Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler FinziContini’lerin Bahçesi / Giorgio Bassani / Çeviren: Neyyire Gül Işık / Yapı Kredi Yayınları / 236 s. Giorgio Bassani’nin Proustvari bir titizlikle yazdığı, “FinziContini’lerin Bahçesi”, “yitik zamanın” izini süren bir bellek romanı: Hallice orta sınıftan gelme, aşk ve cinsellik işlerinde acemi “iyi aile çocuğu”, adı belirtilmeyen anlatıcı, malikânesine kapanmış, kendi âleminde, topluluktan kopuk bir yaşantı süren soyluluk heveslisi, zengin ve seçkin bir ailenin gözbebeği olan çok zeki, kültürlü, afacan, değişken huylu, züppe kızı Micòl’e tutulur ve bunlar, uğursuz 1938’de; Irk Yasaları’nın yeni çıkarıldığı ve kent halkı arasına açılan uçurum giderek genişlediği dönemde olur. Gizli Aşklar / Hıfzı Topuz / Remzi Kitabevi / 240 s. Hıfzı Topuz’dan dikkat çekici ve bir o kadar da yankılar yaratacak yaşanmış öyküler. Geçmişi anımsarken yaşadıklarımızla hesaplaşma denilebilecek bir yolculuğa çıkarız. Bu yolculukta en çok karşılaştıklarımız, geçmişte yaşanmış aşk ilişkileridir. Bunlar belki de bizi en derinden etkileyen ve yıllar geçse de belleğimizde tazeliğini yitirmeyen anılardır. “Gizli Aşklar”, yaşanmış kısa aşk öykülerinden oluşuyor. Hıfzı Topuz, gençlik yıllarında yaşadığı aşkların yanı sıra yakın dostlarından dinlediği bazı aşk öykülerini de anlatıyor. 1950’lerin ve 1960’ların Parisi ve İstanbulu’ndan esintiler taşıyan bu öykülerde, temiz gençlik aşklarının ve çoğu zaman platonik ilişkilerin düş kırıklıkları ve burukluklar var... Bellek Tiyatrosu / Simon Critchley / Çeviren: Tuncay Birkan / Metis Yayınları / 80 s. Simon Critchley, boşaltmak üzere geldiği ofisinde, ölmüş bir filozof arkadaşının yayımlanmamış yazılarını, hazırladığı tuhaf birtakım kartları içeren ve her birinin üzerinde burç işaretleri olan kutular bulur. Yalnız bir burç eksiktir. Karıştırdığı bu kutular arasında kadim hatırlama sanatı hakkında parlak bir metin ve çeşitli filozofların hayatlarının dönüm noktalarını kaydedip ölecekleri tarihleri tahmin eden astroloji kartları bulur. Bunlardan birisi de kendisi hakkındadır; çok ciddiye almamış gibi yapar ama fena halde meraklanmıştır. Neden sonra son kutuyu da bulur, onun içinden de Giulio Camillo’nun on altıncı yüzyılda dönemin bilgi birikiminin neredeyse tamamını içerecek şekilde tasarladığı bellek tiyatrosunun maketi çıkar. Maketle birlikte sanrılar da başlar... Felsefi metinleriyle tanıdığımız Critchley’in “Bellek Tiyatrosu”nun türünü belirlemek biraz zor. Edebi bir dille yazılmış bir kurmaca, yer yer otobiyografi, felsefi bir risale ve tarihsel bir inceleme... Sinança / Şirin Cemgil / Yayına Hazırlayan: Taylan Cemgil / Ayrıntı Yayınları / 570 s. “Sinança” için sosyalist bir kadının, Şirin Cemgil’in hikâyesi denebilir. Bir anlamda, 1970’lerden bu yana Türkiye’de yaşanan mücadele süreçleri düşünüldüğünde, sayısız devrimcisosyalist kadının duygularının, dirençlerinin ifade bulmuş hali. Bu romansı kitap, kısa süren bir “dün” ile uzun süren bir “bugün” arasında gidip gelen mektuplaşmalardan oluşuyor. Sancılı, gerilimli, sevinçli. Hasret ve yalnızlık da var kaçınılmaz olarak. Anlatılanlar, Türkiye sosyalist siyasi tarihinin bir parçası. Şirin bu kitabın adını “Bitmemiş Yazılar” koymuştu ölümünden önce. Kaleme alacağı pek çok şeyi yazamadı ama bu kitap onun sevgisinin ve hayatının en yalın özeti. “Sinança”, hem bitirilememiş bir aşk mektubu, hem bir otobiyografi hem de siyasi bir anlatı olarak okunabilir. Şirin’in cümleleri hafızaları tazeleyecek. Yıldızları Seyreden Kadın: Suat Derviş Edebiyatı / Yayına Hazırlayan: Günseli Sönmez İşçi / İthaki Yayınları / 340 s. Günseli Sönmez Işık tarafından yayına hazırlanan “Yıldızları Seyreden Kadın: Suat Derviş Edebiyatı”, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nin düzenlediği Üçüncü Kadın Yazarlar Sempozyumu’nda yapılan sunumlardan bir seçki. Türk edebiyatında hak ettiği yere kavuşamamış bir ismin edebi dünyasını bütün yönleriyle ele alan çalışma, hem Suat Derviş’in yapıtlarını severek takip eden S A Y F A 2 8 n 2 9 E K İ M 2 0 1 5 okurlar hem de araştırmacılar için bir başvuru kitabı niteliğinde. Yalnızlar / Erhan Bener / Everest Yayınları / 600 s. Türk edebiyatının ilk distopya örneklerinden “Yalnızlar”, 1950’lilerin Türkiyesi’nde bir taşra kasabasında geçer. Kimi buraya dönemin politik baskıları yüzünden sürülmüş öğretmen, doktor, savcıdır; kimi görevli olarak orada bulunan subay ya da kasabanın yerlisi... Hepsinin ortak noktasıysa farkında olmadıkları ya da farkında oldukları ama giderek bir var oluş sorununa dönüşecek yalnızlıklarıdır. Hangi zamanda, nerede doğmuş, yaşıyor olurlarsa olsunlar, huzursuz ruhları ve varlıklarıyla “yalnızların”, alkol, şehvet ve ikiyüzlülük üçgeninde sıkışıp kalmış, mutlak bir başarısızlıkla sonuçlanacak yaşama tutunma mücadelesi... Yüzücü / Joakim Zander / Çeviren: Can Yapalak / Doğan Kitap / 408 s. Avrupa Parlamentosu’nda çalışan Klara’nın hayatı, eski erkek arkadaşı Mahmoud’dan gizemli bir mesaj alınca değişir. Mahmoud, peşinde birtakım adamların olduğunu söyleyerek Klara’dan yardım ister. Ellerindeki tek ipucu, ikiliyi kiralık bir kasaya yöneltir. Kasanın içinde buldukları küçük dizüstü bilgisayardaki görüntüler çok kirli bir oyunu ortaya çıkarır. ABD’nin CIA eliyle Ortadoğu’yu karıştırdığını, bölgedeki ülkelere silah sattığını, muhalifleri işkenceyle bertaraf ettiğini kanıtlayan görüntüler, karşılarında tahmin ettiklerinden çok daha tehlikeli bir düşmanın olduğunu gösterir. Bu ölüm kalım oyununda sıradan iki insanın bir şansı olabilecek mi? Ormandaki Canavar / Henry James / Çeviren: Aslı Sena Özarpacı / Altın Bilek Yayınları / 70 s. “Sen öyle benden bir parçasın ki; kendi içinde bulunan ancak benim varlığımın sonucu olan bir şey gibi. Demek istediğim; seni bu kadar derinden önemsemem ve benim için yaptıklarını takdir ediyor olmam. Bazen kendime bunun adil olup olmadığını soruyorum. Adil derken benimle bu kadar iç içe ve başkalarının da söyleyeceği gibi ilgili olmandan bahsediyorum. Sanki başka bir şey yapmaya vaktin kalmıyormuş gibi hissediyorum.” Yalnızlık, kader, aşk ve ölüm temalarının işlendiği “Ormandaki Canavar”, Henry James’in en iyi kısa anlatılarından biri olarak kabul edilir. James’in kitabını okurken yaşamın anlamını sorgulayan bir başkahramanın hüznüyle karşılaşıyoruz. K İ T A P S A Y I 1 3 4 1 C U M H U R İ Y E T