Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HASAN ALİ YÜCEL’İN YAŞAMÖYKÜSÜ Aydınlanma öncüsünün coşkulu hayatı Geçtiğim Günlerden, Milli Eğitim Bakanlığı, dünya klasiklerinin Türkçeye çevrilmesi, Köy Enstitüleri’nin kurulması gibi bir dizi atılıma öncülük yapan Hasan Âli Yücel’in hayatından kesitler sunuyor. AHMET İLHAN ‘H ayatta ben en çok babamı sevdim.’ Can Yücel’in bitmez bir özleyişle andığı babası Hasan Âli Yücel’dir, böyle seslendiği. Yücel, 1938’de yüklendiği Milli Eğitim Bakanlığı görevinde dünya klasiklerinin Türkçeye çevrilmesiyle, Köy Enstitüleri’nin kurulmasıyla, şair, eğitimci, yazar, aydın, siyasetçi yönüyle büyük değişimlere imza atacaktı. Geçtiğim Günlerden adlı anı türündeki bu eserinde Yücel: “Size hayatımın politikaya kadarki parçasını anlatacağım” diyor. O, henüz Hasan Âli’dir. Önsözünü oğlu Can Yücel’in yazdığı kitapta Yücel mahalle mektebi, rüştiye diplomasını aldığı Mektebi Osmani ve Vefa İdadisi günleri ile İkinci Meşrutiyet’in ilanı ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidara gelişini anlatıyor. Bir varmış bir yokmuş, diyerek başlıyor bir masal içinde geçmiş gibi olan çocukluğunu anlatmaya. Yücel anılarında, Ertuğrul firkateyni süvarisi olan ve Abdülhamit devrinde Japonya’ya gönderilen ve beraberindeki beş yüz kırk subay ve erbaşla birlikte dönüşte Kumano Denizi’nde boğulan dedesi Yarbay Ali Bey’i, büyükbabası Posta ve Telgraf Nazırı Hasan Âli Bey’i, anneannesi Ayşe Hanım’ı, babası Ali Rıza Bey’i, annesi Neyyire Hanım’ı, Habeş dadısı Gülşen Bacı ve öğretmenlerini hasretle anlatır. Kişiliğinde, ahlaki yapısında ve dünya görüşünde önemli bir yer edinen bütün bu insanları samimi, renkli ve akıcı bir dille anlatan Yücel; yanı sıra ilk aşkını ve dayak yiyişini, çocukluğunun oyunlarını, eğlence anlayışını, şarkı ve ninnilerini, dönemin baskıcı, geri eğitim ve öğretim anlayışını, istibdatın sosyal hayat üzerindeki menfi tesirlerini, II. Meşrutiyet’in yarattığı özgürlük heyecanını güçlü ve renkli izlenimlerle betimler. KARMAŞANIN ANLATIMI Meşrutiyet’in ilanına dek çoğunlukla ev hapsi şeklinde geçer günleri. Uslu, uyanık bir çocuktur, gören herkesin ilgisini, sevgisini kazanmayı bilir. 1908’den sonra harekete, canlılığa susamış Hasan Âli dışarı çıkar ve bitmez merakıyla o karmaşayı, kığıştıyı coşkuyla anlatır. Birçok varta atlatır. İlk başta sık hasta olan biridir, ilkel bir ameliyatla bademcikleri alınır ve rahatlar. İki yaşında gürül gürül konuşurken birden susar ve bir yıl konuşmaz, üç yaşındayken bir bakıcısı tarafından kaçırılır ve Acemlere satılmak istenir, ardından çocukluk aşkı Hayriye’yi yitirir ve ilk uçurtma uçurma deneyiminde babasından feci bir dayak yer. Katı bir ahlaki anlayışa sahip olan babası, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye olmaz diye işten atılır ve büyük yoksulluk yaşarlar. Yalanın, desisenin olmadığı bir ailede büyür. “Bu ilahi insanların muhitinde yalan yoktu” (s.10) der. Bir varlıktan çok, bir koku ve ses olarak hatırladığı büyükannesinin büyük etkisi vardır üzerinde. Japonya’ya gidip de dönemeyen dedesi Yarbay Ali’yi de hiç unutmazlar ailecek. Ve tabii ki annesi Neyyire Hanım geniş yer tutar anılarda. Çünkü bütünüyle ömrünü oğlu Hasan Âli’ye adamıştır. Samimi üslubuyla okuru da içine çeken bu kâh hüzünlü kâh sevinçli anılarda ufku açık, öğrenmeye aç, duygusal, vicdanlı, doğruluğu ve dürüstlüğü şiar edinmiş bir çocuğun gün gün büyüyüp toplum hayatında önemli bir yer edinişini izleriz. n Geçtiğim Günlerden / Hasan Ali Yücel / İş Bankası Kültür Yayınları/ 272 s. / 2019 1916 Mayıs 2019