Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ğilim.) Birden aklıma, “Türkiye’nin en iyi polisiye yazarı kim?” sorusu geldi. Bence, Şebnem Şenyener! 3570 Kitap önerileri: Neden – Thomas Bernhard (Çev. Sezer Duru), SEL / Bedrofi’nin Nefesi – Mehmet Güreli, SEL / Kâğıt Ev – Carlo M. Dominquez (Çev. Seda Eravcı), Jaguar / Eski Bir çocuk – Altay Öktem, Yitik Ülke / Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektuplar – Fikret Otyam, İş Kültür / O Adam Babamdı – Altay Öktem, Esen Kitap… 3571 Sevgililer Günü için bir şaka: “Karımın parmaklarına siyah ojenin çok yakıştığını söylemiştim. O, şimdi, otomobilin kapısını elinin üstüne bilerek kapattığımı sanıyor.” Komedyen Emo Philips 3572 Haldun Taner’in doğum yılı: Üstadın doğum yılı olarak 1915 ve 1916 diyen kaynaklar var. Mehmet Seyda’nın “Çocukluk Yılları”na (TDK, 1980) yazdığı anı yazısına üstat, “16 Mart 1916’da İstanbul’da, Çemberlitaş’ta doğdum” diyerek başlar. Bilgi Yayınevi’nden çıkan 1970 ürünü “Hikâyeler”indeki özgeçmişinde de doğum yılı 1916’dır. Bendeki yorgun kopyayı, “Çok değerli dostum Sevgili Leylacığıma, tanışmamızdan önceki hikâyelerden bazılarını, en iyi dileklerle sunarım” diyerek ilk eşi Leyla Pamir’e imzalamış. 3573 Edebiyat ve sanat okuyan gençleri önemserim. Eren Gülfidan (doğ. 1985) bu alanda takdir ettiğim idealist yeteneklerdendir. Üsküdar Amerikan Lisesi’nden sonra A.B.D.’de yaratıcı yazma ve sinema eğitimi almıştır. Halen New York’ta, senaristlik, yönetmenlik, küratörlük ve danışmanlık yapmakta, kısa öyküler yazmakta ve desenler çizmektedir. (Bknz. erengulfidan.com) 3574 18.02.2015! Karın İstanbul’u teslim aldığı ikinci gün. Evden çık(a)madım. Geceleyin aklıma geldi, Digitürk’te 433. kanalı açtım. “Şömine Keyfi” nam müzik kanalında ağır ağır yanan odunların çıtırtısı duyulur yalnızca. Türkiye’de ıskalanmış polisiyeci Ross Macdonald’tan “The Ivory Grin”i okumayı sürdürdüm. Gözlerim yorulur gibi olunca çalışma odama geçtim. Salona döndüğümde, bir yanmış odun aromasının genzimi doldurmaya başladığını hissettim. 3575 28.02.15! Ustaların ustası, küresel yazar ve anıt insan Yaşar Kemal de gitti… İlk gençliğimde okuma tutkumu ateşleyen yazarların başında gelirdi. O, 2002 yılında Yapı Kredi Yayınları yazarları arasına katıldığında ben şirketin Yönetim Kurulu Başkanı’ydım. Süreci bizzat yönetmiştim, sonra dostluğumuz pekişmişti. Semiha Baban’la Boğaziçi Üniversitesi’nde sınıf arkadaşıydık, ona örnek bir eş oldu. Yaşar Kemal, 04.03.14 akşamı, o hafta çıkan romanımın tanıtımı için verdiğim partiye hastalığına rağmen geldi. Vedalaşırken, “Çağırmasan da gelirdim” demişti. Bir daha görüşemedik. 1996 ürünü “Yaşar Kemal Kendini AnlatıyorAlain Bosquet ile Görüşmeler” okuduğum en çarpıcı yaşamöyküsüdür.Başımız sağolsun. Asla unutulmayacaktır… (Bir öneri: YKY, tek romana değil de silsileye verilesi bir Yaşar Kemal Roman Ödülü’nü yaşama geçiremez mi?) n 1311 2 N İ S A N 2 0 1 5 n S A Y F A 9 Sevin Okyay 3565“Bilgi Cumhuriyeti Haberleri”nden – Adnan Adıvar, 1945: “Fazilet ve namusun bir kuvvet olduğundan kimse şüphe etmez. Fakat bunun aksi, yani namussuzluğun da bir kuvveti olduğunu inkâr etmek biraz güçtür ve burada yürütülecek muhakemede bir taraftan namussuzun karşısına çıkan insanın ruhî kuvveti; cüreti, cesareti, diğer taraftan bizzat namussuzun cüret ve cesaret derecesi hesaba katılmak lâzımdır. Namus ve haysiyet sahibi insanların hep cüretkâr ve cesaretli olması tabiî gibi gelirse de yazık ki, her vakit böyle değildir; tıpkı âlimin cahil kadar cesur olmaması gibi.” (Dr. Adnan Adıvar da (18811955) bir bilgeydi. Hırslı ve kaprisli karısı Halide Edip Adıvar’ın yanında gölgede kaldığını düşünürüm.) 3566 Rasin Berk (19472015): Ressam Orhan Peker’in yeğeniydi. (Demek ki, Trabzonlu “öncü” yayıncı, kitapçı ve kırtasiyeci Kitabî Hamdi Efendi (18621948) soyundandı.) Samsun Maarif Koleji’nin yetiştirdiği ilk ressamdı. Sempatikti, galiba biraz küçük hesap adamıydı; anı yaşardı. Özgün bir sanatçıydı ama o da ıskalandı. Sevdiği renk kuşakları içinde yatsın. 3567 “Türk Plastik Sanatlarında İlkler” den Oğuz Erten, Artam Yay. : Geniş katılımlı ilk resim yarışması, Yapı Kredi’nin onuncu kuruluş yıldönümü için yapılandır. (38 yarışmacı, 1954) / Eleştiriyi ve bilinçaltını ilk kullananlar, 1968 kuşağı sanatçılarıdır. (Mehmet Güleryüz, Alaettin Aksoy, Utku Varlık.) / İlk video sanatçısı Nil Yalter’dir. (1974) / Neoekspresyonizmin ilk temsilcisi Bedri Baykam’dır. (1980’ler) / İlk özel müze, Sadberk Hanım Müzesidir. (1983)… 3568 Genel söyleşi yaklaşımımızı da garipsiyorum. Söyleşiciler yazara neredeyse tüm romanı deşifre ettiriyor, okurun takdir hakkını engelliyorlar. AngloAmerikan dünyasında bu nüansa dikkat edilir; romanın detayına inmeyen uvertür sorulardan sonra, araştırma süreci, yer ve zaman seçimleri, sonraki projeler, romanın yazarın diğer kitapları arasındaki yeri ve okumakta olduğu kitaplar gibi sorular sorulur. Türkiye’de biraz çetrefilli bir romana eleştirmen bulunamayınca da yazarıyla söyleşi yapılır. 3569 Okumayazma evimin altındaki lokantanın açık posta kutusunda gördüm, Bilgi Üniversitesi, Erol Üyepazarcı ve Sevin Okyay’ın da konuşmacı olarak katıldıkları beş günlük bir polisiye edebiyatı programı düzenlemiş. (Bir polisiye okuru olarak bu türde gelinen noktadan pek memnun deC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I