29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DARYO BESKINAZI’DEN ‘MELEK TOKADI’ Temel motif kötülük Karanlık yazıyorum. Kaldı ki yaşadığımız dönemin karakteri bu. Bu dönem sadece ülkemizde değil, dünyanın en refah içindeki yerlerinde de hayat zehirli ve ben bunun geçici olduğuna inanmıyorum. EMİNE TOPRAK İ lk kitap için bu kadar beklemiş olduğunuza göre “yazmasam delirecektim” diye bir açıklamanız olduğunu sanmıyorum. Kendimi bildim bileli yazarım. Kurgu yazma edimi ise hayatımın yüz seksen derece yön değiştirdiği bir olay sonrasında gerçekleşti. Son derece travmatik bir süreç yaşadım. Onun etkilerini atlatmak için “yazmak iyi gelir” diye düşünerek oturdum bir gün klavyenin başına ve bu kitaptaki öyküler bitene kadar kalk(a)madım. n Öykü bir seçim mi, yoksa yazının öteki türlerini de deneyecek misiniz? Öykü yazmayı seviyorum. Ancak kendimi kategorize etmiyorum. Her yazar gibi sık sık not alıyorum, bunlar öykülere ve romana dönüşecekler ileride. Planlı programlı bir insan olduğumdan ne yazacağımı biliyorum. Bilmediğim şey hangi türde olacakları. İNSANI BESLEYEN TEMEL MOTİF KÖTÜLÜK n Hangi yazarlar etkiliyor sizi? Latin Amerika edebiyatı ve büyülü gerçeklik akımının tutkulu bir hayranıyım; özellikle de Borges, Allende ve Marquez... İspanyolcayı okuyabilecek düzeyde bilmem de büyük şans. Bununla beraber büyülü gerçekliğin ülkemizdeki en yetkin temsilcisi olduğuna inandığım İhsan Oktay Anar’ın üzerimdeki etkisi de derindir. n Öykülerinizin hemen hepsinde kötülük var. Neden özellikle kötücüllüğüyle anlatmak istiyorsunuz insanı? Ben insanın “fabrika çıkışı” iyi olsa dahi kişisel ihtiraslarını besleyen temel motifin kötülük olduğuna, zaman içinde kötücüllüğün “konforunu” keşfettikçe onu özellikle tercih ettiğine inanıyorum. Bu yüzden karanlık yazıyorum. Kaldı ki yaşadığımız dönemin karakteri bu. Bu dönem sadece ülkemizde değil, dünyanın en refah içindeki yerlerinde de hayat zehirli ve ben bunun geçici olduğuna inanmıyorum. n Karakterleri ölünce ağlamış yazar anekdotları anlatılır. Siz seviyor musunuz karakterlerinizi? Oturup uzun uzun düşünerek kuruyorum her şeyi. Olay örgüsü nereye evrilirse evrilsin, karakterlerimin çoğu gerçek ya da gerçeğe yakın kişiler olageliyorlar; bildiğim, tanıdığım, çevremdeki insanlar ya da onların simülasyonları... Bu yüzden mutlaka duygusal bir iletişim kurma çabam da yok çoğuyla ki bu da beni karakterlerime karşı “dürüst” yapıyor. KADINERKEK İLİŞKİLERİ ÜZERİNE YAZMIYORUM n Öyküleriniz erkek öyküleri genellikle. Kadınlar hikâyenin ya ikincil karakterleri ya da Ada’da veya Şahdamarı’nda olduğu gibi erkeğin öyküsünün bozguncuları. Katılmıyorum. Gölgesiz’de harika bir kadın kahraman var. Gelgelelim bir erkeğin bakış açısını daha doğru yansıtabileceğime inanmamdandır kahramanlarımın çokluk erkek olmalarının sebebi. Kaldı ki ben Daryo Beskinazi hikâyelerimi özellikle kadın erkek ilişkileri üzerine yazmıyorum dikkat ederseniz. n Sanat galerisi işletiyorsunuz. Öykülerinizdeki görsel gücün bununla ilgisi var mı? Şüphesiz var. Zaman içerisinde ciddi bir alt metin okuma refleksi geliştirdim. Bu metin algısı hikâyelerimin görselliğini her daim beslemiştir. n Melek Tokadı tek kitap olarak kalmaz diye umuyorum. Yazmaya devam ediyor musunuz? Başladım bile. Bu kez plastik sanatlara dair yazıyorum. Tek bir kitap... Öykülerin organik ilişkileri değil ancak bağlamları olacak ve hem tekil, hem de bir arada okunabilecekler. Sonrasında ise birkaç roman projem var. n Melek Tokadı / Daryo Beskinazi / Oğlak Yay. / 192 s. / 2019 ARIFE KALENDER’DEN ‘BIR UZUN GÖKYÜZÜ’ ‘Çoğu şiir yaşamdan kopuk’ Fotoğraf: Erdost Yıldırım Arife Kalender yeni şiir kitabı Bir Uzun Gökyüzü’nde, şiirimizde çok az yer bulmuş temalardan yola çıkıyor. Kalender, son kitabı üzerine sorularımızı yanıtladı. GAMZE AKDEMİR [email protected] Ş iirlerinizde; kadın, çocuk, aşk, ölüm ve zaman temaları belirgindi. Bunları kişisel ve toplumsal bağlamda ele aldınız bugüne kadar. Yeni kitabınız Bir Uzun Gökyüzü’nde hayatı kuşatan nesneler ve onları yapan ustaları şiire taşıyorsunuz. Sizi bu tematik çalışmaya iten nedenleri anlatır mısınız? Her kitabımın bir öncekinden farklı olmasına özen gösterdim şimdiye kadar. Örneğin; 2001’de yayınlanan Kadın Burcu, tümüyle o güne değin işlenmemiş temaları ele almıştı. Kadın şiir nesnesi olarak çok kullanıldı ama bedensel sorunları (tecavüz, düşük, doğum, analık halleri, bekâret, dulluk vb.) eril şiir dünyamızda fazla işlenmemiş, işlemeye gerek de görülmemişti. Şair incelemeleri yaparken; kadın dünyasının şiirde ne denli eksik ve karanlıkta kaldığını fark etmiştim. Sonra Delibal’la sürdü (2005). Doğuran ve yaşatan bağlamında, kitaptaki “Tanrıyla Konuşmalar” bölümü kadınların varlık mücadelesini, Tanrıya kafa tutuşlarını, savaş ve din baskılarını sorgulayışını işler. ŞİİR, BİR RÜZGÂR, DÜŞ OLUŞUMU YARATMALI Şiir yolculuğumun başından bu yana moda söylem ve seçimleri beni fazla ilgilendirmedi. Şiirlerimin hep bir derdi, diyeceği oldu. İletileri öncelerken de şiir diline özen gösterdim. Bir Uzun Gökyüzü de, şiirimizde çok az yer bulmuş, hatta işlenmemiş temalardan yola çıkıyor. Kimi ustalıkları işçilik ve yaratıcılık açısından şaire (marangoz, kuaför, aşçı, terzi, işçi, bahçıvan, falcı...); onların ürünlerini de (perde, koltuk, bahçe, musluk, resim...) şiire yakınlaştırdım. Bu tür bir ça lışma bildiğim kadarıyla şiirimizde yok. n Şiirlerinizin her biri birer tablo gi bi. Eşyalarla yaşarken onların dilini, ustaların ellerini sizden dinliyoruz ve bir bakıma da fark etmeyişimize şaşırıyoruz. Bu yeniliklerin imgeselliğe sunduğu katkıyı, yarattığı alegorik ivmeyi ve şiirde nasıl bir ilke karşılık geldiğini değerlendirir misiniz? Günümüzde yazılan çoğu şiirlerin yaşamdan kopukluğunu izledim. Bana göre şiir: Okuyanda bir rüzgâr, kıpırdanma, yürek çarpıntısı, düş oluşumu yaratmalı, bir şey göstermeli, duyumsatmalı. Birilerine pencere aralayabildiysem ne mutlu. Her şiir dilini de biçimini de kendisi yaratır. Bir Uzun Gökyüzü’ndeki şiirler, senin de tabloya benzettiğin gibi; renklerini, kokularını, boylarını, içeriklerini kendileri yarattı. Havanın kokusuna, dağın karlı manzarasına, ovanın coşkusuna, denizin tuzuna, güne, günaydına hasret kalmışken; doğayı da şiire taşımak istedim. Çev Arife Kalender remizde ve günlerimizde ne varsa konuştu. Çünkü her şeyin bir dili var. O dilleri şiire çevirdim. n Şiirin gizini keşfe çıkmaya ne yönde devam ediyorsunuz, yeni tasarılarınız neler? Yaşamda bolca şiir var. Ne zaman isterse çıkar gelir. Ben yalnızca hayata daha dikkatli bakmaya, yeni geleni bulmaya çalışıyorum. n Bir Uzun Gökyüzü / Arife Kalender / Hayal Yay. / 89 s. / Mayıs 2019 6 20 Haziran 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle