15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1918 1922’DE ‘MÜTAREKE VE MILLI MÜCADELE BASINI’ Basın tarihinin direniş yılları Mütareke ve Milli Mücadele Basını dönemsel belleği bütüncül şekilde yansıtıyor. GÜRER MUT [email protected] T ürkiye tarihinin önemli bir kesitini oluşturan 19181922 aralığı, büyük kırılmalara, yıkımlara ve yeni bir ülkenin ortaya çıkmasına sahne oldu. 1908 sonrası yükselen ve yeni bir kimlik inşa eden Türk basını, özellikle bir ülkenin varlıkyokluk döneminde büyük bir varoluş savaşı verdi. Uğur Kocabaşoğlu ve Aysun Akan’ın hazırladığı Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından basılan Mütareke ve Milli Mücadele Basını, Direniş ile Teslimiyetin Sözcüleri ve ‘Mahşer’in 100 Atlısı bir dönemin ruhunu, inanmış aydınları, satılık kalemleri, sansüre, baskıya karşı direnişi ve dört yıllık zaman zarfında Bâbı Âli ve Anadolu basınında çıkan gazeteleri derleyerek okuyucunun ilgisine sundu. Çalışmanın içeriği o kadar zengin ki, yazarlarının anlatı mına göre başlangıçta 19181945 gibi geniş kapsamlı bir Türkiye basın tarihinin araştırılması planlanmış, ancak ortaya çıkan veriler sonrasında çalışma, dört yılla sınırlandırılmış. Kocabaşoğlu ve Akan, Türk basınının karakterini özetlemek için Sait Faik Abasıyanık’ın Hikâyecinin Kaderi’nde geçen şu çarpıcı sözlerle kitaba başlıyor: “Bâbı Âli Yokuşu’na gelince, insanı ne çıkarken ne inerken yormaz ama oranın insanları boğuşa boğuşa, didine didine ekmek paralarını çıkarırlar. Burası öyle bir yokuştur ki, kimler inmiş kimler çıkmıştır. Hiçbir yokuş bu kadar zalim değildir. Küçük muhbirinden büyük muhabir, büyük yazarından kalpazan, başyazarından hain, düzeltmeninden vatanperver, dâhi şairinden lafazan, üç mısraı binlerce beyte bedel insan burada yetişmiştir.” Milli Mücadele dönemi gazete ve dergilerine yer veren çalışmada, Milli Mücadele döneminde vatan için dövüşen aydına da rastlıyoruz, düşünmeden teslim bayrağı nı çekene de, para ve mevki için ağzı kulaklarında düşman için çalışanına da… 1918 SONRASI ARAYIŞ DÖNEMİ ‘Aydınlarımızın Bunalım Yılı: 1918’ bölümünde bir tür arayış dönemiyle karşılaşıyoruz. Savaş sonrası yeni oluşan dünya tablosunda kendi yerini bir türlü doğrultamayan ve arayışlarını derinleştiren Türk basını 1918 uğrağına geldiğinde ağırlıklı olarak, dünya savaşının toplumsal etkilerini, yolsuzlukları, sansürleri, İslam ve Türklük tartışmalarını, İttihatçılar ile azınlık basını arasındaki kavgaları, yeni dünya dengesinde yer arama çabalarını, ABD’den, İngiltere’den, Fransa’dan medet uman anlayışları, milliyetçiliği ve ademi merkeziyetçiliği tartışıyor. 1919 yılına gelindiğinde ise Milli Mücadele fikrinin ete kemiğe bürünmesinin ardından sansürün daha da ağırlaşmaya başlıyor, hapis ve para cezaları artırılıyor. ‘Zor yıllar 19201922’ Ankara hükümetine bağlı birçok yayının İstanbul’da ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde sansürlerle, yerel yöneticilerle, çetelerle çatışmak zorunda olduğu ve tüm zorlukları aşıp yayın hayatına atıldığı dönemi yansıtıyor. Sadece Ankara hükümetini destekleyen yayınlar yok elbette; Kurtuluş mücadelesine omuz veren İstanbul, Bursa, Eskişehir, Ankara’da çıkan sosyalist yayın organları, Bâbı Âli yönetimine biat eden Anadolu gazeteleri ve kurtuluşu emperyal güçlerde arayan yayınlar bu dönemde artış gösteriyor. “Mahşer’in 100 Atlısı” bölümünde ise Aka Gündüz, Ali Kemal, Celal Nuri İleri, Falih Rıfkı Atay, Halide Edip Adıvar, Peyami Safa, Refik Halid Karay, Yakup Kadri ve Yunus Nadi’nin aralarında bulunduğu birçok yazarın kısa biyografilerine yer veriliyor. Bu bölüm aynı zamanda şu anlama da geliyor: “Bir yazar ve gazeteci olarak yaptığınız her şey tarihe not olarak düşülecek!” Bâbı Âli basının padişah eteği öpen yazarlarını da, Milli Mücadele’nin inanmış aydınlarını da bu bölümde tanıyorsunuz. Mütareke ve Milli Mücadele Basını, dönemsel belleği bütüncül şekilde kayıt altına alması ve ciddi bir çalışmanın meyvesi olması nedeniyle Türkiye basın tarihine dair yapılan çalışmalar arasında önemli bir yer tutacaktır. n Mütareke ve Milli Mücadele Basını / Uğur Kocabaşoğlu, Aysun Akan / Bilgi Üniversitesi Yayınları / 707 s. / Mart 2019 YAŞAR AKSOY’DAN 100. YILDA ‘HASAN TAHSİN – YÜREKLER SELANİK’ Emperyalizme sıkılan ilk kurşun İzmir’in işgalinde emperyalizme karşı ilk kurşunu atarak şehit olan gazeteci Hasan Tahsin’in, Selanik’ten başlayıp Paris, İsviçre, Romanya, Londra ve İzmir’e uzanan fırtınalı hikâyesi... HÜSNÜ TEKEŞİN 1970 ’li yıllardan itibaren Hasan Tahsin’i araştıran, hakkında sayısız yazı kaleme almış, konferanslar vermiş bir gazetecisiniz. Araştırmalarınızı nasıl ve nerelerde yaptınız? Araştırmalarımı ve birikimlerimi bir araya getirmeye karar verme, kitabı yazma uğraşım tam elli yılı sürdü. Çok küçük yaşlarımda Kemeraltı çarşısındaki Meserret Hanı’nda ciltçilik yapan İzzet Altınkalem amcamın bana ısrarla anlattığı işgal İzmiri hatıralarının bulanık ve yıpranmış sayfaları arasında gezinmeye başladım. O yaşlı ve yapayalnız adam, hep bana vatan için kanını bu topraklara dökenleri anlatmıştı. Bir gaze teciden söz etmişti... İşgal ordusu İzmir’de karaya çıktıktan sonra o gazeteci tek başına direniş ateşini yakmıştı. İlk gençlik yıllarıma geldiğimde hep o gazeteciyi düşündüm ve hayatını araştırmaya başladım... Hasan Tahsin’in yakın akrabalarını, Selanik’ten arkadaşlarını, İttihat ve Terakki ile Teşkilatı Mahsusa saflarındaki özel dostlarını buldum. İzmir’in işgalini yaşamış Türk, Levanten, Musevi kim varsa hepsine ulaştım. Böylece yüzlerce sayfa not tuttum. Emekli tarih öğretmeni Zehra Aksoy tam bir yıl boyunca her gün İzmir Milli Kütüphane’ye giderek Hasan Tahsin’in yazılarını eski Türkçe not tutarak getirdi. İstanbul’daki tüm kütüphane ve özel kitaplıklarda, Yunanistan resmi arşivlerinde, Paris’te ve İsrail’de özellikle Selanik tarihinin gizli kalmış sayfalarına ulaştım. Çalıştığım gazetelerde onunla ilgili sa yısız yazı yazdım, Hasan Tahsin’i Yaşatma Derneği’ni kurdum ve başkanlığını yürüttüm. 15 Mayıs 1974 tarihinde İzmir’in Konak Meydanı’na Hasan Tahsin’i sembolize eden “İlk Kurşun Anıtı”nı diktirmekle en büyük tarihi görevi yerine getirdik. n 15 Mayıs 1919 sabahı İzmir’de neler oldu? Yunanistan askeri birlikleri emperyalizmin donanması desteğinde karaya çıktığında ilk direniş Hukuku Beşer gazetesi başyazarı Hasan Tahsin’den geldi. Hasan Tahsin şehit edildikten sonra vahşi bir katliam gerçekleşti, ilk anda Miralay Süleyman Fethi Bey, Kaymakam Doktor Şükrü Bey, Kolağası Hüseyin Necati Bey, Yüzbaşı Nazım Bey, Yüzbaşı Ahmet Bey, Doktor Fehmi Bey, Mümeyyiz Nadir Bey, Mümeyyiz Ahmet Hamdi Bey de süngülenerek şehit edildiler. Daha sonra katliam şehrin içine doğru yayıldı. Birçok subay, öğretmen, aydın, genç katledildi. Sonraki günlerde işgal tüm Batı Anadolu’ya yayıldı. BİR YURTSEVER SOSYALİST n Hasan Tahsin’in düşünce yapısı nasıldı? Öncelikle antiemperyalistti!.. Halkın özellikle “alt tabaka” dediği fakir fukara kesiminin daha iyi, daha insanca, açıkçası sosyalistçe yaşama düzeyine erişmesini, saadete kavuşmasını arzu eden ve bu doğrultuda devrimci mücadele veren biriydi. Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde eğitim gördüğü yıllarda dönemin düşünür, şair ve toplumbilimcilerinin dünya görüşlerinden etkilendi. Hem yurtsever hem barışsever hem eşitlikçi bir ruh yapısına yirmili yaşlarının başında ulaşabilen Hasan Tahsin’in yayımladığı gazetenin isminin de Hukuku Beşer, yani “İnsan Hakları” olması bu gerçeklerle örtüşmektedir. n Kitabınız neleri kapsıyor? Selanik’in geçmiş yaşamı, o şehrin cemaatleri, 1912 Selanik yangını, Hasan Tahsin’in yetişmesi, öğrenimi, Teşkilatı Mahsusa’ya girişi, Paris, İsviçre, Bükreş’te başından geçenler, hapishane hayatı, nişanlısı Vedia Hanım ile ilişkileri, Londra Avam Kamarası’nı havaya uçurma teşebbüsü, İzmir’de gazetecilik yaşamı, şehit edilişi, onun hakkında yazılanlar, yakın tanık ifadeleri ve ilginç bir fotoğraf albümü kitabımda yer almakta. n Hasan Tahsin – Yürekler Selanik / Yaşar Aksoy / Kırmızı Kedi Yay. / 396 s. / 2019 4 16 Mayıs 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle