Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA Sevgililer gününde merhaba 18. yüzyılda İngiltere’de başlamış Sevgililer ya da Valentin Günü’nde vesilesiyle karşılıklı kutlamalar, kart, mektup göndermeler. Sevgililer Günü edebiyat yapıtlarında işlenmiş mi diye baktım, özellikle şiirlere. İ lk yazımız Sevgililer Günü’nde yayımlanıyor. Raslantı! Bilmezlikten gelmek istedim ama yapamadım. Sevgililer Günü kutlamasıyla başım hoş değil çünkü bu günü tüketim toplumunun bir kılgısı gibi görmeye eğilimliyim. Hediyeler alınıp veriliyor, yemekler, türlü kutlamalar yapılıyor. Vitrinler süsleniyor, mallar satılıyor. Tüketim piyasası canlanıyor. Kalbimiz mi bayram ediyor, kapitalist ekonomi mi belli değil. “İkisi birden” diyebilirsiniz ama ben, gene de, kapitalizmin sevgiyi, seviyi metalaştırmasını görüyorum bu günde. İşin bir de olumlu yönü var elbette. Özellikle bizim gibi kadınerkek ilişkilerinin sert olduğu toplumlarda yararlı olabilir Sevgililer Günü. Bunu görebiliyorum neyse! Nitekim, yüzeysel kalıp kalmadığı ayrı bir konu... Sevgililer ya da Valentin Günü Papa I. Gelacius’un bu günü kurumsallaştırdığı 496 yılından beri biliniyor, kapitalizmle birlikte gittikçe artan bir coşkuyla (!) kutlanıyor elbette. On sekizinci yüzyılda İngiltere’de başlamış bu gün vesilesiyle karşılıklı kutlamalar, kart, mektup göndermeler. Oradan ABD’ye geçmiş. Ah şu Anglosakson kültürü. Ne de incedir! Ne ki, bu gün nereden ortaya çıkmış, ortak bir saptama yok. Kimine göre Hıristiyanlık tarihindeki üç mazlum Valentin’e bağlı, kimine göre de Roma döneminin 15 Şubat’ta yapılan Lupercalia namlı aşk ve bereket ayininden geliyor. Ülkemizde bu güne, Sevgililer Günü demekle seküler kılıyoruz çünkü günün özgün adı Aziz Valentin Günü. Batı zamanla “aziz” ünvanını atıp “Valentin Günü” demeye yönelmiş, böylece dinsel gönderme hasır altı edilmiş. Buna bozulan Katolikler var çünkü onlar için Aziz Valentin günü aslında tanrısal sevgi, Eros’tan, Cupid’den çok Agape günü. Bizim bazı sıkı tutucular Sevgililer Günü’nü yererken dinsel kökenini öne sürüyor ama engelleyemiyorlar. Laik, muhafazakâr, herkesi birleştiriyor tüketim toplumu ideolojisi. Gerçek bu. “Sevgililer Günü’nde eve hapsolmayın, romantizm, müzik, dans ve eğlence dolu unutulmaz bir gece yaşayın” diye bir reklam görünce herkesin içi gidiyor. Kalbimize, gönlümüze bu kadar hitap eden Sevgililer Günü edebiyat yapıtlarında işlenmiş mi diye baktım, özellikle şiirlere. Zayıf olsa da bir Sevgililer Günü geleneği bulunabiliyor. Belki daha fazlası vardır... EDEBİYATTA SEVGİLİLER GÜNÜ Valentin Günü’nün sevi kavramına ulanması on dördüncü yüzyılda görülüyor. 1381’de büyük İngiliz şairi Geoffrey Chaucer, Kral II. Richard ile Bohemya Prensesi Anne’ın birleşmesi onuruna “Kuşların Buluşması” başlıklı bir şiir düzmüş. Şiirin iki dizesi şöyle: “Çünkü Aziz Valentin günündeydi / Her kuşun oraya gelip sevgilisini seçmesi”. Gel gelelim, bazı araştırmacılara göre, Chaucer’ın kastettiği tarih 14 Şubat değil, 3 Mayıs. Yani bizim Hıdrellez ile nerdeyse aynı. Bu da ayrıca araştırılması gereken bir kültürel kesişme. Aynı şiirde bir kez daha anılıyor Aziz Valentin: “Hoş geldin yaz, sen ve tatlı güneşin / Yumuşatıyorsunuz kışın sertliğini / Uzaklaştırıyorsunuz geceleri zulmetten / Aziz Valentin, gökte oturan sen / kuşlar söylüyor bu şarkıyı kutlamak için seni.” Böylece Valentin Günü bir bahar habercisi oluyor, sevgi yeniden doğuyor. Aynı dönemde İngiltere kralına hizmet eden Savualı şövalye Oton de Grandson “Aziz Valentin Düşü” başlıklı Fransızca bir şiir yazmış... “Tatlıdır düş görmek” diye başlar, Aziz Valentin günü sabaha karşı gördüğü bir düşe ulaşır. Zamanla İngiliz Valentin’i Fransızların ünlü “incesevi” şiir akımıyla bağlantı kurmuş, Fransızlar da yazmışlar bu konuda. Valentin sözcüğü sevgili anlamında kullanılır olmuş. Belki biz de oradan “tercüme” ettik. On beşinci yüzyılda ünlü Fransız şairi Orleans’lı Charles’in Valentin’li birkaç şiiri var. İngiltere’de yirmi beş yıl tutsak kaldığı sırada hem İngilizce yazmış hem de şiirini anlaşılan İngiliz kültüründen de etkilenerek geliştirmiş. Bir şiirinden birkaç dize aktaralım: “Aziz Valentin’in güzel güneşi / Getirdi ışıklı kandilini / dün sabah erkenden girmek için / kapalı odama kadife adımlarla”. Shakespeare’in Hamlet’in de görürüz Valentin’i: “Yarın Aziz Valentin günü / Sabah erkenden varacağım kapına / Ben, genç ve güzel kız pencerende / Valentin’in olmak üzere” diyor Ophelia. Modern dönemlere gelirsek, Edgar Allan Poe’nun “Valentin: İsmi aşağıda saklı kadın için” diye bir şiir var, “Onun için bu dizeler, ışıl ışıl gözleri, / Leda’nın ikizleri gibi parlak, anlamlı” diye başlar. Germain Nouveau’nun bir şiir kitabı “Valentinler” (1885) başlığını taşır. “Korkmam feleğin darbelerinden / Hiçbir şeyden korkmam, ne acılardan / ne yılanın ısıran dişinden / ne kutsal çanaktaki ağudan / ne günden kaçan hırsızlardan // ne aynasızlardan ne de ortaklarından / korkmam yanımdaysan sen” diye başlar, sonra iyice alaya, eleştiriye vurur aşkı meşki. Getrude Stein’in eğlenceli dizelerini okuruz: “Çok iyidir benim Valentinim / çok iyidir ve benimdir”. E.E. Cummings ilgimizi çeker: “Ölüme dönük yaşayan / Hiç kimse bilmez / senin Valentin’in beni nasıl / daha da mutlu kılar/ ama yeniden gelmek üzere ölen her şey / tahmin edebilir ve ilkyaz / ilk anlayan o olacaktır”. Sevgi dirilticidir. Elisabeth Bishop, Robert Creely ve birkaç şairin daha bulduk Valentin şiirlerini. Kimi eleştirel yönden olsa da hemen hepsi, sevi ve yeniden doğuş izlekleri çevresinde dönüyor. Bakıyorum da sağa sola, Sevgililer Günü’nde millet biribirine söylesin diye nice güzel sözler, şiirler öneriliyor. Ancak önemli olan her sevenin kendi sözcüklerini bulması. Andığımız şairler bunu yapmış. Bir sevgi gerçekse kendisi dile gelebilmeli. İtiraf edelim: Kalıplaşmış ifadeler, kalıplaşmış duygular, giderek sevgiler çağında yaşıyoruz. Candaşlık sözcüğünü unuttuğumuz böyle bir çağda Sevgililer Günü, sevginin, kalbimizin üstünü kapatan nice ideolojik, kültürel kabuğu kazımak girişimine yol açar mı, yoksa bilincimizi iyice kalıplar içine mi alır? Yanıtı kalbiniz versin, her gününüz sevgi’li, Sevgililer Gününüz kutlu olsun! n KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Eray Ak l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Baskı Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 314 Şubat 2019 Nöbet değişimi... G eçtiğimiz hafta Cumhuriyet Kitap’ta bir nöbet değişimi gerçekleşti. Derginin tam 28 yıldır yayın yönetmenliğini yapan çok sevgili Turhan Günay görevinden ayrıldı. Yerini ne kadar doldurabilirim bilmiyorum ama Cumhuriyet Kitap’ın sürdürülmesi görevi önüme konunca elimden geleni esirgeyemezdim. Cumhuriyet Kitap, ülkemiz yayın hayatında bir ilktir. Cumhuriyet gazetesinin her döneminde önde gelen özelliklerinden biri olan kültür yayıncılığının bir verimidir. Mustafa Kemal’in, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” savsözünün hayattaki karşılıklarından biri olarak yayın hayatındadır. Elbet her insanın kendine özgü çalışma biçimi, öncelikleri, değerleri vardır. Cumhuriyet Kitap’ın bugüne dek temel özelliği olan yayın dünyasının en geniş kesimlerinin platformu olma özelliği, bundan sonra da temel amacımız olacak. Ülkemizde her gün ortalama 150 yeni kitap yayımlanıyor. Haftada kabaca bin kitap eder. O zaman öncelikler öne çıkacak elbet. Edebiyatın evrensel değerlerinin yansıdığı kitapları öne çıkaracağız. Geçmiş değerlerimizi hatırlatmaktan, onları bugünün yeni kuşaklarıyla buluşturmaktan geri kalmayacağız. İnsanlar arasındaki en güçlü bağ, değerler ortaklığıdır. İnsanlığın iyiden, güzelden, insandan yana evrensel değerleri, bizleri birbirimize bağlayacak; edebiyatın yüce diliyle konuşup sevecek, anlaşacağız. Sayfalarımızdan güzelliklerin yücelmesi için çabalayacağız. turgay.fisekci@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap