22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y 97273 yıllarıydı. Mamak Askeri Cezaevi’nde dostum Fevzi Yalım’la birlikte Dee Brown’ın “Bury My Heart at Wounded Knee” adlı kitabını çevirmiştik. O sıralar E Yayınları’nın başında Cengiz Tuncer ve Aydın Emeç bulunuyordu. Ana babamız dışında bazı yakınlarımızın bile bizi Mamak’ta arayıp sormadığı o günlerde, bize çevirmemiz için Dee Brown’ın bu kitabını göndermişlerdi. Hapiste çeviri yapma olanağı bulmak, inanılmaz bir “kurtuluş”tu bizim için. Fevzi’yle, arada bir Yerliler üstüne sohbetlere dalarak, çeviride zorlandığımızda birbirimize danışarak; ama en önemlisi, belki de en büyük düşmanımız olan ‘duran zaman’ı ‘akan zaman’a çevirerek (burada Melih Cevdet Anday’ı özlemle anmamak ne mümkün!) müthiş keyifli bir çalışma yapmıştık. Evet, dediğim gibi, kitabın özgün adı “Bury My Heart at Wounded Knee” idi, yani “Kalbimi Yaralı Diz’e Gömün”. Wounded Knee ya da Yaralı Diz, Yerliler’in en son, bitirici kıyıma uğradıkları yerdi. Tabii biz Fevzi’yle kitabı “Kalbimi Yaralı Diz’e Gömün” diye çevirip yollamıştık E Yayınları’na. Kitap yayımlandığında bir de baktık, “Kalbimi Vatanıma Gömün” olmuş adı. Yanılmıyorsam, Cengiz Tuncer’in dâhice buluşlarından biriydi bu. Cengiz abi, Türkçeye pek uygun düşmeyen bir kitap adıyla karşılaştığında, arkasına yaslanıp tavana bakarak bir süre düşünür, sonra kimsenin aklına gelmeyecek bir ad patlatıverirdi. Kitabın kapağında “Kalbimi Vatanıma Gömün”ü görünce ilkin biraz bozulduğumu itiraf etmeliyim; ama sonradan, Dee Brown’ın kitabına ne kadar cuk oturan bir ad olduğunu anlamıştım. Brown, “Kalbimi Vatanıma Gömün”ü yazabilmek için, 1960’larda Amerika’da yaşayan ve sayıları 800 bini geçmeyen Yerliler’in arasına girmiş, onlarla konuşmuş, kimsenin ilgi göstermediği devlet arşivlerinden yararlanmıştı. Yazılı belgelere ve sözlü tarihe dayanarak, bir “Beyaz Amerikalı”nın o güne değin Yerliler’le ilgili yazdığı en gerçekçi kitabı ortaya çıkarmış. Brown’ın kitabın başındaki sözleri, onun, Amerika’nın Yerli halklarının başına gelenlere nasıl yaklaştığını açık seçik ortaya koyuyordu: “Elinizdeki, neşeli bir kitap sayılmaz, ama tarihin bugüne uzayan bir yanı vardır ve belki de bu kitabı okuyanlar, geçmişte ne olduğunu öğrenmekle, Amerika Yerlisi’nin bugün ne olduğunu daha iyi anlayacaklardır. Amerikan mitinde kaba birtakım savaşçılar şeklinde basmakalıp bir biçime sokulan Yerliler’in ağzından SAYFA 6 ? 17 OCAK eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr Geronimo’nun tragedyası 1 bulurlarsa, bunun nedenlerini de gerçekten anlayabileceklerdir...” Brown’ın kitabı, sonradan, 2007’de Yves Simoneau’nun yönettiği bir televizyon filmine de uyarlanmıştı. Üstelik çok iyi bir filmdi. Bütün bunları bana yeniden anımsatan, Paul Harris’in geçenlerde The Observer’da yayımlanan yazısı oldu. Amerikalı tarihçi Robert Utley’nin, geçen kasım ayında Yale University Press’ten çıGeronimo (18291909) ya da Yerli adıyla Goyathlay (Esneyen Adam), kan “Geronimo” adABD’de en çok yazılan, konuşulan, üstüne söylenceler geliştirilen Yerli lı kitabından söz ediönderlerin başında gelir. yordu Harris. ince ve son derece akla yatkın sözlerin Kuşaklar boyunca hem İspanyol, Kuçıktığını görünce şaşıracaklardır belki zey Amerikalı Beyaz yerleşimcilere dide... renmek zorunda kalan Apaçiler’in öndeYerliler, toprağın ve onun zenginlikleri Geronimo (18291909) ya da Yerli rinin hayatla bir tutulması gerektiğini ve adıyla Goyathlay (Esneyen Adam), Amerika’nın bir cennet olduğunu çok iyi ABD’de en çok yazılan, konuşulan, üstübiliyorlardı. Doğu’dan gelen istilacıların ne söylenceler geliştirilen Yerli önderleniçin Yerliler’e ait her şeyin yanı sıra rin başında gelir. Amerika’nın kendisini de yok etmeye kaBrown’ın “Kalbimi Vatanıma Görarlı olduklarını anlayamadılar. mün”ünde Geronimo’ya geniş bir yer Bu kitabın okurları, bugün Yerliler’in ayrılmıştır. Ayrıca, Geyaşadıkları yerlerin yoksulluğunu, umutronimo, son günlerinsuzluğunu ve sefaletini görme fırsatını de, yaşam öyküsünü S. S. Barrett’a yazdırmış, bu kitap zamanında “Geronimo: His Own Story” (Geronimo: Kendi Öyküsü) adıyla yayımlanmıştır. Bu kitabın, bizde, “Geronimo” adıyla yine E Yayınları’ndan çıkmış olduğunu da belirtmeliyim. Harris’in The Observer’daki yazısından anlaşıldığı kadarıyla, daha önce Lakota Sioux’larının önderi Oturan Boğa’nın yaşamöyküsünü de yazmış olan Utley, yeni “Geronimo” kitabında, döneminde Beyaz Amerikalıların “en çok korktuğu ve en çok nefret ettiği” bir savaşçı olan, ama sonraları “yurdunu, halkını ve yaşam tarzını” savunmaya çalışan soylu bir kahraman” olarak yüceltilen Geronimo’yu, her iki “yalınkat” yaklaşımın da dışında bir kişilik olarak olanca “karmaşıklığıyla” ele almaya yöneliyor. Utley, kendisiyle yapılan bir söyleşide, yeni kaynaklardan edindiği bilgiler arasında kendisini en çok şaşırtanının, Geronimo’nun en büyük başarısının, girdiği çatışmalarda gösterdiği savaşçılıktan çok, savaştan kaçınma konusundaki becerisi olduğunu söylüyor. Efsanelere inanmanın, Geronimo’nun gerçekteki karmaşık ve çelişkili kişiliğini kavramaya çalışmaktan daha kolay olduğunu vurguluyor Utley. Geronimo’nun, yurdunu ve halkını görülmemiş bir direnişle savunmaktan Hıristiyanlığı benimsemeye kadar uzanan “çelişkilerle dolu” yaşamını doğal karşılamak gerekir diye düşünüyorum. Karısı ve çocukları katledilen, Beyazlar’ın Amerikan batısını istilasıyla yaşamı darmadağın olan, bildiği yaşam tarzının elinden kayıp gitmesiyle derin bir umarsızlığın içine düşen bir insanın tragedyası değil midir Geronimo’nun yaşadıkları? ? EŞEK ARISI ‘Kızılderili’mi, ‘Yerli’ mi?’ albimi Vatanıma Gömün”de sık sık geçen bir sözcükle ilgili bir açıklama yapmam gerekiyor. Herhangi bir sözcük değil bu, kitabın ana konusunu oluşturan insanların adı düpedüz. Kuzey Amerika’da yaşayan Yerliler’den “Kızılderililer” diye söz ediliyor. Aradan çok uzun bir zaman geçtiği için, şimdi tam olarak anımsayamıyorum: dostum Fevzi Yalım’la birlikte kitabı çevirirken “Kızılderili” sözünü biz mi kullanmıştık, yoksa kitap basılırken, daha yaygın kullanıldığı için, bu sözcük mü yeğlenmişti? Bugün bunun bir önemi yok. Ama “Kızılderili” sözcüğünü kullanmanın artık pek “yersiz” kaçtığı açık. Çünkü “K “Kızılderili” (İngilizcede “Redskin”), Kuzey Amerika’da yaşamış olan Yerli halklara, onları soykırıma uğratan “Beyaz Adam”ın verdiği adlardan biri ve açıktan açığa ırkçı bir bakış açısı içeriyor. Kaldı ki, kitabın yazarı Dee Brown, hiçbir yerde “Kızılderili”, yani “Redskin” sözünü kullanmamış; “Indians” demiş kitap boyunca. Kuzey Amerika’da yaşamış Yerli halkların soyunun yok edilişinin ABD resmi arşivlerinden de yararlanarak gerçek öyküsünü kaleme alırken, yaşananlara onların gözüyle bakmayı seçen bir yazarın “Kızılderili” demesi beklenemezdi kuşkusuz. Belli ki, burada bir hata yapmışız ya da yapılmış. Bu hatanın düzeltilmesi gerekiyor. Sanırım, “Kızılderililer” yerine, “Amerika Yerlileri” ya da doğrudan doğruya “Yerliler” demek çok daha doğru olacak. Çünkü onlar Kuzey Amerika anakarasının “gerçek yerlileri”. “Kalbimi Vatanıma Gömün”ün en son basımı geçen aralık ayında yapıldı, ama yanlıştan her zaman dönülebilir. Yıllardır E Yayınları’nın başında bulunan sevgili dostum Mehmet Atay’ın dünya görüşü de böylesi bir yanlışın düzeltilmesini gerektirir zaten. “Kalbimi Vatanıma Gömün”ün bundan sonraki basımında, hiç kuşkum yok, “Kızılderililer”in yerini “Amerika Yerlileri” ya da “Yerliler” alacaktır. ? 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1196
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle