25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AHMET ÜMİT’TEN “KIRLANGIÇ ÇIĞLIĞI” ‘İnsan karanlık bir mahluk!’ Yeni polisiye romanı “Kırlangıç Çığlığı”nda, zaman ve mekândan azade, yaygınlaşan hastalıklı bir bozulma hâline odaklanıyor Ahmet Ümit. Başkomiser Nevzat ve ekibiyle birlikte iz süren okuru bu kez çocuk tacizi, seri katil ve Suriyeli mültecilerle buluşturan Ümit’le “Kırlangıç Çığlığı”nı konuştuk. GAMZE AKDEMIR gamzebaharakdemir@gmail.com İ lklerle dolu Kırlangıç Çığlığı. Gerilimi en üst seviyeye taşıdığın polisiyen öncelikle. Odağa alınan sorunlar düşünüldüğünde bedenen ve manen katledilmiş bir toplumsal vicdana sesleniyor. Sayısız kurban var... n Sayısız ve her dakika daha da artıyor. İnsanlığın çok ciddi şekilde kendisiyle yüzleşmesi gerek. İnsanın, var oluşundan bu yana büyük bir yıkıcılık içinde olduğunu görüyoruz. Gerek mitolojiler, gerek dinler gerekse ideolojiler insana hep övgü düzer. İnsan akıllı, şahane bir varlıktır, özeldir, benzersizdir, yaratıcıdır diye yüceltir. Rönesans bile merkezine insanı alır ve yüceltir. Bugün artık bunun böyle olmadığı ayyuka çıkmıştır. Tüm bu kötülükleri yapan, dünyayı bu hâle getiren, tüm bu yıkımların sorumlusu kim? İnsan! Çocuk tacizinin bu kadar yaygın olması, şiddetin bu kadar yaygın olması, bu kadar savaştan, katliamdan sonra hâlâ ırkçı, faşist liderlerin işbaşında olması, insanın insana, öteki canlılara ve doğaya yaptığı zulmün artarak devam etmesi bunun apaçık göstergesi. Gerçekçi olmalı, insan akıllı olduğu kadar aptaldır, yaratıcı olduğu kadar yıkıcıdır, iyi olduğundan belki de daha fazla kötüdür. Yaşamak için tüm o yüce erdemlerden vazgeçebilir. Bence bir romancının yapması gereken bunu ortaya koymak; biz hep insanı tartışacağız. Romanın çıkış noktası bu; bizi gerçek insanla karşılaştırıyor, doğasında kötülük olduğunu vurguluyor. İnsanın bedensel ve ruhsal olmak üzere iki tür açlığı var ama önce bedensel açlık öne çıkar. Burada asıl mesele kültür ve eğitim. Çok uzun vadeli kültürel bir dönüşüme, evrime ihtiyaç var. İnsanlık gelişiyor ama çok sancılı bir şekilde. Adaletli, sömürüsüz bir toplum arayışı elbette devam edecek ama önce “insan nedir”i iyi tahlil ederek sistemi geliştirmek gerek. n Karanlıkları engelleyebilir mi böyle bir sistem? “HİÇ KİMSE BU KARANLIĞA UZAK DEĞİL” n Rehabilite edebilir, yüzleştirebilir. Ha bitmez ama azalır! Ötelemek, görmezden gelmek, yok saymak da bir hastalık. Hiç kimse bu karanlığa uzak değil, her insanın içinde var. n Hep şöyle düşünülür, düşündürülürdü; kötüler hep vardı ama azdı ve sonunda hep iyiler kazanırdı... n Gerçek ise tam tersi; hep kötüler kazanır! Hep de öyle olacak çünkü doğamızda var olan iyilik değil. Belki başlı başına kötülük de değil ama kötülük çok cazip. İnsan problemli, karanlık bir mahluk. Her an zarar verebilir. Bunu bileceğiz. Bu romanda da asıl meselem, şablon hâlinde çocuklara yönelik istismarı ve göçmenlere yönelik ırkçılığı anlatmak değil. İnsan böyle bir mahluk demekti. Buna bir ayna tutmaktı, bu kitap o ayna. Bunu en iyi yapabilecek tür de polisiye. n Önceki romanlarına kıyasla hayli kötümser bir roman Kırlangıç Çığlığı. n Öyle. Hiç iyimser değil, ben de değilim. n Karanlığın vurgulanan tonu dehşet boyutunda. Okuma boyu etrafına daha bir kuşkuyla baktırıyor. Yolda giderken şu yirmi kişiden acaba kaçı böyle diye düşündürüyor mesela. n Bunu istedim. Rahatsız etsin. Tokat gibi insin. Bu gerekiyor yoksa hepimiz sığınaklarımıza çekileceğiz. n Kahramanların neredeyse hepsi tacize uğramış veya tacizciyle temas etmiş... n Bundan kaçamayız, başımıza hiçbir şey gelmese bile... Gazetede haberi okusak, televizyonda izlesek tamam; bize de değdi demektir! n Anadan doğma tacizci yok! n Tabii yok. O süreci irdelemek zorundayız. Başkomiser Nevzat ve ekibi de bu konuda zorlu bir empati sınavı veriyor. “SERİ KATİL DE TACİZCİ DE TAM BİR ‘İNSAN’DIR!” n Orada ruha çöken karanlığı zamandan ve mekândan azade, bireyde ve göçmen gezegende yaygınlaşan hastalıklı bir bozulma hâli olarak ele alıyorsun. n Bu, evet. Cinayet romanının eğer bir misyonu varsa hakikatleri sıralamak değil, insan ruhuna dair genel bir tartışma açmak. Üç aylık bir bebeğe tecavüz eden bir mahluk için “Pis sapık. Bunları hadım edelim, öldürelim” diyerek kurtulamayız. Niye bunu yapıyor, nasıl bu hâle dönüştü? Seri katili, tacizciyi insan gibi görmemek yaklaşımı var, yanlış, Halbuki tam bir insan. Üstündeki baskı kalktığı için doğasınca davranıyor. Bir avcıyı düşünün, hayvanları öldürüyor. Seri katil de diyor ki “Ben de insanları avlıyorum.” Korkunç ama böyle! n Körebe; ne tip bir seri katil? n Tam, gerçek bir seri katil çünkü ruhunu doyurmak için öldürüyor. Kendisi de tacize uğramış, büyüdüğünde de sadece tacizcileri öldüren türden bir seri katil hâline geliyor. Önce intikam için öldürüyor fakat sonra bundan hoşlanmaya başlıyor. “Ben insanın ilkel hâline döndüm. Modernizm bunu önleyemedi, ben hâlâ öldürebiliyorum >>çünkü toplu olarak insanlar zaten öldürüyor” diyor. Bunu ahlaki ve 20 22 Mart 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle