23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çelik Gülersoy ve İstanbul Kitaplığı İstanbul’a, İstanbul Kitaplığı gibi bir kültür kurumunu bağışlayıp vakfeden Çelik Gülersoy, çocuk yaşlarında kitaba meraklanan, öğrencilik yıllarında kitaplara sevdalanan büyük bir kitap düşkünüydü. Yazıları ve anılarında kitaba olan tutkusunun, kitapla iç içe yaşam tarzının izlerini görmek, okumak mümkündür. İstanbul, üç imparatorluğa başkentlik etmiş bir şehir. Bu kadim şehirde yüzyıllar boyu pek çok kütüphane kurulmuş; bir kısmı günümüze ulaşmış, bir kısmı da şehirden silinip gitmiştir. Cumhuriyet döneminde şehirde, cumhuriyetin kültür hamlesi olarak pek çok yeni kütüphane kurulmuş, bazı eski kütüphaneler ise Süleymaniye Kütüphanesi bünyesinde birleştirilerek Süleymaniye’de dünya çapında bir merkez oluşturulmuştur. Süleymaniye Kütüphanesi bugün Osmanlı ve İslam tarihiyle ilgili binlerce yazma eserin bulunduğu dünyanın en önde gelen kurumlarından biridir. Ama bu kütüphanede İstanbul ağırlıklı kitaplar fazla değil. Hele hele Batılı kaynaklara daha da az rastlanır. İstanbul’un adına yakışır, tarihine ait kitapları, belgeleri, görselleri olmayışı, bir İstanbul beyefendisi olan Çelik Gülersoy’un aklına düşmüş, öğrencilik yıllarından itibaren bu sevdaya kapılmıştır. “BİR GÜN BÜYÜK BİR KİTAPLIK KURACAĞIM” İstanbul’a, İstanbul Kitaplığı gibi bir kültür kurumunu bağışlayıp vakfeden Çelik Gülersoy, çocuk yaşlarında kitaba meraklanan, öğrencilik yıllarında kitaplara sevdalanan büyük bir kitap düşkünüydü. Yazıları ve anılarında kitaba olan tutkusunun, kitapla iç içe yaşam tarzının izlerini görmek, okumak mümkündür. Kaleme aldığı çeşitli makalelerinde ve anı kitabında pek çok yerde kitap sevgisinin izlerini görebiliriz. Yazdığı “Kırk Yıl Olmuş” (İstanbul – 1989) isimli anı kitabında bu konuda şu satırları kaleme almıştır: “1950 yazında bir gün, yani en ümit siz bir dönemde: ‘Anne, göreceksin ben, bir gün büyük bir kitaplık kuracağım ve bu şehre armağan edeceğim’ demişim. 1947’de ilk işe girdiğimde 10 lira olan aylık maaşımdan biriktirdiğim paralarla, küçük evimizin duvarına çaktığım camlı dolapta, iki rafı dolduran ilk kitaplığımın çekirdeğinin, zamanla büyüyüp büyüyüp, Soğukçeşme Sokağı’nda dış dünyanın da ilgisini çeken bir boyuta kavuşması, eskilerin deyimiyle, henüz elim tutar ve gözüm görürken, kitaplarımı buraya ellerimle yerleştirebilmek beni en çok mutlu kılan olay olmuştur.” “GÜLERSOY’U HATIRLAYANIMIZ VAR MI?” Çelik Gülersoy’un gençlik ideali olarak annesine söylediği o sözler 1987’de hayata geçer. İstanbul Kitaplığı kurulur. 1987’de tamamlanan ve 1990 başlarında hizmete açılan İstanbul Kitaplığı, Çelik Gülersoy’un (23 Çelik Gülersoy’un ideali 1987’de hayata geçer ve İstanbul Kitaplığı kurulur. (Kitaplıktan manzaralar.) Eylül 1930 7 Temmuz 2003) kırk yılı aşkın bir sürede gerek yurtiçi, gerekse yurtdışından büyük bedeller ödeyerek temin ettiği, İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu’nu ilgilendiren sanat eseri, nadir, antika ve seçme kitaplardan oluşturulmuş bir kültür kurumudur. İstanbul Kitaplığı hakkında Gülersoy anılarında şöyle demektedir: “Öbür bütün eserlerim, benden sonra, artık iradem ve etkim içerisinde olmayacak. Özellikle, müesseseleri uzun yaşatamayan bir sosyal doku içinde onların hepsi çökebilir, çözülebilir, dağılabilir, hiç değilse bozulabilir. Ama kitaplığım böyle değil. O bir vakıf. Dünyada hiçbir şey ölümsüz değil ama en uzun ömürlü varlık gene bir vakıftır. Bu kitaplık böylece bana en fazla mutluluğu getirmiş oldu. Bunu bugüne kadarki en büyük ödül sayıyorum.” Sultanahmet Soğukçeşme Sokak’taki yıkık, harabe evlerden bir mücevher yaratan Çelik Gülersoy İstanbul kent tarihine ölümsüz harflerle adını yazdırmaktan öte mührünü basmıştır. Hâlen Çelik Gülersoy’un yaptığı, ortaya çıkardığı güzelliklerin mirasını arsızca, büyük bir vefasızlıkla yemekteyiz. Kent tarihine dair onlarca eser yazmış, parkları, bahçeleri İstanbullulara sevdirmiş, kullandırmış, kasırları ve köşkleri onartıp, onları çürümekten kurtarmış, İstanbul kentine muhteşem bir kitaplık hediye etmiş Çelik Gülersoy’u hatırlayanımız var mı? Onu gençlere tanıtacak, adını altın harflerle İstanbul tarihine perçinleyecek etkinlikler yapıyor muyuz? Çelik Gülersoy’un İstanbul’a armağan ettiği kitaplığını uluslararası bir araştırma kurumuna dünüştürebildik mi? Yoksa el birliğiyle atıl kalmasını mı seyrediyoruz? BİR KİTAP KURDU Büyük ve hayırsever bir İstanbul şahsiyeti olan Çelik Bey’in sofrasında bulunmuş, onun dostluğunu kazanmış biri olarak “Kirli Çıkı”’nın veda yazısını bu konuya ayırmamı tavsiye eden Selçuk Altun Bey’in de takipçisi ve takdirkarı olan Çelik Gülersoy aynı zamanda müthiş bir kitapsever, kitap kurduydu. Onun Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu başkanlığı zamanında sahaflara büyük iyilikleri ve maddi destekleri olmuştu. Çelik Bey’in sahaflara gösterdiği ilgi, iltifat Soğukçeşme Sokak’taki o muhteşem kitaplıkta bir sürü ünik (tek nüsha, nadir) eserin biraraya gelmesini sağladı. Bu sebeple İstanbul’a kazandırdığı çok değerli İstanbul Kitaplığı vakit geçirilmeden desteklenmeli, bugünkü yerinde uluslararası bir merkez hâline getirilmelidir. İstanbullular, Çelik Gülersoy’a vicdani borçlarını ancak böyle ödeyebilir. Aralık 2014’te “Orhan Veli’nin Gizli Takipçisi” başlıklı iki İstanbul şahsiyeti Orhan Veli ve İbnülemin ile başlayan Kirli Çıkı’nın Cumhuriyet Kitap macerası yine büyük bir İstanbul şahsiyeti Çelik Gülersoy’la son buluyor. Başka yazılarla yeniden buluşmak temennisiyle Cumhuriyet Kitap okurlarına sevgiler. n 20 14 Şubat 2019 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle