yıllar önce işlenen başka cinayetlere benzediğini, üstelik eski cinayetlerin üstünün örtüldüğünü fark ediyor. Kendini bir cinayet ve kaçakçılık ağının içinde bulan komiserimiz, olayların adım adım içine doğru ilerliyor. Siyaset ile ancak zoraki bir bağı bulunan ve kendi doğrularına göre yaşamayı seçen Rath’la birlikte, kitapta gerçek tarihî karakterle de karşılaşıyoruz. Tarihi olaylar, Rath’ın soruşturmalarıyla harmanlanarak okura sunuluyor. Romanın gerçeklik ve kurgu arasında gidip gelen ince çizgisi içinde yazarın Gereon Rath’ı apolitik bir polis olarak okura sunması, komiserin dikkat çeken özelliklerinden biri olurken okurun da kitapta “tarafını” seçmesine imkân tanıyor. Romanda altı çizilen kadın düşmanlığı, cinsiyetçilik ve ırkçılığın belirginliği okurda kasıtlı bir rahatsızlık uyandırıyor; alttan alta sosyolojik bir bakış taşıyan diyaloglar ve bunlar üstünden tanıdığımız karakterler ise objektif biçimde yansıtılıyor. Kutscher’in 1930’ların Almanyası’na hakim oluşu bu seriye büyük bir artı kazandırıyor. Ayrıca kitapta yalnızca dönemin tarihine dair ayrıntılan bulmakla kalmıyoruz, Va terland Dosyası’nda Alman kültürüne dair mitleşmiş hikâyeler de yer alıyor. Ancak öne çıkan şey, Nazilerin yükseliş döneminde halkın nasıl yavaş yavaş karanlığa gömüldüğünü görmek ve bunu fark etmediklerini izlemek… Bu açıdan Kutscher’in kitapları, bir polisiyeden çok daha fazlası… n Vaterland DosyasıGereon Rath’ın Dördüncü Vakası / Volker Kutscher / Çeviren: Gülçin Wilhelm / İletişim Yayınları / 498 s. / 2019 PHILIP KERR’İN ‘BİR YUNAN HEDİYESİ’ Ege’de Holokost’un intikamı Bir Yunan Hediyesi, mitolojik ve tarihi bağlantılarla karmaşık, doyurucu ve sürükleyici bir roman... BATUHAN SARICAN Yıl 1957… Hitler kâbusu sona ereli birkaç yıl oluyor. Münih halkı, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi geçmişini unutuyor. Ama bellek unutur mu? Kimlik değişikliğiyle hayatına Christopher Ganz olarak devam eden eski polis dedektifi Bernie Günther, Nazi geçmişinin ruhunda açtığı yarıklarda düşe kalka ilerliyor. Nazi döneminde Berlin’de on yıl boyunca cinayet soruşturmalarının başında olan Günther, yeni kimliğiyle yeniden inşa edilen Federal Almanya’da kendine bir yol arıyor. Hem de bir morg görevlisi olarak. Yeni kimliği Christopher Ganz’i yaratıyor ve yaşıyor. Dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden biri olarak bugün de etkin olan Munich Re ona bir iş teklif ediyor. Günther, dedektiflik tecrübelerini bu şirkette bilirkişi olarak değerlendirecek. Berlin Cinayet Masası’nda bolca hırsızlık soruşturması yürüten bir adam için sigorta şirketinde bilirkişi olmak çocuk oyuncağı. Sonuçta riskleri hesaplamak, deneyimli dedektif Bernie Günther’ın tabiatının bir parçası. Ona verilen ilk esaslı görevse batan bir geminin tazminatını soruşturmak üzere Yunanistan’a gitmek. Günther, bir hafta içinde Münih’e dönmeyi planlıyor ama yanıldığını çok geçmeden anlıyor. Çünkü Yunanistan’da kendini bir anda bir cinayet soruşturmasının ortasında buluyor, kısacası hafiyelik peşini bırakmıyor. Peloponez açıklarında yanarak batan gemi Doris’e neler olmuştu? Kaybolan bir gemi, tarihi bağlantıları bulunan bir cinayeti nasıl aydınlatabilirdi? Bir Yunan Hediyesi’nin Nazi döneminde Selanik Yahudilerine yapılan soykırımın perde arkasına ışık tutan bir hikâyesi var. Nazilerin toplama kamplarındaki katliamlarında on binlerce kişi ölse de daha fazlası sağ kalmıştı. Yunanistan’da yaşayan Yahudiler, ilahi adalete güvenmedikleri için kendi adaletini sağlıyordu. Yahudiler intikam, Bernie Günther ise kefaretin peşindeydi. TARİHİYLE HESAPLAŞAN BİR TOPLUM Kurgunun sırtını yaslandığı hikâye (NazilerSelanik Yahudileri meselesi) özünü yaşanmışlıklardan alırken, tarihi gerçeklerin ortasına yerleştirdiği kurgusal karakterlerle her bölümde polisiye kurgu zekâsını yeniden kanıtlayan bir tarzı var yazarın. Yazarın atmosfer yaratmaktaki ustalığına da değinelim; Nazi sonrası Almanya’sını başarıyla resmettiğini ve okuru havaya soktuğunu da söyleyelim. Yarattığı atmosferin yanı sıra tarihi ve mitolojik bilgi birikimiyle göz dolduran bir yazarın elinden çıkan nitelikli bir polisiye olduğunu hissettiriyor. Bir Yunan Hediyesi, kurduğu mitolojik ve tarihi bağlantılarla karmaşık, doyurucu, hepsinden de önemlisi sürükleyici bir roman. Burada Philip Kerr’in polisiye anlatımındaki ustalığı söz konusu; sade ve anlatıma farklılık katan esprili bir üslup, Bernie Günther’in maceralarını, sıradan polisiyelerden ayırıyor. Polisiye deyip geçmeyin, Homeros’a saygı duruşu olarak nitelendirilebilecek bir eser. n Bir Yunan Hediyesi / Philip Kerr / Çeviren: Cem Demirkan / Alfa Yayınları / 456 s. / Haziran 2019 10 18 Temmuz 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle