Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KITAP l BEBEK l ÇOCUK cumhuriyetkitapcocuk@gmail.com l GENÇ BURCU YILMAZ l HAFİZE ÇINAR GÜNER l SİMLÂ SUNAY TAŞ KÂĞIT MAKAS Halikarnas Balıkçısı’nın çocuk ve gençlik edebiyatındaki yerdeğeri2 Geçen yazımızda Halikarnas Balıkçısı’nı ele alan eleştiri kalıplarını ve ona atfedilen ve sıkça tekrar eden yerdeğeri tartışmıştık. Bu yazıda ise öykülere yakınlaşarak, çocuk ve gençlik edebiyatını, var olduğu iddia edilen ilke ve hedefleriyle beraber tartışarak yeni bir yerdeğer denemesine girişeceğiz. SIMLÂ SUNAY Ç ocuk ve gençlik edebiyatı eleştirisi yazarın önüne, edebiyat eleştirisinde olmayan ilkeler/hedefler koyar. Küçük okuru koruma duygusu eleştiriye hâkim olur, tabiatı itibariyle otosansürle, kendine özgü birtakım filtrelerle yazan yazarın yöntemlerinden daha katı etkir. “Nitelikli çocuk kitabı” diye bir kavram türer. Hiç şüphesiz bu ilkeler tartışmalıdır ve yazar sayısından fazla olmalıdır. İlkelerin eleştiriye yön veren sözde varlığı, çocuk ve gençlik edebiyatı gibi edebiyat içi bir türün özgürlüğü bağlamında da haksız ve eşitsizdir. Akademik anlamda çok az çalışılmış, dar bir alanda kalması daha da katılaştırır ve neredeyse kural algısı doğar, tek söz haline getirir. Akademi dışı hamlelerse (burada nicelik fazladır ve nitelik de vardır) güncel niteliği gereği çabuk sönümlenir, tartışma geçerlilik/kalıcılık bulamaz (arşivlenemez, gazete ve dergiler kapandıkça yok olur). ÇOCUK VE GENÇLIK EDEBIYATI İLKELERI? Genel ve yaygın kabulde bu ilkeler nelerdir: Hem bilgi hem eğlence kaynağı olması; hikâyelerdeki kişi sayısının sınırlı olması; mutlaka çocuk kahraman içermesi; çocuklara rol model olacak yetişkin kahramanlar kurgulaması; beş Yol Ver Deniz / C. Yaren / s. 21 duyuya birden hitap etmesi; çocuksuluk, çocuğun yapmak istediği gibi yaptığına benzer dil ve olaylar kurgulamak; çocuğa görelik, yaşına ve yaşam deneyimine uygun, dil ve üslubun ana da belirleyicisi olarak temaların çokça doğa, çevre, hayvan içerikli olması; ibret, kıssa, nükte, mizah, içermesi; Türkçenin kurallarına uyması, atasözü ve deyimleri kullanması; hareketli olay örgüsü sunması; kolay anlaşılır olması; kısa cümleler içermesi; bol diyalog kullan ması; çocuklara olduğu kadar yetişkinlere de hitap etmesi; temel ahlak kurallarına değinmesi; mutlu son, umut edebi yatı olması; fantastik, hayali bir dünyaya çokça yer vermesi, gerçeği örtük işlemesi… Bu ilkeler artırılabilir olmakla beraber, hem dile hem de içeriğe verdiği yön ile tabular silsilesi doğurur. Tabular yaygındır; dilde sadelik (kolay okunma) baskısı yaratırken, içerikte ise toplumsal olana, sözgelimi cinsiyet eşitsizliğine karşıt bir tutum geliştirmekten, toplumun geleneğinden aykırı bir yolculuğun göze alınmasını engeller. Halikarnas Balıkçısı’nın salt çocuklar için kaleme almadığı üç öykü kitabı, çocuk ve gençlik edebiyatı eleştirisine konu edilirken, tüm bu sorunların ve eşitsizliğin açıkça görünmesine de vesile olur. Balıkçı’nın öykülerinin bu ilke ve hedeflerin tümünü taşıdığı da söylenemez. Üç kitaptaki anlatım ve üslup Türkçe dil kurallarını aşar, yer yer bozar, dilin imkânı içinde ama aykırı cümle kalıpları kurar; mutlu son garantisi yoktur; toplumsal ahlak kurallarını tartışır ve hep başka bir açıdan bakar; toplumsal konulara sıkça eğilir (yoksulluk, savaş, savaş sonrası, kentkırsal ayrımı); bireysel olana çok yakındır (ölüm, intihar, delilik, takıntı, tutku, otobiyografik malzeme, tarihi biyografiler; Turgut Reis, Neyzen Tevfik); gerçeğe yakın olanı dille coşkun anlatsa da örtük sunmaz; fantastik kurgularında fiziki gerçeklikle temel bir bağ kurar; bakışı hep eleştirel dir; ancak rasyonel bir mesafesi yoktur, tümden özneldir (portre öykücülüğü); çocuksuluk, dil ve üslubunda yakalanabilir fakat mizahında deneyim ve gözlem hissedilir; güncel çocuk ve gençlik edebiyatında “çocuğa görelik” tabusuyla uzaklaşılan toplumsal gerçekçiliğe bağlıdır ve Balıkçı kolay okunur değildir. Tüm bunlar onu çocuk ve gençlik edebiyatından ayırmaz, sağladığı iddia edilen sözde ilkelerin de doğrudan katmadığı gibi. BILMEZSINIZ DENIZLER NE GÜZELDIR! Gülen Ada ve Denizin Çağırışı kitaplarında Balıkçı’nın; Ege’den Denize Bırakılmış Bir Çiçek, Gençlik Denizlerinde, Parmak Damgası, Çiçeklerin Düğünü öykü kitaplarından bazı öyküler yer alır. On hikâyeden oluşan Yol Ver Deniz’deki öykülerin tamamı Gençlik Denizlerinde adlı kitaptan seçilmiştir.1 Genç okurlar için derlenen üç öykü kitabında, adlarından da anlaşılacağı gibi, Denizin Çağırışı, Yol Ver Deniz’de tümüyle deniz; Gülen Ada’da ise kısmen deniz, kısmen kara hikâyeleri vardır. “Sevginin nereye kadar yayılabileceğini evrenin düzeni, aile, kabile, sınıf ve devlet sınırlarıyla sınırlandırılmış ve ‘âdet’(görenek) kaşlarını çatarak ‘sevgi’ye, ‘buraya kadar yayılacaksın, fakat daha öteye gitmeyeceksin’ diye emretmişti.” (Merhaba Kaptan, Denizin Çağırışı, sayfa 26). Alıntısından geleneğe/göreneğe karşı tutumunu fark ederiz, zor bir cümledir. Denizin Çağırışı’ndaki Merhaba Kaptan ve Hoşbulduk Selim Dede isimli karakterleri ve Yol Ver Deniz’deki Gençlik Denizlerinde adlı öyküde sık sık geçen “bilmezsiniz denizler ne güzeldir!” seslenişleri onun coşkulu diliyle beraber insanlığa siteminin de göstergesidir. “Dünyada bin bir çeşit başarı vardır. Fakat acaba hangi başarı tutulan bir balığın götürdüğü ipten gerisin geriye karış karış çalınan ip kadar hoştur?” (Koca Orfoz, Denizin Çağırışı, sayfa 39) ifadesinden anladığımız üzere; modernizmin dayattığı anlamda bir başarı tanımı yoktur, dolayısıyla genç okura hep başka bir açıyı işaret eder. Bir karakteri Barka Reis’i: “Şu elinde tuttuğun deniz borusu var ya, işte o boruyla, şu para savaşlarına, hastanelere, tımarhanelere, her günkü ‘kaça aldınkaça sattın’a son nefesiyle ‘yuf’ çekip giden bir denizciydi” (Gençlik Denizlerinde, Yol Ver Deniz, sayfa 36) sözleriyle tanımlamasından, yeni çağın kapitalist düzenine karşıt kahramanlar kurgulamayı yeğlediğini fark ederiz. >> 18 18 Nisan 2019