Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler sergisi atmosferiyle dekadansı harikulade betimleyen Viyana’da Aşk yazıldıktan yüz yıl sonra yayımlanmasına karşın bugün de evrenselliğini koruyor. Tolstoy mu Dostoyevski mi? / George Steiner / Çeviren: Sevda Çalışkan / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 368 s. George Steiner edebiyat kuramı alanında bir klasik haline gelmiş kitabında bu iki dev iki romancının eserlerini epik ve dramatik yazın gelenekleri bağlamında değerlendiriyor. Ütopik inançları ve insanlığa duyduğu güvenle Tolstoy bir iyimserdir ve bile isteye kendisini Homeros ile ilişkilendirecek epik bir tarz yaratmıştır. En kasvetli, trajik metafizikçilerden olan Dostoyevski ise kökleri Kral Oidipus’a ve Kral Lear’a uzanan drama geleneğinin devamcısıdır. Steiner metni dışa kapalı, bağımsız bir referans sistemi sayan yapıbozumcu eleştiriden çok farklı bir “eski tarz eleştiri” örneği sergiliyor. Gollik / Hayko Bağdat / İnkılâp Kitabevi / 142 s. “Başlarım Ermenisinden de, Türkünden de, Kürdünden de. Başka bir şey anlatacağım sizlere. Ama bana sorarsanız bütün bunlar hikâye...” diyor Gollik’in yazarı Hayko Bağdat. Daha evvel evinin kapılarını açması gibi, bu defa da tüm gollik hallerini anlatıyor bize. Rumluk, Ermenilik, Türklük ve hatta hacılık elden giderken gülmekten gözlerinizden yaşlar gelebilir. Ama Bağdat’ın amacı ağlatmak değil, o ve arkadaşları, “başka bir dünya mümkün değilse, başka bir ortam mümkündür” diye düşünüyorlar. Gollik kim mi? İnek Şaban ile Gollik aynı mahallenin çocukları... Delice / Hande Altaylı / Doğan Kitap / 312 s. “ (... ) Aliço Meryem’i içeri itip kapıyı kapattı ve ay dışarıda kaldı, yıldızlar dışarıda kaldı, ay ışığı da dışarıda kaldı. Kırık dökük kaldırımlar, tozlu yollar, iğde kokan hava, otların arasında bitmiş kır çiçekleri... Hepsi dışarıda kaldı. Ağustosböcekleri, tembel tembel hışırdayan yapraklar ve o gece usul esen poyraz, onlar da dışarıda kaldı.” İnsanın yapmadan duramayacağı hatalar vardı. Tıpkı sevmeden duramayacağı insanlar olduğu gibi. Bizi biz yapan şeylerdi bunlar. Meryem’i Meryem yapan da, Aliço’yu hayatının hatası olarak seçmesiydi. Hande Altaylı yeni romanıyla okur karşısında. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Reading Zindanı BalladıOysa Herkes Öldürür / Oscar Wilde / Çeviren: Piyale Perver / Dedalus Kitap / 184 s. Önceki Türkçe çevirileri hakkında farklı eleştiriler alan bu balad, bir deyişle manzum eser, başka bir deyişle uzun öykü, bir hapishanenin parmaklıkları ardında kurgulandı. Oscar Wilde’ın, bir deyişle mahkum C. 3. 3.’ün, İrlandalı bu tek başına önemli bir sebep ve dünyanın büyük ozanlarından birisinin aşka, korkuya, ölüme, açlığa, yanlızlığa ve insanlığın kaderine yazdığı devasa bir mektuptur. Her ne kadar okunması sadece bir saat sürse de. Okumayanlar okusun insanlığın kaderini! Doğumunun 160. yılında Wilde’a hediye ediyoruz! Evet, ayrıca oldukça kişisel nedenlerle basıyoruz bu kitabı ve elbette herkes öldürür sevdiğini! Yurttaş Brych / Jan Otchenachek / Çeviren: Kerem Kurtgözü / Evrensel Basım Yayın / 600 s. 1979’da hayatını kaybeden Çekoslovak yazar Otchenachek, Yurttaş Brych adlı romanında, Nazi işbirlikçilerine karşı gerçek bir demokrasi mücadelesi veren emekçilerle, sömürü çarklarının devamı için çaba harcayan ve bu uğurda Nazi vahşetiyle işbirliği yapan burjuvalar arasında tarafını belirlemekte bocalayan Brych’in, işçilerle kurduğu ilişki sonucu yaşadığı evrilmeyi anlatır. Brych’in düşüncelerindeki bu evrim elbette kendiliğinden gerçekleşmez. Nazi işgalcilerin ülkeden kovulmasıyla birlikte işçilerin kendi yaşamlarını nasıl bir dünyada sürdürmek istedikleri, savaş sonrası kurulacak dünyaya dair yürüttükleri tartışmalardaki derinlik, sahibi Brych’in önyargılarını parçalar. Demir Konsey / Chine Miéville / Çeviren: Güler Siper / Yordam Kitap / 544 s. Britanya bilim kurgu ve fantastik edebiyatının genç ve başarılı ismi China Miéville’in, Perdido Sokağı İstasyonu ve Yara’nın ardından, Yeni Crobuzon üçlemesinin son kitabı olarak kurguladığı Demir Konsey; mevcut baskı rejimine karşı ayaklanan çeteler, örgütler ve direnişçilerin sahnede olduğu, bir savaş ve isyan zamanına odaklanıyor. Roman, 2005 yılında Arthur C. Clarke ödülünü kazandı, Locus ödülleri’nde ise En İyi Fantastik Roman seçildi. Arthur C. Clarke ödülünü üç kez kazanan tek yazar olan China Miéville, Demir Konsey’de çok katmanlı, anlatımsal ve politik sınırları zorlayan, lirik bir romanla çıkıyor okuyucuların karşısına. n 1311 2 N İ S A N 2 0 1 5 n S A Y F A 2 5