06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hasan Varol direncin savaşçısı ‘Bazen bir şey anlamasak da şiiri seviyoruz’ Hasan Varol’un adını şiir dünyasından duymuş, şiirlerini daha önce okumuştum. İlk yüz yüze gelişimiz şair Veysel Çolak’ın yönettiği Karşıyaka Şiir Atölyesi’nde bir etkinlik sırasında oldu. Kısa bir sohbetten sonra neden şiir üzerine bir sohbetimiz olmasın diye düşündüm ve günlerdir önümde Hasan Varol’a ait beş kitap duruyor; şiirlerini sırasıyla veya seçerek tekrar tekrar okuyorum. Bir bakıma o şiirlerde kendime yakın olan yerleri, toprak özlemini, bendeki göç acısını, kısacası öfkemi arıyorum. Kirlenen dünyanın düzenine karşı duruşunu kendi deyimiyle “şiirin uykusunu kendi uykusuzluğunu” yüreğinde damıttığı şiirini tek tek kitapları bazında değil ama genel anlamda, sevgili Hasan Varol’la konuştuk. Ë Fatma ARAS rdıç Türküleri ile Kalbim Uçurtma adlı kitaplarınızın arasında bir yıl, sonraki kitaplarınız, Çiçek Atlasım ve Aşka Süt Portakal Çiçeğim’in aralarında ikişer yıl varken Deniz bir öncekinden beş yıl sonra geliyor. Bu sürede şiirden mi koptunuz diyemeyeceğim; şairin şiirden kopması pek olası değil ama bu denli sık ürün verdikten sonra araya giren zamanı merak ettim. Bize bu kitaplar arasındaki yolculuğunuzu açar mısınız? Ardıç Türküleri Ekim 1991, Kalbim Uçurtma 1992, Çiçek AtlasımHaziran 1994, Aşka Süt Portakal Çiçeğim Ağustos 1996’da ve DenizAğustos 2011. Ardıç Türküleri, ilk şiirlerimin bir bölümüdür. Ben 1970’lerde dergilerde şiir yayımlamışım, o zaman Ardıç Türküleri geç kalmış bir kitap aslında, buna Ramis Dara da değinmişti yazısında. O yıllarda Adnan Özer, Hüseyin Haydar, Yaşar Miraç gibi arkadaşlar da şiirler yayımlıyordu ve şiirlerinde bulundukları coğrafyadan taşınmış yerel tat veren sözcükler vardı. Benim şiirlerimde de var bir iki sözcük, bakılabilir. Sonradan bir “yerellik” tartışması oldu. Ben şiir üzerine bir kez daha düşündüm bu yıllarda, sıkı bir okuma yaptım. “Acaba” dedim, “Anlaşılmıyor muyum?” Hatta bir arkadaşım “tütmek” sözcüğü üstüne beni yerellikle suçladı. Evet “tütmek” yani “burnunda tütmek.” Bir Allahın kulu, “yahu Türkçe Sözlük’e bakınız” demedi, Türkçe öğretmenleri de dinledi konuştu, şairler de dinledi konuştu bu tartışmaları. “Burnunda tütmek: Çok özlemek” Türkçe Sözlük, TDK ,1974, s 143. Sonra Kalbim Uçurtma’yı yazdım, kendimce, “konuşma dilinin sözcükleriyle” şiirlerimi yazdım, dedim. SAYFA 8 ? 17 OCAK olmamış. “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden” şiirdir de “Merdivenleri ağır ağır çık” şiir olmuyor. Yine “Kayboldu parklarında dolaştığım şehir” dize olmuyor ama “Kayboldu parmaklarımda dolaştığım şehir” güzel bir dizedir, yani şiirdir. İşte bu uzun arada okudum, Nurullah Ataç’ı keşfettim, Türkçemizin Ataç’a çok şey borçlu olduğunu öğrendim. Orhan Veli’nin “konuşma dilinin şiirini” yazdığını, şiirin bir “dil işi” olduğunu öğrendim. “HEP ÇOCUKLUĞUMUZA DÖNÜP YAŞAMAK İSTİYORUZ” A Böyle de konuşuldu üzerinde. Bir kent kokusu vardır, imgeler vardır. Merak eden bakabilir. “Beynim bir atın süvarisi”, “Deniz aydınlanmış Balık gözleriyle.” Çiçek Atlasım şiirleri ayrı bir tatta, çiçeklerden, damakta tat bırakır. Çocukluğumu geçirdiğim Toroslar, Alaaddin’in kenti, Selçuklu yapıların coğrafyası… Bu şiirlerin bazıları Milliyet Çocuk dergisinde yayımlanmıştı. Aşka Süt Portakal Çiçeğim, kent insanının sancılarını, kent yaşamına uyumu, çağın sorunlarını, bireysel bunalımlarımızı, aşkımızı, sıkıntılarımızın izlerini taşır. Elbette içinde ben de varım. Bu kitabımdaki “Sarı yonca çiçeğim” Çinceye çevrildi Dr. Dursun Köse tarafından. İYİ ŞİİR... Bu ara ben hem dinlendim hem de yeniden okumaya verdim kendimi. Bakınız, iyi bir şiir sağcı şairce de solcu şairce de yazılmış olabilir. Sezai Karakoç’un Balkon şiiri iyi bir şiirdir, şairi Cumhuriyet değerlerine karşıdır, Nâzım Hikmet solcudur onun da güzel şiirleri vardır. Demem o ki, her solcu “iyi şiir yazar” diyemeyiz, her sağcı şairin de iyi şiir yazmadığı gibi. Benim özlediğim Nâzım gibi, Neruda gibi bir şair, o da yüz yılda bir geliyor dünyamıza. Şiirin çağrışım ile duyuran, hissettiren, haz veren bir şey olduğunu, bazen hiçbir şey anlamasak bile sevdiğimizi biliyorum. Şiiri sevmek için ille de anlam gerekmez, diyorum. Demek ki, okuyucunun belli bir donanıma sahip olması gerekiyor günümüzde, bu şair de olsa böyle. Şiiri, öncesine ulanan ve yeniye doğru akan bir ırmak gibi düşünmek gerek. Sonra şiirin bir dil işi olduğunu, şairin şiiri dil ile kurduğunu, konuşma dili sözcüklerinden yaralandığını ama yeni bir dil yarattığını biliyorum. “Konuş Hasan Varol “Şiir, dil ile yeni bir şey ortaya koymaktır. Yaşam boyu bu sürer artık, bırakamam” diyor. ma dilinde büyüyü yaratan salt sözcüklerin dizimidir” der Sabahattin Kudret Aksal. Sonra Behçet Necatigil: “Mesele konuda değildir, anlatış biçimindedir, teknikte yani. Kelimelerin seçilmesinde ve istifte. Bütün iyi şiirler biçim bakımından sağlam olan şiirlerdir.” Bir söyleyiş güzelliği yakalamak, aynı sözcükleri kullandığı halde kendi şiirini yazmak şairin hüneri, yeteneği olmalı. Her sözcük şiirde kullanılabilir, ama öyle kullanacaksın ki dize bir kuş olup uçacak, dizeye ağırlık verip uçmasını önlemeyecek. Şiir biraz da müziktir. Bir giz saklıdır, daha onu bulan “Ardıç Türküleri” kitabınızda: “Bilmiyorum bilmiyorumYaşamadığım çocukluk anılarım ne zaman bitecek Ne zaman silinecek dağların türküsü kalbimden” derken sanki çocukluğunuzun elleri bu güne kadar hep elinizde; çocuk yanınızı bu kadar diri tutmanız sizi şiirde nasıl etkiliyor? Hep çocukluğumuza dönüp yaşamak istiyoruz. Yoksul olsak da saf, temiz bir çocukluk yaşadım. Belki de o güzel yılları, mutlu yılları özlüyoruz, kim bilir? Şair Amado: “Şairin anayurdu çocukluğudur” diyordu ya bir şiirinde. Anayurt, ana kucağı, ana sütümüz sözcüklerimiz. Şiirde amacınıza ulaştınız mı? Şiirde amaç, evet, öyle bir şeyi düşündüğüm oldu mu, olmadı mı, olmalı mıydı; düşünmedim. Şiiri, “anlatmaktan” da öte bir şey olarak anlıyorum ben. Bir giz, şairin sözcükleri dizimiyle elde edilen, bir müzik, haz veren, duyulan, sezilen, hissedilen, anlam olmasa da sevilen… Anlam aranmayacağını söyledim demin bir şiiri sevmek için. Şiir, dil ile yeni bir şey ortaya koymaktır. Yaşam boyu bu sürer artık, bırakamam. Günlük şiir yazmasam da zihnim hep şiirle meşgul. Güzel olanı aramakla, seçmekle, bulmakla meşgul. Bir araya gelmemiş sözcükleri bir araya getirmek, alışılmamış bağdaştırmalar yapmakla benim olanı beni verebilmek. Son olarak yeni bir kitap hazırlığınız var mı, varsa okurla ne zaman tanışacak? Bu günlerde hep okumayla meşgulum. Belki bir kitaplık şiir çıkar ama daha titiz davranmak gerek artık. Okuduklarım içimde dinlene dursun, içselleşsin bakalım. Yenilerini yazmak isterim. Belki zor olmaya başladı titizlenince ama iki kitap daha yazmak isterim. Bir, iki şiir kalsa yeter. Her şair ister bunu. Metin Demirtaş, bir yazısında, Hasan Varol deyince “Yarpuz tüter abam” kalmış bende diyor. İşte böyle bir sözcük, bir dize, bir şiir kalsın isterim. ? Yapıtları: Ardıç Türküleri 1991, Güneş Yayıncılık Kalbim Uçurtma 1992, Broy Yayınları Çiçek Atlasım 1994, Güneş Yayıncılık Aşka Süt Portakal Çiçeğim 1996, Güneş Yayıncılık Deniz 2011, Artshop Yayıncılık 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1196
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle