Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş iir Atlası CEVAT ÇAPAN John BERGER/ Şiirler/ Çeviren: Cevat ÇAPAN ‘Şiirden ne anlarız biz/ tek kişilik yataklarımızda?’ ve aynalarda, ayaklarımızı yatağın yanındaki kilimde, sırtlarımızı duvarların harcında ve kapıların menteşelerinde bırakırız. Kapılar kapanır arkamızdan, vagon tekerleklerinin sesi duyulur. Almakta da ustayızdır biz. Yıldönümlerini alırız ayrılırken, tırnağın biçimini, uyuyan çocuğun sessizliğini, kerevizinizin tadını ve süt için kullandığınız sözcüğü. Ne anlarız biz şiirden tek kişilik yataklarımızda? Tek yönlü hatlar, manevra kavşakları hoparlörlerle bildirilir bize. Yanımıza aldıklarımızın dışında daha uzun dizesi olanı yoktur hiçbir şiirin. At cambazları gibi biliriz uzaklıkların ağzına bakıp dişlerinden vereceği acıyı ölçmeyi. Katırlarla, yürüyerek, uçaklarla, kalplerimizdeki kamyonlarla taşırız her şeyi, hasatları, tabutları, suyu, petrolü, hidrojeni, yolları, çiçek açan leylağı ve toplu mezarlara atılan toprağı. Bizler, kötü yabancı haberleriniz ve süt için kullandığınız başka bir sözcükle şiirden ne anlarız biz tek kişilik yataklarımızda? Biz de ebeler kadar biliriz kadınlar çocuklarını karınlarında nasıl taşırlar, onları nasıl doğururlar, biz de bilginler kadar biliriz bir dili ne titretir. Yükümüz bizim. Birbirinden ayrılanı bir araya getirmek titretir bir dili. Binlerce yıl ötesinden ve köy sokağından, tundralar, ormanlar içinden vedalaşmalarla köprülerden çocuğumuzun şehrine taşınması gerekir her şeyin. Dünyanın sığır vagonları nasıl sığır taşırsa, biz de şiir taşırız. Yakında girilen tek yönlü hatta boşaltılacaktır bu yük. 1985 1 3 2 4 2 T E M M U Z 2 0 1 5 n S A Y F A 2 3 AYRILIK Bizler, göçebe dilimiz, düzelmez şivelerimiz ve süt için başka bir sözcük kullananlar, trenlerle gelen, peronlarda kucaklaşanlar, bizler ve vagonlarımız, sesleri yokluklarında yatak odası pencerelerinde çerçevelenenler, her şeyi ve hiçbir şeyi paylaşan bizler – bu hiçi ikiye bölen ve o tek şişeyi bir dikişte mideye indirenler, saymasını guguk kuşundan öğrenenler, hangi yabancı parayla değiştirdiler bizim türkülerimizi? Şiirden ne anlarız biz tek kişilik yataklarımızda? Hem özenle paketlenmiş, hem de gelişigüzel bırakılmış hediyeler konusunda da ustayızdır biz. Gözlerimizi, ayaklarımızı, sırtlarımızı Gizleriz yola çıkmadan – Kompartıman raflarına konacak şeylerdir aldıklarımız Gözlerimizi arkada, pencere camlarında C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I