29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NİHAT BEHRAM’DAN ‘ATEŞİ SOLUMAK’ NİHAT BEHRAM: Yalın Yürek Bir Şair Nihat Behram, son elli yılın çalkantılar içindeki dünyasında değil de, başka bir çağda yaşasa, yeryüzünün en lirik şairlerinden biri olarak anılabilirdi. Yoğun bir lirizm içeriyor şiirleri. TURGAY FİŞEKÇİ 1970 Kuşağı diye bir şairler kuşağından söz edilecekse, bu kuşağın en büyük talihsizliğinin, kendilerinden önce gelen 60 Kuşağının önde gelen iki şairi Ataol Behramoğlu ve İsmet Özel’in güçlü şiir ve kişiliklerinin gölgesinde kalmaları olduğu söylenebilir. Dahası 70’li yıllar güncel politik eylemlerin o denli öne çıktığı yıllar oldu ki, kimsenin şiire bakacak ne gücü ne zamanı vardı. Bugün aradan geçen elli yılın ardından bu dönemde yazılan şiire daha soğukkanlı yaklaşmak ve değerlendirmek olanaklı. Nihat Behram’ın son elli yılda yazdığı şiirler (Ateşi Solumak, Toplu Şiirler 19672017), bize böyle bir fırsat sunuyor. Daha ilk kitabı Hayatımız Üstüne Şiirler (1972) yayımlandığında toplanıp yasaklanır ve Nihat Behram bir buçuk yılı cezaevinde geçirir. Nedir bu kitabın tehlikesi? “Çünkü vatanımın / En güzel şeylerini / Kanını / Göz nurunu / Alın terini / Satanlar / Gördüler / Onun kalbindeki / ışığı.” (Ataol Behramoğlu) Cezaevi çıkışı gelen Fırtınayla Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar (1974) o günlerin şiir diliyle yazılmış tarihidir de aynı zamanda.  Şimdi bütün şiirleri önümüzde artık. Gördüğüm, güncel politik duyarlıklarla örülü derin bir lirizm. Lorca şiirleri kadar duygu dolu bir anlatım ve dünyaya bakış. İsteyen güncel politika da görebilir bu şiirlerde ama daha çok lirik bir yüreğin insan, toplum ve doğa karşısındaki duyumsamaları. Dağların denize bakan yamaçlarında seni düşünerek dolaştıysam ay gömleğime sürtünecekti elbet yörük gençlerinin boynunda gibi ışıldayan yıldızlar da LİRİK VE POLİTİK Nihat Behram, son elli yılın çalkantılar içindeki dünyasında değil de, başka bir çağ da yaşasa, yeryüzünün en lirik şairlerinden biri olarak anılabilirdi. Bunca yoğun politik şiir yazmasına karşın yoğun bir lirizm içeriyor şiirleri. Sevgilisiyle mutfakta yemek hazırlarken, yani hayatın en içe dönük anlarından birinde bile, “Darağacından Notlar’ı okudun mu?” diyebilen bir şair. 70’li yılların gençliğinin politik mücadelesi, düşünce, davranış ve duygu ortamının anlaşılabilmesi için de bir kılavuz. Bir doğa şairi de olabilirdi Nihat Behram. Şiiri o denli ülkesinin otlarının kokusu, çiçeklerinin rengi, dağlarının havasıyla dolu. Onun doğa sevdalısı yüreği, yurdunun türlü güzelliklerine sevda şiirleri de yazdı, bebeklere ninniler yazabilecek kadar da naif olabildi. Çiçeğinde yeni yeni kamaşan zerdalisi ömrümün, / gülüşümde çekirdeği sertleşmemiş ilk çağlam, / kızım benim, nazım benim YILMAZ GÜNEY ETKİSİ Nihat Behram’ın şiirinin bu denli salt politikayla anılmasının bir nedeni de 1977’de başlayan Yılmaz Güney’le siyasal birlikteliğidir. Bu iki sanatçımız o yıllarda kendile rine özgü bir siyasal düşünce savunusuyla, birlikte mücadele ettiler, neredeyse yazgılarını paylaştılar. 1980 sonrası yurt dışında süren bu beraberlik Nihat Behram için uzun yıllar sürecek yurt özleminin de nedeni oldu. 1982’de yayımlanan Savrulmuş Bir Ömrün Günlerinden önceki kitaplarından farklı olarak gurbet temasının alabildiğine öne çıktığı şiirler içeriyor. Gurbet öylesine yakıcıdır ki şair açtığı bir sokak manavında Türkiye’den gelen inciri, mandalini, bademi, eriği Türkçe tekerlemeler okuyarak satar. Sonraki yıllarda da Nihat Behram’ın şiiri ülkesinin ve dünyanın güncel politik koşullarından kopmadı. Yaşı ilerlese de, yüreği ve şiiri gençlik günlerinin heyecanını, lirizmini sürdürdü. Bir yanıyla Brecht şiirine bağlanan bir yol da açtı şiirine: Bağır bağırabildiğin kadar! Korkma! Halk ancak bağırdığınca var! (…) Yeter artık, doğrul! Adına yakışır ol! Kimliğini bul! Dikilmesi değilse eğer, karşısına hayatı yok edenlerin halkı halk yapan nedir? “Hayatın derinlemesine yeni bir yorumunu içermeyen söz şiirle örtüşmez.” diyor Nihat Behram. Bu yüzden hayatı anlatmaya, yorumlamaya giriştiği her şiiri, bir yandan hayatın yani insanın ve doğanın sesini taşırken öte yandan da şairin coşkun yüreğinin sesi oluyor. Okurlar hiç Nihat Behram’ı topluluk önünde şiir okurken gördüler mi bilmiyorum ama görenler onun ağzından çıkan seslerin nasıl terle, heyecanla, coşku ve acıyla süzülüp çıktığını da ayrımsamışlardır. İşte bu birlikteliktir Nihat Behram’ın şiiri: İnsanın ve doğanın yaşadığı her şeyin, insanca bir bakışla, doğanın gizleriyle yoğrularak sese, şiire dönüşmesi. Şiir bittiğinde yorulmuş hisseder insan kendisini. Bu yorgunluk koşmaktan değil, şiirin verdiği coşku selinde kulaç atmaktandır. ŞİİRÖZÜ Toplu şiirlerinin yanı sıra kaleme aldığı on kitaplık “Şiirözü” dizisi, sanki şiirlerinin masal dili ve resimlerle çocuklara ve resimli kitap sevenlere anlatılmasıdır. Bu kitaplar yalnızca şiir ve masal güzellikleri için değil, içerdiği çevre duyarlıklarıyla da herkese sesleniyor. Küçücük bir kitapta, iskete, kırlangıç, ebem gümeci, bıldırcın, çulluk, açelya, salkımsöğüt, yasemin, kestane, kayısı ve daha nicelerini bulmak, bambaşka bir dünyayla karşılaşmak değil midir?.. Şiiri insan olmanın yollarından biri olarak gördüğünü söylüyor Nihat Behram: “İnsan olmak için, insanın taşıması gereken insani özelliklere sahip olmak gerekir. Vicdan sahibi olacaksın, hayat ufkun olacak. Doğaya taparcasına bağlı olacaksın. Emeğin safında duracaksın, savunmasız canlıların, çocukların, dalın, çiçeğin, böceğin, çekirdeğin, baharın, suyun, havanın, derenin, sakanın, serçenin safında duracaksın. Bu duruş sessiz değil, uğrunda dövüşme ruhu taşımalı.” ELEŞTİRMENLER Bu elli yıllık şiir birikimine eleştirmenler nasıl yaklaşmış diye de baktım: Memet Fuat, 1944 doğumlu Refik Durbaş’la bitirdiği Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi’nin sonuna yazdığı “Sonrası” başlıklı değerlendirmede, “antolojiye sığmayan dönemlerde yetişen çok iyi şairler” arasında anıyor Nihat Behram’ı. Mehmet H. Doğan ise üç ciltlik, Yüzyılın Türk Şiiri (19002000) antolojisinde ne adını anmış, ne de şiirlerine yer vermiş Nihat Behram’ın. Şükran Kurdakul ise, “Yüksek sesi, toplumsal savaşımın çeşitli durumlarını yansıtması, yaşamına bağlı duyarlıkları işlerken lirizmi ile 70’li yıllarda kişilikleri beliren şairler arasında seçildi” diyor. Son olarak belki de Nihat Behram’ın henüz şiirinin bütün boyutlarıyla değerlendirilemediği, eleştirmenini bulamamış bir şair olduğunu söyleyebiliriz. n Ateşi Solumak / Nihat Behram / Everest Yayınları / Kasım 2018 / 928 s. 4 28 Mart 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle