13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O KU RLA R A aniel Arsand’ın Türkçede “Adana’da Bir Nisan” adıyla bu yılın Ocak ayında yayımlanmış romanının ilk baskısı, 2011’de Fransa’da Flammarion Yayınevi’nden “Un certain mois d’avril a Adana” başlığıyla çıkmış. Aynı yıl Avrupa romanı Chapitre ödülünü almış. Libretto Yayınevi tarafından 2015’te yeniden basılmış. Daniel Arsand, çok satarlar dünyasının ve popüler edebiyatın dışında, Fransa edebiyat dünyasında kendine özgü üslubu ve diliyle özel bir yer edinmiş, önemli romanlarıyla çeşitli edebiyat ödüllerine layık görülmüş bir yazar. “Adana’da Bir Nisan”, Türkçeye çevrilmiş ilk romanı. Oya Baydar romanı değerlendirirken Salih Bolat da yazarla yaptığı kısa bir söyleşiyle eşlik ediyor ona. Yiğit Okur’un anı kitabı “Buralardan Geçerken” kitapçılarda. Göçük altında kaldığı 1939’daki büyük Erzincan Depremi’yle başlıyor Okur’un anıları ve kısa bir süre sonra savcı babasının atandığı İstanbul’la ilerliyor. Okur’la kitabını konuştuk. İlhami Algör’ün yeni romanı “İkircikli Biricik”, büyük kent içinde kendini yeniden bulma yolculuğunun romanı. Algör yaşamı sevse de onunla arasına illa ki bir mesafe koyan, kaybetmiş ama yeniden başlamak için de bir tutamacın peşine düşmemiş, olsa da olmasa da olur havasında akışına bırakan ama bu takmaz hallerin altında gam izinin sağlam bir yer ettiği biriyle tanıştırıyor bizi. Eray Ak tanıtıyor romanı. Mo Yan’in hacimli romanı “Yaşam ve Ölüm Yorgunu”, Çin sosyalizminin ana politikaları, aşamaları ve nihayet 1980’lerde başlayan dönüşümü üzerine kurulu bir roman. Bu süreçler önceki romanlarında olduğu gibi köylü bir aile üzerinden aktarılıyor. Prof. Dr. Seriye Sezen kuşatıcı yazısıyla değerlendiriyor kitabı. Bol kitaplı günler... Susan Sontag’dan “Bilinç Tene Kuşanınca” D ‘Dünyayı yargılamayı öğreniyorum’ David Rieff, annesi Susan Sontag’ın günlüklerini yayımlamaya devam ediyor. “Yeniden Doğan”dan sonra “Bilinç Tene Kuşanınca”, Sontag’ın 19641980 arasındaki notlarından oluşuyor ve karşımıza daha çok duygusal çalkantılarla boğuşan bir Sontag çıkıyor. r Ali BULUNMAZ “Akıllanmak için aptallaşmam gerekiyordu.” “Tanrı affedebilir ama ender olarak temize çıkarır.” (Susan Sontag) yi okur, güzel yazar ve eylem insanı Susan Sontag’ın günlüklerinin ilki Yeniden Doğan (19471963) için yazdığım yazıyı, “Galiba Sontag’dan hâlâ öğrenecek çok şeyimiz var. Öbür günlükleri de beklemek gerek” diye bitirmiştim. İki yılın ardından, 19641980 arası tuttuğu defterlerinin kitaplaşmış hali Bilinç Tene Kuşanınca çıkageldi. Yeniden Doğan’ı yayına hazırlayan Sontag’ın oğlu David Rieff, annesinin mahremi açıldığı için okurlara küçük uyarılarda bulunma gereği duyuyordu. Rieff, benzer uyarıları Bilinç Tene Kuşanınca’da da dillendiriyor. Tabii buna başka şeyler de ekliyor. İ [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap TURHAN GÜNAY OLGUN VE ROMANTİK Annesini “hayatı boyunca öğrenci” olarak niteleyen Rieff’e göre günlükler, hem onun öğrenciliğinin yansıması hem de bize Sontag’la ilgili çok şey öğreten müthiş bir kaynak. Kitaplarla, okuyup yazmayla, düşünmeyle ve bunları hazmetmeyle örülü yaşamının, olgunluk ve kırgınlıklarla dolu dönemini yansıtan Bilinç Tene Kuşanınca’da, aynı zamanda daha tahammüllü biriyle karşılaşıyoruz. Bununla birlikte kimi anlarda ilişkileri nedeniyle Sontag’ın romantik savruluşları da dikkat çekiyor. Bu dönemde tutkulu, saplantılı ve içine kapanık bir kadın da duruyor önümüzde. Onun yoğun “Bilinç Tene Kuşanınca”da, Sontag’ın duygusal yanı daha ağır basıyor. felsefi ve sanatsal üreOğlu Rieff’in de dediği gibi farklı dünyalar arasında geçiş yapan Sontag, timleri düşünüldüğünde, “daha derin, daha ilginç ve yoruma dirençli hale geliyor.” günlüğünde bazen tüm bu çalışmalarından sıyrılan (belki de soyunan) biri var yanı başımızda: Kusur, takıntı ve kırgınlıklarını büyük bir ustalıkla defterlerine nakşediyor. Tabii burada Rieff’in “mahremi açma” endişesi akla geliyor. Ancak günlüğün anlamı da yayımlandığında ortaya çıkacağından beliren gerçeği de atlayamayız; Rieff, annesinin Bilinç Tene Kuşanınca’da farklı dünyalar arasında geçiş yaptığını, böylece “daha derin, daha ilginç ve yoruma dirençli hale geldiğini” söylüyor. Sontag’ın satırlarından buna bir katkı: “Yalnızım, canım yanıyor, roman süründükçe sürünüyor ve benzeri şeyler. Yine de ilk defa, büyük sıkıntılara, ‘gerçeklik’ sorunlarına rağmen ben buradayım. Kendimi sakin, eksiksiz ve yetişkin hissediyorum.” Belki de aynı yetişkinlik ona “Dünyayı yargılayamazsam kendimi yargılamak zorunda kalıyorum; dünyayı yargılamayı öğreniyorum” dedirtiyor. Bu yargılama ise Sontag’ın, başta annesi olmak üzere yakınındaki herkese eleştirel bir gözle bakmasını sağlıyor. Böylece dönem dönem insanlarla şiddetle, fevri biçimde ve açlıkla yakınlık kurup sonra da onlardan kademe kademe uzaklaşıyor. KIRGIN VE YORGUN SONTAG Bilinç Tene Kuşanınca’da, politik kimliği ve savaş karşıtlığıyla da karşımızda Sontag. ABD’nin soykırım yaparak kurulduğunu söyleyişinden tutun da Vietnam işgalinin saçmalığına dek o yılları belirleyen hemen her şeyi günlüğüne yazıp yorumladığını görüyoruz. Kendine verdiği “Sözcüklerle düşün, fikirlerle değil” öğüdü de Sontag’ın ele aldığı tüm konularda izlediği başlıca yol. 19641980 arası tuttuğu günlüklerde, dünyaya açık olduğu kadar çok çabuk içine kapanan Sontag’la da buluşuyoruz. Bir bakıyorsunuz ABD’nin kültürel emperyalizminden, Çin’den veya Avrupa’daki sanat faaliyetlerinden, bir bakıyorsunuz yoğun biçimde yaşadığı aşk sonrası peşine taktığı acı ve durgunluktan bahsediyor. Kitaplarının eskizleri, tam da bu dalgalanmalar. “Yazmadığımda suçluluk duyuyorum, ‘yeterince’ yazmadığım için de” diyen Sontag, oğlu Rieff’e göre kaleme kâğıda sarılmadığı zamanlarda hayatına öğrenci olarak devam ediyor: “Büyük edebiyat eserlerini ideal bir okur gibi hatmediyor, sanat eserlerini ideal bir sanatsever gibi değerlendiriyor.” Tiyatro oyunlarına, filmlere ve müziğe odaklanıyor. Bilgi babında kazandıkları ve hayatında yitirdikleri de günlüğünde yer alıyor. Politika, sanat ve felsefe barındırmasına rağmen Bilinç Tene Kuşanınca, büyük oranda Sontag’ın kalp kırıklıklarından ve romantik kayıplarla başa çıkma uğraşından izler taşıyor. Sontag çoğunlukla mutsuzken günlük tutuyor ve bu yüzden Bilinç Tene Kuşanınca, aynı Yeniden Doğan’da olduğu gibi onun eksikliğini hissettiği kimi şeyleri yansıtıyor. n [email protected] Bilinç Tene KuşanıncaGünlükler (19641980)/ Susan Sontag/ Çeviren: Begüm Kovulmaz/ Agora Kitaplığı/ 512 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 2 4 2 T E M M U Z 2 0 1 5 n S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle