28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER [email protected] Ömer Asım Aksoy’un ‘Atasözleri Sözlüğü’yle ilgili sosyal medyadaki tartışmalar üstüne Sözlükle değil, kültürel belleğimizle hesaplaşalım ırk beş yıldan fazla süredir yalnızca yazı yazmakla değil, aynı zamanda çeviriyle de uğraşıyorsanız, yaşamınızın azımsanmayacak bir bölümü ister istemez sözlük karıştırarak geçmiş demektir. Yalnızca kimi sözcüklerin karşılıklarını bulmak için değil; roman, öykü ya da şiir çeviriyorsanız kimi deyimlerin, argo sözlerin, atasözlerinin karşılıklarını, bilimsel ya da felsefî kitaplar ya da incelemeler çeviriyorsanız kimi terimlerin karşılıklarını öğrenmek için de… “Sözlük karıştırmak” diyorum, çünkü bizim kuşakların yaşamının uzunca bir bölümünde internet yoktu, yıllarca basılı sözlüklerin sayfalarını çevirdik baş parmaklarımızın ucunu dilimizle ıslatarak… Somut bir örnek vermek gerekirse, 1980’lerin başında, George Thomson’ın, dilbilim, toplumbilim, arkeoloji, antropoloji gibi pek çok bilim dalından yararlanarak kaleme almış olduğu “Tarihöncesi Ege” adlı yapıtını çevirirken Türk Dil Kurumu’nun 1970’lerde yayımladığı Terim Sözlükleri’nden çok yararlandığımı söylemeliyim. İlk ağızda, Prof. Dr. Bedia Akarsu’nun “Felsefe Terimleri Sözlüğü”, Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal’ın “Tarih Terimleri Sözlüğü”, Prof. Dr. Sedat Veyis Örnek’in “Budunbilim Terimleri Sözlüğü”, Prof. Dr. Berke Vardar yönetiminde hazırlanan “Dilbilim ve Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü” geliyor aklıma. “Tarihöncesi Ege” gibi terimlerden geçilmeyen koca bir kitabı çevirirken bir bakıma deneme ya da önerme niteliği taşıyan bu küçük sözlüklerden ne kadar yararlandığımı anlatamam. O sözlüklere emeği geçenlere ne çok şey borçluyum. Sonra, çeviri yaparken, “Redhouse Sözlüğü”, yıllarca en yakın dostlarımdan biri oldu. Yazı yazarken Türk Dil Kurumu’nun “Türkçe Sözlük”ünü, Ferit Devellioğlu’nun “OsmanlıcaTürkçe Ansiklopedik Lugat”ini, Mustafa Nihat Özön’ün “OsmanlıcaTürkçe Sözlük”ünü hep elimin altında bulundurdum. Ve elbette, ortaokulu bitirdiğim yıl halamın armağan ettiği “Webster’s Collegiate Dictionary” ve daha bir yetişkinlik yıllarımda ucuza bulup aldığım koskocaman “Webster’s Encyclopedic Unabridged Dictionary of the English Language”. S A Y F A 6 n 3 E K İ M K “Atasözleri Sözlüğü’ ilk kez 1965 yılında dönemin Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır ve birçok kuşağın başvuru kitabı olmuştur, olmaktadır. Kitap, adı üstünde bir sözlüktür, bir dilbilim çalışmasıdır. Cinsiyetçi ve ırkçı atasözlerinin, deyimlerin varoluşu hiçbir şekilde Ömer Asım Aksoy’un hayata ve insanlara karşı duruşunu yansıtmamaktadır.” Sözlüklerden bu kadar söz etmişken, Özcan Yalım’ın “Türkçe’de Yakın ve Karşıt Anlamlılar Sözlüğü”nden kaç yıldır müthiş yararlandığımı da söylemeden geçmemeliyim. Bunca sözlük muhabbetinden sonra asıl konuya geleyim artık. Geçenlerde, dilci ve yazar Ömer Asım Aksoy’un (18981993) ilk kez 1965 yılında Türk Dil Kurumu’nca yayımlanan, 1988 yılından bu yana da İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlanmakta olan “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”nün ilk cildi “Atasözleri Sözlüğü”nden yer alan kimi atasözleri sosyal medyada tepkilere neden oldu. Bu tepkilerde, söz konusu sözlüğün Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara salık verilmiş olmasının da payı vardı. Ama asıl tepki, kuşkusuz, sözlükte “Dayak cennetten çıkmıştır”, “Erkeğin şeytanı kadın”, “Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır”, “Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün”, “On beşindeki kız ya erde gerek ya yerde”, “Kürdün yağı çok olunca hem yer hem yüzüne sürer” gibi hem cinsiyetçi hem de ırkçı nitelikler taşıyan atasözleri ve açıklamalarının yer almasınaydı. Bu türden atasözlerine duyulan tepki, elbette, kadını aşağılayan erkekegemen anlayışlar ve ırk ayırımı içeren yaklaşımlar karşısındaki öfkenin bir sonucuydu. Bu öfke de, toplumumuzun en azından bir kesiminin bu konularda ne kadar bilinçlendiğini, ne kadar duyarlı bir düzeye geldiğini gösteriyordu. Ne ki, sanırım, konuyla ilgili yazılanlar, biriki gazetede çıkan haberler arasında, ülkemizin çok değerli bir dil ve sözlük uzmanı harcandı gitti. Türk dilinin “Derleme Sözlüğü” ile “Tarama Sözlüğü”ne yadsınmaz katkılarda bulunan, belki de en güvenilir “Yazım Kılavuzu”nu hazırlayan, yıllarını dilimizdeki atasözleri ve deyimlerin derlenmesine veren Ömer Asım Aksoy… Ölümünden sonra yayımlanan özyaşamöyküsü bile “Türkçe Bir Hayat” adını taşıyan Ömer Asım Aksoy. Yukarıda sıraladığım atasözlerine tepki göstermek, kuşkusuz, haklı bir duyarlılığın doğal uzantısıydı. Ama bu türden sözlerin sözlüklerde yer almamasını, sözlüklerden çıkarılmasını istemek, sözlük kavramının gerçek niteliğine aykırı düşüyordu. Benim bildiğim, sözlük, bir dildeki sözcükleri ya da atasözlerini ya da deyimleri ya da terimleri söylenişleri, dilbilgisel biçim ve işlevleri, çeşitli yazılışları, anlamları, eşanlamlıları ya da karşıtanlamlılarıyla nesnel bir biçimde, ayırım gözetmeden sunan bir başvuru kaynağıdır. Hele, atasözleri, deyimler ve argo sözlükleri, birer başvuru kaynağı olmalarının ötesinde, toplumun şaşmaz birer aynasıdır. Biz, konuşurken ya da yazarken buradaki konumuza giren cinsiyetçi ve ırkçı atasözlerini, deyimleri ve argo sözleri kullanmayabiliriz. Kullanmayalım da. Ama olabildiğince nesnellik ve bilimsellikle hazırlanmış bu tür sözlükleri okurken toplumun ta kendisini okumuş oluruz aynı zamanda. Sözlükleri haklı olarak katılmadığımız ya da karşı çıktığımız sözlerden arındırmak ise belki gönlümüze su serper; ama ortaya çıkacak “pembe sözlükler” bizi avutmakla kalır, aldatıcı olur. Ömer Asım Aksoy’un “Atasözleri Sözlüğü”nü yayımlayan İnkılâp Kitabevi’nin, sosyal medyadaki tepkilerin ardından yaptığı açıklamayı da burada anımsatmak isterim: “Sözlükler yaşayan dili belgeler, tarihi kayıtların oluşturulmasına yardım eder. Onaylamaz, yargılamaz, taraf tutmaz, olumlamaz. Sözlükler nesnel eserlerdir. Sözlükler derleyicilerinin, dilbilimcilerin, yayıncıların görüşlerini yansıtmazlar. Yansıtması da düşünülemez.” Belki daha da önemlisi, Ömer Asım Aksoy’un, söz konusu sözlüğün Giriş bölümünde yer alan ve sanki bugünkü tartışmalara yanıt veren sözleri: “Halk arasında kullanılan sövgü sözleri ile açık saçık ve edep dışı sözler de konumuzla ilgilidir. (…) Ancak, kitaplara geçirilip geçirilmemeleri zaman zaman tartışma konusu olmuştur. Dilde var oldukları yadsınamayan bu sözlerin kitaplara geçirilmesini doğru bulmayanlar, bir ahlak titizliği göstermekte, özellikle bunları okuyacak çocukları düşünmektedirler. Kitaplara geçirilmesini savunanlar ise: ‘Bilimde ayıp ve utanma olmaz. Bunları kitaplara geçirmemek bilimdışı davranıştır. Dil gerçeği gizlenmemelidir. Biz istediğimiz kadar gizleyelim; o, yayılıp söylenmek bakımından öteki sözlerimizden beri kalmıyor’ demektedirler. Her iki görüşü de anlayışla karşılamak gerekir.” Konuyla ilgili olarak Ömer Asım Aksoy’un vârisleri Esin Aksoy ile Süha Şevket Aksoy’un yaptıkları açıklamaya da kulak vermekte yarar var: “Babamız Ömer Asım Aksoy’un ‘Atasözleri Sözlüğü’ ilk kez 1965 yılında dönemin Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmıştır ve birçok kuşağın başvuru kitabı olmuştur, olmaktadır. Kitap, adı üstünde bir sözlüktür, bir dilbilim çalışmasıdır. Cinsiyetçi ve ırkçı atasözlerinin, deyimlerin varoluşu hiçbir şekilde Ömer Asım Aksoy’un hayata ve insanlara karşı duruşunu yansıtmamaktadır. Önemli olan tarihimiz ve kültürümüzdeki karanlıkların su yüzüne çıkartılmasıdır. Bunun yolu klasikleşmiş dilbilim çalışmalarında tahrifat yapmak değil, tarihi ve kültürel belleğimizdeki cinsiyetçi ve ırkçı içeriklerle hesaplaşmaktır.” Evet, sözlükleri bilimsel bir yaklaşımla değerlendirmeyeceksek örneğin, Hulki Aktunç’un “Büyük Argo Sözlüğü”nü de “açık saçık ve edep dışı” diye niteleyip büyük ölçüde makaslamamız gerekebilir! Oysa, Aktunç’a göre, “dilin gizli örgütü”dür argo, “kâğıda değil duvara yazı yazar”. n K İ T A P S A Y I 1233 2013 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle