25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

>> samimi buluyor. Herkesin aslında katil olduğunu, yıkıcılık duygusu taşıdığını ama bunu ikiyüzlülükle gizlediğini söylüyor. “KİMSE MELEK DEĞİL!” n Romanda okuru yüzleştirdiğin bir gerçek de Suriyeliler. n Bu insanlar akın akın geliyor diye politik olarak eleştirmek işin kolay kısmı! İyi de bunun sorumlusu onlar değil, kızmak da çözüm değil. Birini cezalandıracaksan bu politikaları uygulayanlara hesap sor. Yolu belli, kullandığın oyla değiştirirsin. Öyle ya da böyle bu insanlar burada. Özellikle kadınlar ve çocuklar her türlü istismarın, istismarcının hedefinde. İnsanlık bağlamında ele almak lazım. O zaman da insana dair korkunç, bir tablo ortaya çıkıyor. Yüzleşmeye bir şekilde başlamak lazım. Bu arada dramlarını ortaya koymaya çalışmakla birlikte Suriyelileri de överek anlatmadım. Kimse melek değil! n Romanda sık sık vurgulanan o bayıltan cehennemî, leş gibi sıcak... Sıkı bir metafor. n Artık öyle bir noktaya geldi ki dünya bir cehenneme dönüştü. Romanın giriş cümlesindeki gibi “Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem!” Roman bunu örüyor. n Başkomiser Nevzat ve ekibi bu sıcakla nasıl bir sınav veriyor? n Ali umutsuz; “Bu sıcak hayra alamet değil! Bu hava öldürecek hepimizi!” diyor. Fakat Nevzat her şeye rağmen umudunu kaybetmemeye çalışarak “Geçecek. Bak geçenlerde üç gün yağmur yağdı ya, aslında o fırtına genellikle Haziran’ın 1’inde başlardı, şirazesi şaştı, birkaç gün erken geldi bu sene... Sıcaklar da o sebepten olmalı. Tamam, biraz abarttı ama bugün, yarın çeker gider” diyor. n Manidar bir yanıt! n Yani daha ne desin? Romanın sonunda zaten seri katil öldüğünde bir yağmur patlıyor. Bir rahatlama oluyor. Tabii ne yazık ki geçici bir rahatlama bu. “HEPİMİZ YORGUNUZ” n Tüm bu karanlık Nevzat’ın ruh hâlinde farklılık yaratmış. Pek bildiğimiz gibi değil. n Evet, diğer romanlarımda onu daha duygusal görürüz. Bu kez kafa karışıklığı ve şok içinde. Öldürülen kızının da tacize uğramış olması, üstüne bu davasındaki ilk kurbanın o tacizci olması fazladan bir kara yük. Evgenia’sının evlat edinmek istediği Suriyeli Azez’le doğrudan ilişki kuramıyor bu nedenle. Azez’den azade gelişiyor evlat sevgisi. n Soğukkanlı bir panik içinde. Korkularıyla yüzleşirken de yorgun. n Bu kadar pisliğin içinde nasıl yorulmasın? Toplum yorgun, bütün insanlık yorgun. Ben de yoruldum yazarken o sertliği, yazar da yoruldu! Okuru da yoracağız! Amacım insanları rahatlatmak değil, farkındalık yaratmak. n Yoruldum dedin, kolay değil bir karanlığın içine dalıyorsun. Nasıl yazdın, başa çıktın? Neler kattı diye sorasım yok... n Haklısın, çok karanlık bir malze meyi alıp bir sanat hâline getirmeye çalıştım. Çok zorluydu, beni fena sarstı. Mümkün olduğu kadar soğukkanlı ve belli bir mesafeyi koruyarak anlatmaya çalıştım. O kadar acı ve sert bir konuydu ki duygusallaşmak metni sakatlayacak, gerçeği sulandıracaktı. “BAŞKOMİSER NEVZAT, POIROT YA DA HOLMES DEĞİL!” n Başkomiser Nevzat’ı çok önde görmüyoruz bu kez. n Biraz konunun sertliğinden dolayı... Bir de Başkomiser Nevzat, Hercules Poirot ya da Sherlock Holmes değil. Öyle “hero” tarzı, tek bir kişinin sürekli başrolde olmasını çok sevmiyorum. n Az bir abartmayla Ali ve Zeynep dışında ona eşlik eden koca bir Emniyet’i okuyor gibiyiz hatta. n Evet, bu kez kalabalık. Gerçi Emniyet’te de işler öyle yürür. Her türden polis var. Yardımcıları Ali ve Zeynep yine görev başında. Emekli Başkomiser Zekai Ovacık namı diğer Tazı Zekai tam bir profesyonel. Olay Yeri İnceleme’nin titiz komiseri Şefik var. Münir ve Ekrem yine cevval polislerden. Asayişten Komiser Ercü, namı diğer Piç Ercü ise iğrenç bir yalaka örneği. n İsimler yabancı gelmiyor, hayli tanıdık. Sadece polisler değil, tacizciler de, seri katil de... n Doğru, göndermelerde bulundum, ironik olsun istedim. Polisiyelerde özellikle Raymond Chandler polisiyelerinde bu çok yapılır. Aslında Kırlangıç Çığlığı, bu yönü ve aksiyon düzeyiyle o romanların günümüzde yazılmış şekli diyebilirim. n Romanın cevval gazetecisi Buket... Onu da yakın zamanda kaybettiğimiz sevgili Buket Aşçı Gürel’in anısına yazdın. n Buket epeydir bir romanında beni de yazsana diyordu. Yazmaya zaten karar vermiştim, sonra ise arkadaşımızı maalesef kaybettik. n Sonraki romanının çalışmalarına başladığını biliyorum. Bir önceki söyleşimizde Nevzat’ı Berlin’e yollayacağını söylüyordun... n Öyleydi ama vazgeçtim; Başkomiser Nevzat’ın değil, Elmas adlı Alman polisiyle çalışan Türk kökenli bir Alman kadının serüveni olacak. BerlinBergama hattında gelişecek. Berlin ve Bergama’ya gidiyorum sıklıkla. Almanya’da yaşayan bir Türk olarak onun sıkıntılarını da anlatmak istiyorum ama aynı zamanda Berlin’de bir cinayetle başlayıp kökleri antik Bergama’ya, iki bin yıl geriye kadar uzanan bir roman olacak. Tarihî gerçeklere dayanan bir gizemle gelişecek. Bergama Belediyesi ile iletişimdeyiz, Belediye Başkanı bana bir yazı ofisi ayarlayacak sağ olsun. Tarihî karakterler de yer alacak romanda. Tezli bir roman olacak. Elveda Güzel Vatanım’da İttihat ve Terakki’yi anlattım, burada ise Helenistik kültürün Anadolu’ya ne zaman girdiğini, Büyük İskender’i ve etkilerini anlatacağım. n Kırlangıç Çığlığı / Ahmet Ümit / Everest Yayınları / 400 s. KITAP 2122 Mart 2018
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle