03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKUR L A R A Ayhan Geçgin kendine özgü dili ve dünyası ile dikkat çeken bir yazar. Onu “Kenarda” ile tanımıştık, ardından “Gençlik Düşü” ve “Son Adım” adını taşıyan romanları geldi. Şimdi ise “Uzun Yürüyüş”. Yola çıkarken bedenini soğan zarı gibi soyulacağını sanan ama tersine kat kat kabuk bağlayan ve katılaşan bir kahraman var romanda. Yine ilginç bir romanla karşımızda Ayhan Geçgin. Hernan Rivera Letelier, “Film Anlatıcısı Kız”la bizi 1960’lardan 1970’lere uzanan bir Şili hikâyesiyle buluşturuyor. Ailesine film anlatıp onları eğlendiren Maria’nın, gün geçtikçe şöhretlenmesi aynı zamanda başına geleceklerin fitilini ateşliyor. Letelier, Maria karakteri etrafında kurguladığı hikâyede, naifliğin bir anda nasıl ters yüz edilebileceğini gösteriyor. Masalın yerini korku dolu gerçekler alıyor. Tuğçe Tatari’nin, Kürt sorunuyla ilgili olarak katettiği yolu, izlenimlerini ve yaptığı röportajları bir araya getirdiği kitabı “Anneanne, Ben Aslında Diyarbakır’da Değildim”, bir övgü de değil yergi de. Sadece meseleyi anlama ve anlatma çabasına bir katkı. Birbiri ardına yayımlanan üç polisiye, “Kayıp Kız”, “Trendeki Kız” ve “Cesaretin Var mı?”; belli açılardan kadını toplumda kontrol eden kurumlara eleştiriler getirirken, belli açılardan da bazı basmakalıp konuları yeniden üretiyor. Bol kitaplı günler... Örselenirken okumak gerekçelerle ıllardır yabancı bir ülkede sıkıştırılmış saykayıtdışı göçmen olarak dığı ülkesine yaşayan bir adam, sonunsırtını dönebilir, da iltica başvurusunda gönüllü sürgünü bulunmuştur. İlgili görevli ona hangi seçebilir, giderek ülkeden geldiğini sorduğunda, “artık ülkesinden ve olmayan bir ülkeden” der. Büyük olainsanlarından sılıkla Yugoslavya’dan sözettiğini düşünen nefret edebilir, görevli, kesinlemek için yeniden sorar ve örneklerden uzun “İtalya” yanıtını duyduğunda şaşkınlıkla karbir liste çıkarabişısındakine bakar. Bir film sahnesi, aktardığım: Kahraman, Berlusconi Mc. Carthy liriz. Gelgelelim, Kertesz günlüğüBerlusconi’nin hüküm sürdüğü ülkesinin arnün neredeyse her sayfasında “yahudi”liğini tık olmadığı, varolmadığı inancını taşıyan bir ya karar verir: “İnsan” statüsünden çıkarılve tanık olduğu yahudi karşıtlığını (ki köktenci muhaliftir; “hükümdar” düşürülmasını istemektedir. Avrupa’da, 1945 sonrasında da güçlü bir medikçe ülkesine geri dönmek istemeyen, Edebiyatın işlevi karamsarlık şırıngalamak akım olduğunu biliyoruz) basso continuo sığındığı ülkedeki eve kapanarak sokağa mı, denilebilir. Edebiyatın bir tek işlevi yokmercek altında tutuyor ya, kendi payıma çıkmayı yadsıyan, durmadan spagetti ve tur, sıkı yapıtların çoğu herhangi bir işlev ikrah duygusu yaşattı o ısrar bana. Bu düpizza yiyerek bekleyen o dünya tatlısı adakaygısına boyun eğerek kâğıda dökülmeşüncem nedeniyle tezelden antisemit bir ma arkadaşları eşek şakası yaparlar, sahici miştir. Gene de, aklıbaşında kimse uyarıcı duruşum olduğunun ileri sürüleceğinden bir gazetenin sahte bir nüshasını basarlar boyutlarını, kendi zamanıyla sınırlı kalmayan şüphem yok; gelgelelim, aynı düşünceyi tanıdık matbaada, manşette Berlusconi’nin etkileme gücünü yadsımaya kalkışmaz sahangi aidat türü olarak kafama kakılsaydı ülkeden kaçtığını okur okumaz dışarı fırlar, nırım. geliştirecektim, belirtmeliyim. binbir taşkınlık yapar. “Karanlıkta şiir okumak”tan dem vuraNeden, öyleyse, yarıyolda bırakmak varSözkonusu filim sahnesindeki “durum”u lı çok olmadı. Karanlık günlerin içinden ken, Kertesz’in, iki cilt günlüğünü okudum, imgeleminde yaşayan, fiilen yaşamaya yatgeçerken, bugünlerde, Klaus Mann’ın üçüncüsünü edinmeye karar verdim? Bu kın çok sayıda insanın yaşadığı bir ülkenin Mefisto’sunu, Bilge Karasu’nun Gece’sini, benim gözümde koca bir karasineği andıyurttaşı olmak nedir, her gün yeniden öğSabato’nun Tünel’ini yoldaş seçmek bir diran ısrara karşın, öteki yakada son derece reniyoruz. “Yeni Türkiye” sloganı ister isreniş gücü, bir uyanık kalma gizilgücü aşıladerin bir yazıyla örüyor güncesini de ontemez “artık olmayan”ı temsil ediyor. “Eski yabilir herbirimize böylesine örselenirken. dan. Yazarlık sancılarıyla, dramatik yaşam Türkiye matah mıydı?” sorusu doğru ve İMAN VE BOZGUN çizgisiyle (eşinin hastalığı ve ölümü, kendi haklı bir soruydu başlangıçta, çok geçmeImre Kertesz’in günlüklerini okurken yaşlılığını taşıma biçimi) gerçekten de dopden yitirdi doğruluğunu ve haklılığını, kötüikidebir ikileme düştüm. Yazarın kendisini dolu bir yapıt koyuyor karşımıza. Bir tek 21 den kötüsünün olabileceği anlaşılan pek az Macar hissetmemesini, olanakları elverdiNisan 2001 günü defterine düştüğü üç saykişinin aklına gelmişti. ğinde Berlin’de yaşamayı yeğlemesini hem falık bölüm yeter yargımı kanımca doğruGelgelelim, kötünün kötüsünün sınırı de nasıl anlıyorum: Kişi doğduğu, yaşadığı lamaya: İşine ve emeğine öyle bakabilmek var mı, yeni bir soru ufkumuzda. 1930’lasürece kendisini somut ya da soyut her yazarın erişebildiği irtifalardan sayıların Avrupasına, SSCB’sine, 1940’ların maz: Sözkonusu üç sayMc.Carthy’li ABD’sine, “Kültür Devrimi” faya yayılan çekirdek tasa Çin’ine, daha nicesine ilişkin bir dolu kitap da, Kertesz’in bunu dile okumuş, bir dolu belgesel izlemiş, bir dolu getiriş biçimi de birkaç yüz birinci elden tanıklığa kulak vermiş olmak sayfada aktarılabilecek bir neye yaramıştır? Göre göre dipsiz bir çuana sancının yoğunlaştıkurun eşiğine kadar ilerleyip boşluğa rılmış, son kertesine dek devrildiğimize göre? deriştirilebilmiş versiyonuAma şu kötünün kötüsü sonu barındırıyor. İman ve runu var ya, asıl acil konu bu bozgun terazinin karşılıklı şimdilerde. Okuduğumdan beri iki kefesinde tartıma sonaklımdan çıkmayan, ikidebir suz bir hareket yeteneği anmadan edemediğim bir sağlıyor, sağlamış. sonuçduruma dönüyorum, 7 Haziran 2002: “Kertesz sırtımda ürperti: markasını taşıyan yazınsal Ernesto Sabato’nun girişimin freni kopmuş ritroman kahramanı, mini izlemekte güçlük çekiArjantin’de statlara dolyorum. Dükkânı kapamak durulan insanları, komşuisterdim. Ama o zaman larını görmezden gelerek içinde kapalı kalacaktım”. Dünya Kupasına kilitlenen Imre Kertesz günlüklerinde, yazarlık sancılaBunu daha da anlıyo“yurttaş”larından kopmak için Ernesto Sabato rıyla, dramatik yaşam çizgisiyle gerçekten de rum. n Birleşmiş Milletlere başvurmadopdolu bir yapıt koyuyor karşımıza. P ervasız Pertavsız ENİS BATUR Y TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 1 1 2 N İ S A N 2 0 1 5 n S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle