Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KÜLLÜK ‘Fikir ve sanat mecmuası’ Eylül 1940 S. 1 EAbidin Dino’nun, Küllük’ün birinci sayısındaki kapak deseni. debiyat dünyamızda 1940 Kuşağı’nın gerçekleştirdiği en önemli etkinlik kendilerinden önceki, – Osmanlı döneminden gelme ve Cumhuriyet Devrimi’yle “yeni hayat”a uyum sağlamaya çalışan – “eski kuşak”ın tasfiyesidir. Sait Faik ile Abidin Dino’nun “manifesto”sunu yazdığı büyük “Tasfiye Hareketi” budur. İkinci olarak, Türkiye’de Nâzım Hikmet’in öncülüğünü yaptığı toplumcu edebiyat anlayışını – siyasal baskılara, yıldırmalara karşın – benimsemesidir. Resmi ideolojinin ve gerici edebiyatın çok sayıda yayımlama olanağı bulduğu dergiler ağının karşısında toplumcu edebiyatsanat dergileri, önemli bir etkinlik alanı oluşturuyordu. 1930’larda yayımlanan kimi yayınlar, insancıl atılımlar olarak değerlendirilebilir. 1940’ta “Hamle”, “Tercüme” ve “Küllük” yayımlanır. “Küllük”, iki uç noktada bulunan Asâf Halet Çelebi ile Abidin Dino’yu bir arada sunabilen, öncekilerin tümünden farklı bir dergiyi getirir okur önüne. “Küllük”, bir efsane olarak anlatılan Beyazıt’taki lokantakahvehaneden ismini alıyor. 1936’da “Küllüknâme”yi yazan Sıtkı Akozan kitabının “önsöz”ünde şöyle diyor: “İstanbulda Küllük: Beyazıt Camiinin türbe kapısı dışında, körfez şeklinde ve bahçemsi bir yerdir. Burası Beyazıt semtinin mütevazi, fakat çok güzel bir köşesidir. Bilhassa yaz tatilinde üniversite ve lise hocalariyle memleketin bir çok fikir ve san’at adamlarının uğrağıdır. Bu köşenin üç adı var: Muallimler Bahçesi, Akademi, Küllük; en meşhuru Küllüktür. İşte yazı onun bir hikâye ve hatırasıdır.” (s. 3) “Küllük”ün künyesinde tek bir isim yer alıyor: “Sahibi ve Neşriyat Müdürü: A[lâettin]. Hakgüden”. Geçen yıl bir sahaf dostumun önerisiyle “Küllük”e ilişkin bir zarf dolusu efemara satın almıştım. İçinden Hakgüden’in ve iş turgutceviker@gmail.com Küllük Dergisi’nin sahibi Alâettin Hakgüden yerinin kartviziti ve tanıtım kartı çıkmıştı. Bu belgelerden dergi sahibinin, Galata’da “Boru Limited Şti.”nin sahibi olduğu anlaşılıyor. Efemeralar arasında fotoğrafları ve Sıtkı Erozan’ın “Küllüknâme”sinin – daktilo ile yazılmış ve imzalanmış – giriş bölümü de var. Dergi neden çıktığını “‘Küllük’ün beyannamesi”nde etraflıca dile getirir; can alıcı bölümü şöyle: “Türk san’atının büyük ıstırabı olan halktan ayrılmış olmak faciasına çare nedir? “Ressamların zengin mahallelerde açtıkları sergiler netice vermiyor – ne maddi, ne de manevi – mecmualar 20 milyona yaklaşan bir memlekette 2000 nüshayı zor geçer. “O halde? “Aslan avına çıkan avcı Kuzey Kutbu’na değil, çöle gider. “Seyirciyi, okuyucuyu mu bulmak istiyoruz? Bulunduğu yere; kahveye gidelim. “O halde mecmuamıza bir kahve ismi seçtik, şiirlerimizi kahvede okuyoruz, yazıyoruz. Sergilerimizi meyhanede açacağız. “San’atın yegâne asaleti diri olmaktır. “San’atımız temel, realist halk san’atıdır; hitap edeceklerimize gelişmiş kendi dilleriyle konuşmak lâzım. “Küllük bir kahve ismidir demiştik küllük bir istikamettir de. “On dokuzuncu asrın meşhur saz şairlerinden Dertli İbrahim, Tavuk Pazarı’nda âşıklar kahvesinin tavanında uzun zaman asılı duran şairane bilmeceyi bir gün nasılsa halledebilmişti. “Bugünün şairi, halkla temasa geçmenin sırrını bir kahvenin tavanında bulacaktır. Fakat bizim kastettiğimiz kahve emeklilerin bedava gazete okumak üzere günler müddetince pinekledikleri ve tembel talebelerin derslerini altmış altıya bağlamak için katıldıkları Bobstil imalâthaneleri değildir. “Küllük, büyük bilmeceleri halletmek isteyenlerin mecmuası, bu gayrete sahip olanların kahvesidir.” (s. 2) Derginin yaratıcı kadrosu: Fikret Âdil, Sabahattin Kudret [Aksal], İlhan Berk, Hüsamettin Bozok, Ahmet Necati [Cumalı], Asaf Hâlet Çelebi, H. İzzettin Dinamo, Abidin Dino, Baha Dürder, Lütfi Erişçi, Sadri Ertem, Zahir Güvemli, Orhan Veli [Kanık], Abi din Nesimi, Suat Taşer, Suphi Taşhan, Mehmet Seyda, Nevzat Sudi Odyakmaz, Hasan Tanrıkut, Cavit Yamaç. Siyasal iktidar tarafından kapatılan bu derginin ilk ve son sayısından birkaç başlık: Abidin Dino (imzasız), “‘Küllük’ün beyannemesi”, “Ne oldu! Eskilere hücum ederken ‘kof’luklarını sadece bir üslupta mı buluyorduk?”, “Yedi Tepe” ve karikatürler; Orhan Veli, “Tahattür”; Lütfi Erişçi, “Beşir Fuad kimdir?”; Zahir Güvemli, “Küllükoloji” ve karikatürler; N. İlhan Berk, “Memnuniyet şiiri”; Asaf Hâlet Çelebi, “Mısrı kadim”. n Kısa Kaynakça: Sıtkı Erozan, Küllüknâme, Bürhaneddin Basımevi, İst., 1936, 16 s. Salâh Birsel, Kahveler Kitabı, Koza Yay., 1.Bas., İst., 1975, 342 s. Nevzat Sudi, Küllük Anıları, Kerem Yay., 1.Bas., Ank., 1987, 132 s.; Karşı Yay., 1997, 162s.; Mephisto Basım Yay., İst., 2004, 208 s. Hilmi Büyükşekerci, “Beyazıt kahvehaneleri, Pera meyhaneleri”, Adam Sanat, Ekim 1988, S. 35, s. 2731; “Marmara kahvesi”, Nisan 1989, S. 41, s. 2833. 16 18 Nisan 2019