02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hernan Rivera Letelier’den “Film Anlatıcısı Kız” Masumiyetin istismarı Hernan Rivera Letelier, “Film Anlatıcısı Kız”la bizi 1960’lardan 1970’lere uzanan bir Şili hikâyesiyle buluşturuyor. Ailesine film anlatıp onları eğlendiren Maria’nın, gün geçtikçe şöhretlenmesi aynı zamanda başına geleceklerin fitilini ateşliyor. Letelier, Maria karakteri etrafında kurguladığı hikâyede, naifliğin bir anda nasıl tersyüz edilebileceğini gösteriyor. Masalın yerini korku dolu gerçekler alıyor. r Ali BULUNMAZ ili doğumlu ve 1994’te yayımlanan La Reina Isabel cantaba rancheras romanıyla tanınan Hernan Rivera Letelier, deyim yerindeyse hayatın içinden gelen bir yazar. Gençliğinde yaşadığı ekonomik güçlükler nedeniyle güherçile madenlerinde çalışan Letelier, kitaplarında bazen üstü kapalı bazen de açıkça bu süreçten bahsediyor. Özellikle ülkesinin insan profilini, yoksulluğu ve o yoksulluktan çıkış yollarını bulmaya uğraşanların hangi sınırları nasıl zorladığını anlatıyor. Dolayısıyla konuya uzaktan değil, içeriden bakıyor; romanlarının kurgusunu da bu şekilde oluşturuyor. Letelier’nin kitaplarında, yükseliş ve düşüş, naif olanla onun bozuluşu gibi temalar öne çıkıyor. Yeni kitabı Film Anlatıcısı Kız, hem ülkesi Şili’den izler taşıyor hem de adı geçen yükseliş ve düşüş temasının bir örneği olarak karşımızda duruyor. “HAVADA ASILI KALMAK” Güney Amerika edebiyatında kimi okusanız bir şekilde masalsı bir anlatıma az veya çok denk geliyorsunuz. Letelier’nin Film Anlatıcısı Kız kitabında da (en azından başlarda) böylesi bir yön bulmak mümkün. Yazar, Maria Margarita adlı küçük kızın ve ailesinin yaşamına bizi dahil ederken tamamen naif bir yoldan giriş yapıyor. Maddi güçlükler içindeki Maria’nın ailesi, kızını para denkleştirip sonra kendilerine anlatması için kasabaya gelen filmleri izlemeye gönderiyor. Evde yaratılan sinema ortamı, aileyi perde yerine Maria’nın karşısında topluyor ve küçük kız da yeteneğini konuşturup bütün ayrıntılarıyla filmi anlatmaya koyuluyor. Kısacası en iyi bildiği ve becerdiği işi yapıyor; tabii bu güherçile madeninde çalışmaktan kat be kat iyi. Ünü, erkek kardeşlerle dolu evden ve konu komşuS A Y F A 4 n 2 “film anlatan kız bu” diyerek şöhretini perçinliyor. Letelier’nin bu noktada romanı yavaşlatan bir kırılmaya uğrattığını söyleyebiliriz çünkü Maria, daha büyük kalabalıklara seslenince işin rengi değişmeye başlıyor. Üstelik o artık kendini gerçek bir sanatçı gibi hissediyor. HAYAT VE FİLM AYNI MADDEDEN YAPILMIŞ Ahalinin aklına gelen ve baba tarafından yumuşatılan, Maria’nın film anlattığı evin salonuna girişi paralı yapma fikri ise her şeyin üstüne tüy diker nitelikte. Büyünün bozulmaya yüz tuttuğu yer işte burası: Küçük kızın havaya girmesi ve salonun kapısında bağış adı altında bilet kesilmesi. Maria, oyuncuların başına gelen şeyle başetmek zorunda; büyünün bozulması bu nedenle kırılma noktası: Birincisi annesinin yüzünün silikleşmesi. İkincisi ise sinemayla gerçek hayatın birbirine karışması. Pek çok şey, çekim bittikten sonra olduğu gibi geride kalmaya, gerçeklerle rol iç içe geçmeye başlıyor. Adına kartvizitler bastırması ve varlıklı aileler tarafından evlere film anlatmaya çağrılması ise sonun ilk sahnesi demek. İnsanları korkudan tir tir titreten ve herkese, özellikle de kasabadaki işçilerin eşlerine istediğini yapmakla nam salan tefeciyle yüzleşip evine film anlatmaya gitmesi de tam bir karabasan. O andan itibaren bütün masumiyetin kayboluşuna tanıklık ediyoruz. İnsanların bir süreliğine gerçeklikten kopma adına film anlattırdığı Maria için bu iş artık bir korku senaryosuna dönüyor. Tabii bununla birlikte art arda gelen trajediler de Letelier’nin okura hazırladığı kötü sürprizlerle dolu. Letelier, Maria’nın öyküsünü biraz masalsı, biraz film gibi ve biraz da gerçekçi biçimde sunuyor bize. Masalın kayboluşuyla rahatsız edici ve naifliğini yitiren bir film devreye giriyor. Yazarın, “bozulmayan hiçbir şey yok” minvalinde özetlenebilecek bir kurgu yarattığı şüphesiz. Fakat esas olan masumiyetin sekteye uğraması ve istismar edilmesi. Bu nedenle Film Anlatıcısı Kız, peşisıra yaşanan ve her biri, kendinden öncekini aratan olaylarla örülü, çocuksuluğundan hızla uzaklaşan bir hikâyeyi gündeme getiriyor. Dolayısıyla durum, saf bir eğlenceden kesif gerçeğe yürüyor. Hayatı film gibi gören Maria, kendine oyun benzeri bir dünya kuruyor: “Bir keresinde, hayatın rüyalarla aynı maddeden yapıldığı gibi bir şey söyleyen muhtemelen ünlü bir yazara ait bir söz okumuştum. Ben de hayatın pekâlâ filmlerle aynı maddeden yapılmış olabileceğini söylüyorum. Bir filmi anlatmak, bir rüyayı anlatmak gibi bir şey. Bir hayatı anlatmak, bir rüyayı ya da filmi anlatmak gibi bir şey.” Fakat bu tablonun parçalanması fazla uzun sürmüyor ve hayat Maria’ya çalımını atıyor. Letelier, kitapta küçük bir kızın masumiyetinin nasıl istismar edildiğini anlatıyor. Maria’nın başına gelenler, hayli güncel olan ve bir ömür boyu etkisini gösteren cinsel şiddetin de yansıması aslında. n [email protected] Film Anlatıcısı Kız/ Hernan Rivera Letelier/ Çeviren: Süleyman Doğru/ Doğan Kitap/ 94 s. K İ T A P S A Y I 1311 Ş Letelier’nin yeni kitabı “Film Anlatıcısı Kız” ülkesi Şili’den izler taşıyor. dan tüm kasabaya yayılıyor. Buraya bir dipnot koymak lazım: Sadece erkek kardeşlere sahip olması, Maria’yı erkeksi bir havaya sokuyor; okula başladığında etek giyme zorunluluğu yüzünden, deyim yerindeyse kız olduğunu fark ediyor. Geçirdiği iş kazası yüzünden belden aşağısı tutmayan ve tekerlekli sandalyeye mahkum olan, eşi tarafından terk edilen baba, gün geliyor bir teklifte bulunuyor: Maria’yla beraber tüm çocukları filme gidecek ve aralarında bir yarışma düzenlenecek. Maria’nın, mutlu aile tablosunu hatırlayışı da sinemayla bağlantılı. Akşam seansına en güzel elbiselerini giyip maaile gidilen günler artık bir anı. Sadece hatıra değil, Maria için o günler aynı zamanda sinemanın büyüsüne kapılışı da simgeliyor. Anlatma zorunluluğu olmadan hem de ailece izlenecek filmler. Maria için bu seyirler “havada asılı kalmakla” eşdeğer. Maria’nın babası, evin kız çocuklarla dolup taşmasını beklerken bu sayı birde N İ S A N 2 0 1 5 kalıp da erkek nüfus çoğalınca biraz bozuluyor. İçlerinde ciddi, kitap kurdu, hayta ve neşeli oğlanlar var. Ama hiçbiri film anlatma konusunda Maria’nın bileğini bükemiyor. Radyo tiyatrosuna bayılan, sinema eleştirileri okuyan ve zamanında annesinden romantik filmler dinleyerek uyuyan Maria, kendisine hiç şans tanımayan erkek kardeşlerini solluyor. Evin film anlatıcısı olma hikâyesi bahsi geçen yarışmaya dayanan Maria’nın, işinde ustalaşmasının bir nedeni de sinemaya gidemediği günlerde egzersiz yapması ve kasabadaki salonlarda oynayan filmlerin sürekli kopmasından dolayı kaybolan sahnelere, hayal gücünü de kullanarak hiç sırıtmayan sahneler eklemesi. Bir anlamda, kendi filmini çekme becerisi edinmesi. Ailesi ve kendisi için hayli özel bir yeri olan sinemada Maria’yı en çok rahatsız edense eşler arasında sadakatsizliği resmeden sahneler. Bunları anlatırken babasına acı çektirmemek için öyküyü farklılaştırıyor. Çünkü ailenin böyle bir travması var ve bu, hepsi için hassas bir nokta. Müthiş bir odaklanmayla film izleyen ve büyük bir iştahla onları anlatan Maria’nın ünü git gide kasabaya yayılıyor. Hemen herkes onu parmakla gösterip C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle