17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

[email protected] Türkçenin hüzün yüklü öyküsü Bugün siyasada, üniversitede dini bayrak yaparak cumhuriyetle hesaplaşanlara Encümeni Dâniş nedir diye sorsak, inanın, gülmece ustalarına fark atan yanıtlar alabiliriz. B atılılar geçmişte, “Türk Allahına Arapça, sevgilisine Farsça, ailesine Türkçe seslenir” demiş; bugün nasıl sesleni Osmanlı aydınlarının dil tartışmalarını hiç anmazlar. Örneğin Ömer Seyfettin’in öykülerini tanır; dil yazılarındaki haykırışı es geçerler. nün “cahil”leri, Osmanlı’yı hiç tanımıyor, hatta dil için kaygılanan Osmanlı aydınlarına çok haksızlık yapıyor. Osmanlı’nın ilk bilim akademisi Encümeni Dâniş yoruz? Türkçesi yaygınlaştığından dil İmparatorluk, kimi kurumlarını düzen içindeki dârülfünun için ders kitaplarının den çekilen Arapça ve Farsça kimi söz lemeye giriştiğinde karşısına çıkan ilk herkesin anlayacağı Türkçeyle yazılma cükler, bugün ite kaka sahneye çıkarı engel dildir. Çok zengin olduğu sanılan sı istenmiş, olmamıştı. Osmanlı’nın dil lıyor. Arapça dinsel kavramlarla konuş Osmanlıcanın, batıdaki kavram ve terim ve eğitimdeki zayıflığı yayılmacılara lati mak ve yazmak yoğunlaştı; dahası kişi leri karşılayamayacağı görülür. 1805’te lokum olmuş; kapitülasyonlarla edindik nin içinde olduğu siyasanın belirleyici ilk tıp okulu açılırken öğrenciler, İstan leri ayrıcalıkları özellikle eğitimde kullan si oldu. Dinsel kavramların arasına İngi bul’daki İtalyan eczacılardan dil öğrensin mış, İstanbul’da ve Anadolu’nun doğu lizce serpiştirmek de “yeni aydın” tipine diye öğretim İtalyanca başlar. Aynı okul sunda kendi dil ve inançlarının egemen ayrı bir hava veriyor. II. Mahmut tarafından 1827’de Tıbbiyei olduğu 500’e yakın okul açıvermişlerdi. Dil tartışmalarının tarihi eskidir; Şahane adıyla açılınca, bu kez öğretimin Bugün siyasada, üniversitede dini bay Osmanlı’nın çöküşe yürüdüğü dönemde Fransızca yapılması öngörülür. rak yaparak cumhuriyetle hesaplaşan Osmanlı aydınlarının önde gelen konusu Atatürk, Harf Devrimi’yle “Bir gecede lara Encümeni Dâniş nedir diye sorsak, yazı ve özellikle de dildir. Atatürk’ün ön bizi cahilleştirdi”; Dil Devrimiyle, “Geç inanın, gülmece ustalarına fark atan ya cüsü olduğu Dil Devrimi’ne sataşanlar, mişle bağlarımızı kopardı” diyen bugü nıtlar alabiliriz. Harf ve Dil Devrimlerini yadsıyanların çoğu imparatorluğun yaşadığı dil sorununu bilmeyenlerdir. En tehlikeli olanlarsa, Arap harfleri ve Arapçayı kullanarak, yani dille din ilişkisi kurarak halkı kandıranlardır. Gerçekte belgeleri, kaynakları çarpıtarak Osmanlı’yı ve Osmanlıcayı överken yeriyor, acınası duruma düşüyorlar. İnsan bilgisizlikle nasıl ün, orun, çıkar edinir? Viyana kapılarına dayanan Osmanlı, o kapıların ardındaki rönesansı, dinde reformu, teknolojiyi, basımevini görememiş; insan hakları ve düşünce özgürlüğü atılımlarını önemsememiştir. Bugün çağdaş eğitime sırtını dönen, üniversiteyi salt dört duvar sanan anlayışın kullandığı dile baktığımızda, tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi başta gelen sorunun dil olduğunu görüyoruz; çünkü düşünce özgürlüğüyle birlikte bütün hakların ve her daldaki üretimin öznesi dildir. Osmanlı yönetimde, eğitimde yenilik yapmak istemiş; başaramamıştı; bugün bu istek de yok. Üretimle dil ikiz kardeştir. Dün ağırlıklı olarak teknoloji satın alıyorduk; bugün teknolojik ürünlere patates soğan da eklendi. Yıllar önce bazı meyveler, sebzeler üretildiği ülkenin diliyle evimize girmişti; korkum, meyve sebzenin de siyasetçiler gibi Türkçeye sırtını dönmesi… Tabelalardaki yabancılaşmayı da unutmadım; dert bir değil ki… Karamsar değilim, “Bak, devrim, ne güzel / Barış, ne güzel / Dayanışma, özgürlük / Hele bağımsızlık…” diyen Rıfat Ilgazlar ses bayrağını geleceğe taşıyor. n KÜBA SOKAKLARINDA SAVAŞÇI VE ŞAIR İsyancı bir adanın tarihi renkleri Orhan Tüleylioğlu’nun hazırladığı Savaşçı ve Şair Jose Marti’yi Küba devriminin kıvılcımını ateşleyen figürü tanımak için okurken, Alman grafik sanatçısı Reinhard Kleist’in Havana adlı kitabı isyancı bir adanın günlük hayatından kesitler sunuyor. GÜRER MUT K üba’nın bağımsızlığı için 1895’de İspanyol sömürgecilere karşı giriştiği savaşta hayatını kaybeden ve bu yolda Küba’ya antiemperyalist kimliğini kazandıran Jose Marti, toplumsal eşitlik, adalet ve insan hakları için mücadele veren Latin Amerika halkları için önemli bir tarihsel figür. Telgrafhane yayınları tarafından ikinci baskısı yapılan Orhan Tüleylioğlu’nun hazırladığı Savaşçı ve Şair Jose Marti, Jose Marti’nin hayatı ve mücadelesi üzerine önemli bir yazınsal birikimi okurla buluşturuyor. Savaşçı ve Şair Jose Marti, hayatını ve yeteneklerini Küba’nın bağımsızlık mücadelesi uğruna şekillendiren Marti’nin, kıta üzerine yazdığı değerlendirmelere, Amerika izlenimlerine, mektuplara ve seçme şiirlerine yer veriyor. İnsanlık ailesinin bu yiğit oza nının hayatını okumaya başladığınızda, birçok edebi eserin ve politik faaliyetin kırk iki yıllık kısa bir zaman dilimine sıkıştığını görüyorsunuz. Marti’nin kişiliği ve mücadelesiyle bütünleşen “Aynı yalınlıkla ölmek isterim” şiirindeki dizeleri, Marti’nin karakterini ve duruşunu anlamada örnek: “Ben aydınlık ve özgürlük delisiyim / Varsın hainleri gizlesinler soğuk bir taş altında / Dürüstçe yaşadım ben, karşılığında / Yüzüm doğan güneşe dönük öleceğim.” Jose Marti KÜBA’NIN GÜNLÜK PORTRESI Alman grafik sanatçısı Reinhard Kleist’in hazırladığı Havana ise, Fidel Castro sonrası Küba’nın arka sokaklarında geziniyor. Üzerinden 60 yıl geçen Küba dev riminin ardındaki özveriyi, inadı ve kararlılığı anlama çabasına girişiyor. Marti’nin başlattığı yolculuğun gelişimi ve Küba devriminin bu gününü anlamada önemli bir kaynak. Reinhard Kleist, 2015 yılında yayımlanan Castro kitabının ardından Havana’da dev rimin güncel durumunu araştırıyor. Bu yol culuğunda bir Avrupalı olarak önyargıları nı heybesinde taşıyarak, devrimin açmazla rını, zorluklarını ve günlük yaşam pratiklerini anlatmaya çaba sarf ediyor. Devrim figürlerinin giderek geri plana çekildiği bir düzlemde, devrim getirilerine odaklanan yazar kişisel ezberlerini sorgulamaya başlıyor. Demokrasi, insan hakları, eşitlik gibi kavramları tartışmaya açan yazara cevap Fidel’den geliyor (bunu bir tür iç ses olarak de görmek de mümkün). Avrupa toplumunun özgürlükeşitlik gibi söylemlerinin egemen sınıflar ve piyasa tarafından belirlendiğine, bugün gelinen noktada ise bu taleplerin nasıl işlevsiz kılındığına değinen Fidel, bir anlamda özgürlük ve eşitlik kavramlarını yeniden tartışmaya açmak gerektiğine işaret ediyor. Kitap bir Kübalının hayatından kareler sunarken, aynı zamanda kapitalizmin açmazlarını görmemize olanak sağlıyor. Kleist bu anlamıyla, canlı ve renkli bir anlatımın yanı sıra olgusal sorunları da okurun zihninde tartıştırmak gibi bir çabaya girişiyor. Savaşçı ve Şair Jose Marti Küba devriminin kıvılcımını ateşleyen figürü tanımak için okunabilecek bir çalışma. Reinhard Kleist’in Havana kitabı ise isyancı bir adanın günlük hayatından kesitler sunmasının yanı sıra, devrimin geldiği noktayı, yeni bir kuşağın umutlarını ve bir halkın izleyeceği yolu anlamada okuyucuların zihinlerine önemli bir renk katacaktır. n Savaşçı ve Şair Jose Marti / Orhan Tüleylioğlu / Telgrafhane Yayınları / 252 s. / 2018 HavanaKüba Yoculuğu / Reinhard Kleist / Alfa yayınları / 96 s. / 2019 1718 Nisan 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle