Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
URSULA K. LE GUIN VE KENDRA LEVIN’DEN YARATICI YAZI DERSLERİ Evde kurulacak yazı atölyeleri Yaratıcı yazı atölyelerine duyulan ilginin arttığı bugünlerde, bu atölyelerin ruhunu evdeki kitaplıklara taşıyacak iki çalışma okurla buluştu. Ursula K. Le Guin’den “Dümeni Yaratıcılığa Kırmak” ve Kendra Levin’den “Sen de Keni Hikâyenin Kahramanısın”. Le Guin kitabında, verdiği yaratıcı yazı derslerinin uygulamalarını okura sunarken Levin, yazıya başlamak ve sürdürmek için bir motivasyon kaynağı çalışması yürütüyor. eray ak erayak@cumhuriyet.com.tr Y azarlardan on kitap önerisi... Mutlaka “okumamız” gereken yüz kitap... Ölmeden önce “okumamız” gereken bin kitaptan biri... Yazarken mutlaka dikkat edilmesi gereken kurallar... Yüzyılın kitabı... Yılın “okunmazsa olmaz” kitaplarında liste başı... Yukarıda okuduklarınız sosyal medyada sıkça görülen, yayınevlerinin kitap kapaklarında yer verdiği ya da bazı edebiyat dergilerinin sayfalarında yer açtığı ve okuru, satış odaklı yönlendirme güdüsü taşıyan ezberlenmiş başlıklar artık. Bu ve bunun gibi pek çok “Amerikanvâri” diye niteleyebileceğimiz satış odaklı cümle, “tuttuğu” görülerek dünya sathına hızla yayılmış durumda. Her yerde görmek, her yerde okumak mümkün bu ve benzeri kalıpları. Bu yaklaşım kimi okurun hoşuna gittiği gibi kimininse satın alacağı kitaba yaklaşmamasına dahi yol açıyor. Aynısı denemese de buna yakın bir duygu “yaratıcı yazı” ya da “yaratıcı yazarlık” başlığı altında açılan atölye çalışmalarına karşı uyanmış durumda. Kimi yakın bulup bu tarz atölyelere katılıyor, kimiyse bunun tamamen boş uğraşlar olduğunu düşünüp uzak duruyor. Yakınlaşanların verdiği cevap; yazmaya hiç değilse tecrübe edenlerin gözetimi altında başlamak. Uzak duranların verdiği cevap ise genelde; yazmanın teklik ve yalnızlık isteyen bir süreç olduğu, bununsa başkaları tarafından öğretilemeyecek denli kişiye dair bir tecrübe istediği yönünde. Hangi fikri savunduğunuzu ya da bu konuda nerede durduğunuzu tabii ki bilmiyorum ancak “yaratıcı yazı” ya da “yaratıcı yazarlık” adı altında gerçekleştiri len atölyelerin, yazarlığa ilk adım için en önemli duraklardan biri olarak algılandığı bir noktada, meselenin konuşulması, tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Konu sadece bu atölyelerin işe yararlılığı çerçevesinde dönsün de istemiyorum ayrıca; yazmak eyleminin derinlerine inilsin, metin ve yazar arasındaki ilişki de sorgulansın, dahası metnin aldığı yolda yazarın ruh hâline mesele edilsin; bu bağlamda da “yaratıcı yazarlık” ya da “yaratıcı yazı” atölyelerinin de işlevleri sorgulansın... YAZI “OKULU” Ne yazık ki bu doğrultuda pek fazla kaynak yok elimizde. Sonuç olarak konu yine bu atölyelere katılanların gördüğü yarar ya da zararların ifade edilişine ve bu atölyelerde ders veren eğitmenlerin konu üzerine bir çift laf etmesine kalıyor. Diğer yandan bu tarz çalışmalara karşı gözle görülür bir merak, ilgi de uyanmış durumda. “İçeride” ne olup gittiğine dair en azından bir çift kelam duyma merakı var. Yakın zamanda okur karşısına çıkan iki kitap bu merakı biraz olsun gidereceğe, “içeriden” okurlara haber vereceğe, bir adım da öteye gidip bu atölyelerdeki uygulamaları evlere taşıyacağa benziyor. Üstelik bu iki kitaptan birinin yazarı Ursula K. Le Guin. Usta yazar kitabında, Kendra Levin Ursula K. Le Guin verdiği “yaratıcı yazı” derslerini kitaplaştırmış. Atölye devam ederken katılımcılara verdiği uygulamaları bir kitaba aktarmış. Bu aktarım sırasında elbette atölyedeki ortam ve meraklıların kendi evlerindeki ortamı da düşünmüş; ödevleri bu duruma göre tekrar şekillendirmiş. Diğer kitabın sahibi Kendra Levin ise bir atölye programından daha çok bir yazar programı çıkarıyor önümüze ve yazma hevesindeki herkesin, içindeki yazarı keşfedebilmesi için mitolojik hikâye kalıplarından ürettiği sentez düşünce biçimiyle bir anlamda yazmaya teşvik rehberi hazırlıyor. Levin’in kaleminden çıkanın, yazar adayları için “motivasyon” kitabı olduğunu söylemek mümkün. Ancak Le Guin’in kitabı, tam anlamıyla bir yazı atölyesinin kapılarını aralama amacı taşıyor. Dahası yazarı hasebiyle bir okula da dönüşüyor kitap aynı zamanda. Le Guin’in yazı üzerine düşüncelerini öğrenmek bile önemli bir tecrübe sayılabilecekken aynı isimden yazı dersleri almak pek tabii “okul” kelimesiyle açıklanabilir. YAZIYA GİDEN YOL OKUMAKTAN GEÇER Özellikle Le Guin’in kitabını bugünün edebiyatı alımla şeklinin eleştirisini de içeren önsözüyle farklı bir yere koymak gerek. Usta yazarın bu noktada takındığı tavrın şaşırttığını söylemeliyim. Kendi yazarlık yıllarının başlangıcına götürüyor bu giriş yazısında Le Guin okurunu ve o zamanları, yazarlığın zaten tek başına olan dünyasının daha da yalnızlığa gömülmüş halleriyle anlatıyor. Uzun ömrüyle ve hem eski dönemin hem de bu dönemlerin pek çok olanağını kullanmış biri olarak her iki zaman diliminin ge tirdiklerini, götürdüklerini tartıp meraklılarının gözleri önüne seriyor Le Guin. Tam da burada yaratıcı yazı atölyelerinin, yazarın bu yalnızlık çemberinden sıyrılabilmesi adına önemli bir yerde durduğunu belirtiyor. Amaç, yazarın ya da yazar adayının kalem başındayken dahil olmak zorunda olduğu yalnızlık çemberini vurgulamak değil, yazdıklarının değerlendirilmesi noktasında bugünün şartlarının sunduğu olanakların ne denli zengin olduğunu vurgulamak. Bir yazar adayı, bu yaratıcı yazarlık atölyelerinde oluşturulan gruplar sayesinde başka gözler tarafından değerlendirilme imkânı buluyor, eleştirel geri dönüşler alma fırsatı yakalıyor daha da önemlisi yazdıklarına ilk elden reaksiyon alabiliyor. Bunun, Le Guin’in yazarlığa adım attığı zaman dilimini de düşünürsek ne kadar kıymetli olduğunu anlamak güç değil. Aynı şekilde yazarlık atölyeleri ve bu atölyelere katılan kişilerin internet üzerinden kurduğu grupların da bu etkileşimde kayda değer bir yer kapladığını kaleme getiriyor yazar. Fakat internet söz konusu olduğunda Ursula K. Le Guin’in de değindiği meselenin bir başka boyutu da var ki, has edebiyatın peşinden koşan pek çok okurun şikâyetçi olduğu, zoruna giden, kanına dokunan bir durum burada söz konusu olan. Kitapların ve yazarların sadece internet üzerinden paylaşılan cümlelerden ibaret olduğu yanılgısı... Yazarlığa sadece bu alıntılar üzerinden okuduklarıyla katılmak isteyenleri bir anlamda peşinen uyarıyor Le Guin. Ardından ise noktalamadan, sıfatların nasıl kullanılacağına kadar uzanan temel bir yazarlık atölyesinin kapılarını açıyor okura. Verdiği ödevler, tavsiyeler ve aktardığı deneyimlerle Le Guin’i bu kez bir öğretmek olarak buluyoruz karşımızda. Levin Kendra ise kitabında konunun daha çok yazma sıkıntısı kısmına odaklanıyor. Bunların nasıl aşılacağına dair rehberlik edip tavsiyelerde bulunurken bir anlamda “yaşam koçu” titrini, “yazı koçu” titrine eviriyor. Heyecanlandıran kitaplar her ikisi de... Özellikle yazmaya teşne okurun peşine takılacağı, takılıp kitaplardaki yönergeler ekseninde kendini harekete geçireceği, harekete geçip etrafını da etkileşime sokacağı kitaplar. Ancak küçük bir uyarıda bulunmakta yarar var. Her iki kitap da yazmanın önce okumaktan geçtiğinin altını kalın çizgilerle çiziyor. Örnekse; “Gerçekten iyi bir şeyler yazmak isteyen bir yazarın, şahane şeyler okuması gerekir. Kapsamlı okumalar yapmıyorsanız veya sadece dönemin moda yazarlarını okuyorsanız, dilinizle neler yapabileceğiniz konusunda oldukça sınırlı bir fikriniz olur,” deniyor. Edebiyatta kural tanımadan yol almayı hedefleyen yazar adayları için de Ursula K. Le Guin şöyle buyuruyor: “Bir kuralı çiğneyebilmeniz için önce o kuralı bilmeniz gerekir.” İyi ediyor! n Dümeni Yaratıcılığa Kırmak / Ursula K. Le Guin / Çeviren: Deniz Göl / hep Kitap / 142 s. Sen de Kendi Hikâyenin Kahramanısın / Kendra Levin / Çeviren: Begüm Kovulmaz / hep Kitap / 256 s. 8 13 Nisan 2017 KItap