Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DÖNÜŞEN TOPLUMSALLIKTA ‘İNSAN OLMAK ÜZERINE’ Tüketen insana karşı bir haykırış İnsan Olmak Üzerine, modern toplumun açmazlarına, inanca, belki de en önemlisi yıkan ve yok eden insanın varoluşsal sorunlarına dair önemli bir tartışma zemini aralıyor GÜRER MUT Egurer@cumhuriyet.com.tr rich Fromm üzerine okuma yapmak bir anlamda okyanusun içine yalınkılıç dalmaya, yoğun bir düşünsel birikimin ve engin bir külliyatın içine girmeye benziyor. Özellikle insanın varoluş mücadelesine ve toplum tarafından yoğrulmuş tutkulu uğraşlarına odaklanıldığında, Fromm’un Marksist psikanalist kuramına eğilmeye ihtiyaç duyuluyor. Dilimize çevrilen eserlerini, konferans notlarını incelediğimizde ise kapitalizmin içinde sıkışan ve kendisini anlamlandırma uğraşı olarak tüketime yönelten insanın yoksunluklarının çarpıcı bir gözlemle sunulduğunu görüyoruz. Son olarak Say Yayınları’ndan çıkan İnsan Olmak Üzerine, Fromm’un insanın özyabancılaşmasının vardığı boyutlara ilişkin çarpıcı tespitlerini içeriyor. İnsan Olmak Üzerine, alt başlığı “Modern Dünyada Yabancılaşmaya Dair Hümanist Bir Bakış” ile ilk bakışta yoğunlaşmış bir felsefi metin algısı uyandırsa da Fromm’un akıcı ve yalın dili sayesinde metne zorlanmadan odaklanabiliyorsunuz. Fromm’un başta vurgulamamız gereken özelliği, olgulara ve sorunlara ilişkin saptamalarında toplumsal dili yakalama ustalığı. Bir başka özelliği ise insanın öz yabancılaşmasının zararlı etkilerini görüp, insana olan inancını kaybetmemiş olması. Fromm, günümüz insanının yıkıcı ve korkunç öz yabancılaşmasını kapsamlı biçimde ortaya koyarken, bir yandan da insanı mutlu olmaya götürebilen gerçek olasılıklardan söz ediyor. Kitap, Fromm’un yaşamının son yirmi yılında kaleme alınmış metinlerinden oluşuyor. Birinci kısım, Fromm’un konferans metinlerini, elyazmalarını ve bildirilerini, ikinci kısım ise “İnsancıl İnsiyatifler ve İtiraflar” bölümünü içeriyor. Yazarın, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri kitabının ardından hazırladığı taslak çalışma halindeki son bölüm; “Sahip Olmak ve Olmak Hakkında Meister Eckhart’ın ve Karl Marx’ın Görüşleri” kitabın en çarpıcı bölümünü oluşturuyor. Bu bölümde ortaçağda yaşamış Katolik bir gizemci ile on dokuzuncu yüzyılda yaşamış ateist materyalist arasındaki ortak vurguları ele alıyor. Bu anlamıyla yazar Antik Yunan, ortaçağ ve 19. yüzyıl düşünürleri arasında keyifli bir yolculuğa çıkarken, özgün bir metni okuyucunun ilgisine sunuyor. SAHİP OLMA AZALMAYI GETİRİR İnsanın yabancılaşmasına, benliğini kaybetmesine ilk bölümde önemli göndermeler yapılıyor ve konuya ilişkin tespitlerde bulunuyor. Dahası, yoğunlaştığınızda ekonomik ve sosyal sorunları tartışırken buluyorsunuz kendinizi. İnsancıl alternatifi arayan Fromm, ilk başta üretim ve tüketim olgularını karşısına alarak yola çıkıyor. Modern sanayinin gelişmesi sonucu maddi refahın artmasıyla üretim ve mal edinimleriyle insanın sürekli tüketen haline getirildiğini, bu durumun insanın benli ğini gittikçe zayıflattığını işaret ediyor. Rekabetin, üretimin ve tüketimin arasında tükenen bireyin alışkanlıklarını inceleyen Fromm, modern insanın tüketim toplumunun içinde yapayalnız ve kaygılı olduğunu, bir süre sonra kendi özgürlüğünden dahi korkar hale geldiğini belirtiyor: ÖNEMLI OLAN INSANI TANIMAK Modern insanın kendi elleriyle yaptığı şeylerin denetimi altına girdiğini ve yabancılaşma hastalığına tutulduğunu belirten Fromm, kişinin sahip olma ediminin artmasıyla kendisinin azaldığını vurguluyor. Ona göre, kişi ne kadar çok şeye sahip olursa yabancılaşması o denli büyür, kendisi azalır ve yaşamını da ifade edemez. Dolayısıyla kişi kendisinin yaratmış olduğu şeylerin ve koşulların egemenliği altına girmiştir. Artık bir hiçtir. Fakat kendisini devletle, üretimle ve şirketle bütün hissettiği zaman büyüklük duygusuna kapılır ve içine düştüğü açmazlardan kurtulamaz. Ünlü düşünür, tüketim olgusunu açıklarken bireyin içine doğduğu sistemin çocukluktan itibaren arzu nesneleri inşa ettiğini ve ânı yaşamanın giderek yaygınlık kazandığını öne sürer. Bu bilgiyle çevrelenmiş bugünün saygın insanı (!) için şu ifade yerini bulacaktır: O, hiçbir şüpheye kapılmazsa karar vermesi de gerekmez. Kendisiyle baş başa kalmasının da bir gereği yoktur çünkü her zaman meşguldür; çalışıyor veya eğleniyordur. Kendi yetilerinin ve becerilerinin farkına varmasına ise gerek yoktur çünkü artık o bir tür tüketim nesnesi haline gelmiştir. Bu sıkışmış toplumsal mekanizmaya ve tüketen insanın bencilliğine işaret etse de, daha önce söz ettiğimiz gibi Fromm’un bir aydın olarak insandan ümidini kesmediğini görüyoruz. İnsanlığın önünde iki nihai yol olduğunu hatırlatır: Barbarlık ya da yeni insanın doğuşu. Ona göre, insanlığın yeniden doğuşu da birleşik bir insanlık masasının kurulmasından geçer ve bu masanın dışında hiçbir insanın kalmaması gerekir. Daha doğrusu Fromm, insanın yabancılaşmasına ve giderek bulunduğu yerküreyi yok edişine karşı bir tür insancıl sosyalizm düşüncesini devreye sokar. İnsanın despotizme ve kötülüğe karşı dizginleri eline aldığında, bu gidişi tersine çevireceğine inanır. Bir başka ilgi çekici başlık Fromm’un modern toplumda hoşlanmadığı gelişmeleri alt alta yazdığı bölüm. Buna göre, her şeyin satılık, inançsızlığın ve özverinin gitgide azalmış, tüketim pratikleriyle bağlantılı olarak mutsuzluğun artmış, güvenilecek insan sayısının günden güne azalıyor olmasından yakınır. Bu olumsuzluklara karşı ise Fromm’un çözümü açıktır: İnsancıl Eylemci Alternatif. İnsanın bilinçlenmesi gerektiğini; bu sistemin onların rızasıyla ve yardımıyla işlediğini anladıkları aşamada sistemi değiştirebileceklerini öne sürer ve bir tür alternatif plan ekler. ECKHART VE MARX UYUMU Kitabın göze çarpan üçüncü bölümü ise Erich Fromm daha önce yayımlanmamış ve taslak halinde bulunan “Sahip Olmak ve Olmak Hakkında Meister Eckhart’ın ve Karl Marx’ın Görüşleri” başlıklı yazısı. Fromm bu bölümde, Marx’ın ilk dönem Antik Yunan felsefesine yönelik çalışmalarından hareketle, insanın “sahip olma” ya da “olma” süreçlerine eğiliyor. Son olarak, Erich Fromm’un ardından hazırlanan İnsan Olmak Üzerine, Modern Dünyada Yabancılaşmaya Dair Hümanist Bir Bakış derlemesi, modern toplumun açmazlarına, inanca, belki de en önemlisi yıkan ve yok eden insanın varoluşsal sorunlarına dair okura önemli bir tartışma zemini aralıyor. Şunu da söylemeden geçmeyelim: Bunca önemli bir metin Türkçede ilk kez yayımlanırken daha özenli bir çeviriyi hak ediyordu. n İnsan Olmak Üzerine, Modern Dünyada Yabancılaşmaya Dair Hümanist Bir Bakış / Erich Fromm / Çev: Şükrü Alpagut / Say Yayınları / 190 s. / 2018 4 9 Mayıs 2019