07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“Fantastik Roman” üzerine çifte bakış Pelin Aslan Ayar çalışması “Fantastik Roman”da Ahmet Mithat, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Peyami Safa, Peride Celal, Refik Halit Karay, Kerime Nadir, Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından yazılan fantastik roman örneklerini hayalhakikat, mistisizmpozitivizm eksenlerine mesafeleriyle ve bazen de niye eksen dışında kaldıklarını ele alarak araştırıyor. Gerçekçi olma fantastiği iste r Hakan BIÇAKCI özlemlenebilen gerçeğin sınırlarını aşan fantastik tür hiçbir zaman, hiçbir yerde hoş karşılanmamıştır. Bu tür üzerine yazılmış inceleme metinleri de sayılıdır. Pelin Aslan Ayar’ın İletişim Yayınları’ndan çıkan kitabı “Fantastik Roman (18761960)” bu sayılı çalışmaya yepyeni ve kapsamlı bir katkı sunuyor. Kitap 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın ortalarına kadar Türkçe edebiyatta fantastik roman türünün izini sürüyor. Cevap vermeyi sevmeyen, açık uçlu sonların türü fantastik üzerine, kafalarda dolanan karışık sorulara net cevaplar veriyor, hiçbir tezinin ucunu açık bırakmıyor. Ayar fantastiği bir tür olarak ortaya koyan Todorov’un “Fantastik” kitabının kaldığı kavramsal hatta yapısal yerden yola çıkıyor ve yaşadığı coğrafyadan örneklerle çalışmasını zenginleştiriyor. Genellikle doğaüstü anlatılarla karıştırılan fantastik, kafa karışıklıklarına açık bir tür. Kitap söze bu konuyu netleştirerek başlıyor. Doğaüstü durum, olay ve karakterlerle dolu olan anlatılar fantastik olsa da fantastik türde değildir. Fantastik, gerçek ile doğaüstünün arasında kalan muğlak bölgedir. Belirsizlikten kaynaklanan tekinsizliktir. Mümkün ile imkânsız arasındaki farkın silinmesidir. Okurun kararsızlığıdır. Bilindik, tanıdık öğelerin birdenbire tuhaflaşmasıdır. Doğaüstü türünün gerçek olmadığı tescillidir. Tarafı baştan bellidir. Okurunun kafası nettir. Freud da bu tezi destekler. Ona göre fantastik anlatının temel özelliği “tekinsizlik” duygusu uyandırmaktır. Örneğin masallar bu duyguyu yaratamaz. Çünkü inanılmaz olarak kabul edilenlerin olup olmadığı konusunda bir yargı çatışması oluşmaz. Gerçekçi kültür göze üstünlük atfeder. Fantastik anlatıysa görünenin dışındakiyle ilgilenir. Normal kabul edileni sorgular. Yine de şu nokta atlanmamalıdır. Fantastik tür, gerçekten bağımsız var olamaz. Fantastik olan bu dünyadadır ve bu dünya bilinçdışının ürettiği acayipliklerle dolup taşar. Fantastik, mümkün fikrini yeniden kurgular. Verili gerçekleri altüst eder. Kaçışla gelen avuntuya değil, yüzleşmeyle gelen rahatsızlığa neden olur. Bu yönüyle de sosyopolitik imalara en açık türdür. Bana fantastiği verin... r Alican Saygı ORTANCA evlatlarından biri şüphesiz ki fantastik edebiyat. Günümüzde bu tür üzerine yazılan eserlerin artması ya da tür üzerinden daha çok uyarlama filmler ya da diziler yapılması bunu değiştirmiyor. Yazılanların, fantastik edebiyat üzerine yıllar içerisinde ördüğü duvarlar hâlâ alçalmış değil. Fantastik edebiyat tür olarak başlı başına bu haldeyken, Türk Edebiyatı da fantastik kimliğini üzerine bir türlü giyememiş, giyse de eğretilikten kurtulamamış durumda. Pelin Aslan Ayar’ın yazdığı, 1876 – 1960 yılları arasında Türkçe yazılmış fantastik romanları ele alan Fantastik Roman, bu türün öncelikle nasıl Türkçeleştiğini, yazar ve eserler üzerinden detaylı bir analiz yaparak ve türün soyağacının köküne inerek, Türkçe hayalperestliğin yakın tarihçesini anlatarak yapıyor. Kitabın alt başlığı bile aslında bu yolculuğu açıklar nitelikte: “Türkçe Edebiyatta Varla Yok Arası Bir Tür”. Başlı başına fantastik olmasa da fantastik tür içerisinde ele alınabilecek anlatıların da ele alındığı kitap akademik anlamda tam anlamıyla bir eksiği dolduruyor. Bunu yaparken de fantastik üzerine bilinmeden geçilemeyecek sözler söylemiş isimlerin fikirlerini de bir yol haritası olarak önüne seriyor; özellikle de fantastiği fantastik olmaktan çıkaran Todorov’un türe getirdiği yorumları metin içerisinde güçlü bir biçimde kullana G MANTIK VE HAKİKAT KARŞISINDA FANTASTİK Edebiyatımızın geçmişine baktığımızda fantastik unsurların temelsiz ve boş inançların yersizliğini göstermek için gerçekçi hikâyenin içine yerleştirildiğini görürüz. Yani fantastik malzeme, fantastik anlatının aleyhinde kullanılmıştır. Mantık ve hakikat hemen her zaman fantastik olanı alt etmiştir. Hüseyin Rahmi Gürpınar edebiyatta fantastiği tür olarak adlandıran ilk yazar kabul edilir. Ancak onun bir araç olarak gördüğü fantastik unsurları kullanmaktaki amacı akıl ve mantığa uygun açıklamalar yapmak, batıl inançların ne kadar boş olduğunu ispat etmek, pozitif bilimin önemini vurgulamak, materyalizmin ruhçuluğa üstünlüğünü tescillemek, ideolojik niyete hizmet etmektir. Halide Edip Adıvar ise fanteziyi Türklük bilincini uyandırmak ve kuvvetlendirmek için kullandığı bir araca dönüştürmüştür. Örneğin öteki alemden gelen şehitler, Türk askerinin arasında dolaşarak onlara manevi güç verir. Reşat Nuri Güntekin, Cumhuriyet’in “aydınlanmacı” zihniyetinin metafizik konulara karşı duruşunun tipik örneklerindendir. Peyami Safa, mistisizme dayanan ama bilimi de dışlamayan bir sentezi içeren yeni modernleşmeyi romanlarının konusu yapmıştır. Ve kitaba göre Türkçe edebiyatın ilk modern fantastik anlatısı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Abdullah Efendi’nin Rüyaları”dır. Bu öyküyle fantastik, yazarların iddialarını kanıtlamak ya da popülarite kazanmak için kullanılan bir araç olmaktan çıkmış, anlatıya yeni bir kurgu ve taze bir bakış açısı getirmek için kullanılmıştır. Evet, Hüseyin Rahmi’nin Gulyabani romanı fantastik türde değildir. Çünkü sonundaki açıklamayla belirsizlikten beslenen fantasik boyut kaybolur. Olayların içyüzü ortaya çıkar. Mantıklı bir açıklamaya kavuşup “olağan” tarafa düşeriz. Tekinsizlik ortadan kalkmıştır. Ancak Gulyabani’nin filmini düşünürsek, Şener Şen ile Kemal Sunal arasında geçen şu kült diyalog, okurun/izleyicinin kararsızlığından beslenen belirsizlik üzerine kurulu fantastik tür için iyi bir örnek sayılabilir. “Gulyabani diye bir şey yoktur, olamaz.” “Olamaz.” “Ama olabilir de.” “Olabilir de.” n N İ S A N 2 0 1 5 S pekülatif kurgunun üvey rak. Todorov’un aksine fantastiği fantezileştiren hatta fantezide olup biten her şeyin ebeveynçocuk ilişkisi olduğunu savunan Freud’dan da ziyadesiyle faydalanıp, Osmanlı’yı bir baba figürü olarak görmek ya da henüz emeklemeye başlayan cumhuriyetin ele alınan yıllar içerisinde türde nasıl bir değişim gösterdiğini izlemek de mümkün. “KALBİNİ DOĞU’YA...” Hayal hakikat ekseninden başlayan macera, burada gerçekliği sorgularken aslında gerçekliğin de sadece imgelemde var olduğunu, gerçeğin yalnızca fantazisinin kurulabileceğini gösteriyor. Doğu’nun mistisizmiyle, tekinsizi yer yer bu mistisizmle oluşturan Batı’nın “iyi yanlarını alıp” cinli, perili ve hayaletli hikâyelerini, “bunlar masal” diyerek dinlemekten ve okumaktan imtina edenlerin yaşadığı topraklardan çıkan eserlerin çeşitliliği ise kitabın başlığına ve bilinene rağmen göz alıcı. Mistisizmi sonuna kadar hissettiren A’makı Hayal, Avrupa’da Ann Radcliffe’in oluşturduğu ve yıllar içerisinde polisiyeye evrilen “terror gothic”e denk düşen Gulyabani, “Kalbini Doğu’ya, kafanı Batı’ya bağla: Kendini bulursun,” diyen Peyami Safa’nın kaleminden çıkan Matmazel Noraliya’nın Koltuğu ya da kitapta adı geçen tüm eserler arasında tam anlamıyla fantastik diyebileceğimiz, kitabın da assolisti olan Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait Abdullah Efendi’nin Rüyaları sadece üslup açısından değil, konu bağlamında da kendini aşan eserlerden bazıları. Kimi zaman taklit ederek, kimi zaman parodi biçiminde, bazen ise kültürleri sentezleyerek ya da doğrudan doğruya psikanalitik öğeler kullanılarak yazılan eserler şu ya da bu şekilde şimdiye kadar gölgelerinde yaşarken, bu kitapla beraber yerleştikleri konağın tavan arasından tıkırtılar yaparak geçmişin hayaletlerini yeniden uyandırıyor. Ancak görünen ve görülmeye devam eden şu ki, Türkçede fantastik edebiyat; “Dünyada hiçbir sahibi rüşd var mıdır ki gulyabani hikâyelerini istimadan mahzuz olsun?” diyen Namık Kemal’e inat, “Bana fantastiği verin, gerçekler olmadan da yaşayabilirim,” demeye çalışan hayalperestlerin de var olmaya çalıştığı bir yalnızcılık oyunu. n Türkçe Edebiyatta Varla Yok Arası Bir Tür: Fantastik Roman (18761960)/ Pelin Aslan Ayar/ İletişim Yayınları/ 352 s. Pelin Aslan Ayar S A Y F A 4 n 2 3 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1314
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle