Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURL A R A akın gelecekte, yeryüzünde bir ülke... Tiran ölmüş ve oğlu başa geçmiş. Din uleması ve polisler ordusundan oluşan bir demir yumrukla yönetiliyor ülke. Katı yasalarla sınıflara ayrılan halk, yoğun denetim ve gözetim altında yaşıyor. Güneş ise “Gökcisim” denilen dev bir kütlenin ardında tutsak. Bir gün bir bilim insanı, gidişatı sorgulamaya ve tüm ezberi bozacak bir direnişe doğru yol almaya başlıyor ve bu yolda hiç de yalnız olmadığını fark ediyor. Ayşe Kulin’in yeni romanı “Tutsak Güneş”, sonuna kadar direnişçi ve çevreci bir metin. Millî, dinî ve her alanda ele geçirilmişliğe, tek tipleştirilmeye, doğanın ve milletin kanını emen tüm iktidar sahiplerine isyanla, ütopik(!) bir memleket kurgulayarak kaleme almış romanını. Gamze Akdemir Ayşe Kulin’le “Tutsak Güneş”i konuştu. “Peri Gazozu”nun yazarı Ercan Kesal’ın romanı, “Nasipse Adayız” adını taşıyor ve seçimlerin öncesinde yaşanan ikbal hesaplarının ardına taşıyor okuru. Kendince yaşamını sürdüren bir doktorun belediye başkanı olmak için verdiği çaba çerçevesinde Türkiye siyasetinin bilinen yüzünü trajikomik biçimde resmediyor Kesal. Ortaya çıkan manzarada ise okurları, maddi ve manevi çöküşün eşiğinde gezinen bir insan hikâyesi bekliyor. Eray Ak değerlendirdi kitabı. Ahmet Büke’nin yeni yayımlanan çalışması “100 Tuhaf Kitap”, üç ana bölümde toplanıyor: “Tuhaf İlişkiler”, “Tuhaf Bilgiler” ve “Tuhaf Edebiyat”. Yayın Dünyamızın geçmişine bir keyifli bir yolculuk sunuyor kitap bize. Kendisi de bir sahaf kurdu olar Gökhan Akçura tanıtıyor Büke’nin çalışmasını. Bol kitaplı günler... Y P Okurken azdıklarımdan belli olmuyor biliyorum ama her gün ülke gündemini yakından izliyor, beşaltı gazeteden, nasıl bir mazohistlikse artık, ortalama yirmi köşe yazısı okuyorum. Yazılı basımımızda yazılarını beğeniyle okuduğum yazarların başında Ahmet Turan Alkan geliyor (bir diğeri Metin Münir). Dünya görüşümüz, siyasal tercihlerimiz, kültürel perspektifimiz, dil anlayışımız neredeyse taban tabana zıt: Nasıl oluyor da öyleyse bu denli yüksek haz devşiriyorum yazdıklarından? Bir yazarı beğenerek okumam için onun bana benzemesi gerekmiyor; bir yazardan beklediğim bu değil. Okuryazarım ben: Yalnızca kendime benzer bulduğum, saydığım yazarları ervasız Pertavsız ENİS BATUR Y Ahmet Turan Alkan turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap TURHAN GÜNAY okuyacak olsaydım kitaplığım ufalır, dünyam küçülür, giderek aynamda boğulurdum. Ezra Pound’un ya da Gottfried Benn’in dünya görüşlerini, Claudel’in ya da Sezai Karakoç’un inançlarını paylaşmıyorum; İbnülemin Mahmud Kemal İnan’ın donanım özelliklerine sahip değilim; Tanpınar’ın ya da Cemil Meriç’in dil anlayışlarına uzağım... her birini, başkalarını da döne döne okuyorum yıllardır. Ahmet Turan Alkan, benim gözümde, tıpkı Ahmet Rasim, tıpkı Salâh Birsel, güçlü bir denemeci üslubuna sahip. Kullandığı dile yetkin ölçülerde hâkim, yazı diliyle konuşma dili arasında sağlam denge kurmayı başarmış, zengin kültürel altyapısından süzdükleriyle sohbet geleneğinin gerektirdiği “şen bilim”i ustalıkla birleştiriyor. Bunlara tuzu biberi kararında katıyor: Zarif ama yerine göre kırbaçsı bir mizah şeridi eksik olmuyor yazdıklarından, besbelli zekâ sıkıntısı yok. Tanışmıyoruz Alkan’la. Bir tanışma biçimi ne kadar sayılırsa ara dere ekranda izlediğim oldu onu. Uzaktan, hem de dışarıdan karakter tahliline gerçi güven duyulmaz, gene de işte, yapılıyor: İlkeli, dik duruşlu, tatlısert izlenimi Hermann Hesse bırakıyor insanda, ki bu varsayımlı özellikleri yazdıklarında da seçtiğimi söylemeliyim. Arada, herkes gibi tersleniyorum. Bir seferinde, yıllar geçti, Alp Zeki Heper’e değindiği bir yazısından dolayı Alkan’a dirsek attığımı unutmuş değilim. İyi de bir yazarı beğenerek izlemekten muradımız onun kulu kölesi olmak anlamına gelmiyor zaten. Ayrıca, onun bana da yazdıklarıma da bayıldığını hiç sanmıyorum; böyle şeyler görüşümü etkilemiyor. Ahmet Turan Alkan, dibin dibine ikide bir yaklaşan basın dünyasında doğru hizayı korumayı ve göstermeyi başaran bir avuç köşe yazarının alkışlanası örneği. HESSE Arte’de bir Hesse belgeseli, tam benlik bir başlıkla: “İç Yolculuk”. Sanal Yolculuklar projemin (wip) bir noktası da Montagnola evi olduğu için dikkat kesildim izlerken. Kamera orada biraz üstünkörü çalıştı, bahçede de yeterince dolaşmadı. Buna karşılık öteki evlerine de uzandı: Lugano gölüne bakan eve, Tübingen’e, Basel’e, 50’lerinde sığındığı ve ikinci kez intihar etmeye niyetlendiği, çatı katındaki çifte odayaresimledim her kareyi, kafamın içinde. 15’inde intihara kalkışmış Hesse, şakağına dayadığı köhne tabanca ateş almamış (şimdi müzeevlerden birinde sergilenen simsiyah tabanca meğer o değilmiş!) Kliniğe kaldırılmış aile tarafından. Manastırokulundan kaçmış sonra, eğitimini yarıda bırakarak. Kitapçılık ve çilingirlik stajlarını da tamamlamamış. XX. yüzyılın açık ara en kültürlü yazarlarından biri. Bir yazı aygırı: Şiir, öykü, roman, 3 bin 500’ü aşkın deneme, sayısız mektup, çok sayıda resim. Üç evlilik. Sonuncuda dengini bulmuş. Mezarında dümdüz, gri bir hece taşı. n İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 4 1 2 9 E K İ M 2 0 1 5 n S A Y F A 3