28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kubilay Aktulum'dan "Folklor ve Metinlerarasılık” Kendi küllerinden doğan Anka Kuşu “Folklor ve Metinlerarasılık” halkbilimine ilgi duyan araştırmacılara yeni ufuklar açan bir başucu kitabı niteliğinde. Aktulum çalışmasında, folklorik ürünleri metinlerarasılık, söylemlerarsılık, göstergelerarasılık bağlamlarında ele alarak folklor kavramına yeni değerler, yeni anlamlar kazandırmaya çalışmış. r Özge SÖNMEZ acettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Kubilay Aktulum’un Folklor ve Metinlerarasılık başlıklı yeni kitabı Mart 2013’de okuyucusuyla buluştu. Daha önce birbirlerinin devamı niteliğindeki Metinlerarası İlişkiler (1999), Kopuk Yazı/Kopuk Yapı (2002), Parçalılık/Metinlerarasılık (2004), Metinlerarasılık/Göstergelerarasılık (2011) adlı çalışmaları bulunan Aktulum, Fransız Dili Edebiyatı mezunudur ve akademik yaşamını Fransa, Kanada gibi ülkelerde çalışmalar yaparak zenginleştirmiştir. Folklor ve Metinlerarasılık halkbilimine ilgi duyan araştırmacılara yeni ufuklar açan bir başucu kitabı niteliğinde. Aktulum çalışmasında, folklorik ürünleri metinlerarasılık, söylemlerarsılık, göstergelerarasılık bağlamlarında ele alarak folklor kavramına yeni değerler, yeni anlamlar kazandırmaya çalışmıştır. Kitapta yedi bölüm bulunmaktadır. İlk bölümde folklorik ürünün ne olduğunu farklı kuramcıların görüşleriyle açıklayan Aktulum, bu ürünün incelenmesinde neden metinlerarası ve söylemlerası bir bakış açısına ihtiyaç duyulduğunun altını çizmiştir. Mitler, efsanaler, halk masalları, vs. birer folklorik üründür. Genellikle değeriyle kullanıma sokulan kimi değişmezlerin (klasik, özlü söz, karakter, belirsiz kişi, yer ve zaman kullanımları) neler oldukları üzerinde durulmuş ve bir evrensel durumunun hangi açılardan meydana geldikleri incelenmiştir. Öncelikle metnin evrenselleri üzerinde duran yazar, AlgirdasJulien Greimas, Umberto Eco, Roland Barthes, Charles Girvel gibi ünlü kuramcılara atıfta bulunmuş ve bir metnin hem kapalı (gösteren düzleminde), hem de açık (gösterilen düzleminde) olduğunun altını çizmiştir. Folklorik ürünleri değerlerin metinlerarasılığı olarak kabul eden Aktulum, Nasreddin Hoca hikâyelerindeki kimi evrenselleri La Fontaine masallarıyla karşılaştırarak belirlemeye çalışmıştır. İSTANBUL FOLKLORU Kitabın en ilgi çekici bölümlerinden birisi de “Halk Kültürünün Posta Pullarına Yansıtılma Biçimleri”dir. Aktulum bu bölümde, halk kültürünün posta pullarındaki yerini Charles Sanders Peirce’in ve Ferdinand de Saussure’ün yorumbilimsel ve göstergebilimsel yaklaşımlarından yararlanarak incelemeye çalışmıştır. Pulun bir tür kültürel “elçilik” ya da “taşıyıcılık” görevi üstlendiğini belirten Aktulum, bu ürünlerin metin/görüntü ilişkisi çerçevesinde okunması gerektiğini belirtir. Kitapta değişik posta pullarından örnekler de veren yazar, bu ürünün hangi görsel gösterge sınıfına dâhil edilebileceğini tartışır. Kitabın son bölümü İstanbul folkloruna ayrılmıştır. XIX. yüzyılda moda olan Doğu’ya, özellikle Türkiye’ye yapılan gezilerin sonunda yazılan gezi anlatıları da birer folklorik üründür. Bu bölümde, Henry Carnoy ve Jean Nicolaïdès’in ortak çalışmaları olan Folklore de Constantinople ve Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si metinlerarası bir bakışla incelenmiştir. Aktulum, gezi anlatılarının ortak özelliklerini bu iki ürün çerçevesinde belirlemeye çalışmıştır. Okuyucusuna, bu iki ana metinden değişik çeviri kesitleri sunan yazar, hiçbir çeviri girişiminin özgün metnin olduğu gibi aktarımı olmadığını, çeviride daha çok kaynak metinle amaç metin arasında bir “denklik kurma” ilişkisinin söz konusu olduğunu vurgular. Kitabında, toplumsal belleği oluşturan bu ürünlerin varlıklarını sürdürebilmelerinin sırlarını okuyucusuyla paylaşan Aktulum, halkbilime ilgi duyanlara, folklorik ürünlerle ilgili araştırma yapanlara bir başucu kaynağı olacak nitelikte özenle hazırlanmış bir çalışmaya daha imza atmış. Geleneksel olanın geçmişten günümüze aktarılan bir şey değil, günümüz koşullarında onun yeniden yaratılması olduğunun altını ısrarla çizen yazar, okuyucusuna esas amacın folklorik ürünlerin “yeni bağlamlarda, değişik sanatsal biçimlerde bir metinlerarasılık sürecine uygun olarak hangi bakımlardan yinelendiklerini, biçimsel ve anlamsal dönüşümlerinin neler olduklarını, böylelikle devingenliklerini ortaya koymak” olduğunu hatırlatır. Unutulmamalıdır ki; “basmakalıplaşarak sıradanlaşma, ‘müzeleşme’, unutulma tehlikesiyle yüz yüze bulunan, ulusal kültürü temsil eden yapıtları gündemde tutmanın, sürdürülebilirliklerini sağlamanın en etkili yolu onları yeni bağlamlarda alıntılamak, yeniden kullanmak ya da yeniden yazmaktır” (s. 77 78). Aktulum’un kitabı sorgulanacak, “acaba gerçekten böyle mi?” dedirtecek, öğrenilecek ya da araştırılacak birçok bilgiyi okuyucusuna bir arada sunmaktadır. n Folklor ve Metinlerarasılık/ Kubilay Aktulum/ Çizgi Yayınları/ 216 s. K İ T A P S A Y I 1233 H Kitabında, toplumsal belleği oluşturan bu ürünlerin varlıklarını sürdürebilmelerinin sırlarını okuyucusuyla paylaşan Aktulum, halkbilime ilgi duyanlara, folklorik ürünlerle ilgili araştırma yapanlara bir başucu kaynağı olacak nitelikte özenle hazırlanmış bir çalışmaya daha imza atmış. sözlü kültürün ürünü olarak kabul edilen bu yapılar, metinleşerek varlıklarını sürdürürler. Bu nedenle Aktulum, öncelikle söylemin ne olduğunu değişik kuramcıların tanımlarıyla yeniden yorumlar. Mikhail Bakhtin, Roland Barthes, Dominique Maingueneau, Patrick Charadeau, Jean Michel Adam, Julia Kristeva, Marc Angenot gibi birçok ünlü kuramcıyı anarak, konu hakkındaki değişik görüşleri bir potada eritmeye çalışmıştır. Folklorik ürünlerin en önemli özelliklerinden biri, çoğunlukla adsız bir “ilk söyleyen” tarafından oluşturuldukları ve yinelenerek varlıklarını sürdürdükleridir. Her yinelenmede aynı ürünün değişik biçimleri ortaya çıkar. Örneğin Dede Korkut Hikâyeleri, Gılgamış Destanı ya da Nasreddin Hoca Hikâyeleri bu biçimde varlığını sürdüren ürünlerdir. Yinelenirken, yeniden yazılan ya da yeniden söylenen bu ürünler içlerinde değerler ve düşünyapıbirimler barındırırlar. Uygarlıkların, değerler toplamından başka bir şey olmadığını belirten yazar, unutulma tehlikesiyle karşı karşıya kalan folklorik ürünün başka yapıtlara sokularak yeniden gündeme gelmesini “küllerinden yeniden doğan Anka kuşu olarak” betimler (s.30). GÖSTERGEBİLİMCİ BAKIŞI Aktulum, folklorik ürünleri aynı zaman da bir göstergebilimci bakış açısıyla da değerlendirmiştir. Kitabın ikinci bölümünde bu ürünlerin metinlerarasılık ve göstergelerarasılık bağlamında incelenmesi gerekliliğini vurgulamıştır. Diego Carpitella, Vladimir Propp, Gérard Genette, Ferdinand de Saussure, Claude LéviStrauss gibi mihenk taşı isimleri anarak, folklorik ürünün her şeyden önce bir gösterge olarak kabul edilmesi gerektiğini, ancak sadece dilsel gösterge ile değil, başka gösterge dizgelerinde de sürekli olarak bir yenidenyazma sürecine girdiklerini öne sürer. Buna en iyi örnek olacak yapıtlardan birisi Gılgamış Destanı’dır. Bu ürün, edebiyatın yanı sıra başka birçok farklı gösterge dizgesiyle yeniden oluşturulmuştur. Örneğin, Fransa/İngil2 0 1 3 tere ortak yapımı Gilgamesh (2005) adlı filmle sinemaya, Orhan Asena tarafından Tanrılar ve İnsanlar’la tiyatroya, Melih Cevdet Anday tarafından Ölümsüzlük Ardında Gılgamış’la şiire, Çek besteci Bohuslav Martinu tarafından The Epic of Gilgamesh’la oratoryoya dönüşür. Temel arayış, folklorik olanın güncele taşınması ve varlığını sürdürmesi olduğuna göre metinlerasılık ve söylemlerarasılık yanında göstergelerarası bir bakış açısı da kaçınılmazdır. Ülkemizin en önemli folklorik ürünlerinden birisi de Nasreddin Hoca Hikâyeleri’dir. Bu hikâyeler birçok ülkede çeşitli dönüşümlere uğratılarak yinelenir ve güncelliklerini korurlar. Örneğin, Fransa’da 2006 yılında “Nasreddin Hoca’nın Olağanüstü Serüvenleri” başlığıyla yayımlanan çizgi romanda, Nasreddin Hoca’dan “çılgın bilge” diye söz edilir. Nerdeyse zaman ve uzam dışı olarak nitelendirilebilecek bu hikâyeler, Balkan ülkelerinden başlayarak Moğalistan’a kadar uzanır (s. 88). Aktulum, alay, hiciv, yergi ve iğneleyici sözlerle değerleri alt üst eden bu kahramanın değişik coğrafyalardaki hikâyeleri örneklerle karşılaştırılmış ve hepimizin belleğinde yeri olan bu figüre başka bir gözle bakma olanağı yaratmıştır. Aktulum’un bu kitabı yazmaktaki bir diğer önemli amacı da folklorun evrensellerini (fr. universeaux) sorgulamaktır. Dördüncü bölümü bu konuya ayıran yazar, alanla ilgili yapılan çalışmalarda yerele, ulusala bağlılığın neredeyse ortak bir tutum olduğunu belirtir. Bu ürünlerin değerlendirilmeleri aşamasında evrensel nitelikli değişmezleri belirlemenin pek fazla önemsenmediğini vurgulayan Aktulum, folklorik olanın evrensellerini belirlemenin öneminin, bir halkın imge evrenine gönderme yapan bir ürünün, başka bir halkın benzer ürünüyle yan yana konduğunda devingenliğini sürdürebilmesiyle doğru orantılı olduğunu savunur (s. 102). Kitabın beşinci bölümünde, “gönderge metin” olarak ele alınan Nasreddin Hoca hikâyelerinde öne çıkan ve evrensel S A Y F A 1 4 n 3 E K İ M C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle