Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ahmet Büke’den “100 Tuhaf Kitap” nasıl yapılacağını anlatan” bir kitap olduğunu söylüyor. Doğrudur… UNUTULAN “ŞAİRLER” “Tuhaf Edebiyat” başlığını taşıyan son bölüm ise benim için gerçekten şaşırtıcı oldu. Kırkı aşkın kitap var bu bölümde ve ben sadece 45’ini biliyorum. Ama sonra düşündüm, ben hiç şiir kitaplarına bakmadım şu “kıymeti kendinden menkul kitapları” toplarken… Bizim gibi nüfusun büyük çoğunluğunun kendini şair sandığı bir ülkede, elbette “tuhaf edebiyat” bol bol bulunacaktır! Örneğin Nail Çivrili’nin 1971’de İzmir’de basılan Nail’den Suzy’e Şiir adlı (ne bulunmaz bir kitap adı değil mi?) kitabın “Sonsöz” başlıklı şiiri “Gencim, şiir zevkinizi kuvvetlendirmektir azmim/ Evli, üç yiğit oğlan babasıdır medeni halim” mısraları lirizmin sınırlarını zorluyor. Suavi Koçer’in bilimkurgu sınıfına da sokabileceğimiz şiir kitabı Uzay Yolcuları ise 1965 tarihli. Yani dünya “uzay çağı”na girmek üzere. Ve üstadın şiirleri bizi buna hazırlıyor: “Atom çekirdeği/ Dünya gemisi fezada uçuyor, uçuyor altun kanatlı kuş/Ateşle kan dolmasın içine/ ‘Hayır ve şerde’ gizli atomun çekirdeği/ Zıtların kanunu, yekunu, tutarı gelir dile.” Satır aralarında oldukça gizli manalar yüklü gibi geldi bana! Bu kitabın hemen arkasından tanıtılan ve kapağında bir astronot resmi bulunan, Karyalı Mustafa Çakmak’ın Çağ Açmağa Geldim Kapına: 43210 adlı şiir kitabını ise vallahi bulup okumak isterim. Bu ne çarpıcı bir kitap adıdır! “Tuhaf Edebiyat” bölümü sadece şiir kitaplarından oluşmuyor. Değişik edebiyat ürünleri de bu bölümün tuzu biberi. Mustafa Aşlamacı’nın Yaşamak Sanatı bir gizli yaşam manifestosu adeta! Sonuç bölümdeki şu satırlar da bunu kanıtlıyor sanırım: “Hız ve heyecan içinde yaşarım. Her günüm yeni bir gün aynı zamanda en son günüm imiş gibi yaşarım. İlgi çekici kitaplar okurum, durumu dikkatle incelemeyi öğrenirim. Hiçbir zaman servet ve şöhret peşinde olmadım, makama iltifat göstermedim. Kendimi hep ilime verdim.” İşte bu 100 kitap da gösteriyor ki memleketimiz nice kadri bilinmemiş kıymetlerle dolup taşıyor. Yeteneklerinin farkına varmadığımız, nasıl olduysa bugüne kadar keşfedilmemiş bu mümtaz vatan evlatlarına artık saygı duruşunda bulunmanın vakti geldi. Geç bile kaldık! Bir şiirle sözlerime son vermek istiyorum: “Pek güzel kitaplar var kadri bilinmemiş/ Okumamız daha önce niye söylenmemiş!” n 100 Tuhaf Kitap/Ahmet Büke/Ağaçkakan Yayınları/220 s. K İ T A P S A Y I 1341 Kadri bilinmemiş kitaplar Ahmet Büke’nin yeni yayımlanan çalışması “100 Tuhaf Kitap”, üç ana bölümden oluşuyor. Söz konusu 100 kitabı Büke; ‘Tuhaf İlişkiler’, ‘Tuhaf Bilgiler’ ve ‘Tuhaf Edebiyat’ başlıkları altında inceliyor. r Gökhan AKÇURA “Pek güzel kitaplar var kadri bilinmemiş/ Okumamız daha önce niye söylenmemiş!” irmi yılı aşmıştır. O zaman Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısı’nda gerçekten sahaflar vardı. Bugün de sahaflığı sürdüren Halil Bingöl arkadaşımla sık sık sohbet ederdik. Onun bir rafında, benim de evdeki kütüphanemde garip kitaplar bulunurdu. Birbirimize gösterir, şamata yapardık. Bir ara “Ya, bunları bir araya getirsek de bir sergi açsak mesela,” demiştim. Teklif hemen kabul görmüş, serginin adı bile konmuştu: “Kıymeti Kendinden Menkul Kitaplar Sergisi”. Ama ikimiz de bunun peşine düşmedik, yıllar içinde Halil o kitapları sattı, benimkiler duruyor ama ben de başka işlerle meşgul oldum. Bunları niye anlattım? Çünkü geçenlerde yayımlanan, Ahmet Büke’nin Murat Gültekin’in koleksiyonundan faydalanarak hazırladığı 100 Tuhaf Kitap adlı kitap, bu vakti evvelde düşündüğümüz serginin kataloğu hüviyetinde. Elbette bizde olmayan birçok kitapla ilgili sayfalar var içinde. Ama bizde de bu kitapta olmayan onlarca başka kitap var. Hemen arkamda duran raftaki kitaplara bakıyorum: İlim Bakımından Şehvet, Hayat Arkadaşı, Uslu Bir Kadının İtirafları, Edebi Aşk Mektupları ve elbette Lokman Hekim’in başta Ah Mübarek Domates olmak üzere bütün kitapları. 100 Tuhaf Kitap’la ilgili yazıma, kitapta olmayanları sıralayarak girerek ayıp ettim galiba. Ama hani ikinci cildini çıkarmak isterse bizim kapıyı da çalsın Ahmet Büke kardeşimiz demeye getiriyorum bir anlamda. BİR AYAK MUAMMASI Gelelim kitaba. Üç ana bölümde toplamış söz konusu 100 kitabı Büke: “Tuhaf İlişkiler”, “Tuhaf Bilgiler” ve “Tuhaf Edebiyat”. “Tuhaf İlişkiler” bölümü insanoğlunun en hassas olduğu konuya, aşk ve sevdaya yardımcı olmaya çalışan kitaplara ayrılmış. Seksoloji Yıllığı, Her Nişanlı Kız Neler Bilmelidir?, Bekârlarda Cinsi Hayat, Aşk Edebiyatı gibi kitaplar bunS A Y F A 8 n 2 9 Fotoğraf: Deniz TOPRAK Y lar. Bu bölümün favorisi Kemalettin Tuğcu imzalı Dişi Kuş. Kocanızı Nasıl Muhafa Edebilirsiniz? başlıklı kitap. Kitapta kocayı muhafaza etmenin madde madde yolları öğretiliyor. 6. Madde “kocanıza çıplak ayağınızı göstermeyiniz” diye buyuruyor ve devam ediyor: “Çıplak Ahmet Büke bir bacak belki güzeldir. kitabın; “Murat Fakat çıplak bir ayak asla. Gültekin’in çeyrek asırdan fazladır üzerine Kadın ayağına, o güzelliği titrediği kütüphanesi veren bir çorap ve şık bir sayesinde yazıldığını” ayakkabıdır. söylüyor. Arkadaşlarınızdan birisinin bir ayağından ayakkabısını ve çorabını çıkartınız. Giyimli ayağı ile çıplağını mukayese ediniz. Çok büyük bir güzellik farkı bulacaksınız. konuları biraz karışık; Dar ayakkaplar, parmakları birbirleripsikoloji de var, siyane yapıştırmıştır. Cildi iyi teneffüs etmeset de var, zar ve kâğıt yen ayak sarımsı bir renk almıştır. Baş oyunları da… Ben parmağın mafsalı dışarı doğru çıkmıştır. olsam Orhan Seyfi Serçe parmakta veya topukta nasır varOrhon’un Maskeler dır. Bir kadın ayağı, nihayet altı aylık bir Aşağı! ‘En Büyük çocuk ayağı gibi güzel değildir. Küçük Tehlike’nin İçyüzü olabilir, beyaz olabilir, topuğu pembe gibi faşist kitapları buraya almazdım. olabilir. Fakat ne olsa giyimli bulunduFaşist olduğundan değil, arkasındaki ğu güzelliği gösteremez. öykü iki sayfaya sığmayacağından… Kadın ayağı için bunları söylerken her Bu bölümde dikkati çeken bir kitap da şeyde olduğu gibi vasatı gözönünde tutDr. Hasan Ferid Cansever’in yazdığı tuğumuzu unutmamalıdır. Sizin fevkalaTevrata Göre Yakın Şarkta Yamyamlık de güzel bir ayağınız varmış, bu umumi oldu. Cansever’in 50’lerde, Türkiye’de bir hükme mani olabilir mi? et yemezliğin yani vejetaryenliğin en Eskiler, çıplak ayağın erkekler üzerinbilinen temsilcisi olduğunu bilince, deki antipatik etkisini iyi bildikleri için kitabın bazı gizli emellerle yazıldığını ilk gecede gelini çorapla yatırırlardı. düşünmeden edemiyor insan! Büyük Ayağın, bütün bacakla birlikte, güzel sürpriz ise Tarım Bakanlığı Ziraat İşleri bir çorap ve ökçeli iskarpin veya terlikle Genel Müdürlüğü’nün 1964’te yayımlaarzettiği güzel manzarayı ve kazandığı dığı Pantalon Yaması adlı kitap! sevgiyi, onun bütün çıplaklığı ve kusurBüke haklı olarak “dünyada başka larile birlikte erkeğe göstererek kaybetörneği var mı bilmiyoruz ancak pantatirmemek lazımdır.” lon yamasının en kolay ve doğru şekilde İkinci bölüm olan “Tuhaf Bilgiler”in E K İ M 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T