Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA Bobolar ya da Bobular Bohem bir karşı kültür, düzene karşı özgürlük, akla karşı imgelem, dış başarıya Bkarşı içsel başarı, maddiyata karşı maneviyat... Siyasette bohemin yeri soldadır. obo, Fransızca “bourgeois boheme” deyimindeki sözcüklerinin ilk ikişer harfi alınarak üretilmiş bir kavramdır. Türkçede “bohem burjuva” demek gerektiğine göre bobo’nun karşılığı da bobu olabilir, tutarsa... Tutarsa dedik ama bu kavramı 2000 yılında Amerikalı yazar David Brooks tü Bobolar Cennette kitabının yazarı David Brooks fethedilmesidir.” Zaten sola zor yatan bu ruhu sağcı politikacılar çok iyi tanır. Sol bir partide bobolar gördüler mi, bunu hemen istismara yönelirler. Nitekim, Paris’in sosyalist belediye başkanı Anne Hidalgo’ya “boboların kraliçesi” diyenler var. O da, çevreci olmak boboluksa, ben boboyum, filan diyormuş ama ne derece inandırıcı oluyor, bilemiyorum. retti. Avrupa’da, özellikle Fransa’da kök saldı. O kadar yıl geçmiş, bizimkiler nedense bu kavramı hâlâ ithal etmediler... Brooks’un bobo kavramını icat ettiği Bobolar Cennette kitabının Türkçeye çevrildiğine ilişkin bir bilgiye de henüz rastlamadım. (Bir yazımda bobo demiştim, düzeltmen baba yapmıştı.) 19. yüzyılın başından beri bohem ile burjuva sözcükleri karşıttır. Gerçi bildiği dilen sınıfın önde gelen insanlarını ne kadar iyi asimile ederse, egemenliği o kadar istikrarlı ve tehlikeli olur.” Aslında bir açık vermiş Brooks. Fransa’da bu açığı görmüşler. Bobo bugün Fransa’da olumsuz bir kavram. Bobo deyince Fransa’da kabaca “sosyetik solcu” ya da solcu değilse “sosyetik entelek SOLUN TEMEL BİR SORUNU Solcu boboların varlığı genel olarak dünyada solun bir temel sorununa götürüyor bizi. Sol, aydınlanmanın mirasçısıdır ama artık kapitalizmin, özellikle bugünkü halinin aşılması gerektiğini savunur; üretim ilişkilerinin değiştirilmesini hedefler. Günümüzde sol, liberalinden radikaline, değerler düzleminde çok gü miz şey, bohemlik burjuva yaşama düze tüel” tipi kastediliyor. Bobo kavramına mu zel öneriler yapıyor, insan haklarını, de nine, ruh ve kafa yapısına bilinçli bir mu halefet bayrağını açanların başında bel mokrasiyi savunuyor. Ancak çalışan yı halefeti yansıtır. Kabaca, zengin ama küt ki de 2006 yılındaki “Les Bobos” şarkısıyla ğınların, kazanılması gereken orta sını ruhlu burjuvaya karşı bohem, yoksul ama ünlü şarkıcı Renaud geliyor. fın beklentisi ekonomik öneriler. Sol, ka gönlü zengin sanatçı, entelektüel, öğrenci, aktivisttir. Brooks’u izlersek, bohem bir karşı kültür, düzene karşı özgürlük, akla karşı imgelem, dış başarıya karşı içsel başarı, maddiyata karşı maneviyat... 1968’lere kadar sürüyor bohem. Siyasette bohemin yeri soldadır, Brooks’a göre. 1960’LARIN PROTESTO KÜLTÜRÜ Brooks kendi ülkesinin sosyal tarihini anlatıyor. Ona göre, 1960’ların protesto kültürüyle yetişen gençler zamanla iyi okuyup toplum içinde yükseliyor, burjuvazinin gücü haline geliyorlar. Bu yeni kuşaklar, Varyemez Amca gibi değiller. Hayatları sadece kâr hırsı da değil; sanat, spor, çevre, insan hakları, demokrasi, sivil toplum, filantropi, daha serbest insan ilişkileri, hedonizm... “Bohemler birdenbire kapitalist olursa nasıl yaşarlar?” sorusunun canlı yanıtı gibiler... Brooks, orta sağ bir aydın olduğu için, bu gelişmeyi olumlu görüyor. “Böylece, kültür ile karşı kültür kaynaştı, burjuvazi bohemin manevi enerji kaynaklarından yararlanarak kendini yeniledi” görüşünde. Marx da sınıflar ister istemez çatışırlar ama bazen birbirine karışırlar, mealinde bir söz etmiş, Brooks’a göre. Marx’ın bir sözünü daha anıyor, kendi lehine sayarak: “Hükmeden sınıf, hükme “Yeni bir sınıf bunlar” diyor Renaud, sonra boboların yaşam tarzını makaraya sarıyor; kendisinin de bu öbekten sayılabileceğini söylemesi eleştirisini daha da etkili kılıyor. Şarkı sözlerine bakılırsa, asıl tutkuları iş olmakla birlikte biraz sanatçı olan bu kesim, bana David Hume’un lüks üzerine yazdıklarını anımsatıyor. Bobolar zevkli ve lüks yaşamayı beceriyorlar. Renaud’ya göre, beğendikleri politikacılar da Lang ile Sarkozy. Yıl 2006: öyleyse liberal sol neoliberal cephesi. ARİSTOKRAT HAVASI Tabloya biraz geri çekilip bakınca, boboların burjuvaziye, aristokrasiye özgü bir kültürel incelik kazandırdıkları öne sürülebilir. Burjuvazi aristokrasiyi alt etmiştir ama aristokrasinin kültürel üstünlüğüne karşı eziklik duygusunu üstünden atamamıştır. Onun için büyük patronlar aristokrat havası atarlar. Kültürlü zenginler, burjuvazinin bu açığını kapatmak açısından yararlı görülebilir. Ne ki, solcu bobolar açısından böyle bir yarara katkıyı açıklamak güçtür. Gene Brooks’un yazdığına göre Gustave Flaubert’in şöyle bir sözü varmış: “Zamanımızın en büyük devrimi, modern toplumun orta sınıf ruhu tarafından pitalizme inandırıcı bir alternatif sunamıyor artık. O zaman da kitleler, “sosyetik” gördüklerinin değerlerle ilgili sözlerine, “hadi canım sen de, zaten bizden değilsin, bizi ne anlarsın!” deyip popülistlere yöneliyorlar. Bir bakıma bobolara tepki göstermekte haksız değiller bence. Ben de bağdaştıramıyorum bobolukla solculuğu; liberalliği belki... ABD’den, Fransa’dan söz ettik. Peki, ülkemizde bobo var mı? Rıfat N. Bali’nin 2002’de çıkmış ünlü Tarzı Hayattan Life Style’a başlıklı yapıtına bakarsak, ülkemizde de bir bobo kesimin filizlenmesinden söz edilebilir. Ne var, bizim sosyal tarihimiz o kadar karmaşık ve 2002’den beri o kadar hızlı akıyor ki, daha burjuvazimiz kök salıp bobolarını üretmeden, Aydın Uğur’un deyimiyle “nurjuvazi” boy attı. Bizim, diyelim yüz yıllık burjuvazimizi biliyor, kıyasıya eleştiriyoruz. Ancak, itiraf edelim: Bu eleştiriler kolayca Batı karşıtlığı, Batılı yaşam tarzına hasımlık ile karışıveriyor. Çok dikkatli olmak gerekir. Buna karşılık, nurjuvazi denen yeni egemen sınıf hakkında toplumbilimcilerimizin çalışmalarını, romancılarımızın romanlarını bekliyoruz. O kesimde bonu’lar oluyor mu acaba? n KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gamze Akdemir Gürer Mut l Tasarım: Funda Yaşar Er l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. 318 Nisan 2019 B u sayımızda, çağdaş deneme yazınımızın önde gelen isimlerinden Uğur Kökden’in yeni kitabı Unutmayı Bir Öğrenebilsem üstüne iki değerlendirme var: Anı ve deneme türünün harmanlanarak özgün bir özyaşamöyküsüne dönüştüğü kitap üstüne Mehmet Serdar ve Özer Or’un yazıları bu önemli edebiyatçımızın yaratı dünyasına da ışık tutuyor. Güncel siyasal sorunlar, artık patates soğan fiyatlarıyla birlikte hepimizin mutfağının da ayrılmaz bir parçası oldu. Dolayısıyla ülkemizin bugünlere nasıl geldiğini araştıran, çıkış yolları gösteren kitaplar da güncel yayınlar içinde önemli bir yer tutuyor. Böylesi kitaplardan Cüneyt Akman’ın Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet kitabını Şule Türcan değerlendirdi. Tevfik Kızgınkaya ile Aklın Yolu Cumhuriyet kitabı üstüne ise arkadaşımız Gamze Akdemir konuştu. Küba Devrimi’nin tarihi üzerine çok şey yazılmıştır da devrimin bugün geldiği nokta, Küba toplumunun günlük hayatındaki mutluluk ve mutsuzluk unsurları üstüne düşünen, tartışan nesnel kitaplara pek rastlanmaz. Alman grafik sanatçısı Reinhard Kleist’in hazırladığı Havana kitabı günümüz Kübası’ndan izlenimlerini çizgiler, resimler ve canlı portrelerle anlatıyor. Bu son derece kişisel, eşsiz gezi günlüğünü Gürer Mut tanıttı.. Simlâ Sunay’ın Halikarnas Balıkçısı’nın çocuk ve gençlik edebiyatındaki yerini değerlendiren yazısının ikinci bölümünü de bu sayımızda yayımlıyoruz. İyi okumalar. turgay.fisekci@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap