Katalog

CÜNEYT AKMAN’DAN ‘KAHROLSUN İSTİBDAT YAŞASIN HÜRRİYET’ ‘Vatanseverlik nedir?’ Cüneyt Akman, oldukça kapsamlı bir çalışmanın ürünü olan bu son kitabında gericilik karşıdevrim faşizm istibdat (baskı) rejimi tek adamlık gibi iç içe geçmiş birçok kavramı tarihsel süreçte ve örnekleriyle açıklıyor. ŞULE TÜRCAN D aha önce Bireysel Yatırımcının Rehberi (İletişim Yay.), Marksist Kriz Kuramları Işığında Küresel Kriz (Kalkedon Yay.) ve Bu Karanlıktan Çıkış Var “Zamanın Ruhu” (Halk Kitabevi) kitaplarını yazan gazeteci, yazar, ekonomist ve TV programcısı Cüneyt Akman’ın Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet adlı son kitabı Haziran 2018’de ilk baskısını yaptı. Cüneyt Akman, oldukça kapsamlı bir çalışmanın ürünü olan bu son kitabında gericilik karşıdevrim faşizm istibdat (baskı) rejimi tek adamlık gibi iç içe geçmiş birçok kavramı tarihsel süreçte ve örnekleriyle açıklıyor. Sadece açıklamakla kalmıyor; bunlar ve daha pek çok birbiriyle ilişkili kavramı benzerlikleri, ayrıntıları, beslendikleri kaynaklar açısından da irdeliyor. Kitapta yer alan bölümlerden birinde mevcut iktidarın adım adım yükselen ve son yıllarda toplumda iyice egemen olan korku baskı sindirme ortamının nedenleri ve bu yolda kullanılan araçlar ekonomik, dinsel ve sosyolojik arka planlarıyla ayrıntılı olarak vurgulanıyor. “Yeni Abdülhamitçilik” olarak isimlendirilen bu dönemin tarihteki öteki baskıcı rejimlerle karşılaştırılması, bu dönemin lider/muktedir karakterine ve psikolojisine bağlı olan yönleri, kurtlar sofrası diyebileceğimiz dünya sahnesinde sergilenen iç ve dış politikaların özellikle ekonomik koşulların belirleyici gücü Abdülhamit dönemiyle karşılaştırılıyor. Yazar bu karşılaştırmaları yaparken sadece durumun saptamasında bulunmuyor, çözüm ve çıkış yolu da öneriyor. Bu yoğun emek içeren çalışma tarihsel verilerle bugünü aydınlatırken bir taraftan da öylesine içinden geçmekte olduğumuz günlere işaret ediyor ki zaman tünelinde çıkarttığı yolculukta bugünü daha net kavramaya katkı sağlıyor. Bir başka bölümde, Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ülküsünün sadece bir özlü söz ve dilek olmadığının, Atatürk dönemi Türkiyesi’nde iç ve dış politikada aktif olarak izlenen yol olduğunun, üstelik bu ilkenin Ortadoğu coğrafyasındaki kimi ül kelere de yayılıp oralara da huzur ve barış getirdiğinin altı çiziliyor. Bugün ülke olarak savrulduğumuz yerin ne içerde ne de dışarda hiç de barışçıl olmadığı açık. Bir yanda yoksulluk, bir yanda yanı başımızdaki savaşlar, mülteci dramına ev sahipliği yaparken toplumda oluşan hoşnutsuzluk, gittikçe tırmanan ve kibrit çakılsa patlayacak kutuplaşma, adalet sisteminin ağır yaralı hali, her alanda nefes almayı iyice zorlaştıran yoğun baskılar... Kitap, her birinin üzerinde düşünmemiz, yaşadığımız bu tatsız ve gerilim dolu hayatın sebeplerini sorgulamamız, anlamamız ve bugün bize dayatılan bu ortamı değiştirme gücünü bilgiyle, farkındalıkla yine kendimizde bulabilmemiz için bir rehber aynı zamanda. DÜŞMAN YARATMA Cumhuriyet Türkiyesi’nin genlerinde bulunmayan, ABD ve İngiltere gibi ülkelerle anmaya alıştığımız emperyalizm militarizm silah sanayi iç ve dış düşman yaratma gibi olguların AKP iktidarının özlemleri ve yanlış politikaları sonucu ülkemizde nasıl yer edindiğini de görüyoruz kitabın içeriğinde. Kitabı okurken Nazizm ve genel olarak tarihteki tüm baskıcı rejimlerle bugün bu topraklarda iliklerimize kadar hissettiğimiz baskı ve korku ortamının benzerliklerini yeniden tespit ettikçe zaman zaman düşünmekten kendimi alamadığım şu soruyla baş başa buldum kendimi: İnsana onurlu bir yaşam vaat etmeyen bu yönelimlerin tasarlayıcıları ve uygulayıcıları tornadan çıkmış gibi benzer genetik özelliklerle doğdukları, benzer aile yapılarında benzer çocukluk travmalarıyla büyüdükleri için mi bu gerici ve baskıcı ortamı yaratıyorlar? Yoksa cehenneme giden yolların hangi taşlarla döşeli olduğunu çok iyi bildikleri için mi? Yani bir tür “öğrenilmiş kötülük” mü bu? Başka sorular da var: Vatanseverlik nedir? Öyle ya, zulmeden de vatansever olduğunu savunuyor mazlum da... Birilerinin cenneti aynı zamanda birilerinin cehennemi... Ahlak kavramından nasıl oluyor da herkes farklı anlamlar çıkarıyor? Günün sonunda o başlar yastığa konunca neler oluyor? Aynaya bakınca görülen ne? İnsan hangi motivasyonla düşünüyor ve harekete geçiyor? İşte bu kitapta okuduklarınızla hem pek çok soru oluşuyor zihninizde hem de bu sorulara verilebilecek yanıtların somut göstergelerini buluyorsunuz. EKONOMİK KRİZ Yazar, ülkemiz coğrafyasının her bir köşesinde yaşanmakta olan ekonomik krizin hangi yanlış kararlardan kaynaklandığını ve bu yanlış kararların aslında hangi amaçlara hizmet ettiğini de net olarak ortaya koyuyor. Örneğin yurttaşı (seçmeni) “vatan savunması” gibi kutsal (!) bir konuyla hassas yerinden yakalayıp sürekli olarak iç ve dış düşman tehdidini canlı tutarak silahlanma ve savunma sanayiine çok yüklü finansman aktarılması, üstelik savunma sanayii yatırımlarının yandaş iş adamlarına çıkar sağlamak üzere kamu kaynaklarının sorumsuzca kullanılması ve sonuçta hem sürekli ajitasyonun yarattığı toplumsal huzursuzluk hem de kaçınılmaz ekonomik çöküntü... Yaşadığımız olumsuzlukların, toplumsal ayrışmanın, ahlaki ve ekonomik çöküşün kodlarını net bir şekilde okuyucuya aktaran bu zengin içerikli çalışmada yazar bakın ne diyor: “İstibdat rejimleri ülkeyi çürüttükleri gibi kendi içlerini de çürütürler. Diktatörlüklerin hemen hiçbir zaman ayakta kalamayışlarının bir sebebi vardır. Onlar yaşayabilir rejimler değildir.” A.Einstein’ın “Hiçbir sorun onu yaratan bilinç düzeyiyle çözülemez” haklı yargısından yola çıkarak bizler bu ülkedeki milyonlarca aydınlık düşünceli, sorgulayıcı, barışçı gerçek yurtseverler olarak bilimin, kültürün, aklın ve ahlakın rehberliğinde safları iyice sıklaştırıp aydınlanmaya ve aydınlatmaya devam edeceğiz. Ve umuyorum ki değerini bileceğimiz özgür günleri kucaklayacağız. n Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet / Cüneyt Akman / Tekin Yayınevi / 2018 / 424 s. 4 18 Nisan 2019