25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KITAP RENKLER... SESLER... HARFLER... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU KITAP GÖLGESI Tüketim algısına eleştirel bir bakış Miyase Sertbarut, ekip olma ve ekibin bir parçası hâline gelme vurgusu da yaptığı “Ünsüz Youtuber’ın Günlüğü”nde, yine zoru başarıp kıldan ince kılıçtan keskin mizahını ortaya koymuş. MAVİSEL YENER maviselyener@yandex.com www.maviselyener.com S on zamanlarda çok konuşulan iki yeni meslek, gençlerin ilgisini çekince bunların edebiyata yansıması da gecikmedi. Miyase Sertbarut’un kaleminden çıkıp okurlarla buluşan Ünsüz Youtuber’ın Günlüğü adlı kitabı ister hayvan hakları, ister reklam hukuku, ister çocuk hakları isterseniz de sistem eleştirisi pencerelerinden okuyun, sorunuz şu olacak: Ben de bu sistemin bir parçası mıyım? İnternet kullanıcılarının yazdıklarının yerini, artık her şeyin videoyla anlatıldığı video bloglar almaya başladı. Birkaç yıl öncesinde “blogger”ları konuşurken şimdi video blog sahibi olan “vlogger”ları konuşuyoruz. Vloggerlar yazı yazmıyor, paylaşmak istediklerini videoyla anlatıyor; yazmak yerine izletiyor. “Youtuber” ya da “Vlogger” denilen kişiler bu işlerden para da kazanabiliyor. Üstelik kısa sürede ünlü olup beğeni alıyor. İşte Ünsüz Youtuber’ın Günlüğü’nün kahramanı Ezgi de bu çekiciliğe kapılan gençlerden. Türkçesi yok bu mesleklerin; anladığım kadarıyla Türkçesini bulmaya çalışan da yok! Google’ın Youtube’u satın alması ile başlayan bir süreç bu. Google arama motoru, reklamlardan kazandığı parayı kullanıcıları ile paylaşmak istiyor. Youtube aracılığıyla bu mecraya içerik üretmeye çalışan kişiler ile kazancının bir bölümünü paylaşıyor. “Youtuber” denen kişi, video çekerek kendine ek bir kazanç sağlama amacında. Bazıları bu işi çok daha profesyonel yapıp popüler konular hakkında videolar çekerek çok büyük paralar kazanmaya başlıyor, böylece Youtuber’lık kavramı doğuyor. Tek yapmanız gereken, Youtube’a belli konularda, düzenli olarak videolar yüklemek! TAKİBE TAKİP… Ezgi, video çekip Youtube kanalında yayınlamak için ailesinden izin ister. İnternete videolarını yükleyerek eğlenmek, sıkıcı hayatına renk katma arzusundadır ama karşısında “olmaz” diyen anne ve baba engeli vardır. Yüzünün herkese açık bir ortamda görünmesini istemeyen ailesine, videolarını maske takıp yayınlama, Türkçeyi bozmadan konuşma, makyaj videosu çekmeme gibi sözler verse de ailesinden izin alamaz. Sonunda annesi elinden tabletini alıp önüne üç kalın ajanda koyar. “Söylemek istediklerini buraya yaz, dolduğunda kitap olarak bastırırız, işte o zaman takipçilerin, fanların, yorumcuların da olur” önerisinde bulunur. Ezgi, insanın kendi yazdıklarını kitaplaşmış olarak görmesinin, videolarının izlenmesi kadar heyecan verici olabileceğini düşünüp bunu kabul eder. Aslında günlük tutmayı çocukça bulsa da sanki karşısında izleyiciler varmış, bunları videoya kaydediyormuş gibi hayal ederek yazmaya başlar. On dört yaşındaki Ezgi’nin çevresinde olup bitenleri onun dilinden okurken kedi Miyase Sertbarut si Arel’le, yakın arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle, âşık olduğu Pars’la ve Ezgi’nin ailevi sorunlarıyla karşılaşıyoruz. Ezgi’nin annesi ile babasının boşanma kararı alması, belgeselci olan babanın başka eve taşınması konusu dramatize edilmeden anlatılmış. Ezgi’nin pek çok arkadaşı “Youtuber” olup para kazanmanın hayalini kuruyor. Örneğin Ejder, farklı içerikler oluşturma amacıyla sokak hayvanlarını kaka yaparken videoya kaydediyor, sonra montajla bu görüntülerin üzerine komik şeyler yazıp yayınlıyor. “Takip edeni takip ederim” onun felsefesinin ilk maddesi. Pars, diğerlerinden farklı bir çocuk. İnternetten videolar yayınlayarak reklamlarla dalga geçiyor. Postmodernizmin kıskacındaki tüketim toplumunu eleştiriyor. Tüketicilerin tükettikleri ürünleri sadece işlevsel özellikleri nedeniyle değil, üretilen ürünlerin imaj çalışmaları nedeniyle de seçtiğini savunuyor, çektiği videolarla bununla alay ediyor. REKLAMLARIN GÖRÜNMEYEN YÜZÜ Anne, pek çok anne gibi durmadan eleştiren bir yapıya sahip. Kızının sosyal medya hesaplarında paylaştıkları için her zaman yapabileceği bir yorumu, eleştirisi var! Baba ise geleneksel bakışa daha yakın. Ezgi’ye gelen reklam teklifine başlangıçta olumsuz yanıt verse de Ezgi’nin reklamdan para kazanma ihtimali bu görüşünü değiştiriyor. Böylece Ezgi, dondurma reklamında oynuyor. Çekimler sırasında yaşananları Ezgi’nin dilinden okurken reklamların görünmeyen yüzüne de tanık oluyoruz. Reklamlarda “mış gibi” yapılırken gerçek ile sahtenin nasıl kolayca yer değiştirebildiğini görüyoruz. Reklamdaki başarısı, Ezgi’yi okulda ve çevresinde popüler hâle getiriyor. Onun reklamlarda oynamasını eleştiren biri var: Pars. “Sana yalan söylemen için para veriyorlar, kabul ediyorsun; yalancı şahitlik gibi bir şey bu. Dandik bir dondurma uğruna, güzel yüzünü kullanmalarına izin veriyorsun” (s. 84). Pars’ın bu sözleri Ezgi’nin bir kulağından girip diğerinden çıkıyor, onun beynindeki filtreye takılan tek sözcük var: “Güzel!”Ezgi, reklamlardan dizi film oyunculuğuna geçmeyi hayal ederken ikinci reklam teklifi de geliveriyor. Artık Ezgi ünlü olma yolunda tam gaz gidiyor! Ünlü olma yolunda çıkılan bu basamaklar hangi noktaya uzanacak, insanların Ezgi’ye olan ilgisi nereye varacak göreceğiz. KULLANILIYOR MUYUZ? Ezgi’nin oynadığı süt ürünleri reklamıyla hayvan haklarının ne ilgisi var acaba? Dünyanın daha âdil bir yer hâline gelmesi için iyi insanların kötülerden daha cesur olması gerekir. Bakalım bu kitapta hangisi daha cesur? Ezgi’nin sınıf arkadaşı olarak karşımıza çıkan Mirvan, Suriyeli çocukların sesini duyuruyor metinde. Onu yalnız bırakmadığı ve destek olduğu için sınıf arkadaşlarına teşekkür eden Mirvan, gerçeklerle de yüzleştiriyor okuru: “Yabancıyız biz, bir suça karışsak kendimizi savunmak için avukat bile bulamayız. Biri bizi şikâyet etse doğru dürüst soruşturulmadan elimizdeki geçici kimlik belgesini alıyorlar, sınır dışı ediyorlar” (s. 159). Süt endüstrisinde hayvanların karşı karşıya kaldığı vahşet bir yanda, Ezgi’nin oynadığı reklam filmleri öte yanda, kitabın yürüdüğü, sorguladığı ana damar, sistemin bir parçası olmak ya da olmamak konusundaki tercihlerimiz. Hepimiz kullanılıyor muyuz? Gündelik yaşantılarımızla, düşünce biçimimizle sisteme hizmet mi ediyoruz? Okurlar, başlangıçta çocuklarını popüler kültürün çarkında kaptırmamak için direnen ailenin fikir değiştirmesinin nedenleri üzerine de düşünecek. Miyase Sertbarut ekip olma ve ekibin bir parçası olma vurgusu da yaptığı bu kitabında yine zoru başarmış, kıldan ince kılıçtan keskin mizahını ortaya koymuş. Okuyalım, düşünelim! n Ünsüz Youtuber’ın Günlüğü / Miyase Sertbarut / Altın Kitaplar / 2018 / 182 s. / 12+ 26 22 Mart 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle