Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA Frederic Mistral ve bir dil sorunsalı Frederic Mistral 1830 ile 1914 yılları arasında yaşamış önemli bir Fransız şairidir. Ülkemizde az tanınır; kendi ülkesinde de tanıyanı azalmıştır. Oysa yaşadığı dönemde ün salmış, etki yapmıştır Fransa’nın yazın ve kültür çevrelerinde... Lamartine’den Mallarme’ye nice ustadan haklı övgü almıştır. A lphonse Daudet Değirmenimden Mektuplar’ından birini Mistral’a ayırmıştır. Mistral’in şiirinin ana konusunun Fransa’nın Akdeniz bölgesi diyebileceğimiz Provans olduğunu söyler, şairi “köylü çocuğu” diye selamlar. Mistral kısa süreli geziler dışında ömrünü bölgesinde, giderek yöresinde geçirmiş. Başka bir Provanslı: Jean Giono’nun deyişini alıntılarsak, “yerinden kıpırdamayan yolcu”dur Mistral. Provans’ı tarihi, insanları, doğasıyla şiirleştirmiştir uzun uzun. Ben iki kitabını okudum. Biri en ünlü yapıtı Mireille, öteki de Ron Nehrinin Şiiri. Yüzlerce sayfa süren birer destan. Mireille’de, iki gencin tanrısal arılıktaki sevisini döküyor dizelere; öteki kitabında ise Ron Nehri’nde bir yolculuk üzerinden bütün o yörenin yaşamını evrensel boyutlara taşıyarak şakıyor. Mistral’i okurken Virgilius’un Çiftçi Şiirleri geliyor akla. Şair ise yöresinin Homeros’u olmak savında... Eskil Yunan, Latin şiirinde gördüklerini bölgesel, dinsel söylenceler, kültürel öğeler, doğa betimlemeleri, bölgenin ve Fransa’nın tarihiyle buluşturmuş, olağanüstü güzellikte destanlar çıkmış ortaya. Hani Van Gogh’un Provans’a gidip aradığı ışık vardır ya, Mistral’in dizelerinin arasından gönlümüze sızar. En beğendiğim şairlerden Rene Char da Provanslı. O da şiir dilini toprağa, doğaya, havaya, insana değdirmeyi becerenlerden ama apayrı bir şiir anlayışının uygulayıcısı; yoğun, sıkı, insan zihninin üst mertebelerinde gezinen bir şiir. Bana kalırsa Char Herakleitos’u taşımış Provans’a. (Bu arada bir nükte denemesi: Diyeceksiniz ki, bizim oralı Homeros’un, Herakleitos’un Provans’ta ne işi var? Eee... Yüzyıllarca bizimkiler oralı olmayınca, onlar da kalkmış Batıya gitmişler.) İki şair arasında, poetikaları dışında, he men göze çarpan iki ayrım var. Birincisi, Mistral’e 1904 yılında İspanyol şair Jose Echegeray ile birlikte Nobel ödülü verilmiş. İkincisi asıl önemli ayrım: Char Fransızca yazıyor; Mistral ise Fransızca değil, Provansalca yazıyor. FRANSIZCA YAZMAYAN FRANSIZ ŞAİRİ Evet! Frederic Mistral Fransızca yazmayan büyük bir Fransız şairi. 1904 yılında Nobel ödülünün ona verilmesinin gerekçesinde, “Halkının yerli ruhunu ve doğal ortamını sadıkca yansıtan şiirsel üretiminin taze özgünlüğünün ve gerçekten esinleniminin; ayrıca Provansal bir dilci olarak yaptığı anlamlı çalışmanın değerlerinin tanınması” ifadesini görüyoruz. Frederic Mistral’in ana dili Provansalca. Adının ana dilinde söylenişi Frederi; Mireille’in aslı da Mirèio. Mistral nerdeyse bir ağaç gibi bağlandığı toprağının diliyle yazmayı, bunu yaparken de o dili geliştirmeyi amaçlamış. Felibrige adlı bir Provansal kültür yuvası kurmuş, günümüzde de etkin. Bir bakıma Mistral’a Provansalcaya kimlik, kişilik kazandıran yazar denebilir. Mistral, bazı kaynaklarda, yanlış okumadıysam, bir azınlık dilinde yazıp Nobel alan tek yazar olarak anılmaktadır. Yirmi yıl kadar önce Provans’ı gezerken Mistral’ın köyüne ve müzeye dönüştürülmüş evine de uğramıştım. Çevrede Provansalca dilini devletin resmen tanımasını talep eden pankartlar, afişler gördüm. Düşünebiliyor musunuz? Yazın yapıtlarıyla Nobel ödülünün alındığı bir dili devlet hâlâ tanımamış... Düşünürsek, sorun bu sorumun imlediği kadar basit değil. Fransız Devrimi olduğunda Fransa’nın ancak dörtte, bilemedin üçte biri Fransızca konuşuyormuş kaynaklara göre. Dolayısıyla Fransa’da ulus devlet yapımının asal yönlerinden biri herkese Fransızca öğretmek olmuş, bölgesel diller yasaklan masa bile baskı altına girmiş, gelişmelerine pek olanak tanınmamış. Mistral bu pek “az” olanakları değerlendirenlerin başında gelmektedir.. DEVRİMDEN NEREDEYSE 150 YIL SONRA 1951’de çıkan bir yasayla doğru dürüst düzenlendi bölgesel dillerin kullanımı. Bu yasanın ciddi uygulamasıysa Mitterand ile birlikte 1981’de başladı. Birkaç yıl önce de Fransız anayasasına, “Bölgesel diller Fransa’nın kültürel mirasına aittir” yazımı katıldı. Konunun iki yönünü vurgulayalım. Avrupa’da pek çok ulus devlet, bölgesel dilleri, Fransa’da olduğu gibi nerdeyse folklorik düzeye indirgedikten sonra tanımıştır. İkincisi, Fransa’da tanınan dillerin bir listesi yapılmıştır. Bu listede Provansalca ayrı değil, Ok diline bağlı bir alt dil olarak belirtilmektedir. Mistral’ın yöredaşlarınca sürdürülen savaşımı, yöresel ana diline, hem ulusal dile, hem de üst dil diye dayatılan bir akraba bölgesel dile karşı ayrı kimlik kazandırmayı amaçlamaktadır. Nitekim, geçen yıl Fransız Parlamentosuna Provansalcanın ayrı dil olarak tanınması yönünde sonucunu bilmediğim bir öneri sunulmuştu. Mistral bir yöresel dil kahramanı, yöresel yazın ustasıdır. Ortaya koyduğu örnek bizi yazınla ilgili bazı temel soru(n)ları düşünmeye itmektedir. Örneğin, Fransızca yazmayan Mistral Fransız edebiyatının parçası mıdır? Bence, Fransa edebiyatının parçasıdır, Fransızca edebiyatın değil. Mistral, bir ülkenin edebiyatının tek dilden oluşmayabileceğini ve bölgesel dillerin de daha alt dillere baskı yapmaması gerektiğini gösteren önemli bir örnektir. n KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gamze Akdemir Gürer Mut l Tasarım: Funda Yaşar Er l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. B u sayımızın kapağında yeni kuşak yazarlar arasında “Orhan Kemal ve Sait Faik çizgilerini birleştiren” bir öykü yazarı olarak tanımlanan Seray Şahiner ve yeni kitabı Hepyek var. “Şehrin göbeğinde ama hayatın kıyısında” yaşayanların dile geldiği Hepyek üstüne yazarıyla arkadaşımız Gamze Akdemir konuştu. Erendüz Atasü, yazarın yaratıcılık dünyasının ayrıntılarını irdeledi. 20. yüzyılın büyük düşünce insanlarından Eric Fromm, öteden beri ülkemizde de ilgiyle okunan yazarlardan. Say Yayınları bir süredir yazarın bütün kitaplarının dilimizde yayımlanması için çaba gösteriyor. Fromm’un ölümünden sonra yayımlanan kitabı, İnsan Olmak Üzerine, Modern Dünyada Yabancılaşmaya Dair Hümanist Bir Bakış’ı arkadaşımız Gürer Mut değerlendirdi. 10 Mayıs 1933’de Almanya’da başlatılan kitap yakmaları, modern barbarlık olan Hitler faşizminin de gerçek yüzünü gösteren ilk eylemlerden. Olayın 86. yılında Ahmet Arpad bizi Venezualla’lı şair ve yazar Fernando Báez’in Kitap Kıyımının Evrensel Tarihi adlı incelemesine götürüyor. Film yönetmenliği yanında 1994’te Yunus Nadi Roman Ödülünü kazanan ilk romanı Ares Harikalar Diyarında ile yaygın bir beğeni kazanan Derviş Zaim’in yeni romanı Rüyet’i, Korkut Akın inceledi. Bütün dünyada çok okunan yazarlar arasında yer alan Suzanna Tamaro’nun yeni kitabı Bakışınla Aydınlanır Dünya’yı Ahmet İlhan tanıttı. İyi okumalar. turgay.fisekci@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap