17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEVFIK KIZGINKAYA “AKLIN YOLU CUMHURIYET”TE TARIHIMIZI MERCEĞE ALIYOR ‘Cumhuriyet durduruldu!’ Tevfik Kızgınkaya, “Aklın Yolu Cumhuriyet” adlı incelemesinde, Kurtuluş ve Kuruluş aşamalarından başlayarak Cumhuriyet Devrimini ve yakın tarihimizi günümüze kadar aşamalarıyla inceliyor. “Aklın Yolu Cumhuriyet”i, Tevfik Kızgınkaya ile konuştuk. GAMZE AKDEMİR [email protected] M ustafa Kemal Atatürk’ün askeri ve siyasi temelde planladığı ve uyguladığı Ulusal Bağımsızlık Savaşımızı ve Cumhuriyet tarihimizi hangi pencerelerden irdeliyorsunuz? Tarihimize üç ayrı pencereden bakmaya çalıştım: İktisatekonomi, siyaset ve toplumsal davranışlar. Bu üç alandaki gelişmeler tarihte dönemleri oluşturmuştur ve dönemler birbirini tetiklemiştir. 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan Soğuk Savaş dönemi gibi... Dönemleri belirleyen temel etken iktisat yani ekonomidir. Ekonominin yönetim şekli, ideolojileri ortaya koyar. İdeolojiler siyasi yönetimlerisiyaseti belirler, siyaset de toplum yaşamını şekillendirir. Tersten okursak; toplumsal tepkiler siyaseti, siyaset de toplumun beklentilerine ve isteklerine göre ideolojisini ve ekonominin yönetimini şekillendirir. Bu döngüde güçler; sermaye ve emektir. Siyasi kimlikleri de sağsol, kapitalizm ve sosyalizmdir. Ekonomide ve uluslararası siyasette yaşanan gelişmeleri, ülkemize olan yansımalarını, halkın yaşamına olan etkilerini ve halkın tepkilerini görmeden bugüne nasıl geldiğimizi, sorunların neden ve nereden kaynaklandığını anlayamayız ve sorunlarımızı da çözemeyiz. Bugün yaşadığımız siyasi, ekonomik ve toplumsal vb sorunlar aslında bir sonuçtur. Amacım, bugünkü sorunların kaynağına ulaşarak çözüm yollarını görebilmekti. CEHALET VE SEFALET n Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün geldiği durumu; hangi alanlardaki değişim, dönüşüm ve çözülme yarattı? Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde, “Tam Bağımsızlık” ve “Ulusal Egemenlik” vardır. Tam Bağımsızlık, siyasi ve ekonomik bağımsızlıktır. Ulusal Egemenlik ise insanın yurttaşlık bilinci ve niteliğini kazanması ve bir Ulus toplum olarak ülke yönetiminde söz karar sahibi olması ile sağlanabilir. İzmir’in işgalden kurtarılmasının ardından, zaferi kazandık diye kutlamaya gelenlere Mustafa Kemal’in verdiği yanıt sorunuzun da yanıtıdır; “Asıl savaşımız şimdi iki cephede başlıyor: 1 Cehalete karşı, 2 Sefalete karşı.” Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün iki temel sorunu vardır: 1 Cehalet, 2 Sefalet. Cum huriyet Devrimi bu iki temel sorun karşısında, Türkiye’ye özgü “toplu eğitim” ve “toplu kalkınma” politikalarını uyguladı. Planlı sanayileşme ve karma ekonomi politikası ile de kalkınmayı hedefledi. Ne yazık ki, Cumhuriyet Devrimi yine bu iki alanda kırılmış ve Devrim süreci durdurulmuştur. Kırılmanın temelinde, Cumhuriyetin ekonomisi ve eğitimi ile köye girmesinin engellenmesi vardır. Topraksız köylüye toprak dağıtımının engellenmesi ve Köy Enstitülerinin kapatılması bu sürecin başlangıcıdır. Bilime dayalı laik eğitimden uzaklaşmak da ikinci adımdır. Sonuçta bugün, ortalama ilkokul 7. sınıf seviyesindeki eğitim yapımızla, 3,5 milyona yakın “okumaz yazmazımız”la aklı ile değil duyguları ile yaşayan bir toplum olduk. Kapitalizmin raporlarla başlayan, yardımlarla süren yönlendirmesi ile Cumhuriyetin tüm birikimi olan fabrikalarımızı, tesislerimizi sattık, sanayi üretiminden koptuk ve bugün işsizliğin ve yoksulluğun sefaleti içinde yardımlarla yaşayan bir tüketim toplumu olduk. BU YOLUN SONU YA TEOKRASİ YA FAŞİZM! n Değişen Hükümet Sistemi ile Cumhuriyetin Yönetim şekli ve niteliği yok mu edildi? Cumhuriyet Aydınlanma Devrimidir, temelinde akıl ve bilim vardır. Akıl ve bilim yok olmadan Cumhuriyet yok olamaz. Sadece, bugün yaşadığımız gibi durdurulabilir. 1945’den bu yana sürdürülen bu siyaset anlayışının ve özellikle de 1980 sonrası neoliberalizmin yönlendirdiği siyaset şekli ile Cumhuriyet Devrimimiz durdurulmuştur. 64 yıldır eğitim ve ekonomi alanında sistemli bir şekilde uygulanan politikalar sonunda toplumumuzun ulus ve sınıf bilinci zayıflatıldı ve bugünlere geldik. İşte bu noktada “en büyük tehlike” diye vurguladığım kültürel kimliklerin yani inanç ve etnik kimliklerin siyasi kimlik şekline dönüşmeye başlamasıdır. Sormayan, sorgulamayan ve yaşamsal haklarına sahip çıkmayan, duygularıyla yönlendirilen bir toplum yaratıldı. İnsanlarımız işçi, memur, esnaf, çiftçi, emekli gibi demokraside olması gereken sınıf kimliğini terk ediyor ve kendisini inancına, yöresine veya etnik kökenine göre tanımlıyor. Bu yolun sonu demokrasiye değil, ya teokrasiye ya da faşizme çıkar. n Türkiye’nin çok partili sisteme ve ekonomide de devletçilikten liberalleşmeye geçtiği ve sizin ‘Kırılış’ olarak adlandırdığınız 1940’lı yıllar... Bu değişimin ve Batı’ya yönelişin nedenleri nelerdir? Batıya yönelişin iki nedeni var: Güvenlik ve ekonomik yardım. 2. Dünya Savaşı sonrası dünyaya egemen olma isteği ABD ile SSCB’nin, kapitalizmle sosyalizmin karşı karşıya gelmesine neden oldu. ABD’nin dünyaya yaydığı “komünizm korkusu” ve Sovyetlerin Doğu Anadolu’ya olan ilgisinin getirdiği endişe Cumhuriyeti yönetenlerin ülkemizin güvenliği için Batı’nın desteğine ihtiyaç duymasına ve Batı’ya yönelmesine neden olmuştur. Savaş sonrası ABD’nin Avrupa’ya verdiği Marshall yardımından da yararlanmak isteyen Türkiye yönünü batıya çevirmiş ve yardım alabilmek için çok partili sisteme geçileceğini bildirmiştir. Büyük toprak ağaları ve çiftçilerin (liberallerin) oluşturduğu muhalefet de, siyasi bir güç olabilmek için çok partili sisteme geçilmesini istiyorlardı. İsmet İnönü de geçişten yanaydı ve geçildi. Alınan yardımların koşulları, içerde liberallerin muhalefeti ve baskısı ile de devletçilik terk edildi. CUMHURİYET DEVRİMİNDEN KOPANLAR n Sizce sorumlular kimler? En başta, Kurtuluşa ve Kuruluşa önder olan ancak zorluk karşısında ülkesine, ulusuna ve kendilerine güvenmek yerine Batı’dan yardım isteyen ve alan 1940’ların yönetici kadrolarıdır. İkincisi, kendi kişisel çıkarları için halkımızın eğitimsiz ve yoksul kalmasına neden olan ve dini siyasete bulaştıran 1940’ların toprak ağaları, büyük çiftçiler ve sermaye sahibi liberallerdir. Üçüncüsü, 1960 sonrası yükselen demokrasi ortamını ve halkın sınıf bilincini kazanmasını engellemek için orduyu kullanan (1971 ve 1980) büyük sermaye sahipleridir. >> 8 18 Nisan 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle